- İl Başkanı Şinasi Ökten'in adayı ilçe başkanı Şefik Toprak, 208 oyla 3. kez kazandı. Selami Öztürk ve Cengiz Özyalçın'ın adayı Muammer Ürgüp ise 189 oyda kaldı.
Genel merkez ile muhaliflerin çekişme mi?
- Hayır, il örgütü ile belediye takımının çekişmesi demek daha doğru olur.
Muhalifler, İstanbul il kongresinin toplanması için imza topluyordu.
- Yerel seçimler nedeniyle şimdiden muhalefetin kırılganlığı yanında, 'naylon delege' oyunlarında il örgütünün ne kadar başarılı olduğu ortaya çıktı. Zaten kongre divanında Kadıköy'de oturmayan 'naylon' bir delege bile vardı. (Ankara'da mahalleden mahalleye naylon delege dağıtıldığını, İzmir'de il binasının işgal edildiğinini gazetelerde okuduk) Bundan bir süre önce muhalefet hareketine Selami Öztürk ve Cengiz Özyalçın karşı çıkarak genel merkezle aralarının bozulmasını istemediler. Çünkü Öztürk yeniden başkan adayı olabilir; Özyalçın da il başkanlığına soyunabilirdi. Ama hesaplar zora girdi şimdi. Aslında Kadıköy'de bir muhalefet hareketi yok denilebilir. Kadıköy kongresinde yarışanların genel merkeze yakın olmaktan başka bir derdi yok. Bu bakımdan muhalif Mehmet Bölük(CHP'yi naylon delege yüzünden Sosyalist Enternasyonal'e şikayet edebilir) yandaşlarının il kongresi için imza vermeyen Öztürk ve Özyalçın'a inat Şefik Toprak'a oy vermiş olmaları bile muhtemeldir. Dünün genel merkez yanlıları olanların bugün muhalefete düşmeleri ilginç değil mi?
Vah Floryam..
BAKIRKÖY Belediyesi'ne; Florya-Şenlikköy semtelerinde yaşanan depreme karşın imara aykırı yapılaşmaya karşı hiçbir denetimin yapılmadığını üzülerek görüyorum. %25 olan azami yapılaşmaya tecavüz normal karşılanıyor, katlar yükseliyor. Ne yazık ki belediyeniz görev yapmıyor; mevzuat yapı denetim şirketlerine sorumluluk yüklenmesine rağmen futursuzca suç işlenmeye devam ediliyor.
Belki bu yazıyla vicdanları sızlayıp görevlerini yapabilir; savcılar harekete geçebilir.
Konuyu her zaman dile getireceğim gerekirse yargı organlarına başvuracağımın bilinmesini isterim.
Feyzullah AKAY-BAKIRKÖY
Halkalı Çöplüğü rantçılara emanet
ESKİ Halkalı Çöplüğü'nün yeri TOKİ ile ANAP Küçükçekmece İlçe Başkanı Muhittin Taşkın'ın ailesine ait... Başkentliler AŞ adlı firma, çöplüğün güney ucunun dolgusu adı altında bir proje yanında, özel mülkiyete ait arazide de bir TIR parkı kurmak için Büyükşehir Belediyesi'nden izin alıyor. Ancak firma projeyi yapmak yerine bölgeye kaçak toprak dökmeye başlıyor. Olay iki yıl kadar engelleniyor; şimdilerde firma, izni olmamasına karşın sözde 'dolgu islah' projesini gerekçe göstererek yeniden kaçak toprak dökümüne başlıyor. Bu işe göz yuman K.Çekmece Belediyesi Başkan Yardımcısı İdris Karayılan'dan -eski Halkalı Şube Müdürü- kimse hesap sormaz mı? (Toplu Konutlardan geçen NATO petrol boru hattının üzerindeki kaçak LPG istasyonuna kim izin verdi acaba!) Burada rant büyük, bu iş engellenirse siz o zaman 500 milyar rüşvet iddiasının nasıl başlayacağını görün. Ümraniye Hekimbaşı çöplüğü felaketini kimse unutmasın.
