Paylaş
İzmir’de, 18 Eylül’deki Ege Bölgesi Toplantısı ile ilgili değerlendirmenin ‘gerçek dışı’ olduğunu öne sürüyor. “İktidara yakın bir gazeteyi okur musunuz?” diye de ekliyor.
Evet, bu gazetenin Ege toplantısı haberinde bizdekine benzer ifadelerin yer alması dikkatimizi çekti. Bize toplantıyla ilgili bilgileri ‘CHP’li’ bir kişi vermişti aslında!
Salıcı diyor ki: “Toplantıda yaptığım değerlendirme konuşmasında önümüzdeki yerel seçimlerdeki aday belirleme yöntemleri partililerimize anlatılmış, ancak asla önseçim yapılmayacağına dair bir ifadem olmamıştır.”
CHP’nin eski milletvekili, hukukçu Sabri Ergül’le konuştuk. Toplantıyı başından sonuna kadar izlemişti; Salıcı’nın konuşmasında önseçim ifadesini kullanmadığını söyledi. Daha sonra Salıcı aradı ve konuyu biraz daha açtı: “Adayları her ilde aynı yöntemle saptamayacağız, hatta bir ilin ilçelerinde bile aynı yöntemi kullanmayacağız. İllerde ve ilçelerinde önseçim, eğilim yoklaması, kamu araştırması ve merkez yoklaması yöntemlerinden birini veya birkaçını kullanacağız. Örneğin, Kadıköy’de başka Arnavutköy’de başka; Konak’ta önseçim yapılırken, tarımın ağırlıklı olduğu bir ilçede merkez yoklaması yapılabilir. Tüzüğümüzde bir sürü kural var. Burada etken olan o kentin demografik yapıları, üye özellikleri ve ekonomik koşullarının farklı olmaları... Kurallarını belirleyip MYK’da görüşeceğiz.”
CHP esasında ‘önseçim’den korkuyor; genel merkezin ‘Zaman kalmadı’, ‘Hâkim bulmak zor’, ‘Masraf yapmamalıyız’ gibi mazeretleri ve ‘iç güçler’in her zaman ortalığı karıştıran taktikleri vardır. Sonuçta CHP’de hep böyle yapılır; ‘önseçim’ gibi sıkıntılardan kurtulmak için ‘Vakit kalmadı’ denir. Gerçekten vakit kalmadı; seçimlere 6 ay var çünkü.
AKP 'AZİZ'İ YENECEK' ADAY BULDU!
İZMİR, Türkiye’nin yükselen değeri. Bir ‘İzmir modeli’ gerçeği var. Herkes bu konuda hemfikir, AKP de...
CHP’de belirli bir grubun iddiasının aksine Aziz Kocaoğlu’nun, 1 Ekim’de adaylığını yeniden açıklayacağı yorumları daha öne çıkmaya başladı. Peki, AKP ne yapacak? Kocaoğlu’nun karşısına liberallerden, demokratlardan, ticaret erbabından oy alacak bir aday arayışında... Kulislerde bir isim öne çıkmaya başladı: 26 yıllık başkan Ekrem Demirtaş’ı Ticaret Odası ve Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet başkanlıklarından indiren eski Futbol Federasyonu Başkanı ve İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener... AKP, Erdoğan’ın söylediği gibi Özgener’le İzmir’i CEO mantığı ile yönetmek istiyor.
Kocaoğlu’nun durumuna göre vaziyet alacak AKP... Özgener’in adaylığı için TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın devreye girdiği ve kendisiyle bir görüşme yaptığı öğrenildi.
BİLİYOR MUSUNUZ?
İSTANBUL Milletvekili Gürsel Tekin’in, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye “Şarbona yakalanan hayvanları taşıyan Rahmeh isimli geminin sahibinin, dünyanın en önemli et tedarikçilerinden birisi olan Ürdünlü Tareq Hijazi’e ait olduğu iddiası doğru mudur? Bugüne kadar Et ve Balık Kurumu’na yaptığı ihaleler kapsamında toplam kaç ton canlı hayvan ithalatı gerçekleştirmiştir? Grup, Türkiye’deki çalışmalarını hangi isimle yürütmektedir?” diye sorduğunu...
