Paylaş
Avrupa’da en büyük borç batağı içinde bir kulüp olan Galatasaray için iktidarın bu ‘kıyağı’ hayati önemdeydi. Ancak genel kurulda FETÖ’cü üyeleri özellikle Hakan Şükür ve Arif Erdem için çıkan ‘ret’ kararı her şeyi altüst etti. Yandaş medyanın ‘sivri’ dillileri hemen durumdan ‘vazife çıkararak’ GS kulübünü topa tuttu. Yayınlar hakaret ve iftira boyutlarına ulaştı. GS genel kurul üyelerini ‘şerefsiz’ ilan etmek, salonunda ekran görüntülerinden üyelerini ise ‘deşifre’ etmek medya etiği ile hiç bağdaşmadı. Kimsenin kimseye ‘şerefsiz’ deme, hüküm verme hürriyeti olamaz.
Burada bir garabet varsa o da GS yönetiminin bir adım sonrasını görememesidir.
Yönetim ‘aidatlardan’ dolayı Hakan Şükür ve Arif Erdem’i, genel kuruldan önce üyelikten çıkarabilirdi. Yani, hükümet kanadından genel kurul kararına gelen tepkilere kalmadan bu işi baştan çözebilirdi.
Sonuç olarak yönetim siyasi baskı ile genel kurul kararı dışında başka bir ‘muvazalı’ gerekçe üreterek, -fonksiyon gasbı yoluyla- üye ihraç tasarrufunda bulunmuştur. Bir hukukçu dostumuzun görüşüne göre; GS yönetim kurulu son kararıyla, genel kurula rağmen ‘kanun/hukuk darbesi’ yapmıştır. Böylece, sorunları çözmekle yükümlü olan ‘YK’ları sorunlar yumağını daha da büyüterek tartışmayı çıkmaza sokmuştur.
AHMET ERSİN’DEN ANIMSATMA
GALATASARAY Kulübü, Hakan Şükür ve Arif Erdem’i aidatlarını ödememeleri nedeniyle ihraç kararı almışsa da, asıl nedenin bu kişilerin FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’le olan ilişkileridir.
TBMM’de, 4.1.2005 tarihinde kurulan ve kısa adıyla ‘Şike Komisyonu’ olarak bilinen Meclis Araştırma Komisyonunun Başkanvekili olarak, yaptığım çalışmalarda edindiğim bilgilerle, (Hakan Şükür’ün, Fetullahçıların futboldaki sembol ismi, rol modeli ve Gülen’in bu alandaki en önemli temsilcisi olduğunu) açıklamış ve bu tespitimi kamuoyuyla da paylaşmıştım. Yani Hakan Şükür’ün FETÖ elebaşısı ile olan ilişkilerini, 12 yıl önce kamuoyuna açıklamıştım.
Benim bu açıklamalarım nedeniyle, o tarihte kulüp yönetimi dahil, çeşitli çevrelerden haftalar süren çok yoğun eleştirilerle karşılaşmıştım.
Yıllar sonra, Hakan Şükür hakkındaki tespitlerimin doğru olduğu ortaya çıktığına göre, o tarihte yazılı ve görsel basında beni adeta linç edenlere selam olsun! Ahmet ERSİN İzmir 18, 22 ve 23’ncü dönem milletvekili
GÜNÜN SÖZÜ
“Akıllı insan aklını kullanır; daha akıllısı başkasının da aklını kullanır.”(Bernad Shaw)
TARTIŞMA YARATACAK İKİ KİTAP
- HALK TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün’ün ‘15 Temmuz’un Sırları’ adlı kitabı dün piyasaya çıktı. Kitap, 15 Temmuz gecesinde yaşananları ve sonrasını farklı bir bakış açısıyla gözler önüne seriyor. Aygün kitabında “Darbeyi ABD mi örgütledi?”, “Darbede cemaatçi olmayan subaylar yer aldı mı?” gibi sorulara cevap verirken “15 Temmuz Sır ve Yalanlarına hoş geldiniz” diye yorumda bulunuyor.
- GEZİ olayları sırasında Halk TV’de yaptığı cesur canlı yayınlarla iz bırakan Makbule Cengiz bu televizyonda yaşadıklarını ‘Üzgünüm, Yazmak Zorundayım’ kitabında anlattı. Beşiktaş’ta Kırmızı Kedi Kitabevi’nde okurlarıyla buluşan Cengiz, üç saat boyunca imza dağıttı. Cengiz, kitapta ağırlıklı olarak Halk TV’nin üst düzey yöneticileri Şaban Sevinç ve Hakan Aygün’le tartışmalı süreci ele alıyor.
