Paylaş
* 29 Mart 2009 seçimlerinden önce Gürsel Tekin, Deniz Baykal’ın da katıldığı İstanbul’daki ‘çarşaf açılımı’ töreninden sonra rahatsız olan Önder Sav tarafından ‘ilk çiziği’ yedi.
* İstanbul Belediye Başkan, Belediye Meclis ve İl Genel Meclis listeleri oluşturulurken, buralara yandaşlarını ve hemşerilerini (Kars, Ardahan, Iğdır) koydurttu. Bazı isimlere tepki duyulması ve Genel Merkez’in de karşı çıkması nedeniyle ‘istifa’ tehdidinde bulundu. Tekin, seçim öncesinde partiyi zora sokması nedeniyle Sav’dan bir ‘çizik’ daha yedi.
* Yerel seçimlerde ve kurultay öncesinde Kılıçdaroğlu’nun önüne geçip ‘rol çalması’... Gerçi bu konu Kılıçdaroğlu’nun pek umurunda değil ama örgütün bu ‘gölgeleme’ nedeniyle tepkisi Genel Başkan’a kadar iletildi ve ‘soğukluk’ başladı.
* Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’a yolsuzluklarla bindirirken, iki dönem önce Tekin’in Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün yardımcısı iken Suadiye’de bir sinemaya ruhsat vermekten 2.5 yıllık mahkumiyetinin dosyası Yargıtay’da... Bir mahkumiyet halinde durumu partide sıkıntı yaratabileceğinden ‘kenara’ ötelendi. İl Başkanlığı’na yeniden atanmasına ‘soğuk’ bakılıyor şimdilik. Yakın çevresine göre, Gürsel MYK’ya seçilmeyi ve teşkilat başkanı olmayı istiyordu.
* Kurultay’da ‘bizim adayımız Kemal Bey’ diyen İstanbul’un 39 ilçesinden 36’sının bu yöndeki kararını üç gün beklettikten, yani il başkanları toplantısından Kılıçdaroğlu üzerinde ittifak sağlanması görüşünden sonra açıklama yapılması, ardından da Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için son imzayı vermesi Gürsel’in başka bir yanlışı sayılıyor.
* Kurultay’da Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra bir grup gazeteciyle görüşürken “Konuşması çok kötüydü. Çünkü bu konuşma metnini ben kaleme almadım. Benim hazırladığım konuşma metni, dün gece yarısı operasyonu ile değiştirilmiş birileri tarafından... Benim hazırladığım metinde iktidarı hedef alan konuşmalar ve Başbakan’ı hedef alan polemikler yoktu. Muhalefetin M’si yoktu. CHP’nin değişen vizyonunu bundan sonra yapacaklarımızı anlatan konular vardı sadece. Üzgünüm, ben de sizin gibi ilk kez dinliyorum. Şaşkınlık içindeyim. Ne yazık ki medya Kılıçdaroğlu’nu yanlış yönlendirdi” demesi yakışıksız bulundu.
* Angora Evleri’ne (Baykal’a) gidip adaylık için nabız yoklaması... Mehmet Sevigen’in “bizim adayımız ol” demesi... Baykalcıların onayını alması... PM’ye dayatarak girmesi... Bir başka ‘çizik’ sayılıyor.
* Gürsel Tekin’in “Sayın Kılıçdaroğlu ile biz bir elmanın iki yarısı gibiyiz. Elmanın bir yarısı olmazsa, çürür” demesi, kendisini Genel Başkan’la eş görmesi... gibi unsurlar nedeniyle Genel Merkez nezdinde ‘itibar kaybı’na uğradı.
Gürsel Tekin’in bu köşede söz hakkı vardır.
Mesaj Panosu
SAYIN Devlet Bahçeli ‘savcıları göreve’ davet etmişti. Başkan Aytaç Durak da savcılara kendisini ihbar eden dilekçe vermişti. Üç ay oldu... Savcılar suç bulamadı... Bulamadı da, ‘İçişleri göreve’ diyen olmadığı halde başkan Durak halen kızakta!
