Paylaş
- Topografik değişimlere yol açabilecek kitlesel toprak kaymaları ile tsunamiye benzer büyük su baskınlarının önüne geçilemeyecektir. İstanbul’da hafriyatla oluşturulan yapay topografyayla heyelan oluşumuna açıktan davetiye çıkarılmış.
- Depreme karşı binaların dayanıklılığını artırmak amacıyla uyguladığımız Kentsel Dönüşüm Projesi gibi, heyelanlara karşı havzaların da direncini artırmak amacıyla Kırsal Dönüşüm Projesi’ni uygulamak zorundayız.
Aksi takdirde depremden koruduklarımızı heyelanlarla kaybedebiliriz.
- Sel ve su baskınlarında uzman edasıyla konuşan çok maaşlı ve çok unvanlı insanlar ağaç dikilmesi gereken yerlerin betonla ve hafriyatla işgal edilmesine görevleri gereği itiraz edebilselerdi, yaşadığımız felaketlerin çoğunu yaşamazdık.
KALICI ÇÖZÜM
Son yıllarda sıkça yaşadığımız sel ve su taşkınlarının iklim Değişikliği ile ilgisi yoktur. Yaşadıklarımız, doğayı ve doğal bitki örtüsünü tahrip eden uygulamaların acı bir sonucudur. Meslek hayatım boyunca sürekli dile getirdiğim çözüm önerileri ne yazık ki hiç dikkate alınmadı.
Orman yangınlarında, depremlerde, sel ve su baskınlarında yıllardır hep aynı şeyi yapıyoruz. Yaşarken en önemli sorunumuz oluyor, sonrasında da tamamen unutuyoruz. Felaket anında can kurtarmayı felaketlerle mücadele zannediyoruz. Kalıcı ve önleyici çözümleri hep ıskalıyoruz.
Yazık!
Dere yatağına ve dereye akan yağmur sularının özgürce akışına betonla müdahale ediyoruz, taşan dere ile yolunu şaşıran yağmur suları şehri işgal ediyor. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere yerleşim yerlerinde yaşanan sel ve su baskınlarının özeti budur.
Dere yataklarını beton bariyerlerle daraltmak ve kanallarla suya hükmetmeye çalışmak taşkınları önleyemiyor. Bilakis sel sularının tahrip gücünü daha da artırıyor.
Olağanüstü kaynak israfı ve doğal yapıyı bozması da cabası.
Kaş yaparken göz çıkarıyoruz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Saadetle felaket kendiliklerinden değil, çağırıldıkları için gelirler.” Çin atasözü
TAHIL KORİDORUNUN ÖNEMİ
ADANA Milletvekili Ayhan Barut, İstanbul’da Rusya, Ukrayna, Türkiye ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinin katılımıyla yapılan tahıl koridoru toplantısıyla ilgili AKP iktidarına uyarılarda bulundu. 2004 yılında Türkiye’de 93 milyon dekarda üretilen buğdayın son dönemde 69 milyon dekara kadar gerilediğini, buğday ekim alanının 24 milyon dekar azaldığını aktaran Barut, “İthalat sevdalıları yüzünden ekim alanları hızla azalırken, yerli çiftçimiz desteklenmezken, 20 yıllık AKP iktidarı döneminde 70 milyon ton buğday ithalatına 20 milyar dolardan fazla paramız gitti. Gıdada kriz olmaması için yerli çiftçi ve üretimin mutlaka desteklenmesi gerekiyor” dedi şöyle devam etti:
“Sağlıklı yaşam için güvenli gıdaya erişim en öncelikli konulardan birisidir. Tüm dünya pandemide bir kez daha gördü ki tarım olmadan yaşam olmaz. Tarım stratejik bir sektördür. Bu nedenle ülkemizin derhal tarımda kendi kendine yeterliliğinin sağlanması zorunludur.”
