Paylaş
Özetlersek:
- İlk Ecevit hükümetinin Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu, AB’ye başvuru öyküsünü anlatırken, emekli büyükelçi Uluç Özülker Gümrük Birliği anlaşmasını yapan bir büyükelçi olarak AB’nin ne demek olduğunu ‘Barış, uzlaşma ve dayanışma’ ilkeleri olarak değerlendirdi.
- Almanya Federal Meclisi’nin eski üyelerinden F. Almanya Parlamentosu Sol Parti eski milletvekili Hakkı Keskin “Almanya, AB’nin motoru olmasına karşın ulus-devletten asla vazgeçmedi, ne yazık ki bu Türkiye’de unutturulmaya çalışılıyor” dedi.
- Belçika’da milletvekillerinden Serdar Kılıç, Belçika’dan ayrılmak isteyen kendi bölgesini ‘Valonya’ olarak tanımladı. Eyalet milletvekili olarak
Türkiye’ye gelip yatırımcıları davet ettiklerini söyledi.
- Avrupa’nın ilk başörtülü milletvekili Mahinur Özdemir, Avrupa’nın en önemli değerlerinin ‘barış ve evrensel’ değerler olduğunu anlattı. “Avrupa’daki Türk parlamenterlerinin, Türkiye’nin AB’ye girmesine katkı vermediği” eleştirilerine karşı “Türkiye, AB’ye girme realitesinden 50 yıl önce kopmuş sayılıyor. AB süreci bu kadar uzun sürdüğü için biz artık bezdik” diye konuştu.
- Almanya’da bilinen isimlerin dışında iş dünyası, spor ve sanatta öne çıkan çok sayıda Türk’ün olduğunu belirten Berlin Eyaleti’nde Yeşiller milletvekili Özcan Mutlu, “Bu, birinci kuşağın başarısıdır” dedi. ‘Dinin siyasallaşmasındaki rahatsızlıkları’ dile getirirken şu vurgulaması ilginçti:
“11 Eylül’ü (New York), Madrid ve Londra eylemlerinin de din adına yapıldığını unutmamak gerekiyor.”
- Danimarka Sosyal Demokrat Parti 2. dönem milletvekili, Çorumlu Hüseyin Araç, “Türkiye hükümetlerinin hiçbiri bu insanların yatırım yapmaları için yardımcı ve destek olmadı. Hatta onların dini duygularını sömürüp paralarını ceplerine indiren sahtekâr ve düzenbazlar hakkında bir şey yapmadı” dedi. Araç, Deniz Feneri ve ‘Yeşil Holding’ler vasıtasıyla götürülen paralardan söz ediyordu.
ADSL tuzağına dikkat
ŞİRKETLERİN ADSL kampanyası en çok dolandırıcılara yarıyor. Olay şu:
Birileri bir yerlerden Türk Telekom (TT) abonelerinin numaralarını alıyor. Daha sonra TT müşterilerini tek tek arayarak ağız kalabalığına getirip onlara bir kampanya sunuyor. Kayınpederimi iki kez aradılar; 444 08 78 No’lu numaradan. Kayınpederim (ki 70 yaşındadır) böyle bir kampanyadan haberdar olduğu için hiç kuşkulanmadı ama yine de sorunca telefondaki kişi TT’den olduğunu söyledi. (Çünkü biz TT abonesiyiz.) Sonrasında eve gelip kapıdan bir sürü belge imzalatıp, üzeri bomboş bir abonelik kopyası bırakarak gitmiş.
Yaşlılığından da yararlanıp kayınpederimi TT diye üstelik Türknet’e abone eden(!) kişi ortada yok. Kapıya gelen kişinin cebi de yanıt vermiyor! İşin daha da ilginci, kendilerine TT süsü vererek arayan numara da Mersin Çukurova TRT’ye ait! (444 08 78). Kendileriyle konuştum, onlar da kendi numaraların nasıl kullanıldığını anlamadılar!
İki şık var. Ya ortada telefon abonelerini bir şekilde dolandıran (Amaçları ne henüz bilmiyorum yakında kokusu çıkar?) bir şebeke var ya da Türknet kendisinden habersiz müşteri kapmaya çalışan hırslı bayilerinin kurbanı oluyor. Aboneler dikkatli olsunlar, ortada bir şeyler dönüyor?
B. Uğur BANOĞLU
MESAJ PANOSU
YGS bölgesel olmalı
ÜNİVERSİTEYE giriş sınavları bölgesel yapılmalıdır. Doğunun kalkınması için bölgedeki gençler için, o yöredeki üniver-
sitelere yönelik bölgesel sınav yapmak duru-
mundayız. En makul ve adil olanı budur.
Hasan KILAVUZ ANKARA
İstanbul bütündür
TMMOB İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, Başbakan’ın iki İstanbul projesine karşı çıkarak “İstanbul, yeraltı ve yerüstü güzellikleriyle bir bütündür. Bu bütünlüğü korumak için çok akıllı olmaya da gerek yoktur. İstanbul’da var olanları korumak İstanbul’u dünyaya açmanın tek yoludur” dedi. İstanbul’un Ankara’dan yönetildiğini savunan Gökçe, açıklamasında özetle şöyle dedi:
“İstanbul iki yeni kent olacak demek; Anadolu yakasında Ömerli, Beykoz,
Şile ormanları, Avrupa yakasında Belgrad, Kemerburgaz ve Çatalca ormanları ranta teslim edilecek demektir. Bu bölgelerin yapılaşmaya açılması İstanbul’un 25 milyonu aşkın bir nüfusa sahip olması demektir. Çanakkale Boğazına köprü yapılacağını söylemek, ülkemizin en verimli havzası ve su deposu olan Trakya’yı yok etmek demektir.
Karayolu tüp geçişin yapılması demek; İstanbul’un iki yakasında ulaşımı ve trafiği kilitlemek demektir. Ormanların ve su havzalarının yok edilmesi demektir. Sonuçta, İstanbul yaşanmaz bir hale gelecektir.”
‘İNSANLIK Anıtı’nın yıkılması ve bıçaklı saldırı Mehmet Aksoy ve Bedri Baykam’a Türkiye’yi terkedin anlamına mı gelir?
Paylaş