Çocuk işçiler

Ülkemizin acı gerçeği, tedavi edilemeyen kanayan yarasıdır çocuk işçiliği.
Çeşitli platformlarda, ‘Çocuk işçiliğine hayır’ diye haykırılmasına, paneller yapılmasına, en önemlisi kâğıt üstünde yasaklanmasına karşın, çocuk işçiliğinin her yıl katlanarak artması, iş cinayetlerine kurban gitmesi ürkütücü boyutlarda.
Yaşıtları ile sokaklarda oynaması, olabildiğince özgürce koşması, çocukluğunun tadını doyasıya yaşaması gereken çocuklar, o küçük bedenleriyle çoğu da ilkel koşullarda, aile bütçesine katkı sağlamak, ya da iş öğrenebilmek amacıyla terinin son damlasına dek kayıt dışı çalışıyor. Küçük bedenleriyle orantılı olmayan zor işlerin üstesinden gelmeye, ustasının övgüsünü kazanmaya çalışan, bu küçük emekçilerin birçoğu da, yaşamın keyfini süremeden, geride derin bir acı bırakarak iş cinayetlerinde can veriyor. Onca uyarılara, önlemlere, denetimlere, yaptırımlara rağmen, çocuk işçi sayısı dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önü alınamaz bir şekilde yaygınlaşıyor.
Her yıl ‘Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’nde o bildik toplantılar yapılıyor, klişe sözler dile getiriliyor, çocukların yerinin okul ve sokaklar olduğu ifade ediliyor. Ama değişen hiçbir şey olmuyor. Çocuk işçiliği acımasızca her yerde yüzünü gösteriyor.
Önemli olan zihniyet değişikliği ve çocuk işçiliğini önlemeye yönelik kararlı bir iradenin gösterilmesi. Ne yazık ki bu irade de yok.
Araştırmalara göre, dünyada 5-17 yaş arasındaki her 5 çocuktan biri çalışıyor. Yani 300 milyonun üzerindeki çocuk, sağlıklı bir çevreden, temel özgürlüklerden yoksun yaşıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin raporuna göre de Türkiye’de 800 bin çocuk işçi bulunuyor. Rapora göre, 2013’te iş kazalarında yaşamını yitiren 1235 işçiden 59’u, bu yılın ilk dört ayında hayatını kaybeden 396 işçiden 17’si çocuk işçi.
Geçen yıl iş cinayetlerine kurban giden her 20 emekçiden biri çocuk.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre ise ülkemizde 15-17 yaş arasındaki 653 bin çocuk çalışıyor. Bunların yüzde 89.2’si de kayıt dışı emek harcıyor.
Geçen yıl yasaya aykırı şekilde çocuk işçi çalıştıran 43 işyerine 51 bin 264 lira idari para cezası uygulandı.
Nereden bakılırsa bakılsın çocuk işçiliği, Türkiye’nin kanayan yarası. Bu yara büyüyerek, toplumsal bir sorun haline geldi.
Şükrü KARAMAN

Sulama yok, hayvancılığa destek az, madenler de kapandı. Peki, bu insanların ne iş yapacağını düşünen var mı? Ahmet Gümüş

Bazı soruların yanıtları ‘yalan’dır

1) Korkmaz’ın öldürülmesi

2) Seçimlerde siber saldırı

CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan üzerinden Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı’na “Yerel seçimler ile ilgili siber saldırı” sorusu yöneltti.
Önergesinde Türkiye’de hangi kurumların siber saldırı yapma kabiliyeti olduğunu soran Aksünger; TİB’in de böyle bir kapasitesinin olup olmadığını sorarak “30 Mart-1 Nisan tarihleri arasında TİB’e gelen siyasetçilerin kimler olduğunu, bu tarihler arasında TİB’e giriş çıkış yapan kişilerin kayıtlarının tutulup tutulmadığını sorarak, 30 Mart yerel seçimlerinde seçim sonuçlarını etkilemek amacıyla seçim sonuçlarını veren herhangi bir haber ajansına ve bir kurum veya kuruluşa siber saldırı yapılıp yapılmadığını, yapıldı ise başkanlığın bilgisi olmadan böyle bir siber saldırının yapılmasının mümkün olup olmadığını sordu. Ayrıca “10 Ağustos 2014’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin güvenliğini sağlamak ve herhangi bir siber saldırıyı önlemek için TİB tarafından alınan önlemlerin neler olduğunu soran Aksünger “Türkiye’de siber saldırı gerçekleştirme kabiliyeti olan kamu kurumu var mıdır? Varsa bu kurumlar hangileridir?” dedi.

