Fransa'yı AİHM'e açacağımız ihlal davalarıyla vururuz

"FRANSA'ya karşı siyasal gücümüz yetmedi, ihlal davaları açmamız lazım. Hem de 500 bin kişi ile..."

Haberin Devamı

Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Süheyl Batum, Fransa Millet Meclisi'nde Ermeni soykırımı yoktur diyenlere 5 yıla kadar hapis ve 45 bin Euro para cezası öngören yasa tasarısına karşı yapılacak karşı girişimin en önemli savaşımı için bu yolu öneriyor:

"Gelin bu yasaya karşı 500 bin kişi toplanalım ve AİHM'de ihlal davaları açalım, sonra da tazminat davaları açalım Fransa'ya..."

Dışişleri'ne telefon etmiş, Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu'na telefon etmiş, hepsinden destek almış. "Çünkü hukukçuların desteği çok önemli... Biz üniversite olarak bu dilekçelerin hazırlanmasında yardımcı olacağız. Vatandaşlara maddi hiçbir yük olmayacak" diyor.

ÖRNEĞİ VAR

Prof. Batum, Anayasa Hukuku uzmanı; bütün siyasetçilerin peşinde koştuğu bir isim... Hatta kendisine parti kuralım önerisini götürenler de var siyasetçiler arasında... Bu önerilere hiç sıcak bakmıyor.

Bu davalar açıldığında arka arkaya ihlal kararları çıkacaktır. AİHM, bizim mahkemelerdeki askeri yargımıza nasıl dava açtı, biz de askeri yargıcı çıkartmak zorunda kaldık... Çünkü değiştirilmezse tazminatlar gelecekti ardından. Almanlar da kendi CMUK'larında gözaltı ile ilgili bir kararı uzun süre değiştirmediler ama cezalar gelmeye başlayınca hemen değiştirmek zorunda kaldılar. Hatta İngilizlerin bir toplum yasası vardı; homoseksüelleri çok ağır cezalandırıyorlardı. AİHM'nin baskısıyla değiştirmek zorunda kaldılar. Çünkü arka arkaya mahkum olduklarını gördüler.

500 BİN DİLEKÇE

- Fransa'nın kararına karşı 500 bin kişi nasıl başvuracak?

- Bakın bu çok önemli bir karar, buna karşı hukuki mücadeleyi de biz organize ediyoruz... Bunun için yarın (bugün) bir basın toplantısı yapacağız.

- Dilekçeleri kimler verecekler?

- İşadamı, gazeteci, sporcu, öğrenci, öğretmen, vs... Kim olursa olsun, bu kararın acısını içinde duyan olsun... Ayrıca Almanya, Hollanda, Fransa ve İsviçre gibi ülkelerde oturan Türk vatandaşlarımız da büyükelçilik ve konsolosluklar marifetiyle bu davaları açabilecekler. Bizim hazırlayacağımız dilekçe, ekleriyle birlikte 15 sayfadır. Bunu üstleniyoruz.

BAŞVURULAR BEDAVA

- Para konusu...

- Bunlar bedava, avukatlığını biz yapıp, biz göndereceğiz, beş kuruş almadan.

Prof. Batum, "Niye 10, 20 kişi değil de, 500 kişi?" sorusunu şöyle yanıtlıyor:

"Yasa çıktığında 500 bin dilekçe ile gidildiğinde, art arda kararlar çıkmaya başladığında Fransa utanmaz mı?

- Dava gerekçesi...

- 'Potansiyel mağdurluk'. Bizde hukuk gücümüzü göstereceğiz. Onlar da bu yasayı çatır çatır geri çekmek zorunda kalacak.

Haberin Devamı

 //////////////////

Fransız ve Ermeniler Orhan Pamuk'a oynadı

"2006 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kim kazanır" bahsi açan İngiliz bahis şirketi

Haberin Devamı

Ladbrokes çeşitli ülkelerden, farklı miktarlarda 7.856 bahis oynandığını açıkladı.

