Dursun Uyar ve 'sis perdesi'

CNN Türk'te 'Tarafsız Bölge' programına Dursun Uyar'ın çıkarılması önemli bir yayıncılık olayıydı. Ancak taraflara ne kadar söz verilebildi? Daha çok YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar konuştu. Geri kalan mağdur ve karşıt görüştekiler ise Uyar'ın konuşmasının ancak dörtte biri kadar söz alabildiler.

Yani Uyar'ın konuşmasından kimseye fırsat kalmadı.

Bu arada ortada bir çok soru kaldı.

YİMPAŞ'ın faaliyetleri Almanya ve öteki ülkelerde gösterdiği faaliyetler yasal mıdır? SPK'nın açtığı ve neticelenen mahkumiyet kararları neden açık şekilde gündeme getirilmedi? Bize göre YİMPAŞ'ın bütün faaliyetlerinin yasal ve masum olduğu gibi bir tablo ortaya çıktı.

Uyar hakkındaki uluslararası tutuklama kararının neden savsaklanarak işleme konulmadığı üzerinde durulmadı. Uyar'a bakarsanız bu tutuklama değil, soruşturma kararı... Oysa, konuyu takip eden herkesin yakından bildiği gibi bu Uyar hakkında 'nitelikli dolandırıcılık' suçlamasıyla istenen bir tutuklama emri... Evet bu tutuklama kararı var mıdır, yok mudur? Türk adaleti bunun gereğini yapmış mıdır, yapmamış mıdır?

Almanya ve İsviçre'den gelen bilgilere ve dosyalara rağmen Türk yargı sistemi, yaklaşık bir yıldır Uyar hakkında bir işlem yapmadığı ciddi şekilde sorgulanmadı. Dolayısıyla program sonunda bile netliğe ve açıklığa kavuşamadı.

Dursun Uyar, bütün bu anlattıklarıyla bir sis perdesine gömüldü.

Deniz Feneri

29 EKİM günkü yazınızda YİMPAŞ+Kombassan+Kanal 7+Deniz Feneri Derneği ilişkisini yazmışsınız. Ama sanki Deniz Feneri arada kaybolmuş. Bunun çok iyi aydınlanması gerekir. Çevremde bir sürü insan TV ve gazete reklamlarına kanıp fitre zekatını yoksullara gitsin diye Deniz Feneri'ne yaptı.

Bu arada kurban bağışları da bu derneğe gidiyor. İnanılmaz bir bütçeye ulaşmış. (Onlarca trilyon) Bu dernek tüm gıda ve diğer yardımını YİMPAŞ'tan satın alıyormuş. Göstermelik ihale ile... Hani kendi içinde destek ekonomisi oluşmuş. Yine hayali yoksullar icat edilerek hayali yardımlar belli kaynaklara aktarılıyormuş. Kimse yaptığı yardım, verdiği fitre zekat, kestirdiği kurban nedeniyle cumhuriyeti tehlikeye atmak istemez. Kimse eliyle irticayı beslemez. Ama bunun bilinmesi gerekir, çünkü bilinmiyor. Boy boy ilanlar, reklamlar sizin köşe yazınızı örttü.

Daha geniş tekrarında yarar var.

---------------------------------

CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın, ilçe örgütlerine ve belediyelere, "Sayın Sarıgül'ün annesinin öldüğü" bildirilerek, cenazesinin Şişli Camiinden kalkacağı duyurulması dikkat çekti.

Aynı telefonun CHP'den, partiden ihracı istenen Kumburgaz Belediye Başkanı Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu'na da telefon geldiği öğrenildi.

Ancak İl Başkanı Şinasi Öktem ile il yönetiminden kimsenin törende bulunmadığı görüldü. Genel Merkezden de hiç bir yönetici bulunmadı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Sarıgül'ü telefonla arayarak başsağlığı dilediği bildirildi. Önceki gün de bakanlardan Binali Yıldırım, Hüseyin Çelik ve Kemal Unakıtan başsağlığı dilemişlerdi.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, cenazeye Vali Muammer Güler, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile katıldı. İstanbul Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Ünal Karaosmanoğlu da katılanlar arasındaydı.

