Paylaş
UNESCO'nun, dünyanın en iyi 500 mimari yapıtı içine alınan tek eserimizin kıymetini bilmiyoruz
Böyle bir yapıta sahip olduğumuz için çok gurur duyarken sanat şaheserlerinden, güzel duygulardan 1947’den bu yana iki yıldır iktidar olan sağcı, dinci görüşlerle sanatsız, bilimsiz, yobaz ve yoz bir topluma dönüşmemizden ötürü de çok üzüldüm.
Divriği Ulucami, UNESCO tarafından ’dünyanın en iyi 500 mimari yapıtı’ içine alınan tek Türk eseri. Mengüçoğulları 1228’de yapmış; 780 yıl önce Divriği’de. Bir şahaser yapıta gereken değeri veren ve bu sergiyi açan mimar Doğan Kuban ve Basri Hamulu’ya teşekkür ederiz.
Ancak serginin çok güzel resimlerindeki bir görüntü beni iki nedenle çok rahatsız etti.
1- Minare tepesine eğri-büğrü konan hoparlörler, çok çirkin ve rahatsız edici bir görüntü oluşturmuş. Dünyanın en güzel eserini mahvetmiş.
2- O canım minareler 800 yıldır ayakta. Ama bu hoparlörler yüzünden en çok bir-iki yüzyıl sonra yıkılacaklardır. Çünkü;
Hoparlörlerin, tutucularının kablolarının kendi ağırlıkları vardır. Montaj için çakılan dübeller, çiviler ve delikleri vardır.
Hoparlörlerin aldığı rüzgar, yağmur ve kar güçleri vardır. Çivi benzeri tutuculardan sızıntılar olur, böcek yuvaları oluşabilir.
Hepsinden önemlisi ezan okunurken ses gücünün neden olduğu güçlü bir titreşim vardır. Titreşim, frekansı yüksek hafif bir deprem gibidir.
O canım minareler bu ek güçler hesaplanmadan yapılmıştır. Her mühendis, aklı statiğe, dinamiğe biraz eren her sağduyulu insan bunu görür ve bilir. Ama ne yazık ki -dincilerin zulmünden olsa gerek- hiç kimse olayın üzerine gitmedi, gitmiyor. Ben konuya şiddetle dikkat çekmek istiyorum. Bilim/mantık çerçevesinde tartışılsın.
İktidar başta çok kişinin özlediği Hz. Muhammed dönemi, sünneti içinde hoparlör mü vardı? Ezan kavramı Kuran’da da yok zaten. Herkes çıplak sesle okuyan ezan dahil her yerde, her zaman en az 20 yerden anında namaz vakitlerini öğrenebilir. Hoparlörler kaldırılmalıdır, özellikle eski eserlerdekiler. Yoksa minarelerin hepsi dökülecek.
Yılmaz DAĞDEVİREN
Kendisini, mesleği ’siyaset olan ’memur’ sanıyor
SAYIN Bülent Arınç "Milletvekilinin maaşı, benim maaşım ve emekliliğim devlet memurlarının maaşına nasıl endeksli olur" demiş... Okurumuz Erdal Meteoğlu, "Gören de vay be Sayın Arınç ne kadar güzel söylemiş" der, diyerek ekliyor: "Politika yapmanın ve parlamentolarda görev almanın dünyanın her yerinde ’geçici’ bir kamu görevi olduğunu, bir ’memuriyet’ olmadığını bilmiyor. Ya da bilmek istemiyor.
Dünyanın hiçbir yerinde ’parlamenter’ memur sayılmadığı için devlet memurları gibi, sigortalılar gibi bir parlamenterlerin özlük hakları yasa ile tespit edilmemiştir. Arınç’a kadar da gerek duyulmamış. Düşünülmüştür ki bu insanların bir mesleği var ve geçici olarak yaptıkları bu kamu görevi nedeni ile yoksun kaldıkları gelirlerine karşılık, millet de devlet eliyle onlara bir maaş versin. Bu nedenle de kim en yüksek maaş ve emeklilik hakkı alıyorsa devletten ona endekslenmiş bu maaş.
