Hafriyat AKP’nin darphanesi

BİZ bu sayfada İstanbul’daki hafriyat rantının dayanılmaz cazibesinden dolayı yıllardan beri yaşanılan ‘haksızlıkları’ ve ‘yolsuzlukları’ olabildiğince dile getirmeye çalışmıştık.

Haberin Devamı

İstanbul hafriyatını kimler götürüyor diye sorduk, kimse cevap vermeye cesaret edemedi.
Su ve Orman Bakanı Prof. Veysel Eroğlu, İstanbul’un hafriyatı için özel yasa çıkardı, yeğenini de Büyükşehir’de oluşturulan müdürlüğün başına getirdi.
Bu hafriyat konusu WikiLeaks belgelerine kadar düştüğüne göre, konuyla ilgili olarak haklı şeyler yazmışız. Çünkü tamamı doğruydu ve istiyorduk ki İstanbul’da sadece çevreyi değil ahlakı da yok eden hafriyat rantından kaynaklanan ‘rezilliklere’ ve ‘kepazeliklere’ yaşam adına dur denilsin. ‘İnşaat sektörünün eroini’ olan İstanbul’daki hafriyat rantının ‘gücü ve cazibesi’ tüm duyarlı vicdanları uyuşturmuş olmalı ki ne yazdıysak hiçbir sonuç alamadık.
Nihayet CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran hafriyat vurgununu TBMM’ye taşıdı da, dört bakana ‘zor sorular’ yöneltti.
Verecekleri yanıtları merakla beklenmelidir.
Bir dostumuz da dedi ki:
“Karalar yetmedi artık denizler (Maltepe, Yenikapı) de dolduruluyor: AKP’nin yeni darphanesi hafriyattır. Yılda 500 milyon TL’yi buluyor. Ben bu kaynakla Türkiye’nin dış borçlarını öderim.”
Buna bağlı olarak üç gün önce kamyoncular ‘hafriyat eylemi’ gerçekleştirdiler. Nedeni hafriyat dökümünden kazanılan rantın düşmemesi için Anadolu yakasındaki hafriyatın Boğaz köprülerini de geçerek Anadolu yakasında ranta kaynak oluşturan ormanlardaki hafriyat alanlarına dökülmeye zorlanması...
Anlaşılıyor ki sadece hafriyat rantından dolayı hafriyatçılara büyük bir zulüm yaşattı, söz konusu zulmün dayanılmazlığı da hafriyat kamyoncularını sokağa döktü.
İstanbul trafiğini felç eden kamyoncuların protestosu sonrası İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın basına yansıyan beyanında “Hafriyat döküm alanlarının yetersizliği nedeniyle yaşanan sıkıntının yeni döküm alanlarının gelmesiyle biteceğini, Bakan Veysel Eroğlu ile görüştüğünü ve Sayın Eroğlu’nun talimatıyla sorunun bittiğini” dile getirdi.
Şimdi sormazlar mı Bakan Eroğlu ya da Topbaş’a çözüm bu kadar basitti de sırf birileri yüksek rant elde etsin diye mi düne kadar bu zulme seyirci kaldınız, diye...

Haberin Devamı

Akdoğan, Pakdemirli midir?

Haberin Devamı

Bakanlar üstü ‘Başdanışman’

DENEYİMLİ hukukçu, eski CHP Milletvekili Sabri Ergül’ün ilginç tespiti ve önerisi var: “AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, “Başbakan Başdanışmanı” sıfatıyla yerli yabancı medyada Başbakan adına konuşuyor. Hükümetin izlediği ve izleyeceği politikaları açıklıyor, anlatıyor... Hükümet adına önemli pek çok konuda “muhatap”lık görevini icra ediyor.
Özal’ın ‘Bakanlar Üstü’ Hazine Müsteşarı Ekrem Pakdemirli gibi bu zat-ı Akdoğan da “Bakanlar Üstü Başdanışman”... AKP Genel Başkanı Başdanışmanı değil; Başbakan Başdanışmanı sıfatını kullanan Akdoğan, buyurgan bir üslup ve tavırla yazıyor ve konuşuyor; siyasete, bakanlara, bürokrasiye ‘ayar’ veriyor.
Başbakanı gibi hırçın ve yüksek tonda değil, ‘Politbüro üyesi’ gibi sakin ve alçak tonda ama en az Başbakan kadar ‘ürkütücü, tepeden ve muktedir’ bir ‘bilgiç’ edası ile konuşuyor.
‘Yiğidin hakkını ver’ misali kabul etmek gerekir ki, görevini iyi yapıyor; her yazdığı, her programı gündem yaratıyor.
Yasama organı TBMM’nin üyesi ama yürütme organı hükümetin bir üyesi, Başbakan’ın vekili gibi iş tutuyor ve davranıyor; içte ve dışta hükümet adına ‘muhatap oluyor’ ve ‘muhatap alınıyor’...

Haberin Devamı

MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞER!