Şişli Emniyet Müdürlüğü'nün anonslarında, cenaze törenine katılanların sayısı 20 bine yakın olarak geçti. Bu arada gelen çiçek sayılarının 200'ü aştığı belirtildi.

CHP Şişli İlçe Başkanı Ümit Oğuzcan ve eski Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Engin Baba'dan başka CHP'den katılan belediye başkanları şunlar:

İsmail Ünal (Beşiktaş), Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu (Kumburgaz), Gökay Savaşan (Binkıkılıç), Engin Akman (Durusu), Tahir Şahin (Menemen), Hayati Tekin (Samsun, Kutlukent) ve Görele Belediye Başkanı.

Ayrıca ismi tespit edilebilen CHP'li milletvekilleri: Prof. Mehmet Tomanbay, Hasan Aydın, İsmail Değerli, Muharrem Toprak, Sefa Sirmen, Bülent Tanla. SHP'den Ahmet Güryüz Ketenci. Eski milletvekilleri; Adnan Keskin, Onur Kumburacıbaşı,Hüsamettin Özkan, İstemihan Talay, Prof. Onur Kumbaracıbaşı, Necdet Saruhan ile Gaziantep eski Belediye Başkanı Celal Doğan.

CHP dışındaki belediye başkanları:

- ANAVATAN: Hasan Akgün (Büyükçekmece), Hüseyin Avni Sipahioğlu (Taşdelen), Veliddin Küçük (Gürpınar), Kemal Aydın (Bahçeşehir),

- AKP: Kadir Topbaş (Büyükşehir Belediye Başkanı), Ahmet Genç (Eyüp),

Vehbi Orakçı (Beylikdüzü), Fazlı Kılınç (Kağıthane)

DYP'den Genel Başkanı Mehmet Ağar, yardımcıları Orhan Keçeli, Celal Adan... İP Genel Başkanı Doğu Perincek, DYP İl Başkanı Faik İçmeli, SP İstanbul İl Başkanı Osman Yumakoğulları, BBP İl Başkanı Bayram Karacan.

Bu arada isimleri dikkati çekenler şunlar:

İlhan Kesici, ANAP eski Başkanı Sühan Özkan, Turgut Yılmaz, Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Yılmaz, Turkuaz lideri Ali Müfit Gürtuna, ANAP eski İl Başkanı Ümit Özerol, Vefa Küçük, Ergun Gürsoy, Faruk Süren, Erdoğan Demirören, Turgay Ciner, Rahmi Koç, M. Ali Ilıcak, Eray Kapıcıoğlu, FN Grup Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Cemşit Demiroğlu, Prof. Kemal Alemdaroğlu, Prof. Tunç Erem, Prof. Fuat Çelebioğlu, Prof. Necati Tolun, Rumeli Balkan Federasyonu Genel Başkanı Özcan Pehlivanoğlu, Özhan Cayaydın, Bedri Baykam, Erol Aksoy, İstanbul eski ve yeni Milli Eğitim Müdürleri Ömer Balıbey ve Ata Özer ve Nejat Uygur. Gazeteciler: Ertuğrul Özkök, Oktay Ekşi, Orhan Erinç, İbrahim Yılmaz, Cengiz Yıldırım.

"AKP'nin dört yıllık dönemi tam bir ‘yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar’ dönemi ve hayal kırıklığı oldu."

ETİLER ve Levent'e, daha doğrusu Kemerburgaz'a alternatif sayılabilecek bir yapıya dönüşmekte olan Akfırat, Koç Lisesi'nden sonra yeni bir eğitim tesisine kavuştu önceki günden itibaren.

AKP'li Belediye Başkanı Hilmi Yıldız ile konuşurken bize anlattıklarını okurlarımıza aktarmak istiyoruz.

Ama önce Akfırat... 1978'de Kartal'a bağlı kooperatif niteliğinde bir mahalle olarak kurulmuş, arazi Tepeören köylülerinden alınmış. 1992'de Tuzla'ya bağlanmış; 1998'de belde olmuş; 2001'de seçimlerle belediye statüsüne kavuşmuş.

Deniz seviyesinden 350 metre yüksekliğinde olan Akfırat, Tuzla'nın 19 km. kuzeyinde bulunuyor; Tepeören ile Fırat olmak üzere iki mahallesi var.

