Dikensiz gül bahçesi

SHERATON Oteli’nde Milliyet yazarı Güngör Uras’la karşılaşıyoruz.

- Abi, CHP Kurultayı’na mı geldin?

- Ne Kurultay’ı Yalçın.. Eskişehir’den, Müzik ve Tiyatro Festivali’nden geldim dün akşam. Eskişehir bilim, kültür, sanat kenti olmuş. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen’in yaptıklarından çok etkilendim.

- Kurultaya gidecek misin?

- ‘Çağrırılırsak tabii gideriz’
diye takılıyor ama izlemeye hiç niyeti yoktu. ‘Ben şimdi Devlet Konukevi’nde dün akşam açılan, Paşabahçe’nin ‘Tarih, Kültür ve Cam Kolleksiyonu’ sergisine gideceğim’ diyordu.

Kurultay’ın yapıldığı Atatürk Kapalı Spor Salonu’na giderken, lobide CHP eski Genel Başkanı Altan Öymen ile karşılaşıyoruz. Boynunda ‘onur delegesi’ yazılı delege kartını takmıştı. Bir süredir Radikal’da yazan Öymen, kurultayı ‘dogal delege’ olarak izleyeceğini söylüyordu.

Eski Adıyaman Milletvekili Celal Topkan, CHP’nin son üç kurultayına dönük olumsuz verilere dayalı çalışma dosyasını bazı delegelerle tartışıyordu. ‘CHP’de seçme ve seçilme hakkı yoktur; bu hak ancak Deniz Bey’in kararına bağlıdır’ diyordu. Bir delege, kendisine hak verircesine başıyla onaylıyor ama ardından da şöyle konuşuyordu:

‘Türkiye elden gidiyor, şimdi bunlarla uğraşmanın sırası değil!

Baykal, 1974’ten beri, (Öymen’in kazandığı kurultay hariç) dünküyle birlikte siyasal yaşamında 16 kurultayı tamamlıyordu.

HİTABET YETENEĞİ Baykal, beklenin aksine konuşmasına erken saatte (11.00) başladı.

Bir liderin kürsüde, hem de ayakta hareketli bir şekilde hele 2 saat 40 dakika süreyle bir metne ya da ‘promter’a bakmadan, hiç dil yanlışlığı ve mantık hatası yapmadan konuşması ‘hitabet yeteneği’ sayılmalıdır. CHP lideri, bunu başarılı şekilde ortaya koydu. ‘Siyaset bilgeliği’ açısından kendisinin aşırı güven duygusuyla yüklü olduğunu salondakilere hissettirdi. Siyasetçiler arasında böyle kabiliyette bir başka lider var mı derseniz, yanıtı ‘hayır’dır.

Geçen kurultayda sadece 2.5 saat süreyle Mustafa Sarıgül’e yüklenen Baykal’ın, önünde bu kez dikenli gül bahçesi yoktu. Muhalefetin gücü kırılmış, ‘seçme ve seçilme’de tek egemen olunmuştu. Kongrelerde ‘son kazanımlar’ sayesinde muhalefetin neredeyse ‘M’si kalmamıştı. Aksine, tüzükte disiplin suçları ağırlaştırıldı. Anayasa Mahkemesi’nin ihtarı üzerine yeniden ele alınan tüzüğün 22 maddesi getirildiği şekliyle kabul edildi. Karşı önerilerle oy çokluğuyla reddedildi. (Kurultay çağrısı için delegelerin 5’te 1’nin yazılı isteğine, bu kez 15 gün içinde noterden onay koşulu getirildi.)

Baykal’
ın etrafında kenetlenen, ‘alana’ çıkmayan bir parti başarılı olabilir mi?

SEÇİM STARTI Ne yazık ki, ‘Ecevit’in modeli’ni Baykal aynen uyguluyor. Yani bu modele göre, partiiçi demokrasi sizlere ömür!.. ‘Çatlak ses’ olmayacak, delege özgür iradesi ile değil ‘güç’ün işaretiyle oy kullanacak. Lider istediğini parlamentoya taşıyacak...

Neyse... Bir söz vardır, uzun konuşanların demokrasi anlayışı daha kıt olurmuş...

CHP’de bu böyle galiba.