Orhan Pamuk'a oynanan 2.652 bahsin Fransa ve Ermenistan'dan gelmesi dikkat çekti. Şirketin Halkla İlişkiler Müdürü Robin Hutchinson'un yaptığı açıklamaya göre, bahisçilerin 1.853'ü Fransa, 719'u ise Ermenistan'dan üzerinden Pamuk'a para yatırdı. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye üzerinden bahis oynayan Türklerin (80 kadar) çoğunluğunun Japon yazar Haruki Murakami'ye, küçük bir kısmının ise Pamuk'a para yatırdığı belirtildi.

Pamuk'un oranın 1/8 olduğu dönemde Fransa üzerinden 3 bin Euro yatıran bir bahisçi (İlk adı Christope) tam 24 bin Euro kazandı.

 /////////////////

92 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, jüriye sesleniyor

ÇYDD tarafından, Atatürk'ün 125. yaşı anısına 'Çağdaş Yaşam Ödülü' verilecek olan, dünyanın sayılı Sümerologlarından biri olan bilim kadını Muazzez İlmiye Çığ dün Nobel ödülü dolayısıyla jüriye şu mesajı gönderiyor:

"Be, I. Dünya Savaşının içinde doğan, bütün dünyanın bizi yok etmek için uğraştığı Kurtuluş Savaşımızın en acı günlerini yaşayan. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliği ile savaşı kazanarak çağdaş bir devletin kurulmasına tanıklık etme mutluluğuna erişen, 92 yaşında Sumer ve Hitit tarihleri üzerinde halka dönük kitaplar yazan bir kadınım.

İçimizden birinin Nobel ödülü alabilmesi beni son derce mutlu eder. Çünkü özellikle bizim kuşak, ülkemiz için yapılan her şeyden kıskançlık değil, mutlu olmayı bilmiştir. Hele Orhan Pamuk gibi genç bir yazarımızın Nobel ödülü adayı olması ne büyük başarı.

Ancak beni, daha doğrusu vatanını seven bütün yurttaşlarımı üzen şey, Nobel ödülü veren jürinin tutumu. Orhan Pamuk'un edebi yönünü belki biz sizin kadar takdir edemiyoruz.. Çünkü büyük bir kesim kitaplarını beğenmiyor. Fakat haksız yere ülkemizi suçlaması yüzünden onun el üzerinde tutulmasıdır bizi üzen.. Onun söylediği gibi, düşünce özgürlüğü olmasaydı en son yazdığı 'Kar' romanı yasaklanabilirdi. Çünkü gerçekleri anlatmıyordu. Onun mahkemeye veren devlet değil, halkımızın sesini yansıtan bir hukuk kurumudur. Kitaplarında ve konuşmalarında ülkemiz ve bizi biz yapan ulu önderimiz Atatürk hakkında gerçeği yansıtmaması ve bir Ermeni soykırımı yapıldığını söylemesi insanlarımızın sabrını taşırdı. Aslında bu hareket tam bir demokrasi hareketi sayılmalı. Keşke bunları söylemeden bu ödül verilseydi ona. Bizim için ne büyük bahtiyarlık olurdu. İlk kez bir insanımız dünyanın en büyük ödülünü kalemi ile kazandı, diye sevinecektik. Şimdi görüyoruz ki, insan haklarına son derece çok önem verdiğine güvendiğimiz bir ülkenin jürisi, hakikati aramadan, sormadan bir şahsın kendi söylediklerine gözü kapalı inanması veya siyaset nedeniyle öyle istemesi bizce büyük bir yanılgı.

Dr. Muazzez İlmiye Çığ

(Çığ kimdir? www.blogcu.com/ahmetdursun374/1098697/)

////////////////////////

Değişik bir senaryo

BENİM bir öngörüm var.

