BUGÜN 23 Nisan çocuk bayramı. Yine hamasi nutuklar atılacak.
Ve bütün suçları coğrafyanın diğer yarısında doğmak olanlarla, coğrafyanın bu tarafındaki ana babadan doğan çocuklar arasındaki farklılıklar ’kaderle’ açıklanacak.
Yine çocukların düşe kalka büyüyecekleri söylenecek. Ama kimi çocuklar taşlarla mayınlarla, kurşunlarla kimi çocuklar tüylü halılar üstüne düşüp kalkıp büyüyecekler.
Kimi çocukların babaları anaları kaybedilirken, hapislerde çürütülürken ve hatta çocuklar hapse atılırken, kimi çocukların babaları yazlıklarda, kışlıklarda parayla para kazanıp ülkeyi soyup soğana çevirmekle meşgul olurken çocuklarını dadılarla, ana okullarında yabancı dilde eğitimle yetiştirecekler.
Fotoğrafçılar da bu yaman çelişkiyi saptayıp yarına belge bırakacaklar. Hayat ta bunca çelişki daha doğmamış bebeğe kadar iniyorsa doğal olarak yaşadığı çağın tanığı olan fotoğrafçılarda bunları belgeleyecek. Ne zaman ki Ataol Behramoğlu’nun şiirindeki gibi, bebeklerin ulusu olmayacak işte o zaman fotoğrafçılarda mutlu bebeğin fotoğrafını çekecekler.
"İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Başlarını tutuşları aynı
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı, seslerinin tonu..."
Özcan YAMAN-Fotoğraf sanatçısı
İşsizlik, sanayileşme, ’hıyar’
ESKİDEN "bir kasa limon da mı satamayacaksın" denirdi işini kaybedenlere...
Şimdi ise limonu da, domatesi de İngiliz-Fransız marketlerinden alıyoruz ve işsizlerimiz cinnet sınırlarında...
Alman Real’in, İngiliz Tesco’nun ve Fransız Carrefour’un üçünün birden yer aldığı tek dünya ülkesi Türkiye’dir. Sanayileşmesini tamamlamamış ülkede, domatesi hıyarı bile Alman-İngiliz-Fransız marketlerinin sattığı yerde işsizliği önleyemezsiniz.
Sizler de daha çok işsizlik yazısı yazarsınız.
Ufak bir market işletmecisi olarak bu gerçeği ekonomi profesörleri ile bile tartışabilirim.
Yaşar ÖZKILIÇ
İki Zafer Üskül
MİLLİYET’in haberine göre (19.4.2009), TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül de 12. Dalgaya ile ilgili gelişmelere tepki göstermiş. Artık demek ki o bile dayanamaış ve tepki vermek zorunda kalmış. Bu haberi okuyunca TBMM’de böyle bir komisyon olduğunu, bu komisyonun da Zafer Üskül adında bir başkanı olduğunu hatırladım.
Ne tesadüf, yıllar önce ilerici ve aydın olarak nitelenen bir anayasa profesörü aklıma geldi. Onun da adı Zafer Üskül’dü. Ama o Zafer Üskül, TV’lerdeki açık oturumlarda; anayasa ve yasaların en ateşli savunucularından biriydi. Yine aynı Zafer Üskül, o günün Türkiye’sindeki anti demokratik uygulamaları ve hükümetlerin yanlışlarını en acımasızca eleştirenlerden biriydi.
Ne ilginç tesadüf, isim benzerliği olsa gerek. M.Y.
Eski hamam eski tas
MOTORLU magandalardan şikayetçiyiz. Yine hoperlörlerini sonuna kadar açıp, arabesk müzik çalarak, gece-gündüz ters yön ve kaldırım üzerleri de dahil dolaşıyorlar.. Kask takmıyorlar, çoğunun ehliyeti bile yok. Plakalarını kapatıyorlar. Cinnah, Reşit Galip, Nenehatun,, Tunalı Hilmi Caddeleri, motor terörünün en yoğun olduğu yerler, Trafikte de slalom yaparak tehlike yaratıyorlar. Ankara Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri acaba bu teröre ne zaman dur diyecek?
Yoksa motorsikletler Ankara Emniyetine göre trafik aracı sayılmıyor mu?
Tek umudunuz, Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’ın trafik ekiplerine bir talimat vermesi.
S.ALPAY
GÜNÜNSÖZÜ
’Bir ulusun büyüklüğü , nüfusun çokluğu ile değil , akıllı ve erdemli kişilerin sayısıyla ölçülür.’