CHP’ye yeni isimler

CHP’li eski bir milletvekili, partide 2002 seçimlerinden sonraki gibi bir hesaplaşma yaşanmamasına tepkili. Üzüntüsünü aktarırken, "Emin olun genel merkez yöneticileri, bizim duyduklarımızın zerresini duymuyor. Yeni bir şeylerin şekillendirilerek partinin önünün açılması gerekiyor. Vitrin tümüyle değiştirilmeli; belki bu yolla hizip yapısı yıkılabilir ve yeni politikalar üretilmeye başlanabilir" diyor.

"Eşrefci’ (Erdem) ve Önderci (Sav) kavgasına son" çağrısında bulunuyor.

İstanbul’dan bir aday, Deniz Baykal’a karşı bir yıpratma, söndürme ve sindirme politikasının sürdürüldüğünü belirterek "Yıpratılmak istenen Baykal değildir, CHP ve ülkenin geleceğidir" diyerek su mesajı veriyor:

"Gün, kamplaşma değil, kaynaşma ve kucaklaşma günüdür."

Bazı okurlarımız, "CHP’nin söylem, eylem ve kadro sıkıntısı çektiği ve geniş halk kitleleri için umut olamadığını" savunurken, bazıları da bazı isimlerin yeni kadrolar arasında yer almasını gerektiğini söylüyor.

Bu isimler arasında Prof. Fuat Keyman (Koç Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi, Küreselleşme ve Demokratikleşme Araştırma Merkezi direktörü, Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi kurucusu), Doç. Onur Kunter Öymen (Felsefeci, Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi, CHP PM üyesi, son seçimlerde aday adayı oldu ancak listeye konulmadı), Faik Öztrak (Hazine eski Genel Müdürü, Tekirdağ milletvekili), Didem Engin (30 yaşında, Galatasaray Endüstri Mühendisliği mezunu, AB konusunda uzman; CHP 2. bölgede 14. sıra adayıydı), Gülsüm Bilgehan Toker (İnönü’nün torunu, eski milletvekili, Avrupa Parlamenter Meclisi Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu Başkanı), Dr. Haluk Koç (Tıp profesörü, geçen dönemki Meclis Grup Başkanvekili), Prof. Dr. Sencer Ayata (ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü) dikkat çekiyor.

Kendisini hálá sorgulamayan CHP yönetimini zor günler bekliyor. Mustafa Sarıgül ve Hikmet Çetin’in yürüttükleri mücadelenin boyutlarının giderek yükseleceğini kestirmemek olanaklı değil.

Dicle ve Fırat neden özelleştiriliyor

FIRAT
ve Dicle başta olmak üzere akarsular ve göletlerin işletme hakkının özel sektöre devredilmesini iktidar biraz masumlaştırıyor. Bu konudaki uzmanlara göre, proje kesinlikle hükümetin değil, çokuluslu su şirketlerinin bir projesi... Kanıtı 15.12.2004’teki AB İlerleme Raporu’nda yer alıyor:

"Komşularıyla daha iyi ilşkiler kurması ve bölgesel istikrarın korunması için Türkiye’nin bölgedeki ülkelerin su gereksinmeleri konusunda hassas olmasını, özellikle Irak ve İran’da bulunan Aşağı Mezopotamya sulak alanlarına verilen suyun Atatürk Barajı’nın yapılmasından sonra belirgin şekilde azaldığı göz önünde tutularak, Türkiye’nin Suriye de dahil olmak üzere komşularıyla kuracağı çalışma grupları yoluyla, kaynakları Türkiye’de olan belli başlı nehirlerin sularının eşit ve hakkaniyete uygun dağılmasının temini Türkiye’den istenir."

İşte özelleştirmenin arkasındaki gerçekler!

