Devlet Denetleme Kurulu raporları Cumhurbaşkanlığı sitesinden kaldırılmış

CHP eski İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek’le dün Akatlar MKM’de düzenlenen CHP il örgütünün İstanbul’un ’su, deprem, ulaşım ve enerji’ konusundaki paneller dizisinin ikincisinde karşılaştık.

"Balıkesir SEKA ile ilgili raporu görmek için Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesine girdiğinde gözlerine inanamadığını" belirtti ve şunları söyledi:

"A. Necdet Sezer döneminde, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak çalışan Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) 2002-2007 raporları siteden tümden kaldırılmış. Yaptıkları yolsuzluklardan artık utanmaya mı başladılar, nedir?"

- Neler yazıyordu bu raporlarda?

- Neler neler... DDK raporunda, en önemlisi Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Ticaret A.Ş.’ye satılan Balıkesir SEKA’nın değer tespit çalışmalarında amortize edilmiş teknik değerinin 55 milyon dolar, piyasa kapitilizasyon değerinin ise 51 milyon dolar olmasına rağmen 1.1 milyon dolara anılan şirkete satıldığı ifade ediliyordu. Ne yazık ki, satış işleminden sonra, şirketin muhafaza ve emniyetine bırakılan maddi duran varlıklardan 1 trilyon 729 milyarlık kısmının şu anda mevcut olmadığı Yüksek Denetleme Kurulu raporunda da yer alıyor.

- Başka kaldırılan raporlar...

- ÖİB’nin 2001, 2002, 2003 yılları eylem ve işlemlerinin araştırılıp denetlenmesine ilişkin raporlar... Bir ifade: "Özelleştirilen bazı kuruluş, işletme ve varlıklar; değerinin altında satılmıştır. Değerin altında satışın gerekçesini oluşturan; ekonomiye katkı sağlanması, iş olanağının artırılması, teknolojik yenilik ve yatırımların yapılması gibi gerekçeler, devir sözleşmelerinde güvence altına alınmamıştır. Bunlar yarın bilimsel verilerle gündeme getirildiğinde bunlara karşı duyarsız kalanları önce torunları lanetleyecektir.

Devam ediyor Şimşek:

- DDK raporlarının Cumhurbaşkanlığı’nın resmi internet sitesinde bulunması birilerini rahatsız etmiş olacak ki kaldırılmış... Sansürlenmiş yani... Sayın A.Necdet Sezer’in incelettiği ve yolsuzluk ve usulsüzlüklerin sıralandığı raporlar yok sayılarak site, AKP’ye göre tanzim edilmektedir. Buradan da anlaşılmaktadır ki, Sayın Abdullah Gül, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı’nı yapmaktadır, Türkiye’nin değil... Bu arada Deprem Sempozyumu’na büyük bir kalabalık gelmiş; biliniz ki, çoğu Belediye Başkanlığı, Meclis ve İl Genel Meclis üyeliği için kendisini Baykal’a göstermek istiyor. İlginç aday isimleri dinliyoruz partililerden; siyaseten ’dolu’ olan Berhan Şimşek’i de sorunlar üzerinde:

"Kadir Topbaş döneminde İstanbul’da depreme hazırlık konusunda hiçbir şey yapılmadı, Büyükşehir İmar Komisyonu ’rantsal dönüşüm’ ve ’emsal artışları’ için çok yoğun (!) çalışırken, Büyükşehir’in Deprem Komisyonu kaç kere toplandı acaba? Hükümet Ulusal Deprem Konseyi’ni lağvetti. Oysa uzmanlar, olası bir deprem için tarih bile veriyorlar. Korkuyla yaşamak yerine, hazırlık yapmayı istiyoruz. İl örgütümüz, İstanbul’un sorunlarına çözüm bulmak üzere bilim adamları ile ciddi çalışmalar yapıyor."

BÜYÜKŞEHİR’İN AĞIRLAMA BÜTÇESİ

Bu arada geçen dönem birlikte görev yaptıkları milletvekili Ersin Arıoğlu’nun Japon uzmanlarla birlikte hazırladığı bir rapora dikkat çeken Berhan Şimşek, "Rapora göre yılda 2 milyar dolar olmak üzere 30 yıl süreyle toplam 60 milyar doların iyileştirme planı için tahsis edilmesi gerekmektedir. Bu yapılmıyor. Eğer güçlendirmeden önce bir deprem vuku bulursa, tüm fatura bu rakamın 5 misline ulaşıyor... Büyükşehir Belediyesi’nin konaklama ve ağırlama bütçesinin, deprem bütçesinden 2 kat daha yüksek olduğunu söylersem işin vahameti daha iyi anlaşılabilir."