FIRINCI DA VATANDAŞ DA MAĞDUR
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer: “Mağduriyet yaşayan fırıncı esnafını dinliyoruz. Un ve mayaya gelen aşırı zamlar nedeniyle büyük sıkıntı yaşıyorlar. Fırıncı iki yıl önce bir kamyon un aldığı parayla şimdi 50 torba un alabiliyor. Vatandaş ne yapsın, 10 liraya beş ekmek alırken bugün 10 liraya 3 ekmek alıp boğazından kısıyor. Fırıncı esnafı 3 liraya sattığı ekmekten kâr edemiyor. Ekmek fiyatının artmaması için buğday üretiminin artması ve girdilerin düşmesi gerekir. Maliyet artışları herkesi isyan ettiriyor.”
#SağlıktaTerör SON BULSUN
ADANA’da Acil Servis’in yaklaşık 50 kişilik bir grup tarafından basılmasının ardından dün de hastanede kavga halindeki iki grup sağlık çalışanlarına saldırdı. Türk Tabipleri Birliği change.org’da “Çalışma alanları şiddetten arındırılmalı, uygulamada da güvenli hale getirilmelidir” başlığıyla imza kampanyası başlattı.
Dün öğle saatlerinde 88.582 kişi kampanyayı imzaladı. Hedef 150.000 imza. Kampanyada; “Sağlık sisteminin temelini koruyucu sağlık hizmetleri oluşturmalı. Hekimlerin hastalarına yeterli süre ayırmalarını sağlayacak uygun çalışma koşulları sağlanmalı. Şehir-şirket hastaneleri politikasından vazgeçilmeli. Sağlığa ayrılan bütçe artırılmalı. Sağlık herkes için parasız olmalı. Etkili bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılmalı” gibi başlıklarla sistemin toplum yararına değiştirilmesi, hekimlerin yaşama, çalışma ve ekonomik koşullarının düzeltilmesi için yurttaşlarımız ve kurumlar göreve çağırılıyor.
ONU TANIYORSUNUZ
TRT’de İstanbul Haber Merkezi’nde kendisini zorla stajyer olarak kabul ettiren, uzun süre polis-adliye muhabirliğinden sonra 4 yıl gece muhabirliği yapan, Marmara depremi ve Güneydoğu’daki operasyonlardan sonra Irak, Suriye, Libya ve Mavi Marmara saldırısı gibi riskli bölgelerde çalışan Elif Akkuş, Irak’ta 5, Suriye’de 8, Libya’da da 2 kez uzun süreler görev yapmış. Öcalan’ın İmralı yargılaması ve Hendek operasyonlarını başından sonuna kadar izlemiş. 25 yıllık TRT’de çalışması süresinde sayısız ödül almış, çoğu göreve kendi talebiyle gitmiş, cevval bir televizyoncu olarak biliniyor. Künsad Medya Sanat Derneği tarafından çekilen iki bölümlük ilginç belgesel ile ismi öne çıktı. Akkuş, “Her şeyi TRT’de öğrendim” diyor; rol model bir gazeteci. İlk bölümü YouTube’da izleyici ile buluşan; Kamera/Kurgu: Oğuzhan Karabulut, Görüntü Yönetmeni: Koray Ünal, Grafik Tasarım: DuDu, Motion Graphics: Amine Yılmaz’ın yaptıkları “Akkuş” belgeselinin ikinci bölümü yarın yayınlanacak.
SABREDEN DERVİŞ...
BİR olumsuz olaya bağlı sabır göstermek, kişinin inzivaya çekilerek objektif bir konum almasını ve kendisini yenilemesini işin en başında engelleyen bir tutumdur. Sabır göstermek yerine inzivaya çekilerek karşı tarafın sabır taşını çatlatmak ise sabrın ötesinde bir erdemlilik halidir.
İnzivanın sonu selamettir.
Tahir ÇALGÜNER
MESAJ PANOSU
SEVDİĞİNİZ kişiler için dua ederken daha yüksek makam ve daha çok para dilemeyin lütfen. Daha huzurlu ve daha hayırlı makam ve mevki için dua edin.”
Mevlüt ÖZMEN
CHP’li bir üyeye iki kitap verdim, okuyacağına söz verdi. ‘Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri’ ve ‘Doğudan Batıya Aydınlanma’, İş Bankası Yayınları, yazarı Onur Bilge Kula. Bunları CHP’li yöneticiler okurlarsa bir dahaki dönemde bu ülkenin gerçek savunucuları olabilirler. Z. YETEROĞLU
Paylaş