Hanımlar, Gucci çantalarınız geldi

ÇANTA ticaretiyle uğraşan bir firma tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’nden 639 koli içerisinde 74.000 adet çanta getiriliyor.

Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğü’ne bağlı gümrük muayene memurları yapılan kontroller sırasında çantaların üzerinde ‘Christian Dior’, ‘Burberys’, ‘Gucci’ ve ‘Chanel’ gibi ünlü markaların yazılı olduğu görülüyor.

Bunların gerçekliğinden şüphelenilerek Tescilli Markalar Derneği ve markaların Türkiye’deki hak sahiplerine bilgi veriliyor.

Yaptırılan bilirkişi incelemesinde eşyaların ünlü markaların taklitleri olduğu, yani sahte markalar olduğu ortaya çıkıyor.

Gümrük Kanunu’nun Fikri ve Sinai Mülkiyet haklarını düzenleyen maddeleri uyarınca ithalat işlemleri durdurularak ithalatçı firma hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuluyor.

Hanımlar dikkat! Türkiye’ye sokulmak istenen istenen miktarları öğrenmek ister misiniz?

23.000 adet Gucci, 4.450 adet Christian Dior, 6.900 adet Chanel ve 3.700 adet Burberys...

İthalatçı firma, lüks semtlerde mağazaları olan bir firma... Gümrüğe beyan edilen tutarları 50 sent ile 1 dolar arasında olan bu çanta ve cüzdanlar, sadece işporta ya da pazarlarda mı satılıyor?

Lüks semtlerdeki büyük mağazalara dikkat!

Acaba bu malları kim ithal ediyor?

Solun taşralısı

O ‘model insan’ profillerinden biri sayılabilir. Karaköse’de (Ağrı) bir terzi çocuğu olarak doğdu, İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi’ni parasız yatılı olarak okudu. Bu okuldan mezun olanlara genellikle ‘Haydarpaşa’nın taşralıları’ denirdi. Fakat onların başka sıfatları da vardı; ‘Solun kahramanları’ gibi... Çünkü Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Halil Ergün, Orhan Birgit vs. bu okulun mezunları arasındaydılar. Sonra İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi; Prof. Tarık Zafer Tunaya ve Prof. İsmet Sungurbey hem hocaları hem de arkadaşları oldu. Hukukta okurken, öğrenci başkanlığı seçiminde Çorlu’dan ‘Sarı Galip’in kızı Amerikan Koleji mezunu Gökşen’le evlendi. Çorlu’da avukatlık yaparken, CHP’den politikaya atılarak kendisini sevdirdi. Tabanda politika yaparken ‘Ford Hasan’, ‘Fırıncı Kudret’, ‘Şoför Ali İhsan’, ‘Radyocu Turan’ ve ‘Demirci Abdullah’ onun siyaset arkadaşlarıydı. 1969’da Tekirdağ Milletvekili seçildi. İsmet İnönü’nün Genel Başkanlığı’nda, Parti Meclisi’ne (40’lar Meclisi, PM bugün 80 kişi) seçilmeyi başardı. Halk gruplarını arkasına taktı; Trakya’nın ‘mütegallibe’ ve ‘bey çocukları’na karşı toprak işgallerini savundu. O sırada Ecevit’in ‘ortanın solu’ politikalarını yürüttüğü mücadelede arkasındaydı. Kimler yoktu ki bu isimler arasında; Orhan Eyüpoğlu, Prof. Turan Güneş, Mustafa Ok, Ali Topuz, Süleyman Genç, İlyas Seçkin, Orhan Birgit, İbrahim Öktem, Sabri Ergül, Ergin Topkaya... Daha sonra yakın dostu olan Deniz Baykal ise henüz üniversiteden ayrılmamıştı ve CHP Danışma Kurulu üyesiydi. Ecevit’in kullandığı ünlü ‘Toprak işleyenin, su kullanındır’ sözünü, partisinin Trakya’da düzenlediği bir mitingde kullanıyordu ilk kez.

1980’e kadar üç dönem parlamentoda bulundu; Bütçe Plan Komisyonu Başkanlığı yaptı. Amerikan uçak firması Lockheed’ın dünyada bazı ülkelerde verdiği rüşvetlerle ilgili olarak TBMM’de kurulan komisyonunun başkanlığını yürüttü. Ancak ABD hükümeti belgeleri göndermeyince skandalın Türkiye boyutu kapanıp gitti.

Çalışkan, her konuda kararlı ama hırçın yanı ağır basan bir politikacıydı. Kendince yanlış yapan bürokratlara karşı mücadeleyi severdi. Atatürkçülük başta olmak üzere inandığı konularda hiç ödün vermez; dost bildiklerini candan severdi. Buna karşın bazı tavırlarından dolayı çok kişiyle de kavgalıydı. Çorlu’da kurucusu olduğu ‘Devrim’ gazetesinde 1980’den sonra Ecevit’e yönelik tepkilerini sergilemesi eleştirilen bir başka yanıydı. En son ziyaretçileri genel seçimlerden önce Deniz Baykal, Çorlu mitinginden sonra ise Mustafa Sarıgül’dü...