Belediye Başkanı Hilmi Yıldız ile konuşmaya devam ediyoruz.

- 500 dönümlük bir alandı, Orman idaresinden tahsis yoluyla aldık. Orasını 'dinlenme ormanı'na dönüştüreceğiz. Sanıyorum 150 yıllık sonradan olma bir saha. Belgrad Ormanı gibi mesire yerleri olacak. Bunun da projesini hazırladık.

- Türkiye'de İSKİ tarafından 'tünel sistemi' ile kanalizasyon sistemi 30 metre derin altına alınıyor. Yerüstünde hiç bir şey olmayacak.

- 2200 villa yapıldı veya yapılıyor...Formula 1, üniversite ile birlikte ne kadar bir yatırım yapılmış oluyor?

- Villaların değeri 300'den 600 bine kadar satılıyor, ortalama 400 bin sayarsak sadece konut yatırımı 850 milyon doları bulur. Küçükleri de koyarsak 1 milyar dolar deyin... Formula1'e 220 milyon dolar ile Okan Üniversitesi'ni de sayarsanız 1.3 milyar dolarlık bir yatırım diye hesap edebiliriz. (Ayrıca Formula 1'e bağlı olarak 25 bin araçlık bir otoparkı geçen yaz hizmete sokmuşlar.)

- 18 uygulaması ile tarif ettiğimiz yeni planlarla 1500 hektarlık bir alanı daha imara açacağız. Yine söylüyorum, yapılaşmada kuralımız %19 imar, %90 yeşil alandır.

- Bir teknokent projesi hazırlıyoruz. Tayyip Bey'in Ümraniye için söylediğinden daha küçük bir proje... Bizimki Kadir Topbaş Bey'in önerisidir. Bunları 25 bin planlara koyacağız. Teknokent projesi ile bölgede istihdam yaratmak istiyoruz. Büyük sanayi alanları, konut alanları ve sportif alanları tamamen ayırıyoruz, hepsi bağımsız olarak planlandı. Teknokent, 60 bin metrekarelik bir alana sahip olacak 'Kanuni' motosiklet fabrikası burada kurulacak. İstikbal Mobilyaları da İstanbul için büyük fabrikasını burada yapacak.

- Aziz Yıldırım’ın bir firması var; Yapı Merkezi, YÖN Konut, D Yapı, Kuğu Evleri, Cihan Holding....

- Şu anda 18-20 bin nüfusumuz var, önümüzdeki yıldan itibaren oturum başlayınca 65 bini bulacak...

- Yalçın Bey, beni takip edin lütfen... Şehirciliğin nasıl olacağını herkese göstereceğim. Burada kaçak inşaat yok, gecekondu yok, işgal edilmiş alan yok; altyapısı da mükemmel, insanın insan gibi yaşayacağı bir şehir... Bundan sonra örnek olarak gösterilecek. Aslında, önümüzdeki yıldan itibaren %75'i tamamlanmış olacak diyebilirim.

- Ben Tokat Reşadiye'liyim... Kartal Belediyesi'nde yedi yıl zabıta müdürlüğü yaptım, 2002'de belediye başkanı seçildim. Yani belediyeciliği iyi bilirim.

- Gayet iyidir bütçe fazlalığı veriyoruz; bu yılki fazlalık %46 oldu.

Parasal hizmetlerimizin gerçekleştirme oranı %146'dır. 24.5 trilyon bütçemiz vardır. Bugüne kadar da devletten yardım almadım. Şu anda belediyemize, en modern bir belediye binası yapıyoruz; 6.800 m2... Sinemasından, kültür salonuna, sportif ve meslek edindirme kurs yerlerinden alışveriş merkezine kadar bir kompleks. %80'i bitti, 10 trilyona maloluyor. Gima ile konuşuyorum, alış yeri için... Benim öyle bir taraf için ayrımcılığım yoktur. En iyi hizmet yapan ve üretenle çalışırız. Biz artık Akfırat olarak bir markayız

İSTANBUL'a neler oluyor? İnsanlar birbirlerini bıçaklıyor. Okul kantinlerde uyuşturucu satılıyor. Trafik çekilmez hale geldi. Deprem korkusu yaşanırken, İstanbullular yağma ve rantın cezasını sağnak yağmurla çekti.

