Paylaş
Bu kitap, çok partili yaşama geçilmesinden bu yana, yani neredeyse 70 yıldır CHP’nin tek başına iktidara gelememesinin nedenini anlamak ve buna bir çözüm, bir çıkış önermek için kaleme alındı. Kitabın ilk kısmında CHP’nin tabanı sosyolojik olarak irdeleniyor, sonra da geri kalan toplumsal kesimlerde oy arttırabilmek için bir politika değişimi öneriliyor.
Hurşit Güneş; CHP’nin çok partili yaşama geçilmesinden bu yana bir türlü tek başına iktidara gelemeyişinde etkili olan en önemli unsurun Türkiye’de siyasetin toplumdaki sosyo-kültürel yarılma üzerine yapılanması olduğunu söylüyor. Bir yanda Batılı yaşam tarzını ve çağdaşlaşmayı isteyen aydınlar/seçkinler, diğer yanda geleneklerini korumak isteyen ama refah artışı talep etmeye devam eden geniş muhafazakâr kesim... CHP’nin destek bulduğu toplumsal kesimler ise bu yarılmada ‘ayrıcalıklı’ ve azınlık olan ilk kesim. Kısacası, son dönemde serpilen kimlik siyasetini bir tarafa bırakırsak, Türk siyasetinin temel eksenleri bu yaşam tarzı yarılması üzerine yapılanıyor. Bu yarılmadan CHP’nin iktidara ulaşması mümkün değil, çünkü aydınlar azınlıkta.
Kitapta; bu bahsedilen sosyo-kültürel yarılmanın aşılması ve siyasete yeni eksenler sunulması gerektiği vurgulanıyor. Geleneklerin yaşanmasına ve yükselen kimlik siyasetine özgürlükler çerçevesinde sahip çıkılması, dar gelirli geniş kitleye de geniş bir adalet kavramıyla yaklaşılması öneriliyor... Burada belirtilen ‘adalet çağrısı’ kavramı sadece ekonomik eşitsizlikleri, yani sosyal adaleti değil, onu da aşan çok daha geniş bir hakkaniyet anlayışını ifade ediyor.
Türkiye’de siyasetin toplumdaki sosyo-kültürel yarılma üzerine yapılandığını başka kişiler de daha önce dile getirmiş olsa da Hurşit Güneş, bunu bir adım daha ileriye götürüyor ve sayısal verilerle bu yarılmanın gün geçtikçe daha da derinleştiğini ortaya koyuyor. Örneğin Ankara’da geleneksel olarak çevre ilçesi ya da varoş olarak bilinen Altındağ ile varlıklı kesimin yaşadığı Çankaya arasındaki oy oranı farkı 1980 öncesi sadece yüzde 10’lardayken, bu farkın 1990’ların sonunda ve 2000’lerin başında başlayan bir eğilim ile yüzde 33’e kadar yükselmesi son derece çarpıcı. Benzer durumdaki Zeytinburnu ve Beşiktaş arasındaki fark da % 38’e kadar çıkmış ve bu tarihi bir fark. Kitapta, bu verilerin de desteğiyle, hem adaletçi ekonomik politikalarla, hem de ilerici-özgürlükçü yaklaşımla gelenekçi kesimden daha fazla oy alınması gereğinin altı çiziliyor. Kitap; CHP’nin iktidara gelmesini isteyenlere adeta bir yol haritası sunuyor, en azından tartışmanın başlaması için bir alan öneriyor. CHP’de değişimi şart gören Güneş’in önerisi kısaca: “Adalet Çağrısı!”
GÜNEŞ KIPIRDIYOR
Hurşit Güneş de bu kitabından sonra bir ‘kıpırdanma’ dikkat çekiyor. Solu tartışıyor; solun iktidar çabasında iki ana eksene ‘özgürlük ve adalet’ unsurların kamuoyunda daha da tartışılmasını istiyor; bunun için söyleşiler veriyor. Peki bu neyin kıpırdanması milletvekilliği adaylığı mı, genel başkanlık yarışı mı?
UNUTMA
“Oğul! üç kişiye acı: Cahiller içindeki âlime, zengin iken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene.
Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.
Yolun uzun, işin çetin, yükün ağırdır. Allah yardımcın olsun.”
(Ahmet AKIN)
Tanrıkulu’dan ağır 2 imam hatip sorusu
ANKARA Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından müdürlüklere gönderilen genelgede “TEOG sınavlarında başarılı olan öğrencilerin imam hatip liselerini tercihlerinin sağlanması konusunda azami çabanın gösterilmesi” ve bu konuda hangi müdürlüğün ne gibi çalışma yaptığını da rapor etmesi isteniyor. Okullara gönderilen genelge şöyle denildi:
“2014-2015 öğretim yılı Anadolu liseleri tercih takvimi 30 Temmuz 2014 tarihinde başlayacağından imam hatip liselerinin niteliğini artırmak ve akademik başarıyı daha üst seviyeye çıkarmak için söz konusu tercihten önce bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Bu nedenle, idareci, öğretmen, okul-aile birliği, veli, sivil toplum örgütleri, bazı kurum ve kuruluşlarla işbirliğine gidilerek Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavlarında başarılı olan öğrencilerin imam hatip liselerinin tercihlerinin sağlanması konusunda azami çabasının gösterilmesi gerekmektedir.”
