‘30 Ağustos, Türk’ün şanlı zafer tarihinin en önemlilerinden biridir.
26 Ağustos 1071’de Alparslan’ın kumandanlığında Malazgirt’ten Anadolu’ya giren Türkler, 1922 yılının 26 Ağustos’unda, Mustafa Kemal Atatürk’ünkumandanlığında, biz Türkleri Anadolu’dan atmak için harekete geçen Yunanlıları Anadolu’dan atmışlardır.
Bu bakımdan, Anadolu’nun Türk yurdu olarak kalması, bu büyük zaferle sağlanmıştır.
2004 yılının 30 Ağustos’una girerken yine Türkleri, Anadolu’dan atmak için çabalayan emperyalist güçlerle boğuşuyoruz. Gerek Kıbrıs’ta, gerek Güneydoğumuzda emperyalist güçlerin maşalığına soyunanlarla mücadele ediyoruz.
Türk’ün Anadolu’da tutunmasının iki önemli üssü olan Kıbrıs ve Güneydoğu’da gerek Yunan yayılmacılığına, gerekse Kürt bölücülüğü ve istilacılığına karşı 30 Ağustos önümüzü açacak bir örnek teşkil ediyor.
Türk tarihinin bu önemli zaferini, onu hazırlayan günler ve gelişmelerle ve elbette zafer muharebesi ile günümüze taşımak bu açıdan bizim için son derece önemli bir vatan görevi.’
E.Kurmay Yarbay Talat Turhan’ın yeni çıkan ‘30 Ağustos-Türk İstiklal Harbi’nde Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi’ (İleri Yayıncılık) adlı kitabın önsözünde böyle yazıyor.
Talat Turhan, Atatürk’ün nasıl bir askeri deha olduğunu ortaya koyuyor, ‘30 Ağustos’u sadece bir askeri zaferle sınırlamak olmaz. Çünkü 30 Ağustos öncesinde Atatürk’ün kendisine muhalefet edenlerle TBMM’de hesaplaşması ve Başkomutanlık yetkilerini alması vardır. Bu mücadeleyi ve ardından gelen zaferi Atatürk, Nutuk’ta anlatmıştır’ diyor.
Turhan’ın hazırladığı savaş krokileri ile Dumlupınar Savaşı an be an izlenebiliyor.
Atatürk’ün 30 Ağustos’tan sonra yaptığı iki konuşmasına yer veren Turhan, ‘30 Ağustos, tüm mazlum milletlerin emperyalizme karşı başlattıkları kurtuluş savaşları çağını’ açtığını belirterek ‘Dumlupınar ise bu çağın simgesidir’ diyor.
Atatürk’ün ‘Kadro’ hareketi içinde yer alan Şevket Süreyya,Cumhuriyet’in 10. kuruluş yıldönümünde yayınladığı yazıda ‘Tarih içinde bu kadar manalı, fakat bu kadar yakın bir kahramanlık misali nasip olan kaç nesil vardır?’ diye soruyor ve şöyle bir tespitte bulunuyor:
‘Bu ihtilal akim kalsaydı, Türk inkılabı başlayamaz ve inkişaf edemezdi. Dumlupınar, milli kurtuluş hareketimizin ihtilal safhasını inkılap safhasından ayrılan bir hattı vasıldır.’
30 Ağustos Zaferi kutlu olsun.
YARININ SÖZÜ
‘Efendiler, asırlardan beri Türkiye’yi idare edenler çok düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir; Türkiye’yi... Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin duçar olduğu zararları ancak bir tarzda telafi edebiliriz. O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu zihniyetle hareket ederek her türlü selamet ve saadet hedeflerine vasıl olabiliriz.’
(Atatürk’ün, Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın 2. yıldönümündeki -30 Ağustos 1924- konuşmasından)
Peker’in çiçeği asla kaldırılmaz
ÇIRAĞAN Oteli’nde yapılan Sivasspor gecesine Sedat Peker’in gönderdiği ve Bakan Abdüllatif Şener gelmeden önce bahçeden alınıp içerdeki diğer çiçeklerin yanına konulan çiçeği ile ilgili olarak Peker’in vekili Av. Erol Aras şu açıklamayı gönderdi.
‘Araştırdık, böyle bir şey yokmuş; olsaydı bu her şeyden önce Sivaslıların misafirperverliğine sığmazdı. Sayın Peker sadece akraba ve dostlarının meclislerine çiçek gönderir, bu çiçek onu temsil eder. Gittiği yeri onurlandırır ve asla kaldırılmaz.’
Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Otyakmaz da şunları söyledi: ‘Selda Bağcan ve Ebru Gündeş’in katıldığı, Başbakan Yardımcısı Şener olmak üzere tüm Sivaslıların davetli olduğu geceye aramızda zımni akrabalık bağı bulunan, Sivaslılar ile arasında gönülbağı olan ve Sivasspor’a her dönemde destek veren Sayın Sedat Peker de davetli idi. (Akrabalık bağı kardeşlerimizin evliliklerinden doğmaktadır.) Fakat Sayın Sedat Peker geceye şahsen katılımının yanlış anlaşılmalara sebep verebileceğini düşünerek bu tür gecelere katılmama kararının arkasında durmak zorunda olduğunu söyleyerek mazeret bildirmiştir. Geceye yollamış olduğu çiçek ise diğer çiçeklerle birlikte tüm gece boyunca yerinde kalmıştır. Ayrıca gecede açık artırmaya sunulan 52 yıllık Sivas halısı ise 35 milyara alıcı bulmuştur.’
Fenerbahçe’ye büyü soruşturması açılması karşısında iddia edildiği gibi Atatürk Fenerbahçeli ise herhalde bugün kemikleri sızlıyordur.
Boş inançlarla uğraşmak bir büyük kulübün sorumlularına yakışmaz.
Kulüp yöneticileri hakkında ‘Takke ve Zaviyeler Kanununa’ aykırı davranmaktan soruşturma açan bu yürekli Kadıköy savcısını kutluyorum.Metin ERGÜNCÜ-KADIKÖY
Örnek kararlar
DATÇA Kaymakamı Savaş Tuncer mesai saati içerisinde denizde yüzerken, gazeteci Sinan Kara tarafından görüntülenmişti. Bu olay medyada haber olmuştu. Bu gelişmeleri köşemize taşımamız üzerine Kaymakam, bizi ‘hakaret’ iddiasıyla Datça Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikáyet etmişti. Şikáyeti inceleyen Datça Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Kızılateş, yazıda hakaret olmadığını, her şeyin ifade özgürlüğü kapsamında gerçekleştiğine karar vererek 24.2.2004’te Kaymakam’ın suç duyurusuna ‘takipsizlik’ kararı vermişti. Gerekçede ‘Yazar Yalçın Bayer’ın yazısı, halkın haber alma hakkı ölçülerinde, AB uyum yasaları ekseninde ifade özgürlüğü kapsamındadır. İfade özgürlüğü her türlü inancın, fikir ve düşüncelerin açığa vurularak serbest bir tartışma ortamı yaratılması esası üzerine kurulur’ denilmişti.
Başsavcı’nın verdiği kararın bir benzeri de Yargıtay’ca verildi. 16.7.2004 tarihli Sabah Gazetesi’nin haberinde göre Yargıtay 8.Ceza Dairesi’nin, gazeteci Erdal Taş’ın İstanbul 3 No’lu DGM’ce verilen mahkûmiyet kararını, ifade özgürlüğü kapsamında ele alarak oybirliği ile bozduğu belirtiliyor. Böylelikle Datça Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Kızılateş’inkine paralel bir karar veriliyor.
Biliyor musunuz?
KTHY’nin satılması ile ilgilendiğini söyleyen ABD’de yaşayan bir Türk işadamının, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la görüşmesine arabuluculuk yapan kişinin, sahte lise diploması olduğu için KTHY’deki Genel Sekreterlik görevinden atılan ve Kıbrıs’a giremeyen TGRT’nin eski muhabiri Kadir Usta olduğunu... KAPALIÇARŞI’da faaliyet gösteren ve Türkiye’nin altın piyasasında önemli firmalarından birinin Rusya’ya 650 kilo altın sattığını ancak yaklaşık 13 trilyon tutarındaki bedelini alamadığını, Kapalıçarşı’nın, bu olayın arkasında ‘mafya’ olup olmadığı iddialarıyla çalkalandığını...FINDIK üretiminde geçen yıl don yüzünden büyük zarar gören fındık üreticilerinin, Ziraat Mühendisi Kutsi Yaşar’ın önderliğinde Fındık Üreticileri Sendikası (Fındık-Sen) adı altında örgütlenmeye çalıştıklarını....
Biliyor musunuz?
MESAJ PANOSU
BÜYÜKŞEHİR Belediyesine iş yapan firmaların birinde çalışıyorum. 41 kişi 6 aydır para alamıyoruz. Seçim öncesinde müteahhitlere hakedişleri verildiğinden, bizler de paramızı alıyorduk. Ancak seçimlerden sonra işler değişti; hakedişler ödenmiyor. İmzada yetkili Büyükşehir Genel Sekreter Yardımcısı Şaban Erden, Bosna’ya gösterdiği ilgi kadar müteahhit alacaklarıyla da ilgilenemez mi? Belediyenin yan şirketinin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıca 6 milyar lira alan Erden artık kapris yapmayı bırakmalıdır. B. E