Paylaş
Anayasa’nın ilgili maddesinde değişiklik yapılması öngörülüyor. Teklif kabul edilip Anayasa maddesinin değişikliği mümkün olursa, milletvekillerinin dokunulmazlıkları bakımından yeni bir uygulamaya geçilecek.
Teklifin gerekçesinde; teröre destek ve kamuoyunun bu husustaki hassasiyeti öne çıkarılıyor.
Dokunulmazlığın ‘istismar’ konusu olmaktan çıkarılması ihtiyacına vurgu yapılıyor.
Meclis’te bulunan fezlekeler ile ilgili dokunulmazlıklar hakkında, Anayasa ve içtüzük hükümlerine göre işlem yapılması halinde, 94 çalışma gününe ve toplamda (Meclis haftada 3 gün çalışıyor) 34 haftalık bir mesaiye ihtiyaç olduğu ve Meclis’in bu kadar süre aynı gündemle bloke olacağı endişesi de gerekçede yer alıyor.
Bu süreci aşmak için bulunan ‘formül’ün, Anayasa’ya eklenecek geçici madde ile mevcut fezlekeler hakkında dokunulmazlıkların kaldırılması ve yargı prosedürünün başlaması olduğu anlaşılıyor.
Terörle mücadele, bugüne kadar bilinen boyutların ötesinde tedbirler gerektiriyor. Bunda tereddüt yok.
Yasama dokunulmazlığı temsili rejimin temel müesseselerinden biridir. Parlamento üyelerinin şahsına tanınmış bir imtiyaz olmayıp, kamu yararını gözetmenin sigortası olarak, yasamanın bağımsızlığını sağlamak üzere ihdas edilmiştir.
Dokunulmazlıkların bir defaya mahsus olarak da ceffel kalem edip kaldırılması ile iktidar partisinin de içinde olduğu vekiller, ‘yargı’nın radarına girmiş olacaklardır. Yargının tarafsızlığı üzerine her kademede derin tartışmaların gündemde olduğu bu zaman diliminde dokunulmazlıkların kaldırılmasının, terörle mücadeleye katkısının etraflıca değerlendirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Terör bütün şehirleri tehdit etmekte olup, mücadelede yeni ve Türkiye şartlarına özel tedbirlerin üzerinde yoğunlaşmak gerekmektedir.
23 NİSAN DA 'TERÖR'E KURBAN EDİLDİ
“TBMM’nin 96. kuruluş yıldönümü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ‘terör ve şehitler’ gerekçesiyle iptal edildi. Daha iki gün önce S. Arabistan Kralı’nı resmi törenle karşılayanların, stat açılışında top koşturanların, ulusumuz için böylesine önemli bir kutlamayı terör olaylarını bahane ederek iptal etmelerini gerçekçi bulmuyoruz” diyen Eğitim İş Başkanı Veli Demir, “23 Nisan 1920 tarihi, Türk ulusunun iradesini temsil eden TBMM’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Bu nedenle teröre inat, ulusumuzun birliği ve bütünlüğü için her zamankinden daha coşkulu bir şekilde kutlanmalıdır” açıklamasını yaptı ve dedi ki:
“Bilindiği üzere ulusal birliğimizin simgesi olan ulusal bayramlarımız, ya yasaklanmış ya da içeriği boşaltılıp başka günlerle perdelenmiştir. Bu amaçla, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Kutlu Doğum Haftası etkinlikleriyle perdelenmek istenmiş ve bu yıl ilk kez ana faaliyetler kapsamına alınarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın iş takvimine girmiştir. Talim ve Terbiye Kurulu’nun taslak olarak yayınladığı ‘Tarih Dersi Öğretim Programı’ndan, Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, Cumhuriyet devrimlerini çıkaran AKP iktidarı sürekli olarak kutlama yönetmeliklerini değiştirip genelgeler yayınlayarak ulusal bayramlarımızı ne kadar yok saymaya çalışırsa çalışsın, Türk ulusu bayramlarını mandacıların, hilafetçilerin ve emperyalist işbirlikçilerinin keyfine bırakmayacaktır. Görkemli bir şekilde ülkenin her köşesinde kutlayacaktır.”
DP'NİN BAŞINA TBB BAŞKANI FEYZİOĞLU MU GETİRİLECEK?
HÜSAMETTİN Cindoruk, Demokrat Parti’nin taban hareketinin önderleri, Ahmet Yıldırım ve İsmet Koyuncu ile uzun uzun yeni anayasa ile birlikte gündeme gelen başkanlık sisteminin Türkiye’yi karamsarlığa götüreceğini, bunun gerçekleşmemesi için mücadele verdiğini söyledi.
türkiyehavadis.com’da Yekta Yaktı’nın yazdığına göre Cindoruk, “Şayet anayasa değişir ve başkanlık sistemi gelirse, Türkiye’de hiçbir şey artık eskisi olmaz, benim tek amacım bu, bugünkü koşullarda yeni bir partinin kurulmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Mevcut yapının (DP’nin) başına toparlayacak bir lider çıkarırsak, Türkiye’de yeni bir dönemin önünü açarız” dedi.
Yaktı şöyle yazıyor:
“Cindoruk’un bu sözleri üzerine, geçtiğimiz günlerde gündeme taşıdığım, ‘Cindoruk Fevzioğlu’nu DP’nin başına hazırlıyor’ yazımdan yola çıkan, İsmet Koyuncu ile Ahmet Yıldırım, Fevzioğlu’nun DP’nin başına geçmesinin doğru olacağını Cindoruk’a söylediler.
