Paylaş
İşte o not:
“Mısır’daki gelişmelerin başta Sayın Başbakan olmak üzere iktidarı ve tarikat çevrelerini üzdüğü kuşkusuz. Çünkü Müslüman Kardeşler hareketi ile AKP ve tarikatlar ikizdir. Müslüman Kardeşler örgütünün kurucusu Hasan El Benna ve ideoloğu Seyyid Kutup’un demokrasiye, laikliğe ve silahlı kuvvetlere bakışı ile bizim iktidar partimizin bakışı aynı: “Demokrasi, faşizm durağına ulaşmak için binilen bir tramvaydır“. AKP ve Müslüman Kardeşler arasındaki bu çarpıcı benzerliğe, hatta ayniliğe rağmen, Mısırlılara haksızlık etmemek adına şu gerçeğin altını çizmek zorundayız: Seyyid Kutup 1966’da idama gönderilmeden önce, tevatür derecesinde yaygın bir iddiaya göre, “Cemal Abdünnasır’dan özür dilemesi halinde hayatının bağışlanacağı“ kendisine söylenmiş, fakat Seyyid Kutup bu teklifi reddederek “Bir Müslüman, bir münafıktan özür dilemez“ demiştir. Yani, Abdünnasır’a suikasttan ölüme giderken bile ona (Nasır’a) “kâfir“ demiyor, “münafık“ diyor. Bizde ise Atatürk, malum çevrelerde “kâfirlikle“ suçlanır. Oysa ki Nasır, bir vatan kurtarmadı, sadece emperyalizme diklendi, Arap milliyetçiliğinin önünü açtı. Atatürk’ün ise yaptıkları ve başardıkları ortada.
Dar kafalılığın bile bir kalitesi olmalı...Gani AŞIK
Eski milletvekili ve din adamı
KEİ Sekreteryası’nı taşıyoruz
İstinye’deki Müşir Fuat Paşa Yalısı güçlendirilecek
EMEKLİ Büyükelçi Nurver Nureş’in ‘KEİ’ye bina bulamadık gitti’ (28 Haziran) tarihli yazısına Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşler Genel Müdürü, Büyükelçi Mithat Rende şu açıklamayı gönderdi.
“1992’de ülkemizin kuruluşuna öncülük ettiği ve Sekretaryasına İstanbul’da ev sahipliği yaptığı Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ), dış politika önceliklerimiz arasında her zaman en üst sıralarda yer almış bir bölgesel işbirliği mekanizmasıdır. Ülkemizin KEİ’ye verdiği önemin en belirgin göstergesi olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız, KEİ’nin kuruluşunun 20. yıldönümü vesilesiyle geçtiğimiz yıl İstanbul’da KEİ Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne ev sahipliği yapmıştır. Zirvede KEİ’nin önümüzdeki on yıllık sürece dair hedeflerini belirleyen Ekonomik Gündem Belgesi ile buna ilişkin siyasi taahhüt niteliğindeki İstanbul Zirve Bildirisi kabul edilmiştir.
Geçtiğimiz yıl ayrıca örgütün dönem başkanlığını üstlenen ülkemiz, ‘Bölgesel İşbirliğinden Refah Ortamına’ teması altında, başta Dışişleri, İçişleri, Ulaştırma ve Maliye bakanları toplantıları olmak üzere, çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yaparak KEİ ülkeleri arasındaki işbirliğinin daha da ileriye götürülmesi amacıyla zengin bir faaliyet takvimi uygulamıştır.
Öte yandan, Sekretarya’nın 2010 yılında girdiği beklenmedik mali sorunlar karşısında, ülkemiz tek başına KEİ bütçesine önemli bir miktarda katkıda bulunarak bütçeyi güçlendirmiş ve örgütün faaliyetlerini aksatmadan sürdürebilmesini sağlamıştır.