Cevat YÜKSEL-ADANA
Biliyor musunuz
- CHP eski İstanbul İl Başkanı Mehmet Bölük’ün, ölümünün 3. yıldönümünde Karacaahmet’teki mezarı başında pazar günü saat 15.00’de anılacağını... (0532-736 26 72)
- TEKİRDAĞ Belediye Başkanı Op. Dr. Adem Dalgıç’ın, hafta sonunda 46. Kiraz Festivali’ne çevre halkını davet ettiğini (Edip Akbayram, Volkan Konak, Kibariye, Bengü, Demet Akalın, Yüksek Sadakat)...
- TÜM Rumeli-Balkan Federasyon, Konfederasyon, dernek ve vakıflarının, Tek Rumeli TV ile organize ettiği ‘Büyük Rumeli Şöleni’ yarın 17.00-23.00 arasında Ali Sami Yen’de... Kosova, Makedonya, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Batı Trakya’dan konuklarla birlikte Bakanlar Faruk Çelik ile S.Aliye Kavaf ve İstanbul Valisi H. Avni Mutlu da konuk... Sanatçılar; Yeşim Salkım, Arif Şentürk, Süleyman Sait, Mustafa&Ajda Çavuşev ve sürprizler.
Ben de 3 profesör gibi ölecektim
İÜ Orman Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Ahmet Hızal ile Prof. Asuman Efe ile İTÜ’lü ve İGDAŞ’ın 2000-2001 arasındaki Genel Müdürü Prof. Necdet Aral, Küre’de Loç Vadisi’ne kurulmak istenen bir HES ile ilgili davada bilirkişilik yapmak üzere Kastamonu’ya giderken Bolu-Yeniçağ’da trafik kazasında can vermeleri yakınlarını ve öğrencilerini mateme boğdu.
Prof. Efe ‘bitki anne’ olarak bilinirken, Prof. Ahmet Hızal, 3. köprünün yapılmasına karşıydı. Ayrıca köprü ile ilgili rapor hazırlayan 7 kişilik ekibin içinde yer alıyordu.
Hocaların ne kadar değerli olduklarını anlatmaya gerek yok; onları herkes biliyor. Biz bu yola değinmek istiyoruz. Okurumuz Kerim Karakaya (kkarakaya@tr.net) köşemizden “Ben de bu yolda ölüyordum” diyor. Anlatıyor:
“3 profesörün haberini okuyunca ürperdim. Haberde aşırı süratten otomobilin savrulduğu yazıyor. Aynı yerde 23 gün önce ölümden döndüğüm için mutluyum. O gün yine yağış vardı. Yolun sol şeridinde gider iken araba aniden, taşın suya çarpıp zıpladığı gibi zıpladı. Metrelerce savruldum ama şanslı idim ki araba takla atmadı. İki yolun orta kısmında biriken yağmur suları o kısımda otoyola akıyor ve belli olmuyor. Birkaç santim kalınlığındaki suya araba süratle vurunca yastık oluşuyor. Bir an önce tedbir alınmassa daha çok kaza olur.”
Peki bu durumun sorumlusu kimdir, karayolları mı?
Anayasa Mahkemesi’ne kimse akıl vermesin
ANAYASA Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu dünkü “AKP’de ne bu telaş” yazısı üzerine arayarak “Ne telaşı efendim...” dedi ve tepkisini şöyle dile getirdi:
“Bizi eleştiriyorsunuz. CHP’li Hakkı Süha Bey, Anayasa Mahkemesi’ne akıl veriyor; eski kararına devam etmesi gerekiyor, yani doğru yoldadır diyor... Filan filan... Akıl vermekse iki taraf da veriyor ama olmaz. Kaldı ki ben önceki gün Anayasa Mahkemesi’nin ara kararını eleştirdim. Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa değişikliği konusunda 1987’de 88’de ve 2007’de kararları var. Şimdi de onu yapması gerekir. Başkasına bakamazsınız. Benim demek istediğim bu... Mahkeme nasıl karar verecekse, öyle verir, böyle ver demeye kimsenin hakkı yok... Ben Anayasa’nın hükmünü açıkladım.
Anayasa Mahkemesi’ne bir o bir bu akıl veriliyor. Bir şeyi yap demek de akıl vermektir; yapma demek de akıl vermektir. Hiç kimse akıl vermesin.”
Paylaş