Osman DALGÜN-ANKARA

Biliyor musunuz

İSTANBUL
Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu’nun, "Sayın Prof. Zafer Üskül’ün görüşlerinin nedeninin, hukuksal değil siyasi temelli olduğu kanısındayız. Çünkü bu değişiklik talebinin temel amacı AKP iktidarının Anayasa Mahkemesi’nin etki alanını kısıtlamak olduğu son derece açıktır" diyerek yeni bir anayasa çalışmasına halkın ortak görüşünün yansıtılmasının önemli olduğunu açıkladığını...

CHP’nin, iki milletvekili çıkarttığı Kırklareli’nin ilçesi Lüleburgaz’lı adayı Dr. Tansel Barış’ın kente STK’larda üstlendiği görevler nedeniyle sevilmesi sonucu CHP’ye 44.8 oranında oy sağladığını...

’Dikkat hırsız var’

TRAKYA
bölgesinde üç gündür dağıtılan afişlerde şöyle deniyor:"Dikkat hırsız var!

Suyumuza sahip çıkalım.

Trakya’da su kaynağı kalmayacak.

Bulanıkdere, Madaradere ve Çavuşdere’nin suyu İstanbul’a alınırsa ne olur?"

Kırklareli’nin, Bulgaristan sınırının yakınındaki İğneada’da kurulu ’Doğal Ekosistemi Koruma ve Bölgesel Yaşamı Destekleme Derneği’ Başkanı Orhan Uyanık, İSKİ tarafından Trakya’da Istranca ormanlarından 2. etap sularının da (sınırdaki Rezve Deresi’nin) alınmasına karşı çıkıyor.

"Subasar ormanları yok olur. İstanbul’un almak istediği dereler bizim longoz dediğimiz, dünyada subasar orman olarak adlandırılan ve Avrupa kıtasının son ve en büyük korunan alanını yok eder."

İstanbul giderek yayılıyor; büyüdükçe de Istrancalara ve Bolu sularına yöneleniyor.

Istranca derelerinden beslenen Trakya’nın yeraltı suları giderek çekiliyor.

Bu ender doğamızı da yitirirsek, batıdaki çevreci kuruluşlar bize neler yapar kim bilir

Kamu görevini ihmal

ANKARA’da ASKİ
geçen yıllarda Esenboğa yolu inşaatı dahil su ile ilgisi olmayan birçok proje ile uğraştı. Sn. Melih Gökçek ve ASKİ kamu görevi yapmaktadırlar; bunun için de ücret almaktadırlar.

Kamu personeli görevini ihmal eder ve aksatır ise hakkında derhal ’görevi ihmal’den soruşturma açılmalıdır. Savcılara ve hukukçulara sorarım, burada bir görevi ihmal suçu oluşmadı mı?

Erhan ORKAS

NEYMİŞ;
yağmur yağmamış... Sadece Türkiye’de mi yaşanıyor bu kuraklık. Avrupa’da hangi başkentte sular altı ay kesiliyor. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanları, bulgur ve kömürle uğraşanları, ’doğa’ böyle eder işte...

Fareli köyün kokoreççisi

BEŞİKTAŞ’
ta ünlü ’Ş.’ kokoreççisinde arkadaşımla oturuyordum. Bir ara bol paçalı olan pantolonumun içinde bir gıdıklanma hissettim. Sonra düşünebiliyor musunuz, bu bir fareydi. Dehşete düştüm. Kasadaki kişi "Olabilir hanımefendi, sıcak, giriyorlar işte" diye umursamadı. Gıda sektöründe markalaşmış bir yer temizlik nedir bilmez mi? Üstelik nezaketsiz oluşları da ayrı bir rezalet!

Dilek DALLIAĞ

HER yere afişler asıldı, duyurular yapıldı; İstanbul-Bursa 75 dakika diye. Geçen gün Yenikapı’dan bu feribota bindim. İçerde anons yapıldı, yolculuğumuz 1 saat 30 dakika sürecektir diye. Hakikaten kalkış ve yanaşma 90 dakika sürdü. Her konuda olduğu gibi bu abartma niye?

O.Elmas
Yazarın Tüm Yazıları