ÇOK değerli arkadaşım, dostum Ali Dinçer’le ODTÜ Sosyal Demokrasi Derneği’nde başlayan arkadaşlığımız, dostluğumuz bugünlere kadar geldi.
Dinçer’i dün toprağa verdik.
Halbuki on gün önce son kez konuşmuştuk. "İkinci defa da kurtardık Hüsam... Hayırlısı..." demişti.
Çok neşeli ve umut doluydu. Gerçek ise önce kanser, sonra karaciğerin kendisini çok halsiz bırakmasaydı.
14 nisan 2006 günü, yani bir yıl önce, Denizli-DEHA Tv’de hazırlayıp sunduğum ’Açık Görüş’ programına konuk olmuştu.
Telefon ettim; "Ali" dedim, "14 nisan yine geldi.Bu kez ben Ankara’ya geleceğim.Cumhuriyet Mitingi’ne geldiğimde görüşürüz."
"Tamam" dedi, "Ali nasıl?" diye sordu. Ali dediği, küçük oğlum Ali Özgür.
12 Eylül’de gözaltına alındıktan iki ay sonra serbest bırakmışlardı. Kasım ayının ortalarıydı.
Telefon etti. "Ankara’ya gitmek istemiyorum" deyince, "Denizli’ye gel" dedim. Ertesi gün sabah gün ağarırken geldi. Eşim de karnı burnunda ikinci çocuğumuza hamile. Saat 09.00’da eşim sancılandı. Baktık doğum yakın, doğumevi de evimizin hemen karşısında. Hastaneye kaldırdık beraberce. Biz, oğlan olursa ’Özgür’ koymaya karar vermiştik adını... Ali Dinçer ise "Ali Özgür olsun" dedi. ve Ali Özgür oldu. Arkadaşlarından yıllar sonra evlenip çocuk sahibi olduğu için Ali Özgür’ü kendi oğlu gibi sevdi.
14 Nisanda ’Cumhuriyet Mitingi’ndeydim ama görüşemedik. kardeşi Tahir’den öğrendim son durumunu.
Çok değerli bir insanını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Ailesinin, tüm sosyal demokrat arkadaşlarına ve sevenlerinin başı sağolsun.
Hüsamettin ATAMAN-DENİZLİ
Parkımıza buyrun
ONLAR rant için çocuklarımızın gülüşlerini çaldı... Oysa çocukların gülemediği bir ülkede, ne kadar özgür olabiliriz ki?.. Dikmen Vadisi çocuk parkı açılıyor. Vadili çocukların gülüşlerine, oyunlarına, şarkılarına coşkuyla katılmalarını bekliyoruz. Melih Gökçek mızıkçı olduğu için oyunlara alınmayacaktır. Tarih: 23 Nisan pazartesi, 13.00 (0542-379 24 24-0535-865 40 83) Vadili çocukların gülüşlerine, oyunlarına, şarkılarına coşkuyla katılmaları önemle rica olunur. Melih Gökçek mızıkcı olduğu için oyunlara alınmayacaktır."
Anıtkabir’de yeşil renkli yavrukurtlar
Ö.A. adlı okurumuz 14 Nisan’da öğle saatlerinde ’Cumhuriyet Mitingi’nde gördüğü manzarayı bir gazeteciye rica ettirerek çektirmiş. Fotograflarla birlikte bize şu notu göndermiş.
Mozelenin merdivenlerinde grupla konuştum. Konya İzci Grubu imiş. Türbanlı üç öğretmenleri ve üç erkek izci öğretmenleri vadı başlarında. Daha önce eski bir Yavrukurt ve lise borazan takımı şefliği yaptığım için, yeşil renkli izci forması olmadığını hatırlamış. Bir erkek öğretmene "Hocam, hani sizin Türk Bayrağınız ve İzci Oymak Bayrağınız" diye sormuş. Topluluk bir anda irkilmiş, dikkat kesilmiş.
Öğretmenin cevabı ilginç olmuş "Biz hazırlıksiz geldik, onun için bayrak getiremedik" demiş.
Bunun üzerine "Bu kadar çocuğu hazırlayıp, giydirip otobüs tutup Konya’dan buraya getiriyorsunuz ve hazırlıksiz geldik, diyorsunuz.Buna kim inanır?" karşılığını vermiş bu kez.
İki bayan öğretmen bunun üzerine ellerindeki bayrakları çocuklara vermişler. Bir başka öğretmen de "İşte göğüslerinde izci işareti, içinde bayrak var ya" diye cevap vermiş.
Bu arada okurumuzun eşi de, öğretmenlere "Niye sizin bayragınız yok, buraya bayraksız gelinir mi?" diye sorunca cevap da "Bayrağı nereden alacağız?" olmuş.
Sanki Anıtkabir’de bayrak dağıtılıyormuş gibi algılamış.
Benim hesap sormam ve topluluğun tepkisi üzerine öğretmenler, çocukları ters yüz geri döndürmüşler ve merdivenlerden aşağı indirip, formalarını çıkartıp, 3-5 kişilik gruplar halinde dağılmışlar.
Okurumuz soruyor:
"Yeşil sermayeyi hatırladım.Çocukları yeşil yavrukurt yaparak Anıtkabir’e getirilmesini biraz manidar buldum.14 Nisanda kırmızı bayrakla donatılmış Anıtkabir’e yeşil rengi sokmak bir gövde gösterisi olabilir mi?"
GÜNÜN SÖZÜ
"Meclis’te, temsilde adalet ilkesinin on yıllardır çiğnendiğini gören ve bu titizlikle Çankaya’yı asker ve sivil bürokrasinin ülke yönetimine çeki düzen verdiği bir sırça köşk olarak görmeyen, halkın farklı kesimlerinin de sesinin dinlendiği ve sözünün duyulduğu, toplumsal diyaloğa açık bir makam haline getiren bir Cumhurbaşkanı’na ihtiyaç vardır."