Paylaş
Ana sermayeye hiç gerek kalmadan milyarlarca liralık günlük gelir getirecek potansiyele sahip hafriyat döküm gelirinden yüksek pay almak ve cazibesini hep yüksekte tutmak amacıyla ‘bürokrat-siyasetçi-işadamı’ birlikteliğinde ‘hafriyat rantı çetesi’ oluşmuştur. Çoğunluğu kamu kaynağı niteliğinde olan İstanbul’daki hafriyat döküm gelirlerinin büyük bir kısmının rantiyeye akıtılması amacıyla hafriyat rantı çetesi tarafından ‘yetki gaspı’ yaratılarak ilgili kamu kurumlarının çoğunluğu büyük ölçüde devre dışına itilmiştir.
Bugün İstanbul’da ‘Mera Islahı Projesi’, ‘Yeni Yol Projesi’, ‘Park Projesi’, ‘Sahil Dolgu Projesi’ gibi kamuya ait yatırım projeleri adı altında hafriyat döküm alanları yaratılarak çift taraflı çok büyük soygunlar yaşanmaktadır. Genellikle hafriyat rantı çetesi tarafından koordine edilen hafriyat dolgusuna dayalı kamuya ait yatırım projelerinden dolayı bir taraftan projenin sahibi olan kamu kuruluşları (Karayolları Genel Müdürlüğü, Tarım Bakanlığı, Belediye Başkanlıkları vs.) tarafından “hafriyat temin, nakil ve dolgu bedeli” adı altında ve çoğunlukla da birim fiyatı en yüksek malzeme olan “grovak” üzerinden işi yapan yükleniciye işin bedeli olarak on binlerce lira para ödenirken, diğer taraftan da aynı yüklenici aynı hafriyat dolgusu karşılığında hafriyat sahibi vatandaşlardan da döküm bedeli karşılığında milyarlarca lira para almaktadırlar.
Hem milletin hem de devletin soyulmasına neden olan bu sistemin oluşturduğu olağanüstü cazibedeki sıcak para ‘İstanbul’daki inşaat sektörünün’ eroinini oluşturmuştur. Tamamen soygun ve paylaşım esasına dayanan ve günlük en az 1 milyon TL değerinde sıcak para yaratan bu sistemi “iktidardan muhalefete”, ‘siyasetçiden bürokrata ve işadamına’, ‘yargıdan medyaya’ kadar herkes tarafından da ne yazıktır ki sonuna kadar desteklenmektedir.
Umarız ki bu seçimlerde İstanbul’da yıllardan beri yaşanan bu büyük soyguna son verebilecek dürüst insanlar yönetime gelsin.
Büyük Önder’i
saygı ve özlemle
anıyoruz.
Kuran’da ev baskını ile ilgili üç ayet
“HZ. Ömer bir gece Medine’de dolaşıyordu. Evlerin birinden şarkı sesleri duydu. Duvara tırmanıp içeri girdiğinde hoşlanmadığı bir manzara gördü ve içerideki adama çıkıştı: ‘Ey Allah’ın düşmanı, yaptığın kusuru Allah’ın örteceğini mi zannettin’ diye bağırdı.
Adam: Ey mü’minlerin emiri. Dur, acele etme. Eğer ben, Allah’a karşı bir hata işlediysem, sen üç hata işledin; Allah Teala, ‘Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın’ (Hucurât 49/12) buyurduğu halde, sen ayıp araştırdın. Allah, ‘Evlere kapılardan girin!’ (Bakara 2/189) buyurduğu halde, sen duvara tırmandın. Allah, ‘Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahiplerinden izin isteyip onlara selam vermeden girmeyiniz’ (Nur 24/27) buyurduğu halde sen evime izinsiz girdin diye karşılık verince Hz. Ömer, ‘Eğer ben seni affedersem sen de beni affeder misin?’ dedi. Adam, ‘Evet’ deyince, Hz. Ömer, çıkıp gitti.” (E.B.’ye teşekkürler)
GÜNÜN SÖZÜ
“Asi nedir? Hayır diyen insan...”
(Albert Camus)
Sosyalist Enternasyonal’de Gezi eylemleri görüşülecek
CHP’nin ev sahipliğinde Sosyalist Enternasyonal (SE) Konsey Toplantısı 11-12 Kasım’da İstanbul’da yapılacak.Gezi Parkı eylemleri polis şiddeti mağdurları ve ilgili STK’ların da katılacağı toplantılarda “Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Demokrasi Mücadelesinde Yaşanan Kriz ile Barış ve Güvenliği Tehdit Eden Çatışmalar” ve “Büyüme, İstihdam ve Eşitlik Öncelikli Küresel Bir Ekonomi ve Yeni Bir Kalkınma Ajandası İçin Merkez Sol Söylemin Yenilenmesi” konu başlıkları tartışılacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, toplantıya SE Genel Başkanı George Papandreu, Genel Sekreter Luis Ayala, SE Genel Başkan Yardımcısı da olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra 101 SE üyesi, ülke temsilcisi olan çok sayıda devlet başkanı, meclis başkanı, başbakan ve bakanın da katılacağını söyledi. SE toplantısı pazartesi günü 10.00’da Cumhuriyet Caddesi Harbiye’de bulunan Hilton İstanbul’da başlayacak...
