Gureba’da bu rant kime

GEÇEN gün ‘Biliyormusunuz’ köşemizde yeralan bir konunun arkasında bakın neler varmış... ‘Bu da yapılır mı?’ denilecek türden bu olay, kamu mallarının nasıl rant pazarına çıkartıldığının bir örneğini gösteriyor.

Kamu mallarının nasıl kiraya verileceği yasalarla belli esaslara bağlandığını hatırlattıktan sonra konumuzu anlatalım:

SSK Vakıf Gureba Hastanesi’nde ‘kaçak yapı’ olan iç kantin, Başhekim tarafından TMS adlı bir şirkete kiraya veriliyor; tarihe dikkat ediniz, hem de hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devredileceği 19.2.2005 tarihinden tam bir hafta önce... Buraya kadar olanlar için ‘bunlar olagan şeyler’ sayılabilir ama öyküsü uzun.

11 şubat tarihli kira sözleşmesinde, sadece ‘kantin’ sözcüğü yeralırken, bu özel şirketin aynı zamanda hastane otoparkını da işletmeye başlaması dikkati çekiyor. Başhekim’in buna seyirci kalması nedeniyle çeşitli söylentiler ortaya atılıyor.

Elimizdeki belgelere göre, içkantin ihalesiz ve ilansız bir şekilde aylık 10.5 milyar liraya beş yıl süreyle kiralanmış... Nitekim, vergi dairesine verilen kontratta bu miktar doğru şekilde yer alıyor. Ancak Fatih Belediyesi’ne verilen kontratta ise aynı yerin kirası 9 milyar olarak gözüküyor. Ayrıca her iki kontratta hiç bir şekilde, ‘otopark’ ibaresi bulunmuyor.

Ancak, TMS firması içkantinin dışında hastane otoparkı (10 dönüm) ile hastane bahçesindeki ikinci bir kantini işletmeye başlıyor. Otopark ve ikinci kantinle ilgili sözleşme olup olmadığı ise bilinmiyor. Gureba, şu anda Sağlık Bakanlığı’na geçtiğine göre, hiçbir hastaneden alınmaması yolunda genelge olmasına rağmen nasıl otopark ücreti toplatıldığı dikkat çekiyor. Çünkü, sadece otoparkın aylık gelirinin 150-200 milyar, kantinlerle birlikte bu gelirin en az 300 milyar lirayı bulduğu öne sürülüyor.

Yine bir soru ortaya çıkıyor:

2000 yılı sonunda Vakıflar ile SSK arasındaki kira protokolünde; ‘Vakıflar’ın izni olmadan hastane ve müştemilatı ile ilgili 3. şahıslar ile herhangi bir protokol hizmet devri ve sözleşme yapılmayacaktır’ hükmü yeralıyor. Bu hükme rağmen, Başhekim nedense Vakıflar’dan izin alma gereğini duymuyor.

Gureba Başhekimliği’nin sorumluluğunda olan ve kamu malı olan bu yerleri, TMS şirketine kim kiraladı dersiniz?

Kiralayan SSK Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi Spor Kulübü Derneği Başkanı ve Gureba Başhekimi Doç. Dr. Nedim Sabancı... Nedense kira kontratında ismi bulunmuyor, buna karşın imzası var. Bu konuda, Vakıflardan izinsiz olarak ihalesiz ve ilansız olarak Devlet İhale Kanunu’na aykırı bir şekilde TMS şirketine kiralanmasında bir çıkar ilişkisi kuşkusunu doğurmuyor mu?

Dileriz, hastane personeli arasında konuşulanların aksine bu ilginç ‘ihale’de birilerine çıkar sağlanmamıştır?

İstanbul Milletvekili Murat Başeskioğlu’nun (Kastamonulu), Başhekim Nedim Sabancı’nın (Kastamonulu), Bakan danışmanı İlyas Yılmaz’ın (Kastamonulu), AKP İstanbul İl Başkan Yardımcısı (mali işler) Kemal Akar’ın (O da Kastamonulu), Fatih Belediye Başkanı AKP’li Dt.Tabibi Mustafa Demir’in, Vakıflar Bölge Müdürü Adnan Ertem’in ve Vali Muammer Güler’in bütün bu gelişmelerden haberleri var mıdır acaba? 5283 sayılı kanun gereği ‘devir’ dışı kalan Vakıf Gureba Hastanesi’ni geri alması gereken Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt bu rant olayı için ne düşünüyor?