AKP’Lİ VEKİLLE İLİŞKİLER

DÖVÜLEREK öldüren Ali İsmail Korkmaz davasının tutuklu sanığı olan ve kendisine öğretildiği gibi ‘Zaten ayağım ağrıyordu, o yüzden şiddetli tekme atmadığımı düşünüyorum...’ diyerek yargı sistemiyle dava sürecinin başından bu yana dalga geçen polis memuru Mevlüt Saldoğan’ın bu lakayt tavrı için gücünü nereden aldığı basına yansıyan telefon kayıtlarıyla ortaya çıkmıştır. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaşan kayıtlarda Ali İsmail Korkmaz’ı döverek öldüren ve soruşturmada adları geçen fırın sahibi ve çalışanlarını da öldürmeye teşvik eden Saldoğan’ın, AKP Batman Milletvekili Ziver Özdemir ile defalarca görüştüğü ortaya çıkmıştır. TİB tarafından Kayseri’ye iletilen bu kayıtlar, halen devam eden Ali İsmail Korkmaz davasında mahkemenin bağımsızlığına ve şeffaflığına dair halkın ve bizlerin haklı şüphelerini arttırmaktadır.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Bakan Bekir Bozdağ’a tam bu sırada “Batman milletvekili Özdemir’in sanık polis memuru Saldoğan ve diğer polislerle olan ilişkisi bilginiz dahilinde midir? Saldoğan ile defalarca görüşen AKP Batman Milletvekili Özdemir hakkında yasal işlem başlatılacak mıdır? Tüm bu görüşme kayıtlarından sonra Ali İsmail Korkmaz’a son tekmeyi atarak ölümüne sebep olanların iktidar partisi ve onun milletvekili olduğunu düşünüyor musunuz?” diye sordu.

Mesaj panosu

-“Hakan Şükür’ün bir fikir akımına bağlı olduğunu biliyordunuz. O yüzden MV yapıyorsunuz. Sizin ‘kahraman’ adam ‘hain’ oluyor. Dürüst olun.
Feyzi İŞBAŞARAN
-“Meğer Erdoğan gelene kadar bu ülkede hiçbir şey yapılmamış.” Dilfiraz Değerli
-“ERDOĞAN bağışçılarını açıklamaktan neden korkuyor. Şeffaflık çağrımdır.”
Aykan ERDEMİR
-“IŞİD’e terörist diyemiyor ama ekmek almaya giden çocuğa diyebiliyor.” Selahattin DEMİRTAŞ
-“Recep Tayyip Erdoğan semtimizin abisidir.” Şafak Sezer

‘Ustam başka ne isteyeceksin?’

USTAM senin için daha ne yapalım? Partiyi kurdun. Sana ‘Evet’ dedim. Başbakanlık istedin. Verdim, hem de üç defa... Askeri vesayet dedin, destekledim. İki kere referanduma gittin, arkanda durdum. 12 sene yol arkadaşlığı yaptığın cemaate yanılmışım dedin. Bunu da kabul ettim. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var. İlle de beni seç diyorsun, ustam ben senin için ne yapayım? Merak ediyorum Cumhurbaşkanlığı’nı kazanırsan daha ne isteyeceksin? Bundan sonra ustam benden bu kadar gayri isteyeceğin başka bir şey kalmadı. Abidin AYDOĞDU

Bu da yeni bir parti

YENİ ‘siyaset sahnesine’ çıkan Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi (TURK PARTİ) Genel Başkanı Ahmet Eyüp Özgüç diyor ki: “AKP Müslüman kanının dökülmesine seyirci kalıyor. Bunun sorumlusu BOP Başkanı Erdoğan’dır. TURK PARTİ olarak; ülkenin tüm bileşenlerinin kabul edebileceği, büyük uzlaşma ürünü, uzun vadeli dış politikaların Türkiye’nin kurtuluşu olduğunu düşünüyoruz. TURK PARTİ iktidarında; bölgesinde etkin, çıkarlarını koruyan ve iyi ilişkiler geliştiren bir Türkiye olacaktır. Yetişmiş kadrolarıyla TURK PARTİ, lider Türkiye için iktidar yürüyüşünü sürdürüyor.” İzleyelim bakalım.