Paylaş
12 Eylül öncesi ve sonrasında meydanlarda işçiler, ‘DGM’yi ezdik sıra MESS’te’ diye slogan atarlardı. Bir hukuk ucubesi DGM’ler kaldırıldı ama iyi ki MESS ezilmedi çünkü MESS yayınladığı SİCİL, MERCEK dergileri ve Antalya’da çalışma yaşamının tüm taraflarını toplayarak yaptığı bin kişilk toplantılarla sosyal siyasetin sorunlarına çözüm aradı.
MESS SİCİL dergisinin 35. sayısı ile bir ek yayınlayarak grev hakkını tartışmaya açtı ve uluslararası kaynaklarda ve özellikle ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinde grevin bir hak olarak kabul edilmediğini, bu sözleşmelerde işçilerin ve işverenlerin sadece örgütlenme özgürlüğünden söz ediliğini gündeme getirdi. Doğrudur ama bu belgeleri sadece yüzeysel olarak, ‘lafzı’ ile yorumlamak yanlıştır. Hukukun temel ilkesi yasayı ve sözleşmeleri ‘lafzı ve ruhu ile yorumlamak’ esastır. 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 10. maddesi işçi ve işveren örgütlerinin ‘çıkarlarını savunmak’ hakkından söz ediyor. Çıkarların savunması sözel ve eylemsel olabilir. İşçiler çıkarlarını grev ile işverenler çıkarlarını lokavt ile savunur. Bu iki eylemi yok saymak sendika özgürlüğünün içini boşaltmak ve sendika özgürlüğünü yok saymaktır. Yaşam hakkının korunması için “meşru müdafaayı hak olarak kabul etmekle sendika özgürlüğünün varlığı için grev ve lokavtın varlığı da eşdeğerdedir.
MESS'İN DİLİNİN ALTINDA BAKLA MI VAR?
ARİSTO DİYOR Kİ
ARİSTO (MÖ 384-322) binlerce yıl öncesinden bize sesleniyor: “Saçma sapan düşünceler ileri sürenle tartışmayınız.”
Sözlerini beğenmediğinize vereceğiniz en yakıcı yanıt, onu ciddiye almamaktır.
Nusret ERTÜRK
BAŞKAN VE İHSAS-I REY
ANAYASA Mahkemesi Başkanı, yeni üyelerin yemin töreninde OHAl’i savunmuş. Temel hak ve özgürlüklerin daha fazla sınırlanmasına izin veren demokratik anayasaların varlığından bahsetmiş ve ‘zaruret’ olgusunun, ölçü olarak önemine değinmiş. AYM Başkanı’na göre, 15 Temmuz sonrası Türkiye’de zaruret hali vardır, bu nedenle OHAL uygulamaları ‘hukuksuzluk’ hali olarak kabul edilemez.
Sayın Başkan, yargı geleneğinden gelmiyor, bu nedenle ‘yargıç’ özeninde konuşmuyor.
CHP, OHAL uygulamalarındaki ağır hukuk ihlallerine ilişkin iddialarını, Anayasa Mahkemesi denetimine getirdi, getiriyor. Sayın Başkan, OHAL uygulamaları konusundaki, herhangi bir uyarısız, geniş toleranslı değerlendirmeleri ile ‘ihsas-ı rey’de bulunuyor.
Yaptığı değerlendirmeler siyaset ağırlıklı... Anayasal rejimin asıl koruyucusunun millet olduğu kabulüyle, Anayasa Mahkemesi’nin fonksiyon boşluğunda olduğunu mu itiraf ediyor?
Nermin KAL
BALTACI’NIN YANITINA YANIT
"FETÖ’cü Baltacı Kanada’da (09.09.2016) yazısına, Mehmet Fatih Baltacı’nın avukatları Prof. Dr. Ersan Şen ile Av. Merve Yolaçan bir açıklama gönderdiler. Yazının, “gerçekdışı ithamlar ve ticari itibara saldırı” niyetiyle yazıldığı öne sürülen açıklamada, “Müvekkil köşe yazısında FETÖ/PDY enerji ayağındaki en büyük finansörü olmakla itham edilerek, FETÖ/PDY yapılanması ile iltisakı veya irtibatı olduğu tespit edilen kişiler için kullanılan FETÖ’cü tabiri ile kamuoyuna haksız şekilde takdim edilmiş, hatta gerçekle hiçbir ilgisi olmadığı halde yurtdışına kaçtığı imasında bulunulmuştur. Müvekkile atılan iftira tümüyle gerçekdışıdır” denilerek, “Masumiyet/suçsuzluk’ karinesi göz ardı edilmiştir” diye ekleniyor.
Bu iddiaları işadamı Erdal Keskin öne sürmüştü. Bu açıklamaya ne diyorsunuz diye sorduk. Keskin, AKFEL Grup patronu Fatih Baltacı için şöyle konuştu: “FETÖ’nün şirketlerinin cirit attığı Kanada’ya 8 Temmuz’da gitti mi, gitmedi mi? Çekmeköy’deki evine polisler baskın yaptı mı? Yaptıysa operasyonun gerekçesi nedir? Şirketlerinde kaç çalışan gözaltına alındı? Böyle bir durum varsa bu çalışanlar ne gerekçe ile gözaltına alındı?”
‘BALKAN ÇINARI’ 101 YAŞINDA ÖLDÜ
EMEKLİ Derleme Müdürü, araştırmacı-yazar, kütüphaneci, kaynakçacı, dokümantalist, çevirmen... gibi bir asırlık yaşamına bütün bu çalışmaları ve görevleri sığdırmış; 88 kitap yazmış; Bulgaristan doğumlu M. Türker Acaroğlu (101)... Hepsi belgesel nitelikte, sözcükler, isimler ve yer adları, bilimsel dilbilgileri... En önemlisi de 1981 yılında Atatürk’ün doğumunun 100. yılında Türkiye İş Bankası tarafından çıkarılan ‘Atatürk Kaynakçası’... Balkanlar üzerine çalışan Türkiye’deki en önemli yazardı.
Avcılar’daki evinde 03.00 sıralarında ‘huzurlu’ bir şekilde gözlerini yummuş. Küçük bir cemaat tarafından kaldırılan cenazesi Kozlu’da toprağa verildi. Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak güzel bir konuşma yaptı... Milli Eğitim’den, kütüphanecilerden, daha bilinmeyen tanınmayan ancak hocayı izleyen onlarca sevdalısı gelmişti. Hocanın kitaplarını da yazmak istiyoruz.
OKUYUNUZ
İSTANBUL BÖYLE BİR OTOGARI HAK ETMİYOR
MESAJ PANOSU
- OKURLARIMIZDAN, Tarık Akan’ın isminin yaşatılması konusunda öneriler geliyor. Bir okurumuz Bodrum’daki evinin bulunduğu sahil yoluna verildiği gibi oturduğu Bakırköy’de bir sokağa adının verilmesini öneriyor. “Tarık Akan öleli 20 gün oldu, hiçbir kanalın ‘prime time’ saatinde ve hiçbir zaman diliminde herhangi bir filminin gösterime sokmamasını kınıyorum” diyor bir okurumuz da...
- 400 vekil isteyip alamayanlar, 14 yıldan beri FETÖ’cülerle iç içe olanlar, bugün ülkenin 1 yıldır yokuş aşağı gitmesinde, terör ve darbe süreciyle ülkenin kan gölüne çevrilmesinde asıl pay sahibi olanlardır.
Kazım ARSLAN
- FETÖ’nün DEAŞ’tan farkı yoktur.
Metin GÜNDOĞDU
Paylaş