Dink’in Yazıcıoğlu kadar değeri yok mu?

Ama Atalay, Bakanlık’ta neler olup bittiğini tam olarak bilmediği için yada şöyle söyleyelim, kendi iktidarının atadığı bürokratlar ayak oyunları oynadığı için gerçeği öğrenemiyor. O yüzden gerçeği tam yansıtmayan açıklamalar yapıyor. Yoksa Başbakan’ın imzasını taşıyan rapor üzerine rapor hazırlatır mıydı?

Neyse biz gelelim Gül’ün açıklamalarına... Gül, gerçekten samimiyse helikopter kazasında hayatın kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu için harekete geçirdiği Devlet Denetleme Kurulu’nu Hrant Dink için de görevlendirir.

TBMM, Yazıcoğlu için bir araştırma komisyonu kurdu ama sonuç alınamadı. Cumhurbaşkanı, DDK’yı harekete geçirdi. Peki TBMM, Hrant Dink için ne yaptı. Kocaman bir hiç. Hazırladığı raporun içi boş çıktı.

Eğer Cumhurbaşkanı Gül yaptığı açıklamada samimiyse hemen DDK’yı harekete geçirip tarafsız bir rapor hazırlatır.

Tarafsız bir rapor, hükümetin tüm Türkiye’ye ve dünyaya borcudur. Oktay Ekşi önceki gün de yazdı. Başbakan yanlışı yapanı korumayacağını söyleyip duruyor. Kendi imzaladığı raporda suçlanan polisler için ne yaptı Başbakan? Bir de kendi imzasını taşıyan raporun üzerine rapor hazırlanarak imzasının çürütülmesine seyirci kalmadı mı?

GÜNÜN SÖZÜ

“Başbakan, benim koyduğum anayasayı onaylamayanı yok ederim demek istiyor. Bu aslında demokrasiyi yaşatmayacağım demektir. Bir bilim adamı olarak çok korktum ve üzüldüm. Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Başbakan’ın ‘Bi taraf olan bertaraf olur’ sözleri AB ülkelerinde büyük kaygı uyandıracaktır.”
(Prof. Hurşit Güneş)

Fikri hür irfanı hür

İLHAN Selçuk’un ‘Aydınlama’nın şairi’ diye tanımladığı Tevfik Fikret, ölümünün 95’inci yıldönümünde bugün şairin planlarını kendisinin çizdiği Aşiyan’daki (Farsçada ‘kuş yuvası’ anlamına geliyor) evinde anılacak.

Tevfik Fikret, Atatürk’e büyük esin kaynağı olmuştu. Nitekim, Mustafa Kemal Paşa, “Ben inkılap ruhunu Fikret’ten aldım. Ziyaret edeceğim yerlerin başında elbette Aşiyan gelir” demişti, 19 Ağustos 1918’de.

Aziz Naci Doğan anma günü dolayısıyla, Tevfik Fikret’in ölmez dizelerinden bir seçme yaparak göndermiş. Bazılarını aktarıyoruz:

“Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.”

“Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.”

“Âti çıkınca ortaya mâzi silinmeli.”

“Dünyada şereftir yaşatan milleti, ferdi; /Silkin, şu mezellet tozu uçsun üzerinden.”

“Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin.”

“Acı şeyler, Halûk, fakat gerçek!”

“Arayan, hakkı en sonunda bulur.”

“Bak, ağlıyor vatan yine, bak, anne ağlıyor!”

“Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın gider ayak! /Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!”

Xanthi’ye İskeçe de bakalım

01.07.2010 tarihli yazınızda, THY’de çalışan bir Yunanlı pilotun “Welcome to Constantinapol” diyerek İstanbul’a iniş yaptığından bahsetmiş ve bunun “THY mensupları arasında biraz da kızgınlıkla anlatılan bir hikaye” olduğunu söylemişsiniz.

1. Didim’in girişindeki levhalarda Bodrum’un altına “Halikarnasus”, Didim’in altına “Didima” yazarsak buna kızma hakkımız kalmaz.

2. Aynı davranış Yunanistan’da olsa Xanthi’ye “İskeçe” diye anons yaparsanız, sizi işten atarlar.
Kemal ALTAY

‘Suçlular zinciri’

BİR yerin hastane olabilmesi için kuralları vardır. Vardır da kim dinler! Beşiktaş eski Belediye Başkanı Ayfer Atay, Fulya’daki yeşil alanı BJK’ya spor alanı olarak verir. Aradan yıllar geçer. Alanın bir bölümü kulübe gelir getirmesi için 15 yıllığına benzin istasyonu olarak kiraya verilir. Daha sonra geri kalan kısım da kat karşılığı bir müteahhite verilir; bir bloğu da Acıbadem grubunu satılır. O da haklı olarak yatırıma başlar. Ancak yapı kullanım izni alamaz; çünkü burası imar bakımından ‘sağlık tesis alanı’ ilan edilmemiştir. İnşaat biter, hastanenin ‘Acil’i, istasyonun doğalgaz deposu ile ‘komşu’ olur. Arada bir duvar vardır. Bırakın Sağlık Bakanlığı’nın iznini, Büyükşehir’in İtfaiyesi, İSKİ’si izin verebilir mi? Suçlular mı, herkes! Büyükşehir-Beşiktaş Belediyeleri, Kaymakamlık, Bayındırlık İl Müdürlüğü ve en önemlisi de Beşiktaş Kulübü... ‘Spor rantı’ için İstanbul yağmalanır mı?

Anayasa suçu işliyor

BAŞBAKAN Erdoğan, “TÜSİAD bu Anayasa’yı beğenmiyorsa çıksın açıkça hayır desin, gerekçelerini de söylesin. Diyemiyorsa da çıksın açıkça ben bu değişikliği destekliyorum desin” sözüyle ‘açıkça’ Anayasa suçu işlemektedir.

Zira, Anayasa’nın 25. maddesi’ne göre, “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebeple olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

Başbakan ise TÜSİAD’a düşünce ve kanaatini açıklaması için ‘açıkça’ baskı yapmaktadır. Bu ne kadar baskıcı olduğunun yeni bir kanıtıdır.
Süleyman YAĞIZ-DSP İstanbul Milletvekili

Şevkat Evi mi?

BAKIRKÖY Beleiyesi’nin Şevkat Evi adı altında yaşlı, hasta ve kimsesizlere hizmet verdiği bir yeri var. Yeni yönetim burayı cezaevinden beter hale getirdi.

Yönetmeliğe uygun davranmadılar diye kimsesiz yaşlıları zabıta marifeti ile kapı önüne koyuyor. İki isim; eski milli futbolculardan Tonton Fikret ve Faruk Özdoğan... Başkan Ateş Erzen Bey’in haberi var mıdır bunlardan.
Ayşegül ÖZAY