Paylaş
Toplantı sonrasında herkesin aklına şu soru takıldı:
“BU BİTKİYİ AMERİKA BİZDE NİYE YASAKLIYOR?”
Kenevir araştırmacısı, yazar Dr. İsmail Tokalak, 29 Ekim 2017’de tarihli köşemizde “Tarımın ve Türkiye’nin önünü açacak projeyi ABD değerlendiriyor, biz ‘erkek kenevir’in kıymetini neden bilmiyoruz?” diye sormuştu. Kenevir konusundaki kamuoyuna yansıyan ilk yazı bu idi ve büyük ilgi görmüştü. Aydın Üniversitesi’ndeki toplantıda, uzun yıllar yasaklı olan, 2016 yılında 19 ilimizde ekimi kontrollü olarak serbestlik kazanan sanayi keneviri her yönüyle tartışıldı. Moderatörlüğünü eski milletvekili, araştırmacı yazar Dr. Yalçın Koçak’ın yaptığı toplantıda Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Özel Koltarıcı kenevir bitkisinin tarımının ve değerlendirilmesinin nasıl yapıldığını ve Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Selim Aytaç kenevir yönetmeliğini anlattı. Yine Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Neşet Arslan kenevirin Türkiye ve Avrupa’daki ekim durumları ve konuyla ilgili yasal mevzuatları anlattı. Bu arada Kastamonu ve Samsun’da il tarım müdürlükleri ve üniversiteler tarafından toplantılar yapıldı. Yalçın Koçak’ın devreye girmesiyle ‘ASAM Kendir Enstitüsü’ kuruldu, kenevirin tanıtılması için büyük bir çalışma yürütüldü. Türkiye’nin önünü açacak bir bitki. Esasında da gerçek bir köye dönüş projesiydi. Nitekim enstitünün başkanlığını yürüten Erdem Ulaş, ‘Mucize Bitki-KENEVİR’ (Hiper Yayın) kitabını yazdı; bu ürünün tarımımız, çiftçimiz, sanayimiz için ne kadar önemli ve stratejik bir ürün olduğuna dikkat çekti.
DÜNYADA ÜRETİM YARIŞI BAŞLADI
CUMHURBAŞKANI poşet dolayısıyla gündeme getirdiği kenevirle ilgili olarak, Amerika’yı kastederek “Fakat o bize dost görünen düşmanlar, ülkemden, Rizemden keneviri söküp aldılar. Rize’de şimdi kenevir üretilmiyor. Biz şimdi keneviri dışarıdan ithal ediyoruz. Burada kenevire dayalı yapılması gereken bazı şeyler varsa o ithal ürünlerle yapıyoruz. Ama şimdi yeniden bu alanda inşallah Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve bu adımları atacağız. Yeniden bunu üreteceğiz” dedi.
Avrupa’nın birçok kentinde kenevir üretimi başladı; hatta Yunanistan bile geçen yaz başında ‘Kenevir Festivali’ düzenledi... Bizde bu işin biraz ağırdan gitmesinin nedeni PKK’nın kaçak ekim yapması. Tabii bu durum bürokrasiyi tedirgin ediyor. Kenevir sağlık yönünden de çok önemli bir ürün... Keneviri aktarlarda bulabilir ve öğüterek sabahları süt veya yoğurtla karıştırıp yiyebilirsiniz. Hatta cacık ve salataya da katabilirsiniz! Kaş’ta bir firma Romanya’da bir Alman firmasının ürettiği kenevir tohumu tozunu ithal ediyor. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından sonra bu sektör hareketlenecek, ekim alanları artacak. Kenevir petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda üretime sokulabiliyor. Bir dönümlük kenevir tarlası, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretiyor; bir dönüm kenevirden 4 dönüm ağaca eşdeğer kâğıt yapılır. Bir ağaç 25-50 yılda yetişiyor, kenevir ise 4.5-5 ayda.
Not: Sanayi (erkek) kenevirinin halk arasında esrar olarak bilinen ve yüksek narkotik madde (THC) ihtiva eden dişi ile karıştırılmaması gerekiyor.
HUKUK-ETİK İLİŞKİSİ
SON günlerde bazı devlet büyüklerimizin, yüzyıllardan bu yana süregelen bir tartışma alanı olan ‘hukuk-etik’ ilişkisi konusunda ileri sürdükleri görüşlerin kamuoyuna yansıdığı izlenmektedir. Aslında etik (tam olarak karşılamasa da halk arasında anıldığı biçimde ahlak) ile hukuk benzer bazı konuları içermekle birlikte kapsama alanları çok farklı olabilir. Hukuk, devletlerin koyduğu yazılı kurallara göre maddi yaptırımlarla cezalandırılan suçları belirler. “Etik ise genellikle yazılı olmayan, yasaların ötesinde ya da henüz yasalarca ele alınmamış ilke ve kuralları” da içerebilir. Bunlar arasında dürüstlük, duyarlılık, saydamlık, hesap verebilirlik, kalite, insan haklarına saygı, eşitlik ve ayrım yapmama, vatandaşa güven ve saygı, çıkar çatışmasından kaçınmak gibi konular bulunabilir. Görüldüğü gibi bu ilkelere uymamak çoğunlukla hukuksal yaptırımlara tabi olmaz. Ama toplumun yerleşik değerleri, doğruluk, dürüstlük, adalet, saydamlık, sorumluluk ilkeleri ile uyumsuzluk gösterebilir.
Özetle, doğru söylemeyen veya saydam olmayan bir kişi hukuksal yaptırıma uğramasa bile etik olmayan bir davranış içine girmiş sayılır.
Kaynak: Değişen Etik Anlayışı ve Yolsuzlukla Mücadele, Prof. Dr. Ümit Berkman, TBMM Yayınları
Prof. Dr. Şevket RUACAN
Paylaş