Paylaş
Pulak, “İlgilenenler okuyabilir, vakti olmayanlar hemen silebilir” diyor. Biz bu renkli notları sizlerle paylaşıyoruz: “Seveni de sevmeyeni de çoktur Demirel’in... Ama millet, artıları eksilerinden çok fazla olduğu için şimdi saygıyla anıyor onu. Hele günümüz liderlerini görünce, insanın koşup sarılası geliyor Demirel’e. Başbakanlığı da, cumhurbaşkanlığını da başarıyla yaptı. Zaman zaman siyasi mücadelenin dozunu kaçırdıysa da, rakiplerine karşı dikkatli ve saygılı davrandı. Kimseye hakaret etmedi, kimseyi küçük görmedi, kin tutmadı. Anayasaya ve yasalara sadakati, ülkenin tek bir çakıltaşını bile gözden çıkarmaması, Türklüğü ve bayrağı yere düşürmemesi, milli değerlerimize sahip çıkması, alkışlanacak özellikleri olarak dikkati çekti. Ayrıca mühendisliğini iyi kullanması...”
DEMİREL’LE BİRKAÇ SAATLİK YEMEKTEN İZLENİMLER...
SİYASİ hayatımızda Süleyman Demirel'in seçkin bir yeri vardır. Mücadeleci, pes etmeyen, darbelere rağmen dik durabilen, 6 defa gidip 7 defa gelen bir liderdir o…
Seveni de, sevmeyeni de çoktur Demirel’in. Ama millet, artıları eksilerinden çok fazla olduğu için şimdi saygıyla anıyor onu. Hele günümüz liderlerini görünce, insanın koşup sarılası geliyor Demirel’e... Başbakanlığı da, Cumhurbaşkanlığını da başarıyla yaptı. Zaman zaman siyasi mücadelenin dozunu kaçırdıysa da,rakiplerine karşı dikkatli ve saygılı davrandı. Kimseye hakaret etmedi, kimseyi küçük görmedi, kin tutmadı.
Anayasaya ve yasalara sadakati, ülkenin tek bir çakıl taşını bile gözden çıkarmaması, Türk’lüğü ve bayrağı yere düşürmemesi, milli değerlerimize sahip çıkması, alkışlanacak özellikleri olarak dikkati çekti.Ayrıca mühendisliğini iyi kullanması, Anadolu’yu barajlarla süslemesi, su ve yol sorunlarını önemli ölçüde çözmesi, milletin takdirini kazandı. Çoban Sülü, barajlar kıralı ve baba gibi sıfatları hakkıyla taşıdı ve köyden çıkışını hep iftihar vesilesi olarak tanımladı.
Aslında Demirel’le ilgili yazılacak çok şey var. Ama ben, geçmişin muhasebesini yapmaktan çok, 21 sene sonra can dostum Ali Şen sayesinde siyasetin bu dev çınarıyla birlikte yediğimiz yemekten bahsetmek istiyorum. Demirel siyasette nasıl bir efsaneyse, Ali Şen de sadece sporda, futbolda değil, dostlukta ve vefada da bir efsanedir. Dostlarını görevlerinden ayrıldıktan sonra daha çok arar, sorar, ilgilenir. Bu hafta Demirel’i Bodrum’da ağırladı. Geçen hafta 98 yaşına giren Kenan Evren’i unutmadı, Bodrum’dan Ankara’ya yaş günü pastasını yolladı. İşte böyle vefalı bir insandır Ali Şen.