İstanbul’da ev sahipliği yaptığımız KEİ Sekretaryası’nın İstinye’deki Müşir Fuat Paşa Yalısı’ndan taşınması kararı ise, 2007 yılında düzenlenen Deprem Yönetmeliği uyarınca, anılan yalının güçlendirme çalışmaları kapsamına giren tarihi binalarımızdan biri olması nedeniyle alınmıştır. 10 Nisan 2013 sabahı Müşir Fuat Paşa Yalısı’nda çıkan yangın sonrasında ise tam restorasyon ve güçlendirme çalışmalarının bir an önce başlatılması zorunlu hale gelmiştir.
Bunun sonucunda, KEİ Sekretaryası’nın, geçici olarak İstanbul’un prestijli binalarından birine taşınması öngörülmüştür. Kullanım alanı Müşir Fuat Paşa Yalısı’ndakinden daha geniş ve depreme dayanıklı olan geçici mekân, Sekretarya yetkilileri ile üye ülke temsilcilerine gösterilmiş ve beğeni toplamıştır.
Görüleceği üzere, KEİ Sekretaryası’nın başka bir binaya nakledilmesi çalışmaları, ülkemizin örgüte atfettiği öneme paralel olarak, binanın fiziki koşullarına dair alınan kararlar çerçevesinde ve Sekretarya görevlilerinin çalışma koşullarına gösterdiğimiz özene uygun bir içerikte yürütülmektedir.”
Gezi Parkı bizi bekliyor!
İSTANBUL 1. İdare Mahkemesi’nin Gezi Parkı ve Taksim Yayalaştırma Projesi’ne ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 17.01.2012 tarihinde onaylanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı planlarının Mimarlar, Şehir Plancıları ve Peyzaj Mimarları Odası tarafından açılan dava sonucu iptali ile Gezi Parkı dün olduğu gibi bugün ve ilelebet bizi bekliyor olacak. Arkasında onca acı, gözyaşı, ölümler ve yaralanmalar bırakarak, buruk bir mutlulukla...
Gezi Parkı protestolarının ülkede geniş yankı bulması ve bir direnişe dönüşmesi konusunda epeyce yazılıp çizildi. Daha uzunca bir süre sıcaklığını ve ‘mücadeleye devam’ anlayışını sürdüreceği aşikar olan konular dışında anılan mahkeme kararı doğrultusunda teknik ve hukuki boyutlar ile birlikte bundan sonraki gelişmeler açısından da incelenmeye değer...
MAHKEME KARARI
İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin iptal kararını oluşturan sebeplere baktığımızda, Koruma Amaçlı Plan değişikliklerinin;
— Çevre, kültürel ve doğal miras, teknik altyapı, sosyal donatı örgütlenme biçiminin şehircilik ilkeleri, planlama ve koruma ilkelerine uygun olmadığı,
— Planlama alanındaki yeşil alanların ne şekilde etkileneceğinin plan açısından belirsizlik içerdiği,
— Trafik düzeni ve güvenliği açısından Taksim gibi önemli kavşak ve odak noktasının makro düzeyde ‘ulaşım master planı’ kapsamında ele alınmadığı,
— Gezi Parkı’nın sonradan düzenlenecek alan olarak ayrılmasının şehircilik ilke ve planlama esaslarına uygun olmadığı,
— Gezi Parkı’nda bulunan anıt niteliğindeki ağaçlar ve bitki örtüsü için gerekli Tabiat Varlıkları Koruma Komisyonu görüşünün yer almadığı,
— Planlama alanının bulunduğu ilgili Beyoğlu Belediyesi’nin onay sürecinin dışında tutulmasının İmar Kanunu’na aykırılık teşkil ettiği,
— Gezi Parkı’nın fonksiyonunun değiştirilmesinin ancak zorunluluk hallerinde mümkün olacağını böyle bir zorunluluğun olmadığı ayrıca planlama tekniği açısından fonksiyon değişikliklerinde eşdeğer bir park alanının da planda belirtilmesi gerektiği, böyle bir düzenlemenin planda bulunmadığı,
— Yapılan düzenleme ile Taksim ve civarının trafik yükünün artacağı ve yaya ulaşımının ve turistik faaliyetlerinin azalacağı,
— Tarihi kimliğe sahip alanın Cumhuriyet Anıtı ile vurgulandığı alanda törensel, kültürel vb. etkinliklerin yapıldığı ayrıca gezinti amacıyla kullanıldığı, tescilli su maksemi ve havuzu doğusunda Anıtlar Kurulunca tescilli Atatürk Kültür Merkezi kuzeyinde İnönü Gezisi (Gezi Parkı) ile birlikte tanımlanan mekanın anılan nitelikleri ile korunmasının gerektiği ancak onaylanan planların bu alanın kimlik bozulmasına yol açacağı,
gibi nedenlerle planın iptaline karar verilmiştir.