MESAJ PANOSU
BASIN İlan Kurumu, resmi ilan alan yerel gazetelerde 1.50 olan yüzölçümünü 1.12 metrekare yaptı. Ama resmi ilan almayan ancak aynı kuruma bağlı dergi statüsündeki gazeteler niye 1.50 yüzölçümünü şartında kaldı? Buna çözüm gerekiyor. BASIN İlan Kurumu, resmi ilan alan yerel gazetelerde 1.50 olan yüzölçümünü 1.12 metrekare yaptı. Ama resmi ilan almayan ancak aynı kuruma bağlı dergi statüsündeki gazeteler niye 1.50 yüzölçümünü şartında kaldı? Buna çözüm gerekiyor. Ahval Gazetesi - EDİRNE
KARTAL’da belediyenin masumane kreş yapma talebi, İBB Meclisi’nde AKP’li üyelerin reddine karşılık CHP’lilerin oy çoğunluğu ile İBB Meclisi’ne sevk edildi.
Atatürk’ün vasiyetnamesi
Prof.Dr. Hikmet Sami Türk’ün ‘İş Bankası hisseleri’ konusunda açıklama yaptı:
“CHP’nin Türkiye İş Bankası A. Ş. pay senetlerinin bir bölümüne sahip olması, Atatürk’ün ölümünden iki ay beş gün önce ‘Dolmabahçe, 5/9/1938 Pazartesi’ düzenleme yer ve tarihiyle, kendi el yazısıyla düzenlediği vasiyetnamenin gereğidir. Atatürk, vasiyetnamesinde sıraladığı 6 koşulla malik olduğu ‘bütün para ve pay senetleriyle Çankaya’daki taşınır ve taşınmaz’ mallarını CHP’ye ‘terk ve vasiyet’ etmiştir. Bu koşullardan –başta kız kardeşi Makbule olmak üzere, yakınlarına ve manevî kızlarına yaşadıkları sürece her ay belirli miktarlarda, Sabiha Gökçen’e ayrıca bir ev alınabilecek para verilmesi; Makbule yaşadığı sürece Çankaya’da oturduğu evin emrinde kalması; İnönü’nün çocuklarına yüksek öğrenimlerini tamamlamaları için yardım yapılması gibi özel nitelikte olanlar dışında– günümüzde de geçerliğini koruyan ikisi şöyledir:
‘1. Para ve pay senetleri şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır (faiz ve kâr payı ödenecektir).
2. Her yıl nemadan kalan miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.’
Atatürk, bu koşullarla malvarlığını kurucusu olduğu ve o dönemde tek parti konumunda bulunan CHP’ye bırakmıştır. Vasiyetnamede sözünü ettiği pay senetleri, 26 Ağustos 1924 günü Mahmut Celâl Bey’e (Bayar’a) 1 milyon TL esas sermaye ile kurdurduğu Türkiye İş Bankası A.Ş.’nin pay senetleridir. Kuruluşta esas sermayenin dörtte biri olan 250.000 TL Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından karşılanmış ve başlangıç sermayesi olarak fiilen ödemiştir. Bu para, Kurtuluş Savaşını desteklemek üzere Hindistan Müslümanlarının gönderdiği paranın kalan yarısı idi.
30 Haziran 2018 tarihi itibariyle Türkiye İş Bankası A.Ş. pay senetlerinin üç büyük grup arasındaki dağılımı şöyledir: İş Bankası Munzam Sandık Vakfı %40.12, CHP %28.09, halka açılma ile binlerce pay sahibi %31.79. Atatürk’ün vasiyeti gereğince elindeki pay senetlerinin kâr payları her yıl yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına ödendiği için CHP, mülkiyet hakkından doğan diğer yetkileri kullanmakta ve Türkiye İş Bankası A. Ş. sermayesinin üçte birine yakın bir bölümü ile Yönetim Kurulunda temsil edilmektedir. Vasiyetname gereklerini yerine getirmek bakımından CHP, vasiyeti yerine getirme görevlisi konumundadır.
EDS çalışsaydı Afyon kazası olmazdı
AFYON-Antalya karayolunun 39.km’sinde 18 Eylül tarihinde yaşanan üzücü kazada 7 yurttaşımızı yitirdik, 28 yurttaşımız ise yaralandı. Geçtiğimiz günlerde Afyon’dan karayolu ile geçerken muhtelif noktalarda EDS kurulumu yapıldığını görünce kontrollü araç kullandım. Ama molada öğrendim ki hiçbirisi devrede değil çalışmıyor. Kazanın olduğu bölgede de Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) var. Eğer EDS sistemi çalıştırılsa devreye sokulmuş olsa idi belki bugün bu acı kaza yaşanmamış olacaktı.
Bekir ÖDEMİŞ
Paylaş