27 Mayıs’ın 2016’da 56. yıldönümü... Bu tarihte DP’liler Yassıada’ya sürüldüler. 15 Eylül 1961’de biten duruşmaların ardından, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan Eylül 1961’de idam edildi.
27 Mayıs’ta, Diyarbakır’da yapacakları toplantının, Ankara’da yapılmasına karar verdiklerini söyleyen, Koyuncu ile Yıldırım’a, Cindoruk “DP’nin kökü çok sağlam, tabanı hâlâ dimdik ayakta, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Metin Fevzioğlu’nun sizin de dediğiniz gibi, DP’yi yeniden ayağa kaldıracağına ben de inanıyorum. Bu konuda Fevzioğlu’nun kararı önemli, 27 Mayıs’ı bekleyelim” dedi...
BİLİYOR MUSUNUZ?
CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan’ın TCK’deki ‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’nun Tayyip Erdoğan elinde tümüyle otoriter amaçla kullanıldığını söyledi ve “Cumhurbaşkanına hakaret suçunu yürürlükten kaldırmak yetmez. Bizim asıl yapmamız gereken, Cumhurbaşkanlığı makamından beklenen yapıcı tavrı ve tarafsızlığı sergilemeyen, her gününü hakaretle geçiren, herkese çatan Erdoğan’ın hakaret suçları için özel yasa çıkarmak, hakarete uğrayanları korumak gerekir” dediğini...
MESAJ PANOSU
(TÜRKİYE-Kazakistan Cumhurbaşkanları Ortak Bildirisi’nden) “İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi devletlerini, İslami yakınlaşmayı desteklemeye ve gelecek yıllarda İslam ümmeti için yeni bir siyasi platform olarak değerlendirmeye davet ederiz.” DHA
MERAKTAYIM; ileride o kalın romanları, o 1.5 saat süren filmleri kim okuyacak, kim izleyecek? Sosyal medya bizi hıza ve kısalığa alıştırdı. David H. GEVİS
VALLAHİ olacak, billahi olacak, Akşener seninle MHP iktidar olacak. Vehbi KAYA
Çukurpınar köyünün pınarları akmaya devam edecek
ISTRANCALARDAKİ yaşamı savunmak adına tahribatı durdurmak için verdiğimiz mücadele de iyi haberlerden bir yenisi daha geldi. Bir zamanlar Kakava Şenlikleri’nin yapıldığı Şeytandere’den sonra, Çukurpınar köyü içme suyu kaynaklarının yanı sıra, Ergene kaynaklarından biri daha kirlenmekten yok olmaktan şimdilik kurtuldu.Kaynak yok olursa, köylerde yaşayanların ve doğal hayatın varlığı söz konusu olamaz. Kaynaklar vahşi madencilik ile yok edildikçe Ergene’nin hayata dönmesini beklemek de hayaldir. Toprağı, suyu ve havayı korumak gelecek nesillere karşı asıl sorumluluğumuzdur. Asıl olan ne kadar temiz su, ne kadar kirlenmemiş toprak, ne kadar orman bıraktığımızdır. Bunu yapmak için de bilimsel verilerle desteklenmiş hukuksal mücadele şarttır. Mücadelemizde hukuki kazanımlar elde ediyoruz. Trakya Platformu bu mücadelede büyük destek ve katkı sunuyor. Bilim ve Hukuk kurulundaki uzmanların değerlendirmeleri ve raporları ile STK lar, yaşamı savunan Belediye Başkanları ve Muhtarlar yaşam alanlarını korumak için bilimsel ve hukuksal veriler desteğinde mücadeleyi sürdürüyorlar. Çukurpınar köyü mevkiinde yapılması planlanan kalker ocağı alan genişlemesi ve kapasite arttırımı, kırma, eleme tesisi projesi ile ilgili olarak Kırklareli Valiliği ‘ÇED gerekli değildir kararı’na karşı dava açtık. Edirne mahkamesi kararı iptal etti, Danıştay 14. Dairesi de onadı.Yaptığımız etkinliğe Bulgaristan’dan Petko Nanchev, Dimitar Nanchev, Kaynarca Belediye Başkanı Serdar Türker, hukukçular Bülent Kaçar, Burak Uğur Gülbay, DAYKO Vakfı Kurucu Başkanı Nusret Türkkan, Kırklareli TMMOB İKK ve ZMO İl Temsilcisi Erol ÖZKAN ile Kırklareli Kent Konseyi Bileşenleri ve Armağan Köyü Muhtarı Recep DAL katıldılar. DAYKO gönüllüleri olarak, Istrancanın doğal varlıklarını ve kültürünü yok edecek yeni projelere karşı Anayasal haklarımız ve ödevlerimiz gereği ‘Çevre hakkı ve ödevini’ yerine getiriyoruz. Yaşam alanlarını korumak için DAYKO Vakfı, Yurttaşlar, Muhtarlar, Kent Konseyleri ve Sivil Toplum Örgütleri ile birlikte, bilim ve hukuk ile işbirliği içerisinde yaşamı savunmaya devam edeceğiz.Göksal ÇİDEM- DAYKO Kırklareli Temsilcisi
Paylaş