AVM – Rezidanstan, Plebisite
Gezi Parkı olayları öncesinde gerek Sn. Başbakan’ın gerekse İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ifadeleri ile yapılacağı ilan edilen Topçu Kışlası’nın AVM, Rezidans ya da otel olarak kullanılacağı ayrıca kışlanın ortasında bulunan boşluğun da buz pateni pisti olarak değerlendirileceği ve bu düşünceleriyle ilgili hiçbir kurumun kendi kararları üzerinde olmayacağı söylemleri, Taksim Gezi direnişinin yükselen eylemliği sonucunda; burada AVM yerine Topçu Kışlası ihyası ile Şehir Müzesi yapacaklarına ve nihayetinde de bu alanla ilgili yapılacak uygulamanın plebisit (halk oylaması) sonucu belirleneceğini ifadesine dönüşmüştür. Bunca acı ve zulümden sonra şimdi sormak lazım. Ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan olayların sorumlusu kim? Kimden sormalıyız kaybedilen canların hesabını? Genç yaşta gözlerini, uzuvlarını kaybedenlere kim, ne diyecek? Halen tutuklu olanların özgürlüklerini kim, hangi akıl ve hakla yok sayıyor? Mahkemece verilen karara istinaden T.C. devleti hala hukuk devleti olma özelliğini sürdürebiliyorsa bu direnen insanların eseridir.
Mahkeme kararında belirtildiği gibi bu tür önemli plan ve imar değişikliklerinde meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, iş yeri sahipleri ile etkilenen hemşerilerin katılımı sağlanmalı deyişi asgariden bir hukuk dersi!
ŞİMDİ NE OLACAK!
!
Mahkemenin kararına rağmen ne yazık ki çalışmalar gezi parkında konumlanan polis gücü desteği ile hızla devam ettirilmekte, adeta bir mevzi kaybetmeme çabası sürdürülmektedir. Yapılması gereken ise Büyükşehir Belediyesince yapılan çalışmalar bir an önce durdurulmalı, ilgilileriyle yeniden bir araya gelinmeli ve sonuca birlikte karar verilmelidir.
Yasal sürelerin arkasına sığınarak mahkeme kararına aykırı davranışlar sonucunda görevi kötüye kullanmanın yanında usulsüz harcamalardan dolayı şahsen tazminata maruz kalacaklarının bilinmesi gerekir. Yani demem o ki, Gezi Parkı bizi bekliyor. O halde bu daha başlangıç, mücadeleye devam…
Şakir Sinan GÜNGÖR-İnşaat Mühendisi
Kartal Belediyesinin halk oylamasında ‘park’ çıktı
KARTAL Belediyesi Uğur Mumcu Mahallesi Ihlamur Sokak’ta yapmayı planladığı park projesi ile ilgili oluşan farklı görüşleri dikkate alarak bölgede halk oylaması yaptı.
Döneminde 170 proje uygulandığını, 30 projenin de uygulanmakta olduğunu belirten Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz halk oylamasının örnek bir girişim olduğunu söyledi.
Saat 11.00-13.00 arasında gerçekleştirilen oylamada, park yapılsın mı yapılmasın mı, sorusuna 502 yanıt verildi; 470 kişi park yapılması için evet, 4 kişi hayır, 28 kişi de yanıtsız oy verdi.
- En çok tartışılan futbol sahası ile ilgili oylamada 233 evet, 226 hayır, 53 oy ise yanıtsız dedi.