Haberin Devamı

Fransız senatosu önüne gelen yasayı onaylamaz ve bu tasarı kanunlaşmaz ve dost Türkiye’nin kalbi kırılmaz 'yanlıştan dönüldü dost Fransa’nın bu yasayı çıkarmayacağını biliyorduk' açıklamaları yapılır, hükümetin ne kadar başarılı bir siyaset geliştirildiği uzun uzun anlatılır.

Bir ay içinde tüm olanlar unutulur.

Ermenilere de biz yasa tasarısını hazırladık ama Senatonun onayından geçmedi. Bizim kalbimiz sizinle, acınız paylaşıyoruz ama gelin görün ki Fransa demokratik bir ülkedir ve senato da tamamen bağımsızdır denir ve bu yasa bir başka seçim döneminde tekrar ortaya çıkarmak için rafa kaldırılır.

Bu senaryo size de çok tanıdık geliyor mu? Evet yıllardır Türkiye’nin tüm dış politikalarında 'dost' ülkelerin uyguladığı politika.

Bir pamuk şekerin ucundan tutup iki yana çekiştiren çocukları düşünün, bu çekiştirmenin sonunda ellerindeki bütün ikiye bölünür ve elinde daha büyük parça kalmış olan çocuk sevinir, çünkü o daha çok pay almıştır, ama bu çocuk aslında farkında değildir ki pamuk şekerin tümü onundur ve büyük bir parçayı aslında kaybetmiştir. İşte Türkiye her dış politikasında kendine ait olan, hakkı olan bir şeylerden vazgeçmektedir, elindeki büyük parçaya bakıp avunmaktadır ve kaybettiklerinin farkında değildir.

Onur DEMİROĞLU-Marmara Üniversitesi

///////////////////////////

Komplo teorileri

BUGÜNLERDE komplo teorileri kurmak yerine, Nobel’in insanlık adına evrensel faydalar yaratan bilim adamlarına, iyi olan evrensel değerleri tüm insanların anlayabileceği bir dille/kurguyla başarıyla kağıda döküp yine tüm insanlıkla paylaşan kişilere verildiğini kabul edelim ve buna herkesten çok sahip çıkıp Nobel’i yüceltelim. Nobel’in evrensel anlamını daha da önemli kılalım. Çünkü bu yıl Nobel’i biz aldık.

Haberin Devamı

Özgür YILDIZ

////////////////////

Fransa'ya Çağrı

FRANSA Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere hapis ve para cezası verilmesini öngören yasa tasarısını kabul etmesi ifade özgürlüğünü kısıtlamak isteyen zihniyetin tipik bir örneğidir. Bu yasanın düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırdığına inanıyoruz. Bu yasa seçim sürecine girmiş bir ülkede, düşünce ve ifade özgürlüğünün, gündelik politikaya kurban edilmesine bir örnek oluşturuyor.

Biz yazarlar, çevirmenler ve yayıncılar olarak, yayınlama özgürlüğü mücadelemizde her zaman Fransız filozof Voltaire'in "Söylediklerinize katılmıyorum ancak düşüncelerinizi özgürce dile getirmeniz için mücadele etmeye hazırım" sözünü ilke olarak kabul ettik.

Ermeni ve Türk toplumları arasındaki tarihe mal olmuş olayların daha iyi anlaşılması ceza tehditleriyle sağlanamaz. Aksine, yazarların, düşünürlerin ve aydınların bu konuda tartışmasını ve gerçekleri ortaya çıkarmasını engeller.

Fransa Parlamentosu’nda kabul edilen yasanın, tüm dünyada düşünce açıklama özgürlüğünü ortadan kaldıracak girişimlere örnek olacağından endişeliyiz.

Fransa Parlamentosu’nu bu yanlış karardan bir an önce dönmeye davet ediyoruz.