YİMPAŞ’tan 2. bal-börek
YİMPAŞ Holding yıllarca bizleri kandırıp paralarımızı iç etti. Bu konuda son 20 yıldaki bütün hükümetler suçludur. Şu anda YİMPAŞ elindeki fabrikaları satıyor. En son Aytaç Et’i, Yıldız Holding’e 150 milyona sattı. Bu paralar nereye gidiyor? Bilen yok. Dursun Uyar ve ekibi yurtdışındaki paraları Türkiye’ye getirmek için Almanya’da şirketler kurdu. Bunların en büyüğü Offenbach’daki Proma GMBH idi. Bu şirket Ankara’da bulunan City Hospital’i 10 misli fiyata satın alarak paraları getirdi.
City Hospital sahibinden ve Uyar ekibinden hesap sorulmadı.
Bu ekip holdinge ait gayrimenkulleri satarak 2. kez ‘bal-börek’ yapıyor. Bizler geleceğimizi bizi yöneten siyasilerin laflarına kanarak bu holdinge yatırdık. (Bazı bakanlar siz yargıya gidin hakkınızı oradan alırsınız dediler; şimdi bakıyoruz, davalar zamanaşımından bir bir düşüyor.)
Bizi AKP’li kadrolar kandırdılar. Hakkımızı helal etmiyoruz.
Mustafa ÇİFÇİOĞLU
Kıdem tazminatı bilmecesi
HER geçen gün kazanımlarını birer birer yitiren işçiler, bu kez de 1936 yılında lde ettikleri kıdem tazminatı hakkının kısıtlanması ile karşı karşıya. Hükümet emekçinin güvencesi olan kıdem tazminatına göz dikti.
Emekçilerin 77 yıllık en önemli hakkı olan kıdem tazminatı, taşeron işçiler bahanesi ile fona dönüştürülmek isteniyor.
Kıdem tazminatı yıllardır temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilir, kamuoyunun özellikle de işçinin, sendikaların tepkisi, nabzı ölçülmeye çalışılır.
Emekçilerin, sendikalı işçilerin en büyük güvencesi olan, emekli olduğunda önceki yıllarda başını sokabileceği ev alabildiği (günümüzde mümkün değil) kıdem tazminatının kaldırılarak, fona dönüştürülmesi isteği, amacı hükümetlerin hep gündeminde olmuştur.
İşverenlerin de ısrarla talebi olan hükümetlerin bu isteğine, yaklaşımına, işçi sendikalarıTürk-İş ve DİSK ‘kıdem tazminatını kaldırmak ‘genel grev nedenidir’ açıklamaları ile karşı çıkarken, genel kurullarında böyle bir düzenlemeye karşıda ‘genel grev’ kararı almışlardır.
Hak-İş devlet garantili fona olumlu yaklaşırken, işveren örgütleri, TOBB, TİSK ve TÜSİAD ise fon kurulmasını yıllardır büyük bir iştahla savuna gelmiştir.
-İş Güvencesi Ne Olacak?-
Kurulması öngörülen fona, işverenler belli oranda prim ödeyecek, kıdem tazminatını hak eden işçilere ödeme buradan yapılacak.
Kıdem tazminatı, 1936 yılında, 5 yıl kıdemi olan işçiye yıl başına 15 günlük ücreti ödenmesi şeklinde başlamış, daha sonra bir yıla 30 günlük ücret düzeyine gelmişve askerlik, evli kadın işçinin işinden ayrılması, sağlık koşulları gibi çeşitli alanlarda genişleyerek bugünkü mevcut duruma gelmiştir.
Kurulması öngörülen fon ile evlenen kadın işçilerle askere gidenler artık kıdem tazminatı alamayacak. İşçi, fondan tazminat alabilmek için ölümlerin dışında 10 veya 15 yıl bekleyecek.
Çalışan işçiler belki bu fondan etkilenmeyecek, kazanılmış hakları korunacak, ancak, gelecekte çocuklarının tazminatı ne olacak?
Fonun hayata geçmesi ile birlikte, işten çıkarmada işveren yıllardır ’yük’ olarak değerlendirdiği kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtulacağından işten çıkarmalar kolaylaşacak, iş güvencesi zayıflayacaktır.
Önceki yıllarda fonlardan canı çok yanan, beklentilerini bulamayan, en önemlisi fonlardan önemli hak kaybına uğrayan emekçiler ve sendikalar, kurulması öngörülen bu fona da haklı olarak karşı çıkmaktadır.
Bugüne değin oluşturulan fonların amacı dışında başka alanlarda kaynak olarak kullanılması,çarçur edilmesi emekçileri kaygılandırmakta, fona kuşku ile bakmalarına neden olmaktadır.
Sendikalaşmayı zayıflatacak, işçilerin satın alma gücünü geriletecek özel istihdam bürolarının kurulması, esnek çalışma modeli gibi düzenlemeler, zor günlerden geçen çalışma yaşamını iyice cendereye sokacaktır.
Özel istihdam bürolarının kurulması ile yeni bir kölelik düzeni oluşturulacaktır.
Hükümetin de yakındığı sendikasız işçilerin kıdem tazminatından yararlanmasının çözümü fon değil, sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmaktır.
İşçileri ve sendikaları zayıflatacak, daha esnek bir emek piyasası, daha ucuz işçiliği amaçlayan düzenlemeler hayata geçirilirken işçi sendikalarının endişeleri ve talepleri kesinlikle dikkate alınmalıdır.
Şükrü KARAMAN
Çekinilen gazeteciydi
SAVAŞ Ay’ı genç yaşta kaybettik.
O, habercilikte farklıydı. Birçok gazeteci onunla işe gitmekten, atlatılmaktan çekinirdi...
Paylaş