Paylaş
Patates deyip geçmeyelim, buğdaydan sonra ikinci derecede önemli gıdalarımızdan biri de patatestir. Ağırlıkla üretiminin yapıldığı illerimizden biri de Nevşehir'dir. Bu ilimizin tarımsal üretiminin lokomatifi patates tarımıdır.
Çok değil bundan bir ay evvel 5-5.5 milyon ton patates ambarlarda alıcı bekliyordu, aradan geçen zaman içerisinde bu miktarda önemli bir azalma olmadı. Kilosu 60-65 bin liraya mal olan patatesi bugün 15-20 bin liraya alan yok... Çürüğü, firesi hesaba katıldığında kilosu 8-10 bin liraya gelmektedir. Hiçbir tarım ürününde bu derece üretim değeri ile satış fiyatı arasında fark olmamaktadır.
İşte yaz geldi, havalar ısınmaya başladı, fire ve çürüme de o oranda arttı, eğer 15-20 gün içerisinde önemli bir gelişme olmaz da satamazsak elimizde kalan 3-3,5 milyon ton civarındaki patatesi, yani milli serveti atmak zorunda kalacağız.
Üretici perişan durumda... Patatesin yeraltı suyunu çıkartmakta kullandığı elektrik borcu çiftçi başına 1-1.5 milyardan az değil. TEAŞ'a olan bu borçlar ertelense bile gelecek yıl yapılacak sarfla içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.
Tarım Kredi Kooperatifi'ne olan gübre borçları ödenmediği için yeniden borçlanmak mümkün olmadığı için gübre de alamıyor çiftçi...
Medyada patatesin değerlendirilmesi için yapılan girişimler maalesef boş çıktı. Devlet adına Tarım Bakanlığı'nın kapısını aşındırdık. Devlet kaplumbağa hızıyla giderken sorunlar jet hızıyla büyüdü.
İşte yeni bir üretim mevsiminin başındayız. Al alabilirsen, ek ekebilirsen... İcra Müdürlüğü, Nevşehir'in Kaymaklı Kasabası'na adeta karargáh kurmuş, haraç-mezat satılan traktörün haddi hesabı yok.
Devlet üreticisine sahip çıkmadığı takdirde, bu yaşanan ne ilk ne de son sorun olacaktır.
Osman TUTKUN-NEVŞEHİR
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Ekonominin gelişmediği, kötüye gittiği, insanların mutsuz olduğu bir ülkede demokrasi yeşerebilir mi? Yeşeremez... Halkın umutlarını karartıcı persfektifler çizen ve bu yüzden güvenilirliklerini yitirmiş iktidarların, politikacıların ve siyasi partilerin de tümünün tartışılmaya açılması gerekir. Yanlış olan politikanın özü değiştirilmelidir.’’
(SBF öğretim üyesi Prof. Sinan Sönmez)
657'liler de
affa alınsın
AF Yasası tekrar gündeme gelecek gibi görünüyor, bununla ilgili bir hususu hem yöneticilere, hem hükümete sizin vasıtanızla hatırlatmak istiyorum. TCK'da 'Yüz kızartıcı suçlar' denen bir takım suçlar var. Bunlar affedilseler bile memuriyete giremiyorlar. Bu çok büyük bir haksızlık, bunların bir kısmı kendi görevinde bu suçu işlememiş. Sadece normal hayatında haksızlığa uğradığı için sahtecilik yapmış veya bir karpuz çalmış, tesadüfen yakalanmış, hüküm giymiş, onun için görevden atılmış veya kamu görevine bir daha alınmamış. Hatta yılları yanmış, cezasını çekmiş, akıllanmış, daha dürüst olmuş kişiler bunlar.... Bunların da af kapsamına alınması iyi olur gibi geliyor bana.
Bu kesimin de af kapsamı içine alınması, 657'nin ilgili maddelerinin değiştirilmesi uygun olur inancındayım.
Rıza ÜNLÜ-AKHİSAR
EFES Pilsen'in Final Four maçı için Yunanistan'la oynayacağız. Dışişleri, Yunanistan ile anlaşarak bu maçı izlememiz için kısa bir süreliğine vizeyi kaldırması için girişimlerde bulunamaz mı?