Vakıfnamesinde ‘bedduası’da bulunan Bezm-i Alem Valide Sultan’ın fakir-fukaranın sağlığı için kurdurduğu Gureba için son sözü kim söyleyecektir?

Gökyüzü melekleri

DÜNKÜ yazılarınız çok acı verici... Eflani Kuş Cenneti’nin başına gelenleri okudum, üzüldüm. Ben kuşları çok seviyorum; öbür hayvanları da... Ben fabrikalara karşı değilim. N’olur bunlar, böyle güzelliklerin yanına yapılmasın. Kıraç, verimsiz topraklar varken, niye bu güzel yerlere göz dikilmesin, anlamıyorum.

Selma ALTINEL

‘Aşırı uçmam’

DYP İstanbul İl Başkanı Faik İçmeli’den: ‘Pazar günkü kongrede konuşmam sırasında 32 ilçe başkanının sahnede arkamda yeralmalarını ‘Faik İçmeli uçmaya başlamış’ değerlendirmenizi saygıyla karşılıyorum. Ancak kendi aralarında ortak bir karar vermişler. Bunu birliktelikteki bir güç görüntüsü verme isteği dışında bir düşünce ile hareket etmediklerini kendilerinden dinleyebilirsiniz. Ayrıca kendimi aşırı uçuşlardan sakınma yolunda sürekli olarak kontrole tabi tuttuğumu bilginize sunmak isterim.’

Sağlık ordusunun ağır askerleriyiz

‘SAĞLIKTA Kadrolaşma’ (5.4.2005) başlıklı Erzurum’dan uzman doktorların yazdığı ve il sağlık müdürlüklerine pratisyen hekimlerin atanmasına dönük eleştiriye, birçok pratisyen hekim tepki gösterdi.

Erzurum Sağlık Ocağı’nda görevli bir pratisyen hekim şöyle diyor:

‘Yazınızda sağlık müdürlüğünün tecrübesiz toy elemanlarla istihdam edildiği konusunda haklı olabilirsiniz. Ancak yıllardır kendi tercihimle sağlık ocağında pratisyen hekim olarak çalışıyorsam ben bu camianın emektarı olamaz mıyım? Kaldı ki idareci olmak gibi bir düşüncem yok. Siz uzman hekimlerin, Tıp Fakültesi okumuş her hekimin insan sağlığı hizmetinde bulunabileceğini ve eğer tecrübeli ise pratisyen dahi olsa idareci olabileceğini bilmenizi isterim.’

Dr. Özgür Önal ise kendilerini sağlık ocaklarının ‘ağır askerleri’ olarak nitelendirip ‘Yıllardır bu ülkenin evlatlarının kızamık, boğmaca, difteri gibi hastalıklarından korunmasını sağlıyoruz. Koruyucu hekimler uzmanlıkla pek bağdaşmaz. Uzmanlar muayenehanelerinde hastalarını görsün, paralarını konuşsunlar. Her yıl yeni bir ev alsınlar, ciplerini değiştirsinler. Biz ülkemizi, halkımızı, çocuklarımızı seviyoruz ve bu işe gönül verdik’ diyor.

Dr. Hakan Kaya (Konya): ‘Pratisyen olan bizler eleştirileceğine sağlık sektörünün kanayan; gereksiz tahlil, gereksiz ilaç, gereksiz ameliyat, malzeme, mesaiye devam etmeme gibi bir yığın sorununa çözüm bulsunlar önce.’

Dr. Naci İşoğlu (Antalya): ‘Ben 20 yıldır hekim olmanın ötesinde pratisyen olmanın onurlu yükünü taşıyorum. Anlamını bilmeyenlere hatırlatırım, tüm koruyucu sağlık hizmetleri dışında hastanelerde meydana gelen yığılmalardaki yüzde 90 hastanın tedavisini yapabilecek bilgi birikimine sahip olan bizleriz.’

Dr. Murat Derin (Bursa): ‘Uzman ve pratisyen hekimler arasında mesleğin yazılmamış kurallarından olan bir hiyerarşi ve saygı vardır. Ama bunu askerdeki ‘general, albay-acemi rütbeli’ ilişkisine dönüştürmek olsa olsa bir kompleksin ifadesidir. Olayın uzman-pratisyen ayrımına dönüştürülmesi, zaten çarpık bir yapılanma içinde süregelmiş olan sağlık sistemimize zarar verir.’