- Parkın gezi ve dinlenme amaçlı olmasını görüşü ile ilgili oylamada 282 evet, 174 hayır, 46 yanıtsız oy çıktı.
- Oylamaya katılanlardan 357 kişi basketbol sahası isterken, 104 kişi hayır dedi. 41 kişi ise yanıt vermedi.
- Koşu ve yürüyüş yolu olmasını 470 kişi evet, 3 kişi hayır dedi. 39 kişi ise boş kullandı.
- Çocuk oyun alanı içinde 451 kişi evet, 18 kişi hayır derken, 32 kişi yanıtsız kaldı.
Oylama sonucunu değerlendiren Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, parkın halkın tercihlerine uygun yapılacağını açıkladı ve katılımcılara teşekkür etti.
Tüketiciler tam anlamıyla faiz lobisine teslim edildi
TÜKETİCİ Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, TBMM, Ticaret Komisyonundan geçen Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı ile tüketiciler kelimenin tam anlamıyla faiz lobisine teslim edildiğini söyledi.
Tasarının TBMM’ye sunulmadan önceki görüşülme sürecinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na tüketici örgütlerinin sunmuş olduğu görüş ve önerilerin hiçbiri kabul görmediğini belirten Çakar tepkisini şöyle dile getirdi:
“Bu örgütlerin görüşlerinin Tasarıya yansımasına izin vermeyen ve tüketici örgütlerinin randevu isteklerini kabul etmeyen Gümrük ve Ticaret Bakanı, bankalarla toplantı yaparak isteklerini kabul edip, Yasa Tasarısına yansıtmıştı. Üstelik Tasarının ilk halinde tüketiciler lehinde olan hükümler kaldırılarak bankaların istekleri Tasarının en son halinde hüküm altına alınmıştı. Tasarı, komisyona gönderildiğinde tüketici örgütleri olarak az da olsa umutlanmıştık. Ancak, Sanayi, Ticaret Komisyonundaki tartışmalarda ne tüketici örgütü temsilcilerinin ne de muhalefet partisi milletvekillerinin önerile kabul görmüştür. Tasarı komisyonda görüşülmeye başlandığında, iktidar partisinin Alt Komisyonundaki anlayışı aynen Üst Komisyonda da devam etmiştir. Üst Komisyonun ilk günkü toplantısında tüketici örgüt temsilcilerine söz vermeyen Komisyon Başkanı, tüketici örgüt temsilcileri ve muhalefet partisi milletvekillerinin ısrarları üzerine iki tüketici örgütü temsilcisine üçer dakika konuşma izni vermiştir. Bazı AKP milletvekilleri tüketici örgütlerinin üçer dakikalık konuşmasına bile tahammül edememiştir.
Üst Komisyonda sanki Tüketici Kanun Tasarısı değil de Bankaların Kanun Tasarısı görüşülüyordu. Tasarı, Sanayi, Ticaret Üst Komisyonundan da bankaların tüm istekleri kabul edilerek, ancak, tüketici örgütlerinin hiçbir önerisi kabul edilmeden geçmiştir.
Tüm halkımıza ve tüketicilere şu çağrıda bulunuyoruz: Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna inmeden ilinizin milletvekillerine telefon ederek, faks, e-posta ve mektup göndererek Tasarıdaki faiz lobisi ve büyük sermaye kuruluşlarının ücret, masraf ve komisyon almalarını hüküm altına alan maddeleri kabul etmemeleri ve tüketici örgütlerinin önerilerini dikkate almalarını söyleyiniz!.. Haklarınıza sahip çıkınız ve haklarınız için direniniz. Sizleri, Tüketici Hakları Derneği olarak vermiş olduğumuz mücadeleye katılmaya ve destek vermeye çağırıyoruz.”
