Hani Gerede sistemi pahalı idi

ANKARA plansızlık ve keyfi yönetim anlayışının sonucunda Kızılırmak suyuna mahkum oldu. Bu durum Ankara’nın Su İşletme Düzeni ve Su Temin Dengesini de bozdu. Bunun sonucu olarak bugünlerde Kızılırmak’tan enerji maliyeti yüksek diye su alma işlemi durduruldu.

Aslında bir dönem önce bu sıkıntı ASKİ tarafından açıklanmış ve enerji tasarrufu için Ankara’ya gündüz pompadan gece ise depodan su verilmeye başlanmıştı.

Bu işletme şehir şebekesi için oldukça riskli olmasına ve hatta sorunlar yaratmasına rağmen ilgili kesimlerin (!) dikkatini çekmedi.

Ankara’nın su sorunu tartışmaları uzun dönemdir sistemin tümünü ve gelecekte yaşanabilecek olumsuzlukları dikkate almadan başka alanlara kaydı. Sorunun artmasını ve yaratacağı zararları önlemeye çalışmak ikinci planda kaldı. Konuyla ilgili bilgi kirliliği ise çok önce başladı.

Başlangıçta Gerede Sistemi’nin enerji işletmesinin çok pahalı olduğu söylenmişti.

GERÇEK NEYDİ

Aslında gerçek şuydu; Gerede sisteminin 6,5 km’lik kısa tünelli alternatifinde su 8 pompa ile yaklaşık 300 m’ye basılıyordu. Bunun yıllık enerji maliyetinin 30 milyon dolar olduğu ve çok pahalı olduğu açıklanmıştı.

Ama bu sistemin bu enerjinin dörtte üçünü kendi içinde kuracağı bir hidroelektrik santrali ile karşılayacağı planlama raporlarında yazmasına rağmen hiç söz edilmedi.

Kızılırmak sisteminde ise suyu Ankara’ya getirmek için 50’den fazla pompa ile suyun yaklaşık 500 metreye basılması gerekmektedir. Bu nedenle bu yüksek işletme maliyetinin karşılanması güç olmuştur.

Her geçen gün, Ankara suyu üzerine yapılan açıklamaların niteliğini ve Gerede projesinin üstünlüğünü ortaya çıkartmaktadır.

Bugüne kadar bilgi sahibi olmadan veya bilerek yapılan yanlış açıklamalar Ankara suyu ile ilgili sorunu bir güven sorununa dönüştürmüştür.

Su gibi toplum sağlığını doğrudan ilgilendiren bir konuda bu güvenin yeniden tesisi gerekmektedir.

Halkımızın bilgisine ve bugünlerde halktan Ankara’nın yönetimi için yetki isteyen tüm adayların dikkatine sunulur.

Dr.Nüvit SOYLU


Deniz Feneri sömürüsü devam ediyor

HEPİMİZ
Deniz Feneri adıyla ortaya çıkan akılalmaz, mide bulandırıcı organize din sömürüsünü dehşetle izledik. Olay yandaş medya tarafından ya küçük sutunlarla geçiştirildi, ya görmezden gelindi. Sonuç olarak Almanya’daki en büyük yardım yolsuzluğu olduğu delillerle ispat edilmiş bu olay, halkımızın zihninden silinmeye başlamıştı ki, Ankara Kızılay metrosunda gördüğümüz "Deniz Feneri Gazze Halkına Yardım (!) Standı" bizi olayın nasıl bir yüzsüzlüğe, ahlaksızlığa dönüştüğü gerçeğiyle yeniden yüzleştirdi.

Evet! Deniz Feneri, AKP’nin belediyesinin metrosunda, halkımızı aptal yerine koymaya, merhamet duygularını sömürmeye, suç işlemeye göz göre göre devam ediyor.

Ve metrodaki güvenlik elemanı, bu organize suç çetesinin değil, sesimizi yükseltmemizin ödülü olarak biz öğrencilerin üzerine yürüyor, ve bu olay ülkemizin içinde bulunduğu durumu çok da iyi özetliyor.

Ankara Üniversitesinden bir grup öğrenci

Araç hakkı mı insan hakkı mı

ÇANKAYA’daki evimizden babamı kemoterapi tedavisi gördüğü GATA’ya götürmek üzere evden çıktım. Ancak aracımın önündeki park halindeki aracın sahibi avukat Ozan Gürsoy aracını almıyor. Binanın güvenlik görevlisi aracını çekmesini istiyor ama sayın Gürsoy, buna karşı çıkıyor ve aracının kimseyi rahatsız etmediğini söylüyor. Gelin bir görün kim haklı kim haksız. Türkiye’de insan hakları yok mu? Hakkımızı aramak için illa AİHM’e mi gidelim. Hergün kapımın önünde bir icra kamyonu görmek istemiyorum.

Songul KARA

GÜNÜN SÖZÜ

"Dünü bugünle kavga ettirirseniz, yarına hizmet edemezsiniz."

(Churchill)

Yazarın Tüm Yazıları