Paylaş
Türkiye’de küçük ölçekli esnaftan tutun, en büyüğüne kadar yaşanan bir çek krizi var. Esnaf da borçlarını ödeyemeyince olanlar oldu! Dolar kurunun 3’den 7’ye çıkması, darbe girişimi, yüksek banka faizleri ve konkordato ilan eden şirketler derken, esnaf allak-bullak oldu. 20-30 yıllık esnaf her şeyini kaybetti, iflas etti. Bu da yetmedi, ellerinden özgürlükleri alındı, ödeyemediği çekinden dolayı icra ceza mahkemesine çıktı. Mahkeme kanun gereğince ‘en az çek tutarından az olmamak kaydıyla çek tutarı kadar adli para cezası’ verdi. Yani esnafın hem çek borcu var, hem de devlete adli para cezası... Örnek mi? 1 milyon çek borcu artık 2 milyon oldu. Devlet diyor ki “Adli para cezasını bana 24 ay taksitle ödersen seni hapse atmam ama bir taksit kaçırırsan, taksit uygulamasını bozar, seni 5 yıl hapse atarım.” “Peki alacaklı ne olacak?” diyorsunuz, “Onu ben bilemem, onun alacağı devam edecek” diyor. Demek ki burada alacaklı değil, devlet kendine kaynak yaratıyor. Rakam büyük. 850 bin adet karşılıksız çek ve bu çeklerden sorumlu 250 bin tekil kişi mevcut.
2018 Eylül öncesini de dahil ettiğimizde bu sayı 2 katını buluyor. Dolandırıcı ve hırsızlar nasıl dışarı çıkarıldı? “Cezaevleri boşaltılıyor” diyenlere bakmayın, aslında üç ay sonra 250-300 bin yeni çek mağduru oraları yine doldurmaya başlayacaklar; piyasa koşulları nedeniyle çekini ödeyememiş olanlar çok. Böyle bir eşitsizlik dünyanın hiçbir tarafında yoktur. Çek mağdurlarının temsilcisi Haydar Zirek böyle konuşuyor. Kimse “Af çıkardık” diye sevinmesin, manzara budur.
KÖY ENSTİTÜLERİ 80 YAŞINDA
DÜNYAYA eğitim alanında örnek olan, ‘Cumhuriyet’in sabah güneşi’ olarak adlandırılan ‘Köy Enstitüleri’nin 80. yılı’, Hasanoğlan yerleşkesinin müze olması dileğiyle kutlu olsun!
‘ATAMIZ GİDERSE ÜLKE GİDER’
BAĞIMSIZ Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, kompleksiz bir siyasetçi idi, her liderle dostluğu vardı. En önemlisi “Atatürk etrafında tek bilek, tek yürek olmaktan başka çaremiz yok” derdi: “Atatürk’ü istemeyen Yunan ve İngiliz ajanları bu iftiraları atan kişilerdir. Türk milletinin birçok ortak paydası var. Bu ortak paydaları görmeden Atatürk’ü inkâr ediyorlar. Annesi inkâr edildi, namusuna dil uzatıldı. Bu manada Atatürk, Ehli Beyt gibi tertemiz bir soydan gelmektedir. Atatürk’ün soyu gibi temiz bir soya sahip başka bir lider yoktur.”
SALGIN YAZILARI
SALGINLAR dünya tarihinin akışına da etki etmiştir. I. Dünya Savaşı’nda ortalığı kasıp kavuran İspanyol gribi yazarları, şairleri hatta siyaseti de etkilemiştir. Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in 19. yüzyılın sonunda bu salgının romanı olan ‘Kolera Günlerinde Aşk’ büyük ilgi görmüştür. Ülkemizde de salgınlar değişik dönemlerde görülmüş ve şiirlere de konu olmuştur. Nâzım Hikmet, ‘Kuvayi Milliye Destanı’nda I. Dünya Savaşı’ndaki salgınlara değinirken, ülkemizdeki yansımasını şöyle dile getirmiştir.
“Biz ki İstanbul şehriyiz/Seferberliği görmüşüz/Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin/Vagon ticareti/Tifüs ve İspanyol nezlesi/Bir de İttihatçılar/Bir de uzun konçlu Alman çizmesi/914’ten 18’e kadar/Yedi bitirdi bizi.”
Doğan Hızlan, Albert Camus’nün hekimlere mektubunu dün yazmıştı. Ne diyelim... Hayat her eve sanatla, kültürle daha fazla sığar. Dr. Ramazan TOPDEMİR
4 TİP TIP
NÖROLOG Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, Bilim ve Ütopya dergisindeki ‘İnsanlık salgınlardan ne öğrendi’ başlıklı yazısında diyor ki: “Ortaçağ toplumunda dört tip tıp uygulayıcısı vardı.
Akademik hekimler, kuramı bilirler ama hastalar için bir şey yapamazlardı.
Cerrahlar, çıraklık usulüyle yetişmişlerdi ve hastalara esas hizmet verenler bunlardı.
Berberler, hacamat ve sülük uygularlar, basit cerrahi işlemler yaparlardı.
Halk tababeti uygulayıcıları genelde kadınlardı.”
SENDİKACI ÖZBEK VEFAT ETTİ
TÜRK sendikal hareketinin simge isimlerinden, eski Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek yaşamını yitirdi. Türk-İş’te Seyfi Demirsoy, İbrahim Denizcier, Halil Tunç, Şevket Yılmaz, Bayram Meral ve Şemsi Denizer; DİSK’te Kemal Türkler, Kemal Nebioğlu, Abdullah Baştürk gibi önemli isimlerle birlikte Türk sendikal yaşamına damga vuran, emekçi hakları için yıllarca mücadele eden Mustafa Özbek, işçiler için kurduğu sosyal tesis ve etkinliklerle dikkati çekmişti. Yıllar önce yitirdiği oğlunun yanında, Kırıkkale’de toprağa verildi.
Şükrü KARAMAN
‘İNFAZ AFFI’ VE FETÖ’CÜLER
RESMİ Gazete’de yayınlandıktan sonra yürürlüğe giren infaz af yasası, AYM sonrası ünlü genişletilmiş ‘Rahşan affı’na dönüşebilir mi? Bazı hukukçular bu konu üzerinde ‘hassasiyet’ gösteriyorlar. Başvurunun hesaplı bir şekilde yapılmasını, cezaevindeki gazetecilerin dışındaki kesime ‘kaydırılmaması’ hususuna özen gösterilmesine dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Yoksa gaspçılar, çocuk tacizcileri yanında bunlara ilave on binlerce kişi de tahliye olur. Hukukçu bir dostumuz “Devlete karşı suç işleyen suçluların da bir anda tahliye edilmesi gibi bir sonuca toplumda tepkinin ne olacağını iyi düşünmek zorundayız” diyor.
İŞTE ÇİFTÇİNİN ACI DURUMU
BUGÜNLER pamuk tohumunun toprakla buluşması gereken günler, ancak... CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur diyor ki: “2019 pamuk primleri hâlâ ödenmedi. 2020 destekleri açıklanmadı. Yeni kredi kanalları çalışmıyor. Dolayısıyla pamuk üreticisi tohum, ilaç, gübre, mazot için gereken finansmana ulaşamıyor. Gerekli finansman sağlanmazsa, üretici pamuk üretmekten vazgeçecek. Bu durumda da tekstil, hayvansal yem, tohum, bitkisel yem sanayilerinde hammadde krizi başlayacak.”
Paylaş