Baykal, grup konuşmalarının toparlanmış bir bütününü yaparken, vurgulu bir şekilde 2006 için seçim startı vermesi coşku ile karşılandı. Daha önce AKP için ‘Bu iktidar sandık yoluyla değişmelidir’ diyen Baykal, rejime dönük kaygılarını şöyle gerekçeklendirdi:

‘Türkiye’nin Cumhuriyet kazanımlarının kurda kuşa yem edilmemelidir. Bir başka kurumdan medet ummuyoruz, çare millettir. Halk ne güne duruyor? Cumhuriyet, 1950’de demokrasiyi doğurdu. Şimdi demokrasinin hayırlı evlat olduğunu kanıtlamasına ihtiyaç vardır. Bir çağrı yapıyoruz; bugün demokrasinin, Cumhuriyete sahip çıkma günüdür. Bu olur mu olur? Böylece Türkiye’nin önü açılır. Bu sınavı vereceğiz.’

MAHKEME AYARLAMAK

İktidarın yolsuzlukları üzerindeki çarpıcı çıkışları arasında Baykal’ın ‘...Mahkeme ayarlayarak olmuyor, hakim satın alarak bu işler olmuyor...’ demesini kayda geçirirken, henüz dilinin altında tuttuğunu bazı şeylerin olduğunu da gösterdi.

Erdoğan’a gösterilen şefkat, CHP’li üyelere yok

KULİSLERDE, Kurultay’a katılmayacakları iddia edilen Altan Öymen, Ertuğrul Günay, Metin Tüzün ve Hayrettin Uysal’ın salonda bulundukları görüldü. (Adnan Keskin gelmemişti.)

KAPATILAN CHP’
nin 1992’de yeniden açılmasına önderlik eden Metin Tüzün, tüzük değişikliği üzerine konuşurken, Baykal’ın üç saate yakın konuşmasını Başbakan Erdoğan’a ayırmasını kınarken şöyle konuştu:

Tayyip Erdoğan’a, Başbakanlık yolunu açan düzenlemenin yapılmasında partimizin önemli katkıları olmuştur. Tayyip’e gösterdiğiniz demokratik şefkati kendi üyelerinden saklamayın. Ertuğrul Günay, Altan Öymen’e verilecek haklar, Tayyip’den daha mı az önemlidir?’

CHP eski Genel Başkanı Altan Öymen, yeni Tüzük değişikliğinin eskisinden daha antidemokratik hükümler içerdiğini söyleyerek ‘Tüzük değişikliğini fırsat olarak kullanın, hatadan dönmek faziledir’ diyor ancak bu görüşü dikkate alınmıyordu.

Bedri Baykam (Muhalefetin Tüzük önerileri için) ‘Ne reddedildi, hangi demokratik atılımı yaptık? Bilen var mı? Çarşaf listenin neyi kötüydü de reddedildi’ derken, genel merkezcilerin tepkisiyle karşılaşıyordu.

Atatürk gelse sizin aranızda kirlenir

CHP Van eski Senatörü Mehmet Feyyat, Kurultay’da kendisine konuşma izni verilmemesine tepki gösterdi. Feyyat gazetecilere şöyle dedi: ‘Van’da rektörün tutuklanması, bir yandan Atatürk’ün ağlaması, onun tutuklanmasıdır, diyecektim. Ancak Divan Başkanı korktu, izin vermedi, halbuki ben partinin onur üyesiyim. Önder Sav’a gittim, beni anlamadı. Partide bir takım ‘isimler’ var, bütün bunlar aşılamıyor. Kendilerine, ‘Sizin aranıza Atatürk gelse kirlenir’ dedim. Baykal’da yanlış yok, bütün oyunları çevresindekiler oynuyor. Bu egemen kadrolar, İsmet İnönü’ye de, Ecevit’e de Erdal İnönü’ye de aynı oyunları oynadı.

Zekeriya Temizel’e görev

REKOR sayıdaki delegenin (1158) oyuyla yeniden Genel Başkan seçilen Deniz Baykal’ın, konuşmasında belirlediği gibi ‘ilk seçim MYK’sını’ bizzat kendisinin belirlemesi bekleniyor. PM’nin 68, Bilim Platformu’nun da 12 (18 adaydan) adayın belirlenmesinde Baykal’ın yakın çevresini uzak tuzak tutacağı, eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’le çalışmak istediğini arkadaşlarına iletti. ‘Herşey eski seçimler gibi olmayacak’ diyen Baykal’ın, DSP’den ayrılan Erdoğan Toprak ve Prof. Suat Çağlayan’ı PM listesine alabileceği belirtilirken, Alman- Türk Dostluk Federasyonu Başkanı Ali Kılıç’ın da ismi kulislerde yeraldı. Bugünkü seçimlerde en büyük çekişmenin Bilim Platformu adayları arasında geçeceği anlaşılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları