Paylaş
Bu seçimde en sona kalan gazeteci biz olduk, Erzincan’a gitmeye vakit bulamadık. Onun yakın dostu, yarı hemşerisi sayılan Zekai Erdem’le dün karşılaştık. O anda oğlu Emir Sarıgül’le telefonla konuşurken, muhabbete biz de katıldık. Ona ‘Mustafa Sarıgül’ün ikizi’ diyorlarmış, baba-oğul doğuya, hem de Türkiye’de pek olmadık şekilde tam dalmışlar. Her ikisinin de ekipleri varmış; oğul köyleri, baba da ilçeleri taramış bir aylık kampanya süresince, kendilerine küçük oğul Ömer de katılmış zaman zaman. Anlattığı şeyleri not almakta zorlandık. Erzincan’da tüm okullarda öğretmen, polis, jandarma, esnaf ziyaretlerini birkaç kez taramışlar. Sarıgül’e göre, okul kütüphaneleri, taksi durakları, muhtarlıklar onarılmış, gereken camilerin halıları yenilenmiş, parti için afişler bastırılmış, kahvaltılar verilmiş. Sarıgüller ve ekipleri kentte ev tutmuşlar, hizmetlerini buradan yürütmüşler, otellerde kalmışlar. Ne kadar harcadınız deyince, Emir, “Abi böyle bir soru olmamalı, kampanyası dün olmadı ki, babamın 20 yıllık ‘siyasi yatırımı’ var. Onun dokunmadığı kişi yoktur, örnek bir çalışma yürütür. Dünyada pek örneği yoktur. Bu çalışma modelini zaten o uygulamaya başladı önce. Erzincan’dan, onu bırakın, çevre Erzurum, Van, Mardin, Diyarbakır’da, Kilis gibi kentlerden elini uzak tutmaz. Babam dün Sivas ve Erzurum’u taradı, sırada Sivas, Tokat, Yozgat ve Erzincan var sonunda. Babam dün de Diyarbakır’a hareket etti, cumartesi günü Erzincan’a dönecek. Biz bütün hareketimizi Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’na göre planlıyoruz” dedi.
CHP’de böyle, daha doğrusu siyasette böyle bir seçim çalışması görmedik.
Siyaset deyince, para, kadro ve siyasi tecrübe diye biliriz. Biliyorsunuz Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi var, doğu ve güneydoğu bölgesinde gayet iyi örgütlenmiş; bu bakımdan Genel Merkez’ce görevlendirilmiş olduğunu anlıyoruz.
Bu modeli yakından takip eden Kılıçdaroğlu, partisinde sıkı bir operasyon yaptığında nerelerde yanlışlar yaptığını daha iyi anlayacaktır.
KARAMAN YENİDEN VEKİL
Seçimde Mustafa Sarıgül 56 bin oy, AK Parti adayı eski TCDD Genel Müdürü ve YKB olan Süleyman Karaman 60 bin oy aldı. Karaman, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde 1994’de İETT Genel Müdür Yardımcılığı, İsfalt, İston, Beltur’da görevlerde bulunmuş, Türk Telekom, TTNet ve Türksat’ta Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştı. Karaman, Binali Yıldırım’ın hemşerisi diye biliniyor.
GÜNÜN SÖZÜ
14 Mayıs’ta sandığa gitmeyen 8 milyon seçmene seslenen İlber Ortaylı, “Lütfen bir kere daha düşünsünler ve sandığa gitsinler. Yurdunuzu seviyorsanız, geleceğinizi düşünüyorsanız ortaya çıkarsınız. Seçimde evinde oturan adam, Türkiye için kabul edilebilir bir vatandaş tipi değildir” dedi.
AZİZ SANCAR BİLİM ÜLKESİ ÖZBEKİSTAN'DA ÇALIŞIYOR
Mayıs Pazar günü Orhan Bursalı, “Aziz Sancar ne yapıyor? Yeni haberler var” diyordu. Sancar Hoca’nın Özbekistan’a nasıl ilgi duyduğunu anlatıyor. Üç konu için gittiğini söylüyor: “Geçen yıl TÜBİTAK, Sancar adına 9 Özbekistanlı öğrenciye yüksek lisans ve doktora bursu verme kararı verdi. Sancar, Özbekistan ve diğer Türk ülkelerinde bilimin gelişmesi için öteden beri çalışıyor, laboratuvarına bu ülkelerden öğrenciler alıyor. Bilimin bir zamanlar ana yurdu olan bu coğrafyada bilimin yine öne çıkması için ortamın gelişmesine katkıda bulunmaya çalışıyor. Hoca ayrıca Semerkant Devlet Üniversitesi’nin Sancar adına hazırladığı ‘Biyokimya Laboratuvarı’nın törenine katıldı.” Hoca İbni Sina’nın doğduğu yeri ziyaret etmiş, müzeyi de gezmiş.