Oysa, bu durum, Yalçın Akdoğan’ın ‘Başbakan Başdanışmanı’ sıfatını kullanması, o işlevi görmesi anayasaya açıkça aykırı!
Anayasamızın “Üyelikle Bağdaşmayan İşler” başlıklı 82. maddesinin “TBMM üyeleri, devlet ve diğer kamu tüzelkişiliklerinde ve bunlara bağlı kuruluşlarda.. görev alamazlar, kabul edemezler... Yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. Bir üyenin belli konuda ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulu’nca verilecek GEÇİCİ bir görevi kabul etmesi Meclis’in kararına bağlıdır” hükmünü getirmiştir. Akdoğan, milletvekili olmazdan önce memur statüsü ile atanmış Başbakan Başdanışmanı idi, birilerinin kendilerine milletvekili olduğunu hatırlatması gerekiyor galiba...
Anayasamızın açık hükümlerine aykırı davranan, Meclis’in kararı olmadan 6 ay gibi geçici bir süre için değil yıllardır ‘Başbakan Başdanışmanı’ gibi hükümetin atamasına tabi bir görevi ısrarla sürdüren TBMM üyesi Akdoğan’ın ‘üyeliğinin düşmesi’ne Anayasamızın ‘Milletvekilliğinin Düşmesi’ başlıklı 84. maddesine göre, Meclis Genel Kurulu’nun gizli oyla karar vermesi gerekir.
Milletin hakkını, hukukunu korumak için seçilen milletvekilleri, üyesi oldukları yasama organı Meclis’in hakkı-hukuku çiğnenir ve kendileri ciddiye alınmazken susarlar ise görevlerini yapmamış olmazlar mı?
Kendi hakkını-hukukunu koruyamayan ‘vekil’ ‘asıl’ın hakkını-hukukunu koruyabilir mi?

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

-22’nci dönem milletvekili olup Zonguldak’taki Türkiye Taşkömürü Kurumu ve ERDEMİR’in özelleştirilmesi girişimlerinde kamunun ve işçilerin haklarını savunma çalışmalarıyla iz bırakan Harun Akın’ın CHP Zonguldak Belediye Başkanlığı’na aday aday olmasının özellikle işçiler arasında memnuniyetle karşılandığını...
-CHP Şişli Belediye Meclis üyesi Dursun Çaltı’nın, Keten İnşaat’ın Teşvikiye’de kaçak kat çıktığını Takvim’de anlatması üzerine önce telefonla tehdit edildiğini önceki gece de işyerinin önünde bir kişinin kendisine yönelik ateş ettikten sonra kaçtığını, 2002’de de silahlı saldırıya uğradığını bildirerek savcılığa şikâyette bulunduğunu...

MHP öz kaynaklarına ve sokağa dönecek

Haberin Devamı

MHP, belediye seçimleri öncesi aday belirlemede sessiz ve derinden gidiyor. Devlet Bahçeli seçmenlere ve partililere seçime yüksek katılımı tavsiye ediyor. Sandığa sahip çıkın mesajı veriyor.
Hedef; Anadolu... MHP ilk çıkış yaptığı İç Anadolu Akdeniz’de nokta atışı ile AKP’ye kaptırdığı gücünü geri almayı hedefliyor. Bu maksatla Ankara’nın üzerinde yoğunlaşıyor. CHP’nin nabız yokladığı Mansur Yavaş ile yollarını ayırdı. Mansur Yavaş çok büyük ihtimalle Demokrat Parti’de karar kılacak. Ancak, bu adaylığı Doğan Taşdelen’in DSP adayı olarak Murat Karayalçın’ın karşısına çıkması gibi, ‘Adaylığı Melih Gökçek’e yarayacak’ suçlamalarının gölgesinden kurtulmayacak.

MEVLÜT KARAKAYA BOMBASI

Ankara Arena’da 29 Eylül’de adaylarını açıklamasına gelen MHP muhalefeti temsil anlamında ön almış olacak. Kararsız seçmen açısından. Büyükşehir için en güçlü aday Prof. Mevlüt Karakaya… Adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Aslen Ankara’nın Bala ilçesinden; tam bir Seymen. MHP içinde çok seviliyor. Halk da seviyor. Dışa dönük. Mücadeleci ama dinlemeyi biliyor. Kısaca tipik MHP’li değil, ama işin mutfağından geliyor. AKP adayı ile dişe diş mücadele edecek kapasitede. Yurtdışı ve bürokrasi tecrübesi var. Devlet Bahçeli partinin kasasını teslim etmiş. Mali İşlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı.
Mevlüt Karakaya’nın en büyük umudu Keçiören ve Turgut Altınok. Büyükşehir adaylığı bekleyen Turgut Altınok kazanacağına banko gözüyle bakılan Keçiören adayı olarak karşımıza çıkacak görünüyor.
Geçtiğimiz yıllarda ülkücü gençlere ‘laptop taşıyın’ diye mesaj veren Devlet Bahçeli şimdi polisiye işlere karışmadan ‘sokağa sahip çıkın’ diyor. Ve de sandığa. Öz kaynaklarıyla mahalli seçimleri zorlayacak. Ömer Karatan gibi babadan ülkücü genç adayları yarıştıracak. Özellikle Çankaya’da Alevi isimlere meclis üyeliğinde yer verecek.
Bahçeli’nin İç Anadolu’da AKP’ye kaptırılan bölgeleri geri alma stratejisi derinleşecek. Bu arada mevcutları koruma ve genişletme çalışmaları için de start verildi. Adana’da üç dönemdir Ceyhan Belediye Başkanlığı görevini başarıyla yürüten Hüseyin Sözlü, Adana Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına, Mersin Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına ise Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz banko görünüyor.

