GELİŞMEKTE olan ülkelerin çoğunda olduğu gibi Türkiye’de de tarım sektörü, genel nüfusun özünü oluşturmakta ve ekonominin ana kolu durumunda bulunmaktadır.
Tarımdan tamamen ya da kısmen geliri olan nüfusun genel nüfus içindeki oranı %75 i bulmakta ve uygulanan tarımsal politikalar 8 milyona yakın aileyi yakından ilgilendirmektedir.
Böylesine önemli bir konumda olmasına karşın, bugüne değin uygulanan politikalarla tarımsal gelişme için gerekli altyapı yaratılamamış varolan da korunamamıştır.
Tarımın içinde bulunduğu durumu ve çiftçilerin çektikleri sorunları Ziraat Mühendisleri Odası eski Başkanı Sami Doğan bir aydır TV’lerde usanmadan anlatmaktadır. AKP hükümetinin uyguladığı tarımsal politikaların çiftçilerin, üreticilerin gelirlerinin azaldığını ve köyden şehirlere göçün gittikçe artmakta olduğunu dile getirmektedir. CHP’nin iktidara gelmesi ile uygulayacağı tarımsal politikalarla üreticinin ve çiftçinin önemli sorunlarının çözüleceğini ısrarla vurgulamaktadır.
Konuşmalarında CHP Ankara Milletvekili adayı olduğunu da belirten Sami Doğan’ı CHP üst yönetiminin izlemiş olmasını isterdim. Tarım konularına ve sorunlarına sahip, çözüm önerileri getiren vizyon sahibi bir tarım uzmanı CHP için büyük bir kazançtır. Dilerim CHP adaylarını açıkladığında Sami Doğan’a listelerinde hak ettiği yeri verir ve parlamentoda ihtiyacı olduğunu gösterir.
Mahir BERKANT-
Zihinsel özürlü Birgür’ü yakaladınız, tebrikler!
ZİHİNSEL özürlü amcamın oğlu Birgür’ün başından geçen olayı size anlatmak istiyorum.
Ben diş hekimiyim, topluma kazandırmak için bizim Birgür’ü (35 yaşlarında) babasının diş laboratuvarında çalıştırıyoruz. Yaptığı iş doktorlara gidip gelmek. Daha fazlasını yapmaya müsait değil. Geçen gün laboratuvardan kliniğime gelirken Kızılay alt geçitten geçiyor, hızlı hızlı ve elinde çanta olduğu için polislerin şüphesini çekiyor, takip ediyorlar kliniğimin kapısında yakalıyorlar ve hep beraber içeriye giriyorlar.
Ben o sırada ofiste yokum... Sekreterlerim polislere ’Birgür’ün hasta olduğunu benim de kuzenim olduğunu, laboratuvarda çalıştığını’ izah etmeye çalışıyorlar. Sekreterlerim yalvarıyorlar, ne olur götürmeyin bizim elemanımız, zihinsel özürlü, kendini ifade edemez diye feryat-figan ediyorlar. Ancak polis arkadaşlarımız her nedense klinikte sekreterlerin ifadesine güvenmeyerek oldukça kaba, sağını solunu çekiştip, sürükleyerek, zorla ’terörist Birgür’ü alıp karakola götürüyorlar.
Olayı duyar duymaz gidiyorum, gayet pişkin bir şekilde Birgür’ü bıraktıklarını söyleyip bana da bazı nasihatlerde bulunuyorlar. Bu arada Birgür kendisini götürürken tekme de attıklarını babasına söylüyor. Psikolojik travma geçiriyor, zangır-zangır titremiş biçimde laboratuvara gidiyor.
Zaten zor bela ikna ederek topluma kazandırmaya çalıştığımız Birgür acaba çalışacak mı? Yarın evden çıkacak mı? Zaman zaman yaptığı gibi tekrar eve mi kapanacak?
Zihinsel özürlü olduğu belirtilen, kendisini tanıdığını ifade eden iki insana inanmayan, polisleri gerekli yerlere şikayet edeceğim. Ancak burası Türkiye, çok iyi biliyorum ki olayın ikisi sekreter, ikisi de o esnada klinikte bekleyen hasta olan tanıkları olsa dahi bu memurlar yaptıklarının cezasını bulamayacaklar.
Dr. Metin KAYABAŞ
Ben bu hesabı anlayamadım
GEÇEN Çarşamba günü bir arkadaşımla birlikte Necatibey Caddesi’ndeki ’Adana Sofrası’ adlı restorana gittim. Yalnız; dışarıdan lüks görünen, camına kocaman tescilli Adana kebabı yazısı yazan ve Hürriyet Ankara’nın da ilk 10 restoranının içinde gösterilen restoran... İki iskender kebap söyledik. Biraz bekledikten sonra kapıdan yani dışarıdan garsonun iki servisi getirdiğini gördüm. Neyse dedik yedik. Meğer ’İskender’leri yandaki diğer ’Adana Sofrası’ şubesinden getirmişler. İşin asıl ilginç olan yanı ise bizim oturduğumuz yani biraz lüks olan şubesinde 8.00 YTL olan ’İskender’ yan tarafta yani bize getirilen yerde 5.50 YTL...
Efendim şimdi bu dolandırıcılık değildir de nedir bana lütfen yardımcı olurmusunuz.
Cihan ŞİMŞEK
GÜNÜN SÖZÜ
"Ne zaman sanattan bahsetmeye başlasak sıra bir türlü ona gelmez."