DP’den sonra AKP’nin en hukuk dışı teklifi

ADALET Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili son kararından sonra TBMM’nin, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını "Anayasa’ya aykırılık, dürüst yorum, temel normun birden fazla anlam içermesi, kanun veya Anayasa koyucu gibi davranma" noktalarından denetleyerek gerekirse veto ve askıya alınmasına dair bir kanun teklifi hazırlamış...

Anayasa Mahkemesi kararlarının, TBMM çoğunluğu tarafından denetlenmesi öngörülüyor.
GÜNÜN SÖZÜ
"Her şeyi bildiğini sanma! Gerçekte çok bilgili olsan da kendine cahilim diyebilecek cesaretin olmalı."
(Ivan Pavlov)
Haberin Devamı

1960 öncesi DP’nin Tahkikat Komisyonlarından bu yana yapılmış en hukuk dışı kanun teklifi şu anda parlamentonun gündemine getirilmeye çalışılıyor.

Dünyada parlamento tarafından, yargı kararlarını denetleyerek askıya alabilme yetkisi hiçbir demokratik parlamenter sistemde mevcut değil.

AKP yetkililerinin, Anayasa Mahkemesi’nin yasama yetkisine müdahale hatta gasp ettiğine dair itirazları sürüyor, ’ilişik medya’ da konuyu son derece sorumsuzca tahrik ediyor, -toplumsal sözleşme, mevcut hukukun bağlayıcılığı ortadan kalkmıştır, herkes kendi hukukunu uygulamak durumundadır- diye yazanlar oluyor.

Neredeyse Anayasa Mahkemesi kararına karşı dağa çıkıp silahlı mücadeleye başlanacak!

TBMM Başkanı’nın görevleri, içtüzük madde 14’te 10 bent halinde sayılmış olup bunlar arasında TBMM adına inisiyatif alarak, temsil edilen partiler ile yüksek yargı organlarının kararlarına karşı siyasi pozisyon oluşturmak diye bir husus bulunmamaktadır.

TBMM Başkanı bir yüksek yargı kararına karşı, durumdan vazife çıkarmakta ve yüce Meclis üzerinden -Anayasa yargısına karşı harekete geçmek gibi- soyut hukuk ve somut içtüzük ihlali yaparak başkanlık görevini suiistimal etmektedir.

TEHLİKELİ BİR GİRİŞİM

TBMM Adalet Komisyonu’nun AKP’li Başkanı da, Anayasa Mahkemesi kararlarını askıya alma konusunda bir Meclis yetkisi ihdasına dair kanun teklifi verebilmekte ve Anayasa Mahkemesi kararlarını yasama organının norm vs. denetimi yapabilmesi ve sonuçta askıya alma yetkisini kullanması gibi son derece tehlikeli bir girişimde bulunabilmektedir. Bu girişimin, siyasi olarak, TBMM içinde yargı yetkisini haiz ’Tahkikat Komisyonları’ kurmak ile arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.

TBMM’nin böyle bir yetkiye sahip olması, anayasal denetimin fiilen ortadan kaldırılması sonucunu ve bu durumda mevcut veya herhangi bir anayasanın fonksiyonunu ortadan kaldırır. Bu takdirde, rejimin adı ’Anayasal Demokrasi’ olmaz.

Anayasa yargısını, TBMM’nin kayyumu saymamak ne kadar doğru ise TBMM’yi de Anayasa Mahkemesi’nin veya diğer yüksek yargı organlarının vesayet makamı olarak görmeye çalışmak da parlamenter demokrasinin işleyiş kuralları bakımından aynı derecede sakıncalı sonuçlar doğurur.

Burada sorun, anayasal yargının, parlamentonun yetkilerini gaspı sorunu değildir. Ne yazık ki TBMM’de oluşan 411 imzalı bir ittifakın, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’sında tadat edilen temel ilkelerini içeren madde değişikliklerini Anayasa’nın ruhuna aykırı olarak ve öngördüğü usullere riayet etmeden gerçekleştirmeye çalışmasıdır ve Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın ruhuna aykırı bu değişikliği iptal etmiştir. Bunun adı parlamento yetkisinin gaspı değil, Anayasa’nın uygulanmasıdır.

FETHULLAH GÜLEN’İN VEKİLİNDEN AÇIKLAMA

"FETHULLAHÇILARIN gözü kulağı Yargıtay ’da" başlıklı yazı üzerine Fethullah Gülen’in vekili Orhan Erdemli şu açıklamayı gönderdi:
"Yazınızda bir okurun, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na intikal eden müvekkilim Fethullah Gülen hakkındaki davayı etkilemeye yönelik asılsız bazı beyanlarına yer verilmiştir.

Bilindiği üzere, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sübut bulmayan atılı suçtan dolayı müvekkilim Fethullah Gülen’in beraatine karar verilmiştir.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi söz konusu beraat kararını oybirliği ile onamıştır.

Bütün yargılama sürecinde, müvekkilimin beraatini engellemek isteyen bazı kişiler adil yargılamayı ve yargı görevi yapanları etki altına almaya yönelik çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır.

Bu hususta dava dosyasında birçok bilgi ve belge mevcuttur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu aşamasında ortaya atılan bu iddia da öncekiler gibi tamamen yargıyı etkilemeye yönelik hayali bir iddiadır."

Haberin Devamı

ANTİK KENTE TERSANE OLMAZ
ÇANAKKALE Biga’ya bağlı Kemer Köyü’nde, yeni bir tersane yapılıyor.

Burası sit alanıdır.

Parion antik şehrinin üstüne böyle bir tersane yapılmasına izin verildi.

Bu alan Çanakkale Boğazı’nın girişi olup deniz kenarıdır.

Yapılacak tersane, doğal yaşam ve tarihi eserlere büyük zarar verecek.

Masabaşı oyunlar ve bilgisizlik sayesinde ülkemizin rezil edilmiş sahillerine bir tane daha ilave edilmemeli.
Sinan TÜREL

Haberin Devamı

MAYINLI TARLALARI ASKER TEMİZLEMELİ
SURİYE sınırında, 780 kilometre uzunluğu ve 300 ile 1000 metre genişliğinde olan bir alanda (toplam 508 bin dekarlık bir tarımsal alan) mayın var.

Aynı zamanda petrol de var.

Ülkemiz için çok değerli olan bu arazinin birilerine peşkeş çekilebileceği kaygısındayım.

Çünkü Danıştay, 16.4.2007 gün ve 2007-3295 sayılı kararı ile araziyi kim temizlerse ona verileceğini içeren hükümet kararnamesinin yürürlüğünü, Devlet İhale Yasası ile kamu yararına gerekçeleriyle durdurdu.

Bu alanın hem güvenlik hem de ulusal çıkarlarımız açısından, Silahlı Kuvvetler’e temizletilmesini ve Devlet Üretme Çiftliği’ne dönüştürülmesini istiyorum.Pınar KÖK

BİLİYOR MUSUNUZ
PARİS Sorbonne Üniversitesi Şehircilik Enstitüsü’nde 7 yıl önce Prof. Dr. Murat Aykaç Erginöz’ün katkılarıyla kurulan ’İstanbul Atölyesi’nin, bu yıl Aperau Şehircilik ve Planlama Öğretim ve Araştırma Ödülü’ne layık görüldüğünü...

Yazarın Tüm Yazıları