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu bu bağlamda Bakan Nabi Avcı’ya soruyor:
“MEM başkan yardımcıları tarafından böyle bir genelge gönderme yetkisi var mıdır? Bu genelge Bakanlığınızın bilgisi dahilinde mi gönderilmiştir? Demokratik, laik eğitim sistemi ile bağdaşmayan bu uygulamaya karşı herhangi bir çalışma yapacak mısınız? Bakanlığınızın bilgisi dahilinde gönderilmiş imam hatip liselerine ilişkin genelgeler nelerdir? Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen yasayla birlikte imam hatip liselerine girenlerin oranı ne kadar artmıştır? Son iki yılda imam hatip lisesine dönüştürülen lise sayısı kaçtır?”
YAĞMA ACIBADEM’E GELDİ
(Tanrıkulu ayrıca, Bülent Arınç’a “Acıbadem’de Kadıköy Ahmet Sani Gezici Kız İmam Hatip Lisesi inşaatı için yıkılacak olan Kadıköy İmam Hatip ve Ahmet Sani Gezici Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nin yıkım işlerinin ihalesiz olarak hangi şirkete verildiğini, bunun adının ve ortaklarının kimler olduğunu, Şerifoğlu Zelkif Gezici Vakfı mütevelli heyeti ve yönetim kurulunun kimlerden oluştuğunu, bundan sonra Acıbadem sınırları içerisindeki arazilerde toplu konut, AVM, rezidans inşaat projelerini gerçekleştirilen şirketler hangileridir” diye sordu.)
PANO
LDP’nin 30 Mart seçimleri öncesi AGİT’e gönderdiği ‘Olası Seçim Hileleri’ raporu. Türkçe ve İngilizce versiyonları turkishpolicy.com/article/967/el...
BİLİYORMUSUNUZ
-‘ADALET Arayan İşçi Aileleri’nin (Davutpaşa davası), yarın 13.00’te Galatasaray Lisesi önünde tutacakları 32. Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni sürdüreceklerini (www.iscinayetleriniunutma.org)...
-31 Temmuz’da başlayan 15. Uluslararası Büyükçekmece Kültür ve Sanat Festivali’nin 9 Ağustos’a kadar süreceğini ve Selda Bağcan, Bengü, Selami Şahin, Niyazi Koyuncu, Güler Duman ve Emre Saltuk’un sahne alacaklarını...
-28 TEMMUZ’da başlayan Silivri Yoğurt Festivali’nde bugün Gülşen’in konser vereceğini, festivalin yarın sona ereceğini...
-CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, yolcu taşımacılığı yapan otobüslerin 10 numara yağ veya trafo yağı kullanımının önlenmesi amacıyla TBMM’de 4 ayrı bakana (İçişleri, Ulaştırma, Enerji ve Maliye Bakanlıkları) soru önergesi verdiğini...
Afyon Oruçoğlu otelinin müşterilerine yaptığı...
ERZURUM Atatürk Üniversitesinden öğretim üyesi bir arkadaşım, bayram tatilinde kaplıca tedavisi için Afyon’daki Oruçoğlu tesislerine gitti. Bayram günleri odalara birer Hürriyet bırakan otelde, bu gün saat 15.15’te internet üzerinden Hürriyet’e erişim olmadığını bildirdi. Diğer gazeteler açık, Hürriyet’e girilmiyor. Otelin bilgi işlemi ünitesini arıyor, durumu anlatıyor. Yetkili “Bazı haberlere filtre uyguluyoruz. Bu haber serviste olduğu sürece erişim engellenir. Eğer haberi servisten kaldırırlarsa normale döner” der. O da “Siz ne hakla benim haber alma özgürlüğümü kısıtlarsınız, ayrıca ben kendimi koruyamayacak durumda mıyım ki, siz benim adıma önlem alıyorsunuz. Filtre uygulaması insanlara yapılan hakarettir. Bunu yapmaya hakkınız yok” diye karşılık verir.
Ancak bir şey değişmez.
Size bilgi vermek istedim.
K.S.
Türkiye’de dinlemeyi kim yapıyor?
DİNLETEN kim? Dinleyen kim? Dinlenen kim? Devleti kim yönetiyor?
Bütün dünyada ABD dinliyor denilirken, Türkiye’de kim dinliyor, dinledi diyorlar. Devlet; istihbarat ve güvenlik birimleriyle telekomünikasyon ağıyla dinler. Hırsızlığı, yolsuzluğu, yoksulluğu unutturmak için dinleme konusu gündeme tutuluyor. Bu kez failler farklı.