Demirel şerefine evinde verdiği davete ve sonra balıkçı Sait’teki akşam yemeğine beni de davet etti. 21 sene sonra karşılaştığım 90 yaşındaki Demirel’in hafızası hala müthiş güçlüydü. Yavuz Donat’la ikimizi bir arada görünce, ’’yine dipdibeler. Bunlar birbirinden hiç ayrılmaz’’ dedi. Mehmet Barlas’la sohbet etti, ilginç şeyler söyledi.Geleceğe yönelik tahminler yaptı. Hep ölçülü davrandı ve hep devlet adamı kimliğine uygun seviyeli sözler sarfetti. Kendisinden izin almadığım ve özel sohbette söylenen şeyler olduğu için,anlattıklarını yazmayacağım. Ancak Türkiye’nin geleceği için umudunu ve moralini kaybetmediğini belirtmekle yetineceğim.
KİMLER KATILDI
Ali Şen’in davetinde İsmet Sezgin, Nahit Menteşe, Zincirbozan’dan kader arkadaşı CHP’li Celal Doğan, yine CHP’nin başarılı Spor Bakanı Fikret Ünlü, Muğla’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Osman Gürün, Demirel’i siyaset yolculuğunda hiç yalnız bırakmayan AP Gençlik Lideri Taylan Bilgen, yine vefalı dost Orhan Keçeli, Süleyman Bey'i iç ve dış uçak yolculuğunda taşıyan THY’nin ünlü başpilotu Halük Sezener ve daha pekçok ünlü şahsiyet vardı.
Türk siyasetinin bu dev çınarıyla geçirdiğim birkaç saat, beni geçmişe götürdü. Geride bıraktığımız elli yıl, (yani yarım asır) bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Gürsel’li,İ nönü’lü,Demirel’li, Türkeş'li, Bölükbaşı’lı, Ecevit’li, Özal’lı yıllar…Türk basını Türkiye’yi Demirel’in yurt gezileri sayesinde tanıdı. Dünyayı ise rahmetli Turgut Özal’la yaptığı dış seyahatlerle…Her iki liderin de Türk basınına yaptığı değerli katkılar unutulmaz. Keşke siyasette rakip olacaklarına, birlikte çalışma imkanı yaratsalardı da, Türkiye’yi uçursalardı. Birlikte çalışma teklifini ve (Demirel Cumhurbaşkanı-Özal Başbakan)önerisini Ekrem Ceyhun’un Süleyman Bey'e götürmesine rağmen, maalesef kabul görmedi. Eğer kabul edilseydi, ülkemiz bugün bambaşka bir durumda olurdu.
Üç aday birlikte en az 2’şer kez TV’de tartışmalıdır
İBRAHİM Betil’in öncülüğünde ‘Adaylara çağrı’ kampanyasında “Cumhurbaşkanı adaylarını hep birlikte TV’de aynı programda görmek istiyoruz” denildi.
Kampanyanın gerekçesi için “Cumhurbaşkanı adaylarını tanıyalım. Adaylar farklı konuları TV’lerde, karşılıklı konuşsunlar. TV kanallarını cumhurbaşkanı adaylarıyla birlikte program yapmaya çağırıyoruz. Üç cumhurbaşkanı adayını birlikte görelim. Ülkeyi geren tek tek propaganda mitinglerinden sıkıldık” deniliyor.
“Biz de, demokratik ülkelerde olduğu gibi, adayların televizyonda birlikte katılacakları en az iki programda Türkiye’nin iç ve dış politikasını, dünya sorunlarını ve hedeflerini karşılıklı konuşup tartışmalarını istiyoruz.”
MUHALEFETE SAYGI DUYMUYOR
Erdoğan, ilk seçim öncesinde Deniz Baykal’la TV’ye çıkmış, ondan sonra hiçbir zaman bir liderle ekranı paylaşmamıştı. Amerika’nın seçim kampanyası ile ilgili bütün kampanya örneklerini alan Erdoğan’ın, muhalefet liderleriyle ‘kantara’ çıkmamasının nedeni tam anlaşılamıyor.
CHP’nin yeni transfer edilen bürokratları hemen 201 metrelik projelere kapıyı açtılar
Maltepe’de cevap bekleyen sorular?
