‘Hafriyat’ işine bakanlık açıklaması

‘HAFRİYAT ballı börektir’ (27.11.2010) yazımız üzerine Orman Genel Müdürü Osman Kahveci arayarak toprak dökümü ile ilgili olarak kendi açılarından bilgi verdi.

Daha sonra da Çevre ve Orman Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden uzun bir bir açıklama geldi. Bizim yazdıklarımızın dışında işin resmi tarafı ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Özetle deniliyor ki:
? Madencilik faaliyetleri sonucu oluşan çok büyük maden çukurlarının toprak doldurularak rehabilitasyonu çalışmalarına 1996 yılında başlanmıştır.
? 1996-2009 yılları arasında Bölge Müdürlüğümüzde toplam 48 adet sahada 3.919.681 metrekarelik alanda 72.788.499 metreküp hacimli toprak döküm işlemi için ihale yapılmıştır ve tamamen ağaçsız-çorak ve bozkır görünümünde olan bu sahalar kurumumuza ait iş makineleri ile rehabilite edilerek ağaçlandırmaya hazır hale getirilmiş, bilahare ağaçlandırılmış ve bu alanların tekrar orman haline dönüşmesi sağlanmıştır.
? İstanbul’da toplam 13.581 ha maden sahası mevcut olup, bunun 5.274 ha.’lık kısmı hazine ve mera alanı, 8.307 ha’lık alanı ise orman alanlarıdır. Bu sahaların büyük çoğunluğunda dolum işlemi tamamlanmış olup sahalar ağaçlandırılmıştır. Kalan çok az kısmında ise devam etmektedir.
Birçok belediye mücavir alanlarda madencilik faaliyeti sonucu oluşmuş çukurların hafriyat toprağı ile doldurulması işinin ‘Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’ hükümleri gereğince kendilerince yapılması gerektiğinden hareketle bu işin kendilerine verilmesinin gerektiğini belirterek, talepte bulunmuşlardır. İhale ile İdaremizde toprak dolgu işlerini alan bazı müteahhitler ilgili belediyelerden toprak dolgu ruhsatı alamamışlardır. Bundan dolayı belediyelerle mahkemelik olmuşlardır. Hem bu taleplerin karşılanması hem de hukuksal sorunlara çözüm bulmak maksadıyla TBMM tarafından Orman Kanunu’nun 16. maddesinde düzenleme yapılarak, talep edildiği takdirde toprak dolgu işinin bedeli karşılığında Büyükşehirlerde, Büyükşehir belediyesine, diğer yerlerde ise il ve ilçe belediyelerine verilmesini kanunlaştırmıştır.
Orman Genel Müdürlüğünün orman alanlarında toprak dolgusu ile gelir elde etmek gibi bir görevi ve amacı yoktur. Toprak dolgusu yöresel ve istisnai bir durumdur.
- 1996’dan günümüze kadar ortalama 2.0 milyon dolar yıllık gelir elde edilmiştir. Bu, Orman Genel Müdürlüğü bütçesinin binde birini dahi teşkil etmemektir. Orman Genel Müdürlüğü’nün hiçbir projesi ve yatırımı toprak dolgu işlemlerinin yapılmamasından dolayı aksamamıştır, aksamayacaktır.
- Ayrıca bu kanuni düzenleme bir belediyeye (İstanbul) yönelik değildir. Bütün belediyelerimiz kanuni düzenlemeden istifade etmektedirler. Bu konuyu farklı boyutlara çekerek Çevre ve Orman Bakanımızın kişisel rant için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devrettiği imalı iftiraları tamamen asılsızdır. İstanbul Büyükşehir Beldiyesi’nden de edineceğiniz bilgiler şunu gösterecektir ki hafriyat döküm alanları ile ilgili kararların verilme usul ve esasları bellidir.
- Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu 1994 yılından itibaren İSKİ, DSİ ve Çevre ve Orman Bakanlığında katrilyonlar ile ifade eden binlerce projenin ihalesini gerçekleştirmiştir. Bütün bu ihalelerde ve kamu yatırımlarını gerçekleştirmede çok şeffaf davranmıştır. Gerek İSKİ’de gerekse DSİ’de katrilyonlarca tasarruf sağlamıştır. Bu uygulamalarından dolayı ‘Kamu Kaynaklarını Etin ve Verimle Değerlendirme’ başarı ödülü almıştır.
Çamur at, tutmazsa izi kalsın anlayışı, mesleki olmaktan öte ahlaki sınırları zorlayan bir husustur. Bildiğiniz veya kesin delillere dayanarak duyduğunuz bir husus var ise bütün açıklığı ile ilan etmeye ve savcılığa suç duyuru yapmaya sizi davet ediyoruz.”
Toprak döküm işleri istek haline belediyelere bırakılıyor; tamam da... Hafriyat dökme işlerinde geçmişte neler döndüğünü iyi biliriz, çok da yazılar yazdık. Biz de uyarı görevimizi yapıyoruz. Anayasal ve yasal sorumluluğu bulunmayan TOKİ ihale yaparak, kasasına 170 milyon lira koyarken, bu yöntemi Orman Genel Müdürlüğü neden yapmaz? Soru buydu; Sayın Eroğlu’nun bu kadar hiddetlenmesine gerek yoktur; ihbarcılık bizim işimiz değildir. İlk yazı ile bu yazıyı merak edenler karşılaştırabilir.

Allah bizi depremden korusun

? HAYDARPAŞA yangınından sonra medyaya ağdalı beyanatlar veren ilgililere aşağıdaki 4 soruyu yöneltmek isterim:
1- Bu kadar önemli bir yapıtımızın çatısı onarılırken gerekli güvenlik tedbirleri niçin yeteriyle alınamamıştır?
2- Çatı onarılırken Koruma Kurulu, Belediye ve Ulaştırma Bakanlığı’nın kontrolörleri sahilde balık mı tutuyorlardı?
3- Yapıtımızın tamamında niçin etkin bir Yangından Koruma Sistemi kurulamıştır?
4- Çatı yanmaya başladığında İtfaiyenin merdivenleri kısa gelince niçin havadan söndürme girişimi yapılamamıştır.
Beklenen büyük depremi düşünüyorum. Bir senaryoya göre deprem sonrası yolları kapanmış İstanbul’un 3000 noktasında yangın çıkacak. O zaman ne yaparız bilemiyorum.
Prof. Dr. Ahmet Vefik ALP
Yüksek Müh. Mimar-Kentbilimci

Fazıl Say’ın 2 yapıtı, Aralık’ta İstanbul’da

? PAZAR günkü Antalya Piyano Festivali yazısı ile bazı düzeltmeler yapmamız gerekiyor. Fazıl Say’ın, İstanbul 2010 Ajansı’nın projesini kabul etmediği eseri İstanbul Senfonisi 25 aralıkta İstanbul’da Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde seslendirilecek. ‘İstanbul Senfonisi’, Dordmunt Konzert Hause Ruhr 2010’un siparişi üzerine ilk kez geçen mart ayında WDR Köln Senfoni Orkestrası’yla dünya promiyeri ile yapılmıştı. İstanbul’daki konseri Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası seslendirecek.
? Antalya’da Türkiye prömiyeri yapılan, Salzburg Festivali’nin sipariş ettiği ve bir süre önce aynı yerde dünya prömiyeri yapılan ‘Nirvana Yanıyor’ eseri de 23 Aralık’ta yine Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile çalınacak.
Yazarın Tüm Yazıları