Yedi tepeli doğası şekil değiştirince, dere yatakları yok olunca, sadece Sarıyer ve Beykoz'da 300 kamyonluk toprak denize aktı; binlerce evi su bastı.

Bunlar bir şey değil; daha da kötü günler bekliyor İstanbul'u...

ATATÜRK'ün manevi kızı Ülkü Adatepe ve Göçtur Turizm Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Göçen tarafından Sait Halim Paşa Yalısı'nda Cumhuriyet'in 83. Yıldönümü nedeniyle önceki gece düzenlenen balo yoğun ilgi görmüş. Atatürk'ün 8 yaşındayken kendisine hediye ettiği elbisesi sergilenen Ülkü Adatepe'ye www.haberte.com sitesi muhabiri "Cumhuriyeti kuran Atatürk'ün manevi kızı olarak Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasına ne diyorsunuz?" sorusunu yöneltmiş. Önce "Siyasetle ilgili konuşmak istemiyorum" diye yanıt veren Adatepe daha sonra şunları söylemiş:

"Bu ülkeyi kuran Atatürk'ün manevi kızı olarak Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasını içime sindiremiyorum. O koltuğa çağdaş değerleri olan, Cumhuriyet ilkelerini benimseyen, demokrasiye inan, güvenen birinin oturması gerekiyor."

- CHP, Galataport ve Kuşadası ihalesi için Maliye Bakanı hakkında gensoru veriyor, hükümetin sayı çokluğu nedeniyle reddediliyor. Ancak Tempo dergisi 49/935 sayısında 2,5 sene önceden Kuşadası ihalesi döneminde Ofer'in genel müdürünün, bakana yazdığı ve kendilerine yapılan davetle ilgili cevabi mektubu yayınlıyor.

- Kürşad Tüzmen hakkındaki ihbarı işleme koyup soruşturma izni isteyen (firma hakkındaki önceki ihbar doğru çıktığı için) Teftiş Kurulu Başkanı Erdener Demirağ görevden alınıyor, daha sonra bakan ile ilgili başka iddialarda ortaya çıkıyor.

- Yimpaş Holding Başkanı Dursun Uyar için İnterpol ve Almanya tarafından arandığı haberleri günlerce yazılıyor. Bakanlık yetkilileri bir sürü mazeret ileri sürüyor, kırmızı bülten değil, difüzyon v.s. gibi... Difüzyon'un kelime anlamı, gözaltına almak imiş. Peki neden gözaltına alınmıyor. Sade vatandaş olsaydı gereği yapılmaz mıydı? Toplum artık bu mazeretlere inanmıyor.

- Fındık konusunda Fiskobirlik ile çatışmaya giriliyor. Başbakan danışmanının isminin geçtiği konular basında ayyuka çıkıyor, sonunda fındık bir sene önce 6.75 YTL iken, bazı güç odaklarının istediği gibi bir sene sonra 2.8 YTL'ye(serbest piyasada) düşüyor. Ülkeye giren döviz miktarı yarıdan fazla düşüyor,üretici perişan çocuğunu okula gönderemiyor.

- Kış geldi, Botaş doğalgaz alacak parası olmadığını, belediyelerin milyarlarca YTL'lik borçlarını kendilerinden tahsil edemediklerini açıklıyor. Belediyeler ise yandaşlarını kalkındıracak ihaleler (her yıl değişen kaldırımlar) ve onbinlerce çocuğun katıldığı izcilik kampları düzenleyerek paraları buraya yatırıyorlar ve doğalgaza 4'ncü zam (%5,8) gelerek cereme yine vatandaşa çıkıyor.

- Türkiye'nin yurtdışındaki elçiliğine kendini 'şeyh' sanan görevli atanıyor.

- Okul kitaplarının maliyetinin çok üzerinde bastırıldığı iddiaları ayyuka çıkıyor.

- Defalarca görevden aldığı müdür tarafından, 2. kez tazminat ödeme kararı çıkartılan Milli Eğitim Bakanı ve diğer hükümet yetkilileri 'kadrolaşma yoktur' diyor.

- TCK'da yaklaşık 90 ayrı suça verilen cezaya 5 yıl erteleme kararı getiren yasa teklifi iktidar partisi milletvekilleri tarafından teklif ediliyor; çünkü seçim yaklaşıyor.

Daha çok yazılabilir ancak sayfalar yetmez.

Yeter artık, bunlar bizim gibi memleketini seven dürüst vatandaşları kahrediyor. İktidar bizleri, bu toplumu; bir şeyden anlamaz, ne söylenirse inanan bir topluluk olarak görüyor ve kolay yönlendirilir zannediyor veya

ekibine çok güveniyor. Ancak yanıldıklarını kötü bir şekilde anlayacaklar, çünkü seçim yaklaşıyor, sandık geliyor.

TEKİRDAĞ'ın Malkara İlçesi Müftüsü M. Hamdi Güner, 'Malkara Emek' gazetesine bir yazı göndermiş. Gazete de bunu 'Bayramı Tebrik edebildik mi?" diye sormuş.

Müftü Güner şöyle diyor yazısında:

"... Bir Müslüman kendisi ve eşi İslam’a uygun fakat yanındaki gelini veya ergen kızı başı açık bir şekilde ise bunların ziyaret ettiği hiçbir yerde bayramı tebrik ve takdis etmeleri Allah katında makbul olmamıştır. Ailenin bütün kadınlarının başı açık olduğu mevzu bahis ise bunların gittiği hiçbir yerde tebrik ve takdisleşmenin faydası olmamış, belki de Allah’ın lanetine düçar olunmuştur. (uğratılmıştır)

Bayram ziyaretlerinde çeşitli gayrimeşru oyunlar oynanmış, gayrimeşru (yani dinin kabul etmediği) kadınlı-erkekli karışık eğlenceler yapılmış ise bu defa Bayram fiili olarak tel'in ve telvis (kirletme) edilmiştir. Öbür yandan genç kızlarını, delikanlıları tahrik edecek kıyafetler ile kendi başlarına sokağa bırakan Müslümanların kendi bayramlarının meşru çizgide cereyan etmiş olması kabule şayan bir bayram geçirdikleri anlamına gelmez. Eğer böyle olsaydı yıllardan beri yapılan bu tebrikleşmeler birçok hayır getirecek, bereket sağlayacaktı. Durumumuzda bir iyileşme olmadığına, hatta devamlı kötüye gittiğine göre bayramlaşmalarımızda bir kurt yeniği var demektir."

Gazeteye göre, bu yazı Malkara'da cami cemaati ve vatandaşlar arasında şaşkınlıkla karşılanmış. "İlçe müftüsünün sivri ve sert konuşmalarına engel olunması" istenmiş.

Gazeteci Önder Tabak, halkın tepkisini dile getirirken şöyle yazmış:

"İnsanların fikir, düşünce ve yaşam özgürlüğünü sağlayan İslam dini, insanlar arasında gerginliği ve birbirlerinin hakkında olumsuz konuşmaları yasaklayan kurallar getirmiştir. Durum böyle iken, bazı din görelilerinin, Allah'la insan arasına giren ve Allah adına yargı veren, bazı insanları mahkum eden sözleri, ne laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti hukuk düzeninin kabul edebileceği, ne de gerçek Müslümanların onaylayabileceği bir davranıştır."

Nerede Tekirdağ Valisi, nerede Malkara Kaymakamı?

- PARTİ kurma çalışmaları için zemin yoklayan Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in önderliğinde 'Türkiyem' grubunun Eminönü Kadırga Kültür Merkezi'nde düzenlediği toplantıya konuşmacı olarak katılan 'Çılgın Türkler'in yazarı Turgut Özakman'ın 'Çanakkale' ile ilgili bir kitap yazdığını açıkladığını...

ALMANYA'da, milletvekili Ekin Delİgöz "Başınızı açın" dedi, tehditlerin ardı arkası kesilmedi. 'İnancı formel algılayanlar, fonksiyonel yaşayamazlar.' İnanç mazruftur, zarf değildir. Türkçe lisan, aklen kuran, kalben iman yürekten insandır.

N. KAPTAN