Paylaş
İktidar kanadının açıkladığı programa göre, yurt sathında ‘demokrasi nöbetleri’ tutulacak. Halkın sokağa çıkarak püskürttüğü darbe girişimi, geceler boyu meydanlarda tutulan nöbetlerle anılacak, ‘demokratik iman’ tazelenecek.
Üzerinden bir sene geçmiş olmasına rağmen hâlâ darbe tehlikesinin devam ettiği değerlendirmeleri yapılıyor. G-20 üyesi modern Türkiye’de, -kabile devletlerinde görünen- darbe kalkışmasının hazin görüntüleri hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Altmış yaşını dolduran demokrasimizi korumak için, millet hâlâ nöbete çağrılıyor, halkın yarısı da adalet için yollarda...
15. yılını doldurmakta olan iktidar, uluslararası demokratik standartlar bakımından, uluslararası kuruluşlar tarafından eleştiriliyor.
Uygulama hatalarını, millet “demokrasi sevdası” ile canını ortaya koyarak kapatıyor.
Demokrasi millete emanet, halkın büyük kısmı da “adalet”in ipine sarılmış vaziyette...
Kimse ham hayallere kapılmasın, demokrasiden taviz olmaz, adaleti de kimse kendi ikbal aracı olarak kullanamaz.
Bakanlar, demokrasi nöbeti için yurtdışında bulunan vatandaşlarımızla bir araya gelemiyor, ilgili devletler izin vermiyor, istiskal ediyor.
Dış politikada da bir millet hamlesine gerek var.
İktidarın dış politika görevlileri, sert bir diplomasi dili kullanıyor ve faturasını devletin itibarı ödüyor.
Trakya’da bir laf var; asabiyeti yüksek kişiler için “Ağzı kavgaya kokar” denir.
Diplomasi farklı bir üslup gerektiriyor, en haklı olduğunuz bir konumda bile demokrasi mesajı veremez duruma gelebilirsiniz.
Demokrasi ve adalet, hukuk devletinde birbirinden ayrılamaz; ‘pilav üstü az kuru’ gibi ‘çok demokrasi az adalet’ olmaz. Kantarın topuzunu kaçırmamak gerek!
GÜNÜN SÖZÜ
- “Hiçbir güç, hiçbir iktidar, kral dahi olsa adaletten üstün değildir.”
Prusya Kralı Kral 2. Friedrich
(Kral ile değirmenci öyküsünü bildiren Raşit Kısacık’a teşekkürler)
ADALET YÜRÜYÜŞÜ’NDE ADALET ARAYAN BABA
- BOĞAZİÇİ Üniversitesi Fizik Bölümü doktora öğrencisiyken, 27 yaşında kaybettiğimiz Özgen Berkol Doğan’ın babası Prof. Dr. Nevzat Doğan’ı Adalet Yürüyüşü’nde gördük. Berkol, 2007’de Isparta’da düşen Atlasjet uçağında 56 kişi ile birlikte ölmüştü. Baba Doğan, “Ben de oğlum için adalet arıyorum” dedi.
- Sahi dava ne oldu?
2016 yılının Ocak ayının 20’sinde dava Yargıtay’ca karara bağlanmasına, bazı sorumlu kişiler hapis cezasına mahkûm olmasına rağmen bir kişi bile bir gün tutuklanmadı. Soruşturmanın başından beri 1 dakika gözaltına alınan olmadı.
- Bu yürüyüş bu ülkede adaletin olmadığını kanıtlıyor zaten.
Yargıtay hapis cezalarını onadı; biz de uygulanmasını bekliyorduk, bir de ne görelim; Yargıtay Başsavcısı karara itiraz etmiş. Şimdi dosyanın 1.5 yıldır üst kurul tarafından yeniden görüşülmesini bekliyoruz. Herhalde zamanaşımı süresi dolsun diye bekliyorlar. Türkiye’de ilk defa bir uçak kazasını ağır ceza mahkemesine taşımayı başardık da... Sorumluların aldıkları cezayı çekmelerini sağlamayı başaramadık.
Onun için de elimizde ‘adalet’ pankartı, göğsünde oğlumun resmi olan tişört ile yollara düştük.
Prof. Dr. Nevzat Doğan’la vedalaşırken diyor ki:
- Belli olmaz, belki ben de adaleti bulmak için tersine yola çıkar İstanbul’dan Ankara’ya yürürüm.”
Umarız bu sesi Yargıtay Başkanı ve HSK duyar!
MİTİNGİN ARKA YÜZÜ
GÖZYAŞI DÖKENLER...
ADALET mitingi ile yaşananlar daha çok yazılacak gibi... Bülent Ecevit’in 1974’teki seçim mitinginden sonra şüphesiz iz bırakacak. Siyasi literatürde yer alacak. Bu bakımdan CHP’nin daha güçlü olması gerekiyor.
Diğer kitlelere karşı ‘itici’ veya ‘ben büyüğüm’ diye bir tutum içine girmemeli. Şu tablo ona ders olmalı... Kılıçdaroğlu, yürüyüşünü bitirip sahneye çıktığında gözleri yaşaranları da gördük; son sözlerini tamamladıktan sonra ağlayanları da... Bu iki tabloyu siyasal araştırmacılar iyi analiz etmelidirler.
- Kılıçdaroğlu herkese teşekkür ederken, heyetteki arkadaşlarının adlarını yazmak bize kaldı: Veli Ağababa, Özgür Özel, Seyit Torun, Veli Özdemir, Koray Aslan (Koruma Müdürü), Dr. Cihangir İslam (doktoru), Tuncay Ceylan, Çetin Osman Budak, Onursal Adıgüzel, Sibel Özdemir ve Okan Konuralp... (Kendisini bu listede düşünenler gerekçeleriyle bize bildirebilir.)
‘ADALET’ GAZETESİ VE SU
- MİTİNGDE, üzerinde Kılıçdaroğlu’nun resmi ile ‘Yürüyor’ başlığı bulunan 8 sayfalık tabloid boyda bir gazete dağıtıldı. Prof. Veli Özdemir’in projesiymiş; 500 bin tirajlı gazeteyi Şişli Belediyesi hazırlamış... Sadece Maltepe Belediyesi 1 milyon adet yarım litrelik su dağıttı.
ADALET YÜRÜYÜŞÜNE EVET AMA YETMEZ
CHP cesur bir kararla ‘adalet yürüyüşü’ başlattı ve bu yürüyüşte CHP Genel Başkanı ve milletvekilleri cesur bir sınav verdi. Bu yürüyüş totaliter bir iktidar anlayışına, AKP’ye bağlı basın, sendika, üniversite yaratma çabalarına karşı toplumun belli kesiminin sesini yükseltebileceğini, direnebileceğini göstermesi bakımından çok önemliydi. Toplumun belli bir kesiminin bir siyasete karşı seslendiremediği muhalefetini ortaya koymasını tetikledi ve bir ‘umut fişeği’ oldu. CHP’liler ve toplumun belli bir kesimi bu yürüyüş sonrasında AKP’nin demokrasinin kurum ve kurallarına sımsıkı sarılacağını, özgür sendikalar, özgür basın, özerk üniversite yaratacağını, tutuklu gazetecileri bir gece de serbest bırakacağı hayaline kimse kapılmasın. Bu yürüyüşün CHP’ye iktidar kapısını açacağına inanmak fazla iyimserlik olur.
Demokrasinin yeniden kurulması, polis devleti kurmaktan vaz geçip toplum için özgür koşullar yaratılabilmesi için CHP’nin ve demokrasiyi bir araç olarak değil bir amaç olarak kabullenmiş bir başka partinin iktidar olması gerekir. Özellikle CHP’nin iktidar olabilmesi için iktidar olmayı istemesi gerekir. İktidar olmak istemi sözle değil somut örneklerle olur. CHP 25 milyon işçi, memur, esnaf için neler yapacağını toplayacağı bir ‘Emek Kurultayı’ ile belirlemelidir. Ürününe düşük fiyat, tarım girdilerine yüksek fiyat mengenesinde ezilen çiftçilerimiz nasıl korunacak, tarımımız yabancı ürün ithalinden nasıl kurtarılacak? Bu soruların yanıtını CHP bir ‘Tarım Kurultayı’ ile seçmenle paylaşmalıdır.
“Ben yürüyüş yaptım beni iktidar yapın” kolaycılığı düşünü hiç bir CHP’li hayal bile etmemelidir. İktidar olma hırsına sarılmalı ve ona göre çalışmalıdır. Ülkenin bugünki ekonomik, sosyal, siyasal koşullarında un var, yağ var, şeker var ama helva yapacak bir yiğit partiye şiddetle ihtiyaç var…
Yrd.Doç.Dr. Engin ÜNSAL
Yerli ve milli yürüyüş
BÜYÜK Adalet Yürüyüşü tam yerli ve millidir. Yürüyenlerin tamamı T.C. vatandaşıdır. Sloganları yerli ve millidir. Tavırları, yemeleri içmeleri, kızmaları, köpürmeleri, samimiyetleri, dayanışmaları, davranışları, yardımlaşmaları bir lokmayı, bir şişe suyu paylaşmaları, bir karpuzu dilim dilim bölüşmeleri, her şeyleri yerli ve millidir.
Elleri ve yüreği temizdirler.
Onlar bu vatanı çıkarsız-karşılıksız ve beklentisiz sevenlerdir.
Onlar Mustafa Kemal’in, Cumhuriyetin ve demokrasinin bekçileridir... Türkiye Cumhuriyeti’nin temiz vatandaşlarıdır.
Bugün adalet çığlığının arkasına düşmüyorsanız. Bu gün bu ülkede başka bir iddianız ve talebiniz olamaz.
Hele o “yargı en şahane dönemini yaşıyor” diyen arkadaş; bu ülkenin sorunlarına bir defa bile doğru bakamadın; yaşamın boyunca, ne yazık!
Bu yürüyüş Türkiye Cumhuriyetinin küllerinden yeniden doğuşunun başlangıcı olacaktır.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere yürüyen, emek veren ülkenin geleceğini kurtarmak için uğraşan ter döken herkes sağ olsun.
İktidara ve her türlü yandaşlarına saygı ile duyurulur.
Rıdvan BUDAK
Paylaş