İnsan olmak önemli!
SİVAS'ta bazı çevreler, değerli halk ozanımız Arif Sağ'a, gerçek payı olmayan asılsız haberlerle aşağılayıcı bir şekilde saldırıyor.
Bir kere şu bilinmelidir ki, bir halk ozanı, ulusunu, milletini asla inkár etmez. Eğer Arif Sağ,Ermeni asıllı olsaydı, onu hiçbir zaman gizlemezdi.
Aslında kişilerin hangi dilden, hangi ulustan, hangi dinden oldukları hiç önemli değildir. Nasıl insan oldukları önemlidir. Yani insan olabilmek!
Halbuki bu ülkede Türklüğü en son tartışılacak toplum Alevilerdir.
Ortaçağ zihniyetindekiler, acaba aldıları her nefesi borçlu oldukları M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurmuş olduğu demokratik-laik Türkiye Cumhuriyeti'nde, toplum önünde 'Atatürkçü ve laik' olduklarını söyleyebiliyorlar mı? Önemli olan budur.
Ülkemizde toplumsal gerginliğe yol açacak böyle ahlaksız, çirkin saldırılara karşı yüce Türk adaletinin gerekeni yapacağını umuyoruz.
İlhami ERZİNCAN
KADIKÖY
Müjde, Gündoğan’a huzur geldi
DOSTA düşmana duyurulur, müjde, Gündoğan'a huzur geldi.
Sermaye insaf etti, artık kalıp yapmıyor, kalıp sökmüyor, beton dökmüyor, çivi çakmıyor, taş kırmıyor, kompresör ve ekskavatör çalıştırmıyor. Kafe-bar sahipleri, aşırı tonda müziğin gürültü, gürültünün de çevre kirliliği olduğunu nihayet anladılar; hiç olmazsa gece yarısından sonra darbukaları, davulları kestiler, belde halkının uyumasına, lütfen izin verdiler.
Şimdi Gündoğan'da yaşayanlar birbirleriyle keyif ve neşe içinde selamlaşıyorlar.
Belediye Başkanı'na ve yardımcılarına kurdukları otoriteden ötürü kalben teşekkür eder, devamını niyaz ederiz.
Prof. Tarık MİNKARİ-Erol DALLI-Gündoğan-BODRUM
Peki rekabet ne olacak?
‘İRAN'dan anti-damping’ (26.6.2003) yazısında, bu ülkeden yapılan polipropilen çuval ithalatında, yerli üreticilerin mağduriyetini Kayseri'den Mehmet Özsarıyıldız'ın görüşleriyle dile getirmiştik. Buna, İlhami Yıldız imzalı Birlik Dış Ticaret'ten yanıt geldi:
‘‘Firmamız İran kökenli bir firma değildir. 1993'te kurulmuş, ortaklarından Erkani Şahin Mart 1998'de, Taki Arslan ve Sadi Kaya, Aralık 2001'de ayrılmış olup, yeni ortaklar Abdullah Hayvacı ve İlhami Yılmaz'dır. 1996'da ihracatından dolayı ATO'nun başarılı ihracatçı ödülünü almıştır. Gemlik Gübre Sanayi AŞ'nin açmış olduğu ihalenin firmamızda kalmış olduğu doğru, ancak malların ceza uygulanmadan gecikmeli verilmesi iddiası tamamen yanlıştır. Aralık 2002'de ilk parti teslimatta gecikme olmuş ve ceza sözleşme şartlarına uygun olarak ilgili kuruluş tarafından uygulanmıştır. Firmamız, İGSAŞ'ın açtığı 4 milyon 60 bin adetlik 4 ihalesinden 3'ünde toplam 615 bin adedini almıştır. BELPA, Gübretaş (son ihale hariç), Konya Şeker ve TMO'nun, yazınızda toplam 9 trilyon tutarında olduğunu belirttiğiniz ihalelere firmamız girmemiştir. Sorulması gereken, firmamız ihaleye girdiğinde kendilerinin batacağını iddia eden firma yetkilisinin bizim girmediğimiz bu ihalelerden ne kadarını kazandığıdır. Firma olarak ithalini yaptığımız polipropilen çuvalların toplam miktarı, iç piyasa kapasitesi ile karşılaştırıldığı zaman ciddiye alınacak bir rakam değildir. Böylesine ciddiye alınmayacak bir ithalatta sarsıntıya uğrayacak, fabrikasını kapatacak sanayicinin nasıl dünyaya açılacağını, nasıl rekabet yapacağını anlamak gerçekten mümkün değildir.’’