GEÇEN yıl Maltepe, Cevizli Mahallesi Tugay Yolu’nda bulunan, İller Bankası’na ait 24 dönümlük arazi ve bitişiğindeki 13 dönümlük yeşil alan birleştirilerek, plan değişikliği yapılmış ve imara açılmıştı. Tugay Yolu, konum itibariyle alışveriş merkezlerinin olduğu, lüks konutların yapıldığı bir bölge... 2.5 emsal ile ticari alan olarak yapılan planı müteakip, CHP il ve ilçe örgütü bu alanda bir basın açıklaması yaparak, yeşil alanın imara açılması ve emsalin yükseltilmesi neticesinde birilerine rant aktarıldığını öne sürmüştü. CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın o gün neler söylediği basından ibretle okunabilir.
Bu yerle ilgili olarak İstanbul Şehir Plancıları Odası, yapılan plan değişikliğinin kamu yararı gütmediği için dava açmıştı. Açılan dava sonucunda atanan bilirkişi Oda’nın itirazını haklı bulmuştu. Davanın önümüzdeki günlerde sonuçlanması bekleniyor.
BAŞBAKAN MALTEPE SİLUETİNE NE DER ACABA
Siluet meselesine gelince...
CHP’nin şehrin siluetini bozan binalara karşı olan tavrı, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yüksek emsal ile rant yaratılmasına karşı yaptığı açıklamalar ortada iken Maltepe Belediyesi’nin Rönesans İnşaat’a (AOÇ’de yapılan Başbakanlık Sarayı’nın müteahhidi) ruhsat vermesi anlaşılır gibi değil... Bu İBB kulislerinde en çok konuşulan bir konu.
201 metre yüksekliğinde mix denilen her şeyin yer aldığı projenin, ‘Anadolu’nun en yüksek yapısı’ olacağı belirtiliyor. Maltepe’de CHP’li üyeleri en çok rahatsız eden bu konu; “Gökkafes gibi bir sorunla karşılaşır mıyız?” sorusu dikkat çekiyor. Çünkü, Maltepe’nin silueti tamamen değişecek. (Başbakan, Zeytinburnu’ndaki yapının müteahhidine ‘küstüğünü’ söylediğine göre, 201 metrelik bir gökdelenin mütehhidi Erman Ilıcak’a ne der şimdilik bilinmez, ona küslükten öte ağır bir ‘ceza’ verebilir.)
İstanbul’un önemli bir coğrafyası olan Dragos’un yüksekliği 107 metre olduğu düşünülürse buraya yakın gerçekleşecek bu projenin nasıl bir ‘ucube’ olacağı önceden hesap edilebilir. (Beşiktaş’taki Zorlu Center’in de ilk baştaki inşaat alanı 343 bin metrekare idi; bugün yeraltı katlarıyla birlikte 1 milyon metrekareyi aştığı iddia edilmektedir.)
İşin ilginç yanı, Büyükşehir’den onay almak yerine Maltepe Belediyesi’nde alelacele bir estetik kurul oluşturulmuş ve siluet onayı verilmiştir. Böyle bir örnek şimdiye kadar ne CHP’li ne de AKP’li belediyede görülmemiştir.
CHP’nin muhalif çevrelerinde, Deniz Feneri Davası’nın belgelerini Almanya’da temin ederek Kılıçdaroğlu ile Türkiye’ye getiren siyasetçi olarak tanınan, eski MYK üyesi ve önceki dönemde de milletvekili adayı olan, CHP’li Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın başkanlığının henüz 100’ncü gününde bu kadar riskli projeleri belediyesinden ‘acil’ olarak geçirmesi çeşitli söylentilere yol açıyor. “Kılıç bu projeye onay vermesiyle yarın AKP tarafından nasıl bir tuzağa düşürüldüğünü anladığında vakit geçmiş olacaktır” dedi bir Meclis üyesi… “Parti yöneticileri bu işe karşı hiç sevinmemelidirler. Çünkü Kılıçdaroğlu ve Kılıç’a ağır bir fatura çıkabilir” diye de ekledi.