‘BİR OSMANLI RÜYASI’
CUMHURİYET Hazinesi’nde 35 yıl hizmet etmiş Çorlu Ortaokulu’ndan arkadaşım, hemşerim Osman Tunaboylu ‘Bir Osmanlı Rüyası’ (İmge Kitapevi) adlı kitabını göndermiş. Tunaboylu bir anı roman kurgusu içinde kaleme aldığı kitabında Osmanlı Hazine-i Amire memurundan Hayrullah Nami Efendi’nin hatıratı olarak bir hazineci gözü ile Padişah II. Mahmud’un tahta çıkışından Düyun-ı Umumiye’ye uzanan süreçte Osmanlı maliyesi ve ekonomisinin çöküş hikâyesini, yaşanan krizleri anlatıyor. İnsan kitabı okurken zaman zaman kendini o günlerle günümüz arasında bir gelgide kaptırıyor; o günlerde yaşananları yaşadığı ya da yaşadıklarının o günlerde de yaşandığını sanısına kapılıp hayrete düşüyor. Bugünü iyi kavrayabilmek için dünü iyi bilmeye ihtiyacımız olduğuna kuşku yok. O nedenle kitapta anlatılanlar herkes için bir fırsattır.
MALTEPE, ŞİLE’DE KAMPA ÇIKIYOR!
MALTEPE Belediyesi Başkanı Ali Kılıç, belediye meclis üyelerinı 16 Nisan öncesinde üç günlük kampa alıyor. Yani, meclis üyeleri 31 Mart’ta Şile’deki otelde olacak, 2 Nisan’da da çıkacaklar. (Birçok üye gitmeyecek... Bakalım kaç üye gidecek?) Hangi akılla bu kamp yapılıyor? Bir meclis üyesi diyor ki:
“Nisanda ilçe belediyelerinde ihtisas komisyonları seçimleri yapılacak ya... Otelde bu komisyona seçilecek üyeler belirlenecek. Bizim Ali’nin kaçıncı şaşkınlığı bu...”
Geçenlerde İBB’den ‘Başıbüyük’ün planları oybirliği ile geçti; Maltepe “Sayın Kadir Topbaş ve meclis üyelerine teşekkür ederiz” dövizleri ile donatıldı. Tepki neden? CHP Genel Merkez’nin Kadir Topbaş’a karşı olduğu biliniyor; İBB’de CHP meclis grubu Kadir Topbaş’ın uygulamaları hakkında suç duyurusunda bulunuyor; Cumhurbaşkanı kamuoyu önünde açık açık ‘Büyükşehir’i eleştiriyor. Siyasette böyle bir şey olamaz. CHP’nin örgüt sorumluları, Seyit Torun ile Cemal Canpolat olanlardan haberdar mıdır?
MESAJ PANOSU
- MERAL Akşener’e dikkat edin. İmece usulü halk tarafından tertip edilen toplantılar bize ‘milli mücadele’ ruhunu hatırlatıyor. Aslan BULUT
- HAYIR demek vatanseverliğin gereğidir. Artık devlet milletin olacaktır, devlet milletin değil. DENİZ BAYKAL
BİLİYOR MUSUNUZ?
- DİL devrimi kazanımlarını, aydınlanma birikimini korumayı ve geliştirmeyi amaçladığını bildiren ‘Telgrafhane Sanat Bilgisunar Dergisi’nin (internet dergisi) Günay Güner yönetiminde yayına başladığını...
- MERAL Akşener’in bugün 20.00’de Bostancı Gösteri Merkezi’nde konuşacağını...
800 İMZALI MEKTUP İSYAN DOLU
FETHİYE’de, Likya uygarlığının merkezi durumundaki Tlos Antik Kenti yakınlarında yine bir HES rezaleti sergileniyor. Köylüler diyor ki: Seydikemer ilçesine bağlı olan köyümüz Antalya-Muğla sınırını oluşturan Akdağlar’ın batı yamaçlarında kuruludur. 2000 civarında nüfusu, 25 bin ekili-dikili arazisi vardır. Kışlık meyve-sebze, tahıl ve hayvancılıktan başka son yıllarda turizmle öne çıkmaya başladı. Global ısınma nedeniyle sularımız azaldı, arıklarımızdan akan sular adeta can suyu seviyesine indi. Böyle bir ‘kıtlıkta’ Dikilitaş Deresi üzerinde Buldurat Regülatörü ve Hidroelektrik Santralı yapılması nasıl düşünülüp ÇED alınabilmektedir? Çökek firması, bizim geleceğimizi karartmamalı, doğayı yok etmemelidir.
Paylaş