ÇETİNKAYA UNUTMASIN

Şimşek, AKP
Milletvekili (Diyarbakır Bölge Valiliği’ne gitmekten çekinen) Necati Çetinkaya hakkında Meclis’te kendisinin yüzüne karşı yaptığı bir konuşmayı hatırlatıyor: "Milletvekili olmasına karşın, ailesinin mağazalarında ticari ortaklığı olan ve şirketlerinin sattığı televizyonların bandrol cezasını TRT’ye ödemediği için konuyu gündeme getirmiştim. Bu nedenle, TRT ile anlaşmazlıkları o günlerde basına düşen konunun tarafı, siyasi parti liderlerinin mal varlığı ile konuşmaya hakları yoktur. Niye hisselerini kayyuma devretmiyor hálá? Siyaset ve ticaret bir arada olmaz, olursa buna nüfuz ticareti denir. Ama günümüzdeki anlayış, Ahtapotun Kolları Partisi’nde) maalesef böyle ne yazık ki..."

DEPREMİN YOL KİTABI

Deprem Sempozyumu’nda Prof. Haluk Eyidoğan (İTÜ), Mustafa Erdik-Eser Durukal (Boğaziçi Ü.), Murat Balamir (ODTÜ), Cemal Gökçe (İnşaat Mühendisleri), Hasan Boduroğlu (Türkiye Deprem Vakfı Başkanı), Eyüp Muhçu (Mimarlar Odası), Oktay Ergünay (Afet İşleri eski Genel Müdürü), Mikdat Kadıoğlu (İTÜ), İlter Çelik (Makine Mühendisi) muhtemel bir İstanbul depremi üzerine çarpıcı konuşmalar yaptılar. NTV’den Oğuz Haksever’in konuşması ise bir tez çalışması gibiydi. Sempozyum Başkanı CHP İl Başkanı Gürsel Tekin’in hazırlattığı ’İstanbul Depremini Beklerken Sorunlar ve Çözümler’ bildiri kitabı, İstanbul’da olabilecek bir depremin 30 yıllık izini gösteriyor bize... Toplantının ilginç esprisini de Kamber Doğan yaptı: "Yerel seçimlerde, el feneri dağıtalım!"

Bizans’ın sembolü haç değil hilaldi

BİR belgesel çekimi sırasında Kayseri Kalesi’ne asılan haçlı Bizans bayrağının (!) Kayserilileri fena halde kızdırdığı ve çekimin yarıda kaldığı, aklı başında çok kişiyi kara kara düşündürdü. Yobazlığın bu kadarı da olur mu? Araştırmacı-gazeteci ve biyografi yazarı Orhan Karaveli, bu konuda şaşırtıcı şeyler söylüyor:

"...Pek bilinmez ama Bizans’ın simgesi haç değil hilaldi. Sikkelerinin üzerinde bile hilal resmi vardı: İstanbul’un fethi sonrasında hilalle tanışan genç Fatih Sultan Mehmed, hilali sevip benimsemiş ve sancaklarını hilal ile süsleyen ilk Türk ve Osmanlı Sultanı olmuştur. Sonraki yıllarda Cezayir, Tunus ve Pakistan gibi İslam ülkeleri bayraklarına hilali alırken, S.Arabistan, Ürdün, Yemen ve Suriye gibi Arap ülkeleri hilalden özenle uzak durmuşlar ve durmaktadırlar. Özetle, hilal ilk kez Hıristiyan Bizanslılar tarafından resmi sembol olarak kullanılmıştı ve ciddi bir olasılıkla bayraklarında da haç değil hilal vardı. Dizi çekimi yapanların yolları tekrar İmparator Tiberius’un ’Caesarea’ adını verdiği 4000 yıllık Kayseri’ye düşerse haçlı bir bayrak yerine hilalli bir bayrak kullanabilirler ve işlerini de sanırım daha rahat görebilirler..."

Yine kızabilir

SAYIN Başbakan... Birkaç gün sonra "almayın" dediği gazetelerin tirajının daha da arttığını görünce, bu kez ilçe kongrelerinde, iftar yemeklerinde ve her toplantıda "Emrime neden uymadınız?" diye parti üyelerine kızıp, onları azarlayıp, hatta "Ananızı da alın gidin" diyebilir (mi?)

SAVCILAR, Deniz Feneri’nin Türkiye’deki sorumlularını bayram öncesinde sorguya alabilecekler mi?

Devrim EKİN
Yazarın Tüm Yazıları