Lütfi DEMİR-ISPARTA
ANTALYA'daki SS Gülistan Kooperatifi'ne 1992 yılında üye olarak arsa sahibi olmak istedik. Bu amaçla Muzaffer Yılmaz ve oğlu İbrahim Yılmaz'ın başında bulunduğu kooperatife üye olduk. Taksitlerimizi ödeyerek toplam 3 bin mark karşılığında bize Kepez Belediyesi'ne bağlı olan Odabaşı Köyü Untalan mevkiinde 'Kuzey Kent Projesi' dahilinde tapulu 500 metrekare arsa sözü verdiler. 8 yıldır tapu ve imardan haber yok. Son 5 yıldır da parayı verdiğimiz kişilerden haber alamıyoruz.
Resul HARPUTLUOĞLU-İSTANBUL
DSİ'liler:
Perişanız
DSİ Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan teknik elemanlar içinde bulundukları ekonomik sıkıntıları dile getirmek için başlattıkları çalışmalar çerçevesinde bir takım bilgi ve belgeleri bir dosya haline getirmişler... Ayrıca DSİ bünyesinde toplanmış olan 5.500'ün üzerinde imzalı dilekçeyi ilgili makamlara sunmuşlar. Herkesin okumasını, görmesini isteyerek şöyle diyorlar:
‘‘Bu taleplerimizin çeşitli platformlarda gündeme getirilmesi ve ücretlerimizin eşdeğer kuruluşlardaki meslektaşlarımızla aynı düzeye getirilmesi için gereken hassasiyetin gösterilmesi hususunda yardımlarınızı bekliyoruz.
Bazı kurumlarda teknik personel maaşlarına bir bakarsak.
Merkez Bankası 1.3 milyar, Hazine Müsteşarlığı 645, TSE 600, TRT ve TAEK 560, DPT, ÖİB, Dış Ticaret Müsteşarlığı 510, BOTAŞ, TBMM 500, TEAŞ, TEDAŞ, TEMSAN 460 ve DSİ 270 milyon.
Görüyorsunuz, gece gündüz demeden, ülkemizin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesi için çaba harcayan DSİ'li teknik elemanların ne büyük haksızlığa uğradıklarını... Açlık sınırındaki bizlerin onurlarını ayaklar altına alan bu durumun düzeltilmesini istiyoruz.’’
6 Süleyman
TBMM'deki 6 Süleyman'dan birisi cumhurbaşkanı olmalı.
Ne gelirse Süleyman'lardan gelir. Aslında Süleymanlar çok şanslı; peygamber, padişah, başbakan, cumhurbaşkanı, parti ve takım başkanı oluyorlar. Süleyman Demirel'e takılıp kaldık. Oysa Meclis'te başka Süleyman'lar da var: MHP'den Süleyman Çoşkuner (Burdur), Süleyman Turan Çirkin (Hatay), Süleyman Servet Sazak (Eskişehir), ANAP'tan Süleyman Çelebi (Mardin), FP'den Süleyman Arif Emre (İstanbul), MHP'den Süleyman Yağız (İstanbul) DYP ise Süleymansız... En şanslı parti MHP... Bu altı kişiden biri cumhurbaşkanı olabilir. Cumhurbaşkanının adı Süleyman olsun da, soyadı ne olursa olsun, fark etmez.
Süleyman EKİM
AFYON
Siyasette
ince hesaplar
BİR siyasetçi dostumuzla konuşurken Ankara'daki kulisleri anlatıyor. Sayıları az da olsa bazı milletvekillerinin açığa çıkmayan görüşleri şöyleymiş...
Tansu Çiller'i sevmeyip 'Baba'ya yakın olan bir isim diyormuş ki:
- Demirel'in yeniden cumhurbaşkanı olmasını istemiyorum, parti kursun, bizi arkasına toplasın.
Mesut Yılmaz tarafından sevilmediğini bilenlerden biri ise şöyle diyormuş:
- Ben Mesut Yılmaz'ın cumhurbaşkanı olmasını istiyorum. Çünkü bir dahaki seçimde beni aday göstermeyeceğini biliyorum.
Demirel karşıtları da şöyle konuşuyormuş:
- Baba yeniden cumhurbaşkanı olsun. Yoksa kalkıp parti kurar, bizim partinin oylarını böler, milletvekilliğimiz de gider.
Bir başkası da şöyle konuşuyormuş:
‘‘Kursun, barajı aşamaz...’’
Kulislerde dün yeni bir isim ortaya atılmış; Murat Sökmenoğlu...
Sökmenoğlu için ‘‘Demirel'e saygılı, Cindoruk'a yakın, DYP/DYP kökenli, ANAP'a sempatik, MHP'de sevecen bir isim...’’ deniyormuş... Babası Tayfur Sökmenoğlu'nun da Hatay eski cumhurbaşkanı olması bir başka artısıymış...
Kurt siyasiler böyle havaları çok sever.
Paylaş