Enver ERCAN (Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı), Metin CELAL (Edebiyat ve İlim Eserleri Sahipleri Meslek Birliği Başkanı) Gökhan CENGİZHAN (Edebiyatçılar Derneği Başkanı) Vecdi SAYAR (Uluslararası PEN Türkiye Merkezi Başkanı) Çetin TÜZÜNER (Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı)

////////////////////////

Yasaya karşı duran Fransızlara teşekkür

NİÇİN ulusça karşılaştığımız haksızlıklara hep cezalandırarak tepki veriyoruz? "Türkün başka dostu yoktur" sözü yine dillerde. Fransa'daki yasa oylanana kadar Avrupa kamuoyu yasaya karşı açıkça duruş sergilemedi mi? Azınlık olduğu aşikar olan ve siyasetin iki yüzlü oyunları ile yasayı kabul ettiren bir grubun istediği oldu diye tüm Fransız Ulusu’nu ve kamuoyunu niçin cezalandıralım? Böyle yaparsak onların oyununa gelmez miyiz? Aksine bizim yanımızda olanları ödüllendirelim. Niçin Avrupa gazetelerine yasaya karşı sergiledikleri duruş nedeniyle teşekkür ilanı vermeyelim? Niçin yasaya 'hayır' diyen 19 milletvekilini hatta oylamaya katılmayarak en azından yasaya taraftar olmadıklarını kanıtlayan diğer milletvekillerini kazanmaya çalışmayalım? Fransızlarla ticari ilişkilerimizi kesmek yerine yasaya karşı açıkça bizimle birlikte mücadele veren Fransız firmalarını niçin ödüllendirmeyelim? Onlar bizim dostumuz değil mi? Niçin tüm Fransa’nın üstünü çizelim?

Haberin Devamı

Köşeniz aracılığıyla, cesurca yasaya karşı durabilmiş tüm Fransızları kutlamak ve onlara sevgimi iletmek istiyorum.

Dr. Murat DERİN

/////////////////////////

Çirkinlik ve sorumsuzluk

TARİH Vakfı yayınladığı bildiride, Fransa Parlamentosu'nda alınan kararın, "Fransa'nın özgürlük ve demokrasi düşüncesi tarihindeki ak sayfalardan biri olmayacağı" vurgulandı. Bildiri şöyle:

"Günümüzde tarih yazıcılığı, özenle ve bilimsel yöntemlerle yapılması gereken bir sorumluluk alanıdır. Bu alana ilişkin yargıların siyasetçiler tarafından verilmeye kalkışılması ve hele bunun bir yasayla, cezai yaptırımlar içererek yapılması, açıkça bir haddini aşmadır; insanların özgürlük alanlarına çirkin bir müdahaledir ve bir sorumsuzluktur.

Tarihin akışı içinde geçen zaman, hep tarihe siyasal amaçlarla yapılan bu tür müdahalelerin gülünçlüğünü açıkça ortaya koymuş, bu tür müdahaleleri yapanlara utanç getirmiştir. "

 //////////////

Yaşar Kemal'e haksızlık

NOBEL Edebiyat ödülü alan yazarların listesine baktığımızda ülkesine birilerinin direktifleri doğrultusunda hakaret eden tek bir yazar dahi yok. Orhan Pamuk hariç.

Bir okur olarak Pamuk'un bu güne kadar bir kaç kitabını okudum ancak bir tanesinden dahi haz almadım ve ne yazık ki düşün dünyama yaptığı bir katkı da olmadı.

Nobel'e layık o kadar çok yazar ve şairimiz var ki. Hele Yaşar Kemal gibi bir ustaya haksızlık oldu düşüncesindeyim.

M.Ali KÜÇÜKÖZER

/////////////////////

Alfred Nobel'in vasiyeti

NOBEL Ödülü Kimya, Barış, Edebiyat, Tıp, Fizik, Ekonomi dallarında veriliyor.

Bu arada ödülün koyucusu Alfred Nobel'in vasiyeti de şöyle:

"Ardımdan bıraktığım gayrimenkulumun ve servetimin tamamı, aşağıdaki şekilde dağıtılacaktır. Kapital, emniyetli bir şekilde fonda toplanmalıdır. Bu fonun geliri her yıl insanlığa en büyük hizmeti yapan kişilere dağıtılmalıdır. Bu gelir beş ana bölüme ayrılmalı ve aşağıdaki şekilde dağıtılmalıdır. Bir kısım fizik sahasında en büyük keşfi yapan kişiye verilmelidir. Bir kısım kimya sahasında en büyük keşfi yapan kişiye verilmelidir. Bir kısmı fizyoloji ya da tıp alanında en büyük keşfi yapan kişiye verilmelidir. Bir kısım edebiyat sahasında en büyük eseri yazan kişiye verilmelidir. Bir kısım Milletlerarası barış ve kardeşlik için en büyük çalışmayı yapan kişiye verilmelidir. Fizik ve kimya konusundaki keşifler, İsveç İlim Konseyi'nce değerlendirilmelidir. Tıp konusundaki çalışmalar Stockholm'deki Caroline Enstitüsü tarafından değerlendirilmelidir. Edebiyat ve barış konusundaki mükafatlar Norveç Parlementosu tarafından seçilen beş kişilik bir heyet tarafından değerlendirilmelidir. En büyük ve kesin arzum mükafatlar adaylara dağıtılırken kesinlikle milliyet tefrika yapılmamasıdır. En mühimi, mükafatı alacak şahıs bir İskandinavyalı da olabilir, olmayabilir de." (Paris, Kasım 27, 1895, Alfred Bernard Nobel)

/////////////////////

Colonna: Tarih yazmak yasalara düşmez

FRANSA'nın Ankara Büyükelçiliği, Avrupa İşleri Delege Bakanı Catherine Colonna’nın Fransız Meclisi'nde dün yaptığı konuşmayı geçti. Hükümetin üç esas nedenden ötürü bu yasa önergesine karşı olduğunu hatırlatan Colonna

konuşmasının sonunda şöyle diyor:

"Hükümetin bu önergenin yerindeliğine dair ciddi şüpheleri olduğunu belirtmek isterim. Aslında, Tarihi aydınlatmak her şeyden önce tarihçilerin görevidir, Yasama gücünün değil. Meclisiniz, 23.2.2005 tarihli yasanın 4. maddesi üzerine yapılan tartışma esnasında, geçmişteki olayların gerçekliğini göstermenin ve ortak anılarımızı biçimlendirmenin yalnızca tarihçilerin görevi olduğu konusunda anlaşmıştı. Biz de bu anlayışta devam etmek istiyoruz. Bu önergenin oylanması, Meclisinizin büyük bir kamu tartışması sonucunda bilgelikle kabul ettiği bu ilkeye ters düşülmesi anlamına gelecektir. Cumhurbaşkanından ve Dışişleri Bakanından sonra bir kere daha tekrarlıyorum:

Tarihi yazmak yasalara düşmez."

////////////////////

MÜSiAD: Boykot uzun soluklu olmalı

MÜSIAD Başkanı Dr. Ömer Bolat, Fransa Parlamentosunda çıkan kanunun

haksız ve adaletsiz olduğunu belirterek, "Fransız Parlamentosu’nda kabul edilen kanunla Ermeni konusunun pek ilgisinin olmadığını biliyoruz. Sözde soykırımın da bahane olduğu açıktır.. Fransa'nın asil gayesi Türkiye'nin AB yolunu kapatmaktir" dedi.

Dr. Bolat, bu kanundan sonra Türkiye'de Fransa'dan devlet madalyası ve nişan alan işadamları ve aydınların bunu iade etmelerini beklediklerini söyledi.

////////////////

Güvenlik önlemi

ORHAN Pamuk gibi değerli bir yazarın can güvenliği, toplumumuzdaki fanatik, kıskanç, batıya mesaj verme meraklısı,sözüm ona ulusçu,şimdilerde diş bileyen

meczup, katil ruhlu kişilerin eylemlerine karşı eskisinden daha etkili biçimde korunmalıdır.

Bu değerimizi yitirmemek için gerekli güvenlik

önlemlerini ivedilikle almalıyız. Yok etme ve değersizleştirme konusundaki toplumsal hasletlerimizin bilincinde olarak.

Abdullah ŞEVKİ

/////////////////

Aydın olmanın sorumluluğu

EDEBİYATÇI Orhan Pamuk 16 Ekim tarihinde Minnesota Üniversitesi'nde bir ders verecek. Ders 'Ohanessian Lecture' çerçevesinde... Aşağıda dersin ilanını ve Ohanessian'ın kim olduğu hakkında bazı bilgiler vardır.

Edebiyatçı olmakla 'aydın' olunduğu, 'aydın' olunca da her konuda ahkam kesmenin mümkün olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Önümüzdeki günlerde aydın tarihçilerin klonlama, aydın doktorların hadis, ilahiyatçıların impressioniste'ler üzerine konuştuklarına tanık olursak hiç şaşırmayalım.

Her şey iyi de 'aydın' olmak o kişiye bir takım sorumluluklar yüklemiyor mu? Nobel ödülü kazanmış bir edebiyatçı (romancı) bu konuda konuşmayarak neden 'Ermeni soykırımı' konusunda, bu konuyu tüm varlığı ile destekleyen bir kişinin korumasındaki bir ortamda konuşur acaba ?

Bu olayın yakın takibe alınacağını ümit ediyorum.

Reştan ARAS

//////////////////

Pamuk gibi bir Nobel

TÜRK edebiyatının rüşvete ihtiyaç duyduğunu hiç-hiç sanmıyorum. Gerçi kimi edebiyatçılarımız, kimin eli kimin cebinde oyunları ile ödül almayı mübah saydıkları ve bu yollarla ödül kazandıkları için kanayan yarayı Pamuk ile

tampon yapabiliyorlar. Yüzleri kızarmayan kimseler birbirlerini taktir etsinler ama ben katılmıyorum. Eğer ağza bir parmak bal çalar gibi verilmiş bir ödülse dünyanın yarısı bundan haberdar ve biz dünyanın yarısının karşısında satın alınarak aşağılanıyoruz. Haberdar olmayan diğer yarısı ise

pamuk elleri ile şak şak yapanlar.

Es. Av.

/////////////////

Pamuk, İsveç Büyükelçiliğine atanmalı

YAZAR Orhan Pamuk'u kutlarım, kendisi Nobel edebiyat ödülünü ülkemize kazandırdığı için. Tarihte ilk defa bir Türk, Nobel'i aldığı için Orhan Pamuk'tan gurur duydum. Şimdi sıra bizde. Dışişleri olarak Orhan Pamuk'a bir jest yapalım. Kendiside isterse İsveç’in başkenti olan Stockholm’e büyükelçi olarak atansın. Ben kendisine böyle bir büyükelçilik görevi verilmesini istiyorum. Umarım görüşüme ve önerime Türk halkı destek verir. Uğur ÇİÇEK ugurcicekgoksel@yahoo.de

/////////////////////

Unutma

BİZİM ne toplumsal hafızamız, ne devlet hafızamız, ne de devlet adamı hafızamız var.

Ama onlar 476 yıldan beri Türk'ün Viyana önlerine dayanmasını asla unutmadılar.

Amaç Türkiye'yi hapsetmek.

Söylenen bütün sözlerin altındaki gerçek budur.

Sakın unutma!

Serdar KOÇAR

////////////////

İki soru

BİRİNCİSİ, Fransızlar 1.Dünya Savaşı'nda Güneydoğu illerimize çiçek toplamaya mı gelmişlerdi?

İkinci sorum, işgalci ve sömürgecilikle semirmiş bir ulus bize demokrasi ve insanlık dersi verebilir mi?

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

///////////////

Nobel'den büyük

BU ülkede Kürtçülük yapmayan, dışarılarda gezip Türkiye'yi jurnal etmeyen, Türkiye aleyhine ancak 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde iç sorunlar nedeniyle demokrasi ve insan hakları uğruna doğru uyarılar yapan Yaşar Kemal'i şimdi daha çok sevmeye başladım. O, Zülfü Livaneli'nin dediği gibi Nobel'den de büyük.

T.H.

////////////////////

Belediye, 11 bin diyabet hastasını kapı dışarı ediyor

-----------------------------------------

Kadıköy'e yakışmadı

KADIKÖY Kozyatağı'nda biz diyabet hastalarının tedavi gördüğü Diyabet Vakfı'nın Kadıköy Belediyesi'nce tahsis edilen 150 m2'lik ahşap bir yeri vardır. Hatta buranın açılışını Prof. Erdal İnönü ile Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk beş yıl kadar önce yapmışlardı. Önceki gün gittiğimde, Selami Bey, buranın tahliye edilmesini istediklerini söylediler. Neden dediğimizde kimse bir şey söyleyemiyor. Olayda bir gariplik var, uçunda rant kokuları geliyormuş. Burada kayıtlı 11 bin şeker hastasının dosyası var. Maltepe Belediyesi bu durumu duyunca 'Buyrun, o yeri ben vereyim' diyormuş

Ben Sayın Selami Öztürk'ü o zaman ayıplarım. Vakfımızın başkanı Prof. Temel Yılmaz bey acilen ilgililerle konuşup, bizlerin süründürülmesine engel olmalı, lütfen.

Lütfiye YALIN

//////////////////////

Diyanet'ten bürokrasiye geçişler büyüyor

---------------------------------

AKP'nin kurnazlığı

CHP Antalya Milletvekili Feridun F. Baloğlu, Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın açıklamalarına göre, Diyanet'e diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil olan 1107 imamdan 605'inin Milli Eğitim Bakanlığı'na geçtiğini belirterek, şu soruları yöneltiyor:

Kasım 2002’den bu yana Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan Bakanlığınıza geçiş yapan imam sayısı kaçtır? Bakanlığınıza geçiş yapan imamlar, bugün itibarıyla hangi birimde hangi görevi yürütmektedir? Diyanet personelinin, Bakanlığınızı tercih etmesinin nedeni nedir? Bakanlığınızın bu konuda bir özendirmesi ya da yönlendirmesi söz konusu mudur? Bakanlığınız bünyesinde, ilahiyat eğitimi almış binlerce personel görev yaparken, Diyanet personelinin taleplerine, hangi özellikleri ve hangi gerekçe ile onay verilmektedir? Kasım 2002’den bu yana, Diyanet dışındaki kamu kurum ve kuruluşları (özelleştirme kapsamı dışında) ile üniversitelerden Bakanlığınıza geçiş yapan personel sayısı kaçtır? Bakanlığınız, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelecek nakil taleplerine onay vermeye devam edecek midir?

//////////////

Öğretmen Osman Sevim'den açıklama

"Gizli irtica" 7.10.2006) tarihinde köşenizde yazmış olduğunuz irtica konulu

yazınızda Ayşe Çınar adlı okurunuz, ilköğretim için hazırladığım "Belirli Günler ve Haftalar" isimli kitabımla ilgili asılsız irtica iddiaları ortaya atılmıştır. Kitabın önsözünde de belirtildiği gibi "Milli Bayram ve Önemli Günler" adlı kitapta olmadığı söylenen Atatürk Haftası, 19 Mayıs, 23 Nisan .... konularına şiirler bulunmaktadır. Yıllardır okullarda bu tür törenleri özenle düzenleyen biri olarak hem şaşırdım hem de üzüldüm. Türkiye'nin siyasi gündemine bu şekilde alet edilmek bir öğretmen olarak beni son derece incitmiştir. Üstelik yazınızdan bir velim aracılığıyla haberdar olmam ne durumda olduğumu sanırım ifade eder. Elindeki kitabın önsözünü bile okumadan yazarını irtica ile suçlayan bir kişiyi dikkatsizlikle değil, kasıtlı ve art niyetli olarak nitelendiriyorum. Böyle bir yanlışlığı sizin kaleminizin alet edilmiş olması da esef vericidir.

///////////////////////

Bu ülkede ihracatçı ve sanayi olmak

İHRACATÇILARIN yurtdışına çıkışlarda, ilgili yerlerden yetki belgesi alınması koşuluyla harç alınmasına istisna getirdiler. Bizde ihracatçı firma olarak bundan oldukça faydalanıyorduk. Sanırım Maliye Bakanımızın Petrol kuyularında rezerv eksikliği başladı ki; Son 23 aydır bu belgelerdeki uygulamaları oldukça zor hale getirildi.

Şöyle ki;

1. Aynı şirketten sadece bir kişi belge alabiliyor. Aynı anda 2 ortak gidiyorsa, sadece 1 tanesi belge alabiliyor. Nitekim biz 2 ortak olarak 21.10.2006 tarihinde yurtdışına çıkmak için yaptığımız başvuru da sadece bir ortağa bu belgeyi verdiler.

2. Aynı anda 2 veya daha fazla ülke için başvuru yapamıyorsunuz. Şöyle ki ben 21.10.2006 tarihinde Yunanistan’a gideceğim ve 28.10.2006 Cumartesi günü döneceğim. 30.10.2006 pazartesi saat 6.00'da Almanya'ya gideceğim. Ama Almanya çıkışı için bu belgeyi İTKİB'den alamıyorum. Çünkü İTKİB'den bu belgeyi ancak Pazartesi sabah 04.00'de almam lazım ki, hakkımız olan bu istisnadan yararlanayım. Ama İTKiB mesaisi saat 09.00 da başlıyor.

3. Ayrıca her belge için, fabrikamız Hadımköy'de, İTKİB merkezi, Yeni Bosna, Bahçelievler'de, Hadımköy'den Yenibosna'ya birini yollamamız gerekiyor ve her belge için ayrıca İTKİB'e 15 YTL belge parası ödüyoruz.

4. Oysaki pasaportlarımıza, ihracatçı, sanayici yazması bu muafiyet için yeterli olması gerekir.

Şunu içtenlikle belirtmek isterim ki; Uluslararası pazarlarda, rakiplerimiz Çin, Hindistan, Pakistan, Uzak doğu değil, sadece inanılmaz bürokrasiler yaratan, insanına, sanayicisine ve ihracatçısına güvenmeyen, onlara uygarlık düzeyinde altyapı hazırlayamayan siyasiler ve bürokratlardır.

Hasan TEPE htepe@texturedyarns.com

/////////////////

TÜSTAŞ'ın ayıbı

YAKLAŞIK 1 ay önce Topkapı’da dolmuştan indikten sonra karşıdan karşıya geçerken çevre düzenlemesi çalışmaları sonrası açık bırakılan çukura düştüm. Ayağım kırıldı, ameliyat oldum. Bayrampaşa Belediyesi çalışmaların Büyükşehir Belediyesi’nce yapıldığını söyledi. Büyükşehir de topu taşeron firmaları olan TÜSTAŞ’a attı. TÜSTAŞ, “Dava açmayın masrafınızı karşılayalım” dedi. 11.500 YTL protez parası ödemem gerekiyor. TÜSTAŞ, “Ancak 5.000 YTL verebiliriz” diyor ancak onu da ödemeye yanaşmıyor. Ayağımda aksama oldu, ikinci bir ameliyat daha olmam gerek.

Gülay DEMİRTAŞ (0532-376 23 21)

Yazarın Tüm Yazıları