“Ayrıca” diye hiç hoş olmayan bir not daha iletiyor:
“24.07.2014 günü Maltepe Belediyesi, ‘Organik Pazar’da iftar yemeği verdi. Yemekte Rönesans İnşaat’ın özel masası vardı; neden sonra anlaşıldı, firma iftarın sponsoruydu! İftarda başkan Ali Kılıç, masayı göstererek Rönesans İnşaat’a teşekkür etti. Bayramdan iki gün önce de CHP İlçe Başkanlığının iftarında sponsor yine Rönesans İnşaat’tı; bir çok partili bu durumu protesto ederek iftara katılmadılar. Sonradan öğrendik; 6 meclis üyesi gelmiş;17’si gelmemiş… Zaten iftara ilgi de azmış!..”
‘ZEKA ÜRÜNÜ’ PROJELER
İftara katılmayanların bildikleri çok şey olsa gerek…
“Yalçın Bey, yerel seçimlerden sonra Maltepe’ye transfer edilen ‘belediyecileri’ yazmıştınız.
MHP’li başkanın gelmesinden sonra Mersin’den ayrılmak zorunda kalan Ali Ekber Asker…
CHP’li Tekirdağ Belediyesinde eski başkanın yerine seçilen Kadir Albayrak’ın makama oturmasından sonra ‘boşta kalan’ Sinan Çetiz (Eşi de Kadıköy’e Kentsel Tasarım Müdürü oldu) Her ikisinin de Maltepe’ye gelmelerinden sonra ranta dayalı projelerin hemen gündeme gelmesi, büyük bir ‘zeka ürünü’ olarak kabul edilebilir.
Maltepe ile ilgili daha başka rant projeleri de gündeme gelirse hiç şaşırmamak gerekiyor.
‘Süper hâkim’ midir?
MESLEKTAŞIMIZ Ayşegül Usta’nın dünkü haberine göre, casusluk yaptıkları gerekçesiyle soruşturulan ve yaklaşık 86 saat devam eden sorguda, İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimi İslam Çiçek, 49 şüpheliden 32’sinin savunmasının alındığını belirterek, sorgunun kilitlendiğini ve bundan sonra dosya üzerinden karar vereceğini açıkladı ya... Peki sorgulaması bitmeden geri kalan kişiler için dosya üzerinden nasıl karar verilebilir?
Bu tam bir hukuk skandalıdır.
Böyle bir kararın verildiği ülkede hiç bir kişi Anayasal güvence altında olamaz.
THY’nin jesti
GEÇEN haziran ayında THY ile ilgili bir yakınmama sayfanızda yer vermiştiniz. Sadece olumsuzlukları değil, olumlu yaklaşımları da paylaşmak gerektiğine inandığım için size yeniden yazmak istedim. Kabin ikram hizmetlerinde bir aksama sonucu kızım (Gökçe Baturay) için 30.05.2014 tarihli Stuttgart-İstanbul uçuşunda sipariş etmiş olduğum doğum günü pastası verilmemişti. Müşteri hizmetleri bir maille özür diledi ve adres teyidi yaparak bir hediye göndereceklerini bildirdiler. Aradan bir ay geçti. 28.07.2014 tarihinde yine Stuttgart-İstanbul uçuşunda kızım önceden check-in yaparak kontuara geldiğinde bir sürpriz yapılarak koltuğu upgrade edilmiş ve business uçması sağlanmış. 2.5 saatlik uçuş rüya gibi geçmiş. Bu jest hem beni hem de onu çok mutlu etti, THY’nin sandığım kadar ilgisiz olmadığını gördüm. Gösterilen duyarlılık ve ilgi için teşekkür maili yazdım ve sizinle de paylaşmak istedim.
İyi çalışmalar diliyorum.
Doç. Dr. Nihan YAPICI
Paylaş