Akdeniz Oyunları kaça mal oldu; Mersin’in rantını kimler yedi
CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, 17. Akdeniz Oyunları’nın Mersin’de yapılma kararının herkeste büyük bir coşku yarattığını, önemli beklentiler oluştuğunu belirtirken ‘ancak’ diye ekliyor:
“Oyunlar bittiğinde Mersin halkı sporcularımızın başarılarına sevinirken kendi açılarından büyük bir hayal kırıklığına uğramışlardır. Hayal kırıklığının nedeni Akdeniz oyunları için yapılan harcamalardan Mersin’in değil başka illerin kazançlı çıkmış olmasıdır. İnşaat işlerinden tanıtım ve organizasyona kadar, ulaşım hizmetlerinden yeme-içme işlerine kadar hizmet sunan firmaların büyük bir çoğunluğunun Mersin dışından olması Mersin halkını üzmüş, hatta kızdırmıştır.
Mersin’e spor adına yatırım yapıldığı ve birçok tesis kazandırıldığı doğrudur ancak bunun karşılığında Mersin’in tam kalbindeki Tevfik Sırrı Gür Stadyumu’na el konması ve TOKİ aracılığıyla AVM yapılmak istenmesi nedeniyle Mersin halkı kendisini aldatılmış hissetmektedir. Hükümet’in Mersin’e bir verip üç almak istemesi halkın Hükümete güvenini yerle bir etmiştir.
Prof. Atıcı, bu bağlamda TBMM’de Başbakan’a geniş bir soru önergesi yöneltti:
“17. Mersin Akdeniz Oyunları’nın yatırımlar dâhil toplam bütçesi kaç lira olarak gerçekleşmiştir? Harcanan paralar hangi bütçelerden karşılanmıştır? Yatırıma ayrılan tutar toplam bütçenin ne kadarıdır?
Mersin’de kayıtlı şirketler toplam yatırımın ne kadarını yüklenmişlerdir?
Tanıtım ve organizasyonlara hangi bütçelerden kaç lira harcanmıştır?
Tanıtım ve diğer organizasyonlar için hangi şirketlerle anlaşma yapılmıştır? Bu şirketlerin kaçı Mersin’de kayıtlıdır?
Tanıtım ve organizasyonlarda kaç kişi çalışmıştır? Personele ayrılan harcama kaç liradır? Oyunların koordinatörlerine aylık kaç lira ödenmiştir?
Açılış ve kapanış törenleri hariç kaç bilet satılmıştır?
Yarışmaları sporcu, yönetici ve güvenlik görevlileri hariç kaç kişi yerinde izlemiştir?
17. Akdeniz oyunlarına 6500 sporcunun katılması beklenirken, yurtdışından ve yurt içinden kaç sporcu gelmiş ve kaçı yarışmalara katılmıştır?
Sporcu ve beraberindekilere konaklama ve ağırlama giderleri olarak kaç lira harcanmıştır?“
Çatalca ve Büyükçekmece’de aday bolluğu
BELEDİYE Başkan aday adaylığına başvurma niyetinde olan ya da adları kulislere düşen isimleri yayınlamaya devam ediyoruz.
Adalar’da tarihi Merkez Eczanesi’nin işletmeciliğini yapan Avni Kurtuldu, Adalar’da yerel seçimler için CHP’den Belediye Başkan aday adaylığını açıkladı. Adaların turizm cenneti olmasına rağmen yeteri kadar tanıtılmadığı için hak ettiği yatırımları da alamadığını dile getiren Kurtuldu, yapacağı projelerle bundan sonra seçim zamanları çaresiz insanların kandırıldığı bir yer değil, iş imkanlarının bol olduğu bir kent haline getireceklerini söyledi. Adalar’ı yaşayan insanlarla kenetlenerek, dostça yaşanan bir kent yapmayı söz verdiğinin altını çizen Kurtuldu, “Adalar halkı ile tek bir ruh olacak. Gece gündüz çalışacağız. Yaptığımız yatırım ve hizmetlerle hiç kimseyi mağdur etmeden, Adalar’ı hak ettiği yere taşıyacağız. Hayata geçireceğimiz projelerle Adalar Belediyesi’ni Türkiye’ye örnek olacak Belediye haline getireceğiz” diyor.
Paylaş