CELAL BAYAR 1950’DE NASIL SEÇİLDİ?
Geçmiş siyasi yaşamın cumhurbaşkanlığı seçim yöntemi farklıydı. Ancak yapılan kulisler ve çalışmalar dün ile bugünü bütünleştiriyordu.
14 Mayıs 1950 günü yapılan milletvekilliği seçimlerinde Demokrat Parti (DP) büyük bir parlamento çoğunluğunu elde etmişti. Sıra cumhurbaşkanlığı seçimine gelince DP, cumhurbaşkanı seçmek için kulis çalışmalarına başlamıştı. Dönemin en güçlü adayı doğal olarak Celal Bayar’dı. Ancak partide bazı tereddütler vardı. Parti, Celal Bayar cumhurbaşkanı olursa, DP’den beklenen birçok memleket işlerinin kesintiye uğramasının mümkün olacağı endişesi yaşamaktaydı. Bayar’ın tecrübesi hem memleketi kalkındıracak hem de parti bütünlüğünü sağlayacaktı. Dönemin basını da bu konuyu gündeme sıkça getirir: Yeni Sabah Gazetesi’nin 19 Mayıs 1950’deki haberi söylenenleri destekler nitelikteydi: “Başbakanlık ve parti başkanlığı geniş çalışmaya ihtiyaç duyar.”
Ancak yakın çevresi ise Bayar’ın yıllarca süren zorlu mücadelesinin onu yıprattığını dile getirmekteydi. Bu makamın Bayar’ın hakkı olduğu görüşü ağırlık kazanmaktaydı. Bayar, yakın çevresinin etkisiyle cumhurbaşkanlığına ikna edilmişti.
CHP’nin Tavrı: CHP, Bayar’ın DP’deki gücünü azaltmak amacı ile “Bayarsız bir parti ve hükümet” formülünü öne çıkartarak Bayar’ın cumhurbaşkanlığını desteklemişlerdir. Cumhurbaşkanlığı için adı geçenler arasında; Eski Yargıtay Başkanı Halil Özyörük, Ali Fuat Cebesoy ve Rauf Orbay’ın isimleri kulislerde dolaşmaktaydı. Dönemin güçlü adaylarından birisi de Halil Özyörük’tü. CHP çevreleri Özyörük için hemen yıpratma kampanyaları başlattılar. Dönemin Ticaret Bakanı CHP’li Cemil Sait Barlas (Gazeteci Mehmet Barlas’ın babası) Özyörük’ün, geçmişte DP’nin kapatılması için çaba harcadığını kamuoyu ile paylaşmaktaydı.
Bayar, 22.05.1950’deki seçimde 453 üyeden 387’sinin oylarını alarak cumhurbaşkanı olmuştur. Söz konusu seçim olunca her türlü taktiksel stratejinin sahaya sürüldüğünü dünden bugüne görmekteyiz. Dr. Ramazan TOPDEMİR
MESAJ PANOSU
- Gazeteci Hikmet Kurada, “Atatürk’ün gerçek din anlayışı ve İslam’a hizmetleri” başlıklı yazısında Atatürk’ün şu güzel sözlerini aktarıyor: “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”
ÇAL’DAKİ MİLLİ MÜCADELE KARARGÂHI
- İki İstiklal Madalyalı tek Kuvayımilliyeci olan Çal müftüsü (Kurtuluş savaşı gazisi) Ahmet İzzet Çalgüner’in birinci derece koruma altındaki metruk evinin restore edilerek kamusal alana intikali için Çalgüner ailesi olarak ilgili makamlara müracaatlar yapılmıştır. Denizli ve Çal Belediyesi ne kadar milli ve yerli, göreceğiz bakalım. Tahir ÇALGÜNER
Paylaş