Otelimizi kurtarın

KIRGIZİSTAN’
da yaşanan olaylardan herkesin haberi var ama Türk işadamlarına ait Bişkek Pınara Oteli buradaki bazı kişiler tarafından gasp edildi. 12 gündür istedikleri gibi işletiyorlar ve buna kimse, hatta Türkiye dur diyemiyor. Otel bir Türk oteli ve bizi temsil ediyor. Otelimiz şu anda gaspçıların elinde. Lütfen bunu birilerine iletin.

Birilerinin bazı şeylere göz yummaması gerekiyor... Biz Türküz ve Türk Devleti’nin her zaman arkamızda olduğundan emin olmalıyız.

Erce CEMRE

Erdoğan’a Demirel’den anımsatma

‘HOW to lie with statisticst’;
2004 yılında çok satan kitabın adı. Türkçesi ‘İstatistiklerle nasıl yalan söylenir’. AKP hükümeti istatistikler yayınlatıyor. Milli gelirimiz 4.500 dolara çıkacak.... İşçi, memur, emekli, dul yetime ortalama 26 YTL günlük zam... Kaşarlı simit parasına yetmiyor. Köylü fakirleşti; ekemiyor, ilaç, gübre ve mazot pahalı. 70 milyonun 60 milyonu bu grupta... Farkında olmadan zenginleştiler mi yoksa?

‘At Martini Dramalı Hasan’; Selanik Drama’da gerçek bir halk kahramanıydı. Fakire, zenginden alıp verirdi; fukara babasıydı.

2005 bütçesinde aileleriyle 30 milyon işçi, memur, emekli, dul, yetime ayrılan sadece 38.1 milyar YTL. Rantiye yani faize 56.5 milyar YTL; acaba kimlerin geliri yükseliyor? Bütçe bu işin aynası. Anlayana. Cari açık ancak sıcak parayla karşılanabiliyor. Fakir fukara, garip guraba diye halkın oyunu alanlar halkı unuttular. 4 milyon genç işsiz, beyaz yakalı ve okumuş. Düne kadar TÜFE, şimdi oldu ÜFE. Milleti tufaya getirdiler.

Sayın Süleyman Demirel’in bir konuşmasında, ‘Sayıları çarpıtmayın... Sonra o sayılar döner sizi çarpar’ dediğini Sayın Erdoğan’a hatırlatırım.

Necmettin DÖNMEZ

Yanıt arıyorum

EKONOMİDEKİ
durgunluğun adı stagflasyondur. Var mı başka iddiası olan?

ESKİ Dünya Başkanı Başkanvekili Atilla Karaosmanoğlu, AB başmüzakerecinin atanması için işadamlarını hükümete baskı yapmaya çağırmış.

Ben de diyorum ki, ‘Lozan görüşmelerinde Lord Curzon’a, taleplerimizi kabul etmezseniz savaşa devam ederiz’ diyecek yürekli kişi var mı?

Ekonomideki durgunluğun adının stagflasyon olduğunu telaffuz edecek ekonomi uzmanı yok mu?

N. KAPTAN-ANKARA

MESAJ PANOSU

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’
ne; Pendik’te oturduğumuz apartmanın çevresindeki bazı apartmanlarda yola girme, saçakaltı gibi kaçaklar yapılıyor. Pendik Belediyesi söz vermesine karşın iki aydır el değdiremiyor. Belediyedeki bazı tanıdıkları tarafından korunuyorlar; Erol Kaya’nın bile bu işe gücü yetmeyeceği söylenerek bunu ancak Büyükşehir halleder, deniliyor. Anlayacağınız kayırma devam ediyor.

Karadeniz apartmanı sakinleri-PENDİK

YÖREMİZDE (Hatay-Reyhanlı) yaşayan çoğu çiftçi, ürün desteklemeden yararlanamıyor. Çünkü çoğunun tapusu yok. Daha önce neden yararlandırıldı? Doğrudan toprakla uğraşmayan bu olanaktan yararlanamazsa bu çiftçinin bitmesi anlamına gelir. Tarım Bakanlığı bize gerekli duyarlılığı gösteremez mi?

İbrahim CEMİLOĞLU

AKSARAY
İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli, 20 yıllık GESAM üyesi ressam polis memuru Bayram Ersoy, ‘Polisin Sevgi Dünyasından Renkler’ isimli 8. yağlıboya resim sergisini, 8-14 Nisan tarihleri arasında Aksaray Belediyesi Sergi Salonu’nda açıyor. www.bayramersoy.com

OSMANGAZİ Belediyesi’nin, önceki gün başlayan ‘Osman Gazi’yi Anma ve Fetih Haftası’ 10 Nisan’a kadar sürecek.
Yazarın Tüm Yazıları