Ama politikacılar bu işi ’kaydi hayat’ şartı ile yapılan bir memuriyet olarak düşününce Sn. Arınç gibi böyle ’sivil’ söylemler geliştiriyor.
Hani ne oldu "25 yıl avukatlık yaptım ipten adam aldım" söylemine? Herhalde milletvekilliği biterse işsiz kalacağını düşündüğünden olsa gerek şimdiden önlemini almaya çalışıyor!
'Bizim uşaklar’
TRABZON’un duayen gazetecisiydi; 1961’de Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’ni kurmuştu; Ömer Güner (83). Önceki gün tedavi gördüğü hastanede vefat etti ’Ömer Abi’. 16 yıl süreyle Trabzon Toprak-İskan Müdürlüğü görevinde bulunmuştu. 1974’de Kıbrıs harekatından sonra hükümet tarafından Karadeniz’nden Kuzey Kıbrıs’a iskan edilenleri, Magosa’ya götürürken çektiği sıkıntıları renkli bir dille anlatırdı: "Bizim Çaykaralı uşakları, MAN kamyonla götürmüştüm. Bizimkiler iskan edilen bölgeleri değil de, yolda gördükleri İngilizlere ait villalara yerleşmek istiyorlardı. Onları gösterilen yerlere yönlendirmek isteyince de tabancalarını çekip havaya ateş ederler ve Rumları tedirgin ederlerdi. Onları zor ikna etmişimdir."
Trabzon’da yerel gazetelerde yazılar yazmış; Cumhuriyet ve bu arada Milliyet’in muhabirliğini de yürütmüştü. Emekli olduktan sonra da hiçbir zaman Trabzon’u, özellikle de Trabzonspor’u ihmal etmemişti. Neredeyse yarım yüzyıla yakın Trabzon’a damgasını vurmuştu.
Trabzon’un simge adamının son haberi dün Cumhuriyet’te Trabzonspor’un teknik direktör arayışı ile ilgili ’Trabzonspor’dan Eriksson bombası’ başlığını taşıyordu. Trabzonluların başı sağ olsun.
THY ek ücret ödüyor mu
ÜÇ gün önce İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan yurda giriş yaparken, mevcut pasaport kontrol kontuarlarına ek olarak THY First Class yolcular için özel bir kontuarın eklendiğini gördüm. Buralarda çalışan polis memurları, İçişleri Bakanlığı adına kamu hizmeti yapmaktadır. Benim merak ettiğim şu: Özel bir şirket olan THY kár etsin diye fazla para ödeyen yolcularına polis memuru tahsisini devlet yetkilileri hangi yasa veya yönetmeliğe dayanarak yapıyorlar? Ya da bunun karşılığında THY devlete ek bir ücret ödüyor mu? Yoksa bu ben yaparım zihniyetinin yeni bir kanıtı mı?
Doç. Dr. Ateş DUMANSelçuk Üniversitesi-KONYA
Zorunlu mu sorunlu mu
ZORUNLU eğitim 32 ilde 9 yıla çıkartılacakmış, geriye 49 ilimiz kalıyor! Hükümetimize önerim, geri kalan 49 ilimize de teşvik uygulayıversinler. Mesela kızlarından ikisini okula yollayanlara 3 büyükbaş hayvan verilsin, ayrıca SBS sınavına yolladıkları her çocuk için % 10 KDV indirimi uygulansın!
Türkan Saylan gibi bir değerin cenaze törenine katılmayan Eğitim Bakanı’nın olduğu ülkede olsa olsa 9 yıllık ’sorunlu’ eğitim olur!Engin BALIM
Biliyor musunuz
BAHÇEŞEHİR Üniversitesi’nin Canterbury Başpiskoposluğu ve Georgetown Üniversitesi’yle ortaklaşa düzenlediği ’Hıristiyanlık ve İslam Açısından Din ve Bilim’ konulu uluslararası konferans 16 Haziran Salı tarihinde Beşiktaş kampusunda olduğunu...
İSTANBUL Üniversitesi’nin maliye kökenli Genel Sekreteri Dr. Yusuf Akça tarafından oluşturulan hizmet içi eğitim programının % 91 oranında başarı elde ettiğini, programın gelecek yıllarda da devam ettirileceğinin açıklandığını...
Paylaş