Dünya’nın gizli bir kulak tarafından dinlendiği önce 1960 yılında ortaya çıkar. 6 Eylül 1960'da Rusya’ya iltica eden iki NSA görevlisi, Bernon Mitchell ve William Martin, NSA’nın 2000 dinleme istasyonuyla, en az 40 ülkenin gizli haberleşmesini dinlediğini açıkladılar.
Echelon; Dünya’daki bütün telefon, faks, telsiz, SMS ve elektronik posta iletişimini dinleyen sistem. ABD’nin sürekli inkâr ettiği Echelon’un varlığı resmi olarak ilk kez, 23 Mayıs 1999’da Avustralya, Canberra’daki Savunma Sinyalleri Müdürlüğü (DSD) Başkanı Martin Brady’nin ülkesinin 50 yıldır varolan ve gizlenen küresel bir elektronik izleme sisteminin parçası olduğunu açıklamasıyla kabul edildi.
Nazi Almanya’sına karşı savaşta; İngiltere ve ABD, istihbarat alanında da işbirliği yaptılar. Alman şifre makinesi Enigma’nın şifresini çözmekle görevlendirilen Alan Turing ve ekibi, şifreyi çözdü ve anahtarını Amerikalılara verir. Amerikalılar da Japonlar’ın askeri şifrelerini çözerek İngilizler‘e verir. Haberleşmeleri dinlediler ve gizli mesajı çözerler.
Savaş sonrası; NSA ve İngiliz Devlet İletişim Karargahı GCQH 1947 yılında UKUSA (İngiltere-ABD) anlaşmasını imzalar. Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın elektronik istihbarat birimleri de anlaşmaya katılır. Nihayet Batı Almanya, Danimarka, Norveç ve Türkiye de UKUSA kapsamına üçüncü ülkeler olarak eklenirler.
İngiltere; Afrika ile Urallar’a kadar Avrupa’yı, Kanada; kuzey enlemleri ve Kuzey Kutbu’nu, Avustralya da; Okyanusya’daki iletişimi izleme sorumluluğunu üstlenir.
Echelon hakkında Avrupa’da ilk rapor 1988'de yayınlanır. Rapora göre; ABD, Avrupa’daki telefon, faks ve e-posta haberleşmeleri %90'ını Echelon sistemiyle denetliyor.
İtalya; Echelon’un bilgi toplama yöntemlerinin İtalyan kanunlarına aykırılığının incelenmesi için bir komisyon kurar. Danimarka Parlamentosu da benzer bir araştırma başlatır.
Echelon; ABD’nin en büyük istihbarat örgütü Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) tarafından, ticari ve askeri iletişim uyduları aracılığıyla yapılan haberleşmeyi kaydedip incelemek için geliştirilen bir araç. Sistemin öteki parçaları da internet, yeraltı ve denizaltı haberleşme kabloları, telsiz haberleşmesi ya da büyükelçiliklere yerleştirilen gizli aygıtlar aracılığıyla yapılan her türlü iletişimi zaptediyor ya da özel uydularla haberleşme sinyallerini topluyor.
AB’ye üye ülkeler; ABD’nin internet de dahil olmak üzere dünya iletişimini gizli bir biçimde takip etmekte kullandığı Echelon’a alternatif dinleme sistemi Enfopol kurar.
Rusya, Çin, Danimarka, Hollanda, İsviçre, Fransa ve İsrail de benzer sistemler kullanıyor.
Ve 1999'da, ABD’deki elektronik mahremiyet örgütü EPIC, Echelon’la sorun yaşar. ABD’nin dinleme faaliyetlerini; NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı), FBI (Federal Araştırma Bürosu) ve CIA yürütür. NSA 24 Ekim 1952 kurulur. Başkan Harry S. Truman; yeni kuruluşa, dünya çapında iletişim istihbaratı görevi verir. Önce diplomatların ve askerlerin şifreli telsiz görüşmelerini dinleyen NSA, uluslararası sivil telefon görüşmeleri de dinler.
1960'lı ve 70'li yıllarda ortaya çıkan yönlü telsiz haberleşme ve uydu teknolojisi NSA’nın işini kolaylaştırır. Havaya çıkan radyo sinyali, telefon görüşmesi NSA’nın dünya’ya dağılmış binlerce uzmanının eline düşer. NSA, CIA ve FBI ile görev alanlarını belirler.
NSA’nın Boeing 707 uçak gövdeleri üzerinde RG-135 tipi uçakları ABD Hava Kuvvetleri içinde bağımsız olarak görev yapıyor. ABD donanma gemileri okyanus ve denizleri denetliyor. NSA’nın yer istasyonları ABD büyükelçiliklerinde ya da ABD’ye dost ülke topraklarında, ev sahibi ülkelerin denetimine tabi olmaksızın faaliyette bulunuyor.
Türkiye’yi kim yönetiyor? İstihbarat kurumları nelerle uğraşıyor? Kimin emrinde?
Nurullah AYDIN
Paylaş