Yılmaz Alpaslan böyle bir politikacıydı. Cenazesi bugün Çorlu’da kaldırılıyor. Eşinin ve oğulları Özhan ile Zafer’in acılarını paylaşıyoruz.

17 Aralık’ın doğrusu

SCHRÖDER
ve Chirac basın toplantısı düzenledi. Schröder ‘...tam üyelik izninde, sonuç açık...’ dedi. Türkiye için böyle bir yol çizdi.

Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan için net tavır ve tarih belirlerken Türkiye için belirleyici olmadı. Temkinli davrandılar. Schröder eskisi gibi cümlelerinde pek arzulu değildi. Kararı 17 Aralık’a bıraktılar.

Bunca yıldır Avrupa’da yaşıyorum. Almanca konuşuyorum. Objektif tercüme yapmak istedim.

Türkiye’de herkes istediği, dilediği gibi anlıyor. Düzgün bir tercüme yapılmıyor!

Cenk DOĞRU-ALMANYA

Açıklama

CHP Milletvekili Yücel Artantaş, ‘Biliyor musunuz?’da çıkan yazı üzerine arayarak şunları söyledi:

‘Iğdır’da lise ek inşaatı ihalesini alan Artay şirketi kardeşime, oğluma ve kayınbiraderime aittir. 20 yıllık bir aile şirketidir. İhale Komisyonu tarafından 970 milyarlık teklifi birinci en uygun teklif olarak kabul edilip karara bağlanmıştır. Sanki Valiliğe bir baskı yapmışım gibi izlenim yaratılmasından üzülürüm. Gerekirse kurulacak bir komisyonda ihale ile ilgili hesap vermeye hazırım. Bizim geçmişimizi DİSK’te ve Ankara’da yerel yöneticiliğimiz sırasında da herkes bilir. Ayrıca, sizin gündeme getirdiğiniz Milli Eğitim Bakanlığı ihaleleri ile ilgili olarak Bakan Çelik hakkında partimizin verdiğimiz meclis soruşturması önergesinde imzamın olduğunu da hatırlatmak isterim.’

Biliyor musunuz

312 generale hakaret etmekten tazminata mahkum olan RTÜK üyesi Dr. Mehmet Doğan’ın yazmış olduğu ‘Doğan Büyük Türkçe Sözlük’ü (Laiklik maddesinin karşıtı olarak dinsizlik deniyor) Fak-Fuk Fon’undan 67 milyar ödeyerek 1800 adet alıp ilköğretim öğrencilerine dağıtan Silivri Kaymakamı Ali Dursun’un hakkında soruşturma açıldığını... Fener Rum Patrikhanesi Basın Sözcüsü Peder Dositeos’un ‘451 yılından bu yana kullandığımız Ekümenik yeni bir sıfat değildir. Biz bunu Türkiye dışında her yerde kullanıyoruz; kilisenin içinde kullanıyoruz, ancak kamusal hayatta kullanmıyoruz’ dediğini...

Mesaj panosu

TÜRKİYE Denizcilik Sendikası’
ndan: TDİ Şehir Hatları İşletmesi istihdam dışı bırakılarak Büyükşehir’in İDO işletmesine devredilmek isteniyor. Tecrübeli gemi adamları istihdam dışı bırakılmak isteniyor. Denizcilikte tecrübe ön plandadır. Yakın zamanda yaşadığımız tren faciasının bir benzerinin deniz ulaşımında yaşanmasını istemiyoruz. İSTANBUL’daki konser salonları özellikle Atatürk Kültür Merkezi çok bakımsız. Geçen hafta CRR Konser Salonu’nda bir dinletiye gittim. Koltuklar oldukça rahatsız, küçük, koltukların arası dar ve salonlar tozlu. Büyük bir metropol olan İstanbul’da konser salonlarımızın temiz ve Avrupa standartlarına yakın olmasını bir sanatsever olarak istiyorum. Z.V

KUŞADASI’nda yaşanan bu tabloya duyarsız kalmazsanız çok iyi olur çıraklık eğitim merkezinde önce kalfalık vermek için 20.000.000 TL. sonra ustalığa başlamak için gene 20.000.000 TL. O da yetmiyor. Bizi oyuncak olarak mı görüyorlar?

Necmi YILMAZER

GÜNÜN SÖZÜ

‘17 Aralık ve sonrasını bekliyorum. O zaman söyleyecek sözüm olacak. Bakacağım, yüzde 10’un üzerinde çıkamayanlar hala yürüme kararındaysa, satırla hepsinin bacağını keseceğim.

(İlhan Kesici)
Yazarın Tüm Yazıları