CHP’de genel başkanlık yarışına katılan Umut Oran, kendisini delegelere tanıtmak için özel uçakla, yaklaşık 15 ili kapsayan heyecanlı bir kampanya sürdürüyor.
’KOBİ sevdalısı’ olarak 60 tekstil fabrikasının kurulmasında öncