Paylaş
‘‘Mercümekler, Darçınlar neredesiniz?’’ yazımız üzerine arayan FP Genel Sekreteri Dr. Turhan Alçelik konuşuyor:
- Ayrımcılık konusu, camiamızda değil yaşanması akıllardan bile geçmedi. FP Genel Merkezi'nde depremle ilgili kriz merkezinin başı benim. Depremden sonra Ankara, İstanbul, Kayseri ve Konya başta olmak üzere 150 FP'li belediyeden arkadaşlarımızla konuştuk. Sanıyorum, 700 civarında iş makinesi ve benzeri aracı, çeşitli sağlık, gıda ve ihtiyaç maddelerini, 5 milyonun üzerinde ekmeği ilk ağızda bölgeye sevk ettik. Belediye başkan veya yardımcıları düzeyinde arkadaşlarımızı gönderdik. 10 milletvekilinden oluşan bir heyet bölgede incelemeler yaptı. Doktor milletvekillerimizden oluşan bir sağlık ekibi gönderdik. Genel Başkanımız Recai Kutan'ın incelemesinden sonra kendisinden talimatlar aldık.
- Biz ayrımcılık yapanlardan söz ediyoruz.
- Mesele milli bir sorundur. Eğer böyle art niyet taşıyanlar varsa bunlar insan olamaz.
- Parti kimliğinin öne çıkarılması...
- Örgütümüzden bir şey rica ettik; kesinlikle parti kimliğini bir yana atarak onun ötesinde çalışmanızı, yardımınızı yapın, dedik. Yardımı şu belediye gönderdi demekten bile uzak kaldık. Gücümüz neye yetiyorsa, gerekeni yaptık. Ancak yardımda insanların samimi duyguları varsa, bunları da örselememek lazım.
- Kriz Merkezi'yle ilişkiniz var mı?
- Merkezin başkanı Hüsamettin Özkan'la koordineli çalışıyoruz. Ancak bir takım yardımların bazı duygularla engellendiğini gördük, ancak bu konu üzerinde durmanın anlamı yok.
- Mercümek'ten bir faaliyet var mı?
- Mercümek dediğiniz kimdir Allah aşkına; şuna buna para toplatmak böyle bir düşünceyi akıldan geçirmek bile insanlık dışıdır. Kimi yaptığının sorumluluğunu üzerine alır. Genel olarak söyleyeceğim şu; bunu kendi şahsi menfaatini kullanacak kim olursa olsun insan değildir. Ancak bunların böyle bir duyguyu taşımadıklarını biliyoruz.
- Bizim söz ettiğimiz, partiden partiye, cemaatten cemaate yardım yapılması, bir bütünlük arz etmemesiydi...
- İçimizdeki duygu şudur; insan enkaz altındayken, oraya yardım edilmek istenirken, başka birileri istismara yeltenebilir mi? Bunlar bırakın Müslümanlığı insan bile olamazlar.
- Erbakan Hoca, bölgeye gidecek mi?
- Erbakan'la biz görüşmüyoruz. Kendisine sorabilirsiniz. Ben size ilgili konu hakkında yanıt veriyorum.
MÜSİAD'TAN ÖNERİ
MÜSİAD'dan da aynı konuda açıklama geldi; Genel Başkan Ali Bayramoğlu, ‘‘Camia olarak üzerimize düşen tüm görevleri yapıyoruz’’ dedi. Bir 'kriz masası' oluşturulduğunu bildiren Bayramoğlu şöyle diyor:
‘‘Bandırma, Konya, Denizli ve Adana şubelerinden gıda, battaniye ve halıdan oluşan 9 kamyonluk yardım konvoyu yola çıkarıldı. Ayrıca üye işadamlarının verdiği ayni ve nakdi yardımlar halkımızın kullanımı için en kısa sürede deprem bölgesine ulaştırılacak. Ensar-Muhacirin dayanışması için üyelerimize çağrı yaptık; evsiz kalan insanlarımızın barınma ve yiyecek ihtiyaclarını karşılayabilmek için geçici olarak misafir edilmelerini temine çalışıyoruz.’’
Bayramoğlu, ayrıca şu öneriyi yapıyor: ‘‘Devletin iç borç stokunun -17 katrilyon- % 10'unun alacaklılar ikna edilerek geri ödenmeyip -1.8 katrilyon TL- bir Deprem Fonu olarak tahakkuk ettirilmesini öneriyoruz.’’
Bunları duymak güzel. Dileyelim her şey söylendiği gibi olsun.
CEP TELEFONU
‘‘ULUSAL felakete gerek aile olarak gerekse bireysel bağışlar yapmamıza ve bizzat yardım çalışmalarına, organizasyonlara katılmamıza devletin teşekkürü çok acı oldu. Babam bir telefon almıştı, 5-6 milyon tutan faturasını harçlığımdan ödüyorum. Hiç olmazsa öğrencilere bir kolaylık gösterilemez mi?’’
(A.A.-İSTANBUL)
Çakal belediyeler
VALİ ÇAKIR'A UYARI (İstanbul'dan Ç.M.) Yakuplu, Gürpınar ve Kavaklı beldelerinde hasar tespit komisyonları kuruldu. Kimler mi var; inşaat teknikeri, makine mühendisi ve elektrik mühendisi... Maalesef bir inşaat mühendisi yok. Neden mi? Çünkü ruhsatlar verilirken inşaat mühendisleri uzak tutulmuştu. Şimdi korkudan inşaat mühendisleri yine komisyonlarda yok. İnsanın aklına başka şeyler geliyor. Bunların verdiği raporlarla mı dairelerimize gireceğiz.
Kızılay'ın çadırı Şeker Ahmet'in tablosunda çıktı
KIZILAY'ın depremzedelere dağıttığı çağdışı çadırları görünce geçmişe dalıp yıllarca yaşamış ünlü ressamlarımızın tablolarımızı anımsadım.
Türk resminin asker kökenli ressamlarından Şeker Ahmet Paşa'nın Resim Heykel Müzesi'ndeki askeri kamp isimli tablosunda gördüğümüz 19. yüzyıl sonu askeri çadırları, Kızılay 20. yüzyıl biterken depremzedelere dağıttı. Bu müzelik çadırları, Cumhuriyet'in ilk yıllarında İbrahim Çallı, Sami Yetik, Namık İsmail gibi ressamlarımızın 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı konulu tablolarında da görüyoruz.
Siz artık varın Kızılay'ın çağın neresinde olduğuna karar verin.
Çok yazık.
OSMAN ATALAY (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı Basın Sözcüsü): Mazluma dini sorulmaz. İnsanların ideolojisine ve dinine göre ayrım yapanlar şerefsizdir. Bosna'da, Adana depreminde ve Batı Karadeniz sel felaketinde yardım dağıtımında her zaman adaletli olduk. Deprem bölgesine 200 araçlık yardım konvoyu ulaştırdık, depremzedelere yurtdışındaki akraba ve yakınlarına ücretsiz haberleşme imkánı sağladık.
ADNAN ALAGÜL (İstanbul) Din tacirleri hakkında yazdıklarınız için teşekkür ediyorum. Az bile yazmışsınız. Başta Almanya olmak üzere Avrupa'daki 'Müslüman' kardeşlerimiz; Refah ve ardından Fazilet, bu arada her çeşit tarikatlar ve 'faizsiz' kazanç için para yağdırıyorlardı. Henüz bir sesleri çıkmadı. Umarım depremzedeler için de sesleri çıkar.
RECEP KORAL (GOP FP Belediye Başkanı): Dünkü yazınızda FP'li belediyelerin duyarsız kaldığını belirtiyorsunuz. Ben diğerlerini bilmem ama biz ilk günden itibaren Avcılar başta olmak üzere Sakarya ve İzmit'teki depremzedelere tüm gayretimizle yardım ediyoruz. İlçemizdeki hizmetleri bıraktık; tüm iş makinelerini, kurtarma ve sağlık ekiplerini bölgeye gönderdik; her gün 3.500 kişilik yemek veriyoruz.
A. Ç (İstanbul): Böyle şahıslar -Osman Durmuş- bu ülke yönetiminde yer aldıkça nasıl uygar ülkeler seviyesine ulaşmamız mümkün olabilir?
ENDER KAYA (San Fransisco): Bugünün felaketine yol açanların utanmadan hálá 'devleti küçültmek' santajı yapmaları ve 'devlet yaraları sarar' ninnileri okumalarına daha ne kadar müsaade edeceğiz? Milleti soyan bir zevatın bizi dünyaya rezil etmelerine ne kadar müsaade edeceğiz? Ata'nın dediği gibi bu da. yeni nesillerin görevi olmalıdır.
TANJU OLCAR (İstanbul): Atalarımız ne demiş; 'Bir müsibet bin nasihattan iyidir'. Yüreğimiz yanıyor. Şu anda siyaset yapma zamanı değildir. Peki bunu yılların tecrübeli politikacısı Sayın Ecevit bilmiyor mi? Yoksa 'aman bir tatsızlık çıkmasın, koalisyon bozulmasın' diye ulusal çıkarların, şahsi ihtiraslardan üstün tutulması mı söz konusu?
Paylaş