Paylaş
- İlk yazılı kanunlar olarak bilinen Hammurabi Kanunları’nda “Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür” hükmü vardır.
Yaklaşık dört bin yıl önce insan yaşamını korumak için en ağır cezaları öngören kanunlara karşın, bugün kanunlarımızda özel bir madde dahi bulunmamaktadır. Bu tür suçlar TCK’nin 85 ve 86. maddelerinde taksirle öldürme ve kasten yaralama maddeleri kapsamında ele alınmıştır.
Bu cezaların da caydırıcı olduğunu söylemek mümkün değildir. “Türkiye bir deprem ülkesi”, “Deprem öldürmez, yapı öldürür” sözlerini de aynı biçimde değerlendirebiliriz.
Bu felaketin en önemli sorumlularından biri de belediyelerdir. Belediyeler hangi partiden olursa olsun tek değişenin belediyelere iş yapan müteahhitler olduğu bir belediyecilik anlayışı bu yıkımların en büyük sorumlusu değil midir?
Barınmanın da beslenme gibi zorunlu bir ihtiyaç olmasına rağmen, konutu bu kadar metalaştırıp barınma ihtiyacından çok bir yatırım aracına dönüştüren piyasacı anlayışın ölümlerde rolü yok mu?
Depremlerden sonra televizyon ekranlarını dolduran, bir kısmının da depremle ilgili uzmanlığı olmayan, her konunun bilenleri masum mu?
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye “Ey oğul, insanı yaşat ki devlet yaşasın” diye verdiği öğüdü dillerinden düşürmeyip insanı yaşatmak için bir şey yapmayanlar masum mu?
Evet, hiçbirimiz masum değiliz ama en masum olmayanlar da en çok sorumluluğu olanlardır. Son söz depremin merkezi Kahramanmaraşlı Mahzuni Şerif’in olsun: “Yuh yuh, yuh yuh soyanlara/ Soyup kaçıp doyanlara/ İnsana kıyanlara/ Yuh nefsine uyanlara, yuh.”
(Dicle Üniversitesi Sosyoloji hocası Prof. Dr. Rüstem Erkan’ın yazısından yararlanılmıştır.)
ASMOLEN TAVANLAR TARİHE KARIŞMALI
Son depremde çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Birçok binanın yıkılmasında, kullanılan inşaat malzemesinin (demir, çimento, yıkanmamış kum...) eksikliğinin yanında en büyük yanlışın asmolen tavanlar olduğu görüşündeyim.
Odalarda kirişlerin görünmemesi için tabla (2600 Kg/m3) altlarına bir sıra briket koymak, tabla ağırlığını ikiye katlamaktadır. Koyulan bu briketler bina statiğine hiçbir katkıda bulunmadığı gibi, bu ağırlaştırılmış tablalar depremde binanın dinamik statiğine de zarar vermektedir. Bir deprem esnasında binaya uygulanan yatay hareket, ağırlaştırılmış tablaların kolon bağlantılarından kopmasına sebep olmaktadır. Çöken binalarda asmolen tavanla kirişlere kadar ‘düzeltilen’ tablaların üst üste katlanması, insanları tost gibi ezmektedir.
Yeni yapılan binalarda asmolen tavanların artık tarihe karışması gerekmektedir. Odalarda kirişlerin görünmemesi isteniyor ise kiriş kalınlığının duvar kalınlığı yapılarak veya hafif malzeme ile yapılmış asma tavanla problem çözülebilir. Kirişlerin tabla altlarından 30 cm ile 50 cm sarkması ile insanların enkazda tablalar arasında ezilmesi de engellenecektir.
Ahmet ALGAN - Yüksek makine mühendisi ve Berlin Eyaleti Sosyal Kaza Sigortası İş Güvenliği Uzmanı ve Müfettişi emeklisi
NOT: Bu teklifimin amacı, tüm inşaat mühendislerine, statikçilerine, mimar odalarına şimdiye kadar çok yaygın kullanılan inşaat usulünü (asmolen tavan) tartışmaya açmak istememdir. Yoksa bilgiçlik taslamak değildir. Biz tek başımıza birer ‘hiç’iz. Tek isteğim bundan sonra vatandaşlarımızın enkaz altında can vermemeleridir.
GÜNÜN SÖZÜ
“Kimi diplomasını, kimi makamını, kimi imzasını, kimi kalemini, kimi yoldaşını, kimi çaldığı enstrümanı, kimi yetkisini, kimi mensubu olduğu toplumu, kimi inancını satar ya da kendi menfaati için kullanır! Ne yazık ki.” Onur K.
HERKES MÜTEAHHİT OLMAMALI
Kadıköylü Mimar Ahmet Ertürkoğlu bir TV kanalında konuşurken, şu sözleri dikkat çekti: “Herkes müteahhit olmamalı, bu kadar kolay olmamalı. ‘Ben doktorluk yapacağım’ diyen muayenehane açamıyorsa, ‘Ben inşaat yapacağım’ diyen de müteahhit olmamalı.”
BİLİYOR MUSUNUZ?
-İzmir Milletvekili ve Ekonomi Masası üyesi Bedri Serter, esnafın dükkânlarını yeniden açmasının sağlanması gerektiğini belirterek depremzede esnafın ayağa kaldırılması için ‘bu kesimin borçlarının silinmesini ve kira desteği verilmesini’ önerdiğini...
-ANAP’lı eski Milletvekili Selçuk Maruflu, “Bütün yaşanan acı olaylardan sonra Türkiye’de Afet Bakanlığı’nın kurulması gerekir diye düşünüyorum” dedi.
MESAJ PANOSU
-Akıllı depremlerin ivmelendirilmesi, deprem bölgelerinde akıllı konutlar ve akıllı kentlerin yapılması gibi bir dikey kentsel dönüşümün toplu bir hafriyatmış gibi algılanması; ‘şehir devleti’ ve yerel özerklik yanlısı bazı yarım akıllı kişileri heveslendirmemeli.
Tahir ÇALGÜNER
Y.Şehir ve Bölge Plancısı
Paylaş