Tepkiler
AMERİKA'nın, askerlerimizi esir almaları olayında bizi idare edenler üç maymunu oynuyorlar. Biz bazı çevrelerin ticari çıkarları için ulusal çıkarlarımızdan, onurumuzdan daha ne kadar taviz vereceğiz? Seçimde İslamcıydılar, şimdi Amerikancı oldular. Tayyip Erdoğan Başbakan olunca 'iman' tatile çıktı. Askerlerimizi esir alan Amerika yakında Türkiye'yi de alacak! AB'ye girme projesi, kurşun atmadan Türkiye'yi işgal projesine mi dönüşüyor? Buna hizmet eden herkes bilerek veya bilmeyerek bu ülkeye ihanet ediyor.
Pelin ÖZLÜ
ABD askerleri, vatan evlatlarını esir alıyor. Ama anamuhalefet partisi CHP kayıp. Deniz Baykal nerede? Ey yüce Atatürk, kurmuş olduğun parti nereye gidiyor?
Ömer YILGINCA-ADANA
Kaygılarım çok
ÇUKUROVA Üniversitesi'nde idareciyim. Yeni yasayla tüm idarecilerin görevinin sona erdirilmesini ve seçim ilkesi getirilmesini çok doğru buluyorum. Neden? Çünkü YÖK'ün antidemokratik uygulamaları, genellikle üniversitelerdeki en alt kuruldan/makamdan, en üst kurullara/makamlara kadar yansıtılmıştır. Şimdiki idarecilerin çoğu çeşitli ayak oyunlarıyla, liyakate göre değil sadakate göre atanmışlardır.
Yeni YÖK yasa taslağında beni kaygılandıran şeyler çok. Asıl tehlike, geçici maddelerde ve geçici kurullarda gizli. En kaygı verici şey, kurulması öngörülen 20 üniversiteye Başbakan'ın rektör atayacak olması.
AKP'nin hedefi belli ki üniversitelerin tümünü şeriatın üssü yapmaktır. Anlaşılan o ki, YÖK'ün yanlışlarına direndiğimizden daha da büyük bir direnç göstermeye hazırlanmamız gerek.
Gürüz'ün ve YÖK'ün Atatürkçülüğün teminatı olarak görülmesi beni şaşırtıyor. Şu anda üniversitelerin çoğunda gericiler hákim. Bu üniversiteleri bu hale getiren AKP değil, YÖK'tür. YÖK'ünki Atatürkçülük kavgası değil, yalnızca koltuk kavgasıdır bence.
Prof. Tahir BALCI-ADANA
Cumhuriyet’in 80. yılı
EGE bölgesinden bir belde belediye başkanı bir konuya dikkat çekiyor.
Cumhuriyet'in 80. yıl etkinlikleri ile ilgili Devlet Bakanlığı'nın 17.1.2003'teki genelgesi İçişleri Bakanlığı'na gönderiliyor. Bakanlık Müsteşarı Muzaffer Ecemiş de bunu ancak 23.6.2003'te valiliklere göndererek, mahalli idarelerin 80. yıl kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyet ve projelere son şeklinin verilip 30.6.2003'e kadar İller İdare Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesini istiyor. Vali ve kaymakam üzerinden bu yazı ancak haziran sonunda elimizde oldu. Genelge bu kadar bekletilirse, bunu yetiştirmek mümkün olmadı.
Bu durum dikkatimi çekti. AKP 80. yıl kutlamalarının gerçekten Cumhuriyet'e sahip çıkıp coşku içinde mi geçmesini istiyor, yoksa laf olsun torba dolsun mu?