Gökçek 20 yıl neden bekledi

MELİH Gökçek, CNN TÜRK’te yapamadıklarını, Murat Karayalçın döneminden kaldığını iddia ettiği 20 yıllık borca fatura etti.
Borç ödemekten sözde bazı şeyleri yapamamış! "BOTAŞ borcunuzu da bu yüzden mi ödemediniz?" sorusunu, laf kalabalığı ile geçiştirdi. "Diğer illerde belediye imkanları ile metrolar teker teker bitirilirken, Ankara’da 20 yıldır metro ile ilgili neden bir şey yapılmadı" dendiğinde ise, belediye imkanları ile bu işin bitmeyeceğini taa başından beri düşündüğünü, nasılsa kendi hükümetine bu işi, günü geldiğinde devredeceğini bildiğini, böylece Bakanlığa devretmek suretiyle metronun hızla bitirilmesine katkı yaptığını söyledi! Hayretler içinde kaldık!
Madem öyle 20 yıl neden bekledin, ilk dönemin sonunda devri gerçekleştirseydin en az 10-15 yıldır metroyu kullanıyor olacaktık, diye iç geçirdik!.. ‘Başarısızlığın ve bir ‘projeyle’ başa çıkamamanın ardından devredip kurtulmanın’ nasıl bir ‘marifete’ dönüştüğünün emsalsiz örneğine katıla katıla güldük...
M.K.

İzmirde bir aday; Birgül Ayman Güler...

İZMİR’de yerel seçim heyecanı gün geçtikçe artıyor. İlçe belediye başkanlıkları ve büyükşehir başkanlığı için, aday adayları başvuruları açıklanıyor. Gerek iktidar partisi, gerek ana muhalefet ve muhalefet partilerinin hangi isimleri "aday" göstereceği konusunda bilinmezlikler sürüyor. Ancak 2014 yerel seçimleri arifesinde iktidar partisinde ve ana muhalefet partisinde hem il, hem ilçeler genelinde kadın aday adaylarının isimlerinin önceki dönemlere göre arttığı görülüyor. Bu artışta CHP’nin parti tüzüğündeki %33lük kadın kotasının da etkili olduğu fark ediliyor. Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi, demokrasi ve uygarlık beşiği kentimizin, aktif siyaset arenasında "kadın"ların çoğalması, demokrasi adına sevindirici bir gelişme. İzmir’de CHP genel merkezi, yöntem olarak; tüm ilçelerde anket yapacağını, anketlerde çıkan oy oranı başa baş giderse, temayül yoklamasına gidilerek aday belirleneceğini, eğer aday adayı rakiplerine fark atarsa adayı genel merkezin belirleyeceğini açıkladı. Büyükşehir için aday adaylıkları kesin olan isimler arasında İzmir eski milletvekili Dr. Canan Arıtman ve 24. dönem milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler de var. Aday adaylığını açıklamasından sonra Güler’i bir söyleşisinde dinledim. Diğer aday adayları gibi kentin süregelen alt yapı sorunlarını dile getirip, var olan yerel yapıyı salvoya tutmak gibi (alışmak zorunda bırakıldığımız) köhneleşmiş siyaset anlayışından çok uzak bir üsluba sahip olması şaşırtıcı geldi. Ülkemizde yetişen çoğu mülki amire ders veren, Yerel Yönetimler Araştırma ve Eğitim Derneği kurucusu, deyim yerindeyse yerel yönetimin kitabını yazmış bir akademisyen olan Güler, yerel yönetimlerde ithal düzenlemelerle nasıl bir idari federalizm ön hazırlığı yapıldığını ortaya koymaktadır. Siyasal tutarlılığı, kontra-manevradan uzak, güven telkin eden duruşuyla Güler, İzmir’in hem alt yapı sorunlarını, hem de sosyokültürel yapısını donanımının etkisi ve "sosyal devlet" anlayışıyla değiştirebilir. Özellikle kadına karşı şiddet ve meslek edindirme, insan hakları, engelli hakları gibi son derece önemli, pederşahi anlayışın arasına sıkışmış konularda İzmir’in demokrasi ve insan hakları çıtasını yükselterek çağdaşlaşma yolunda ilerleteceğe benziyor.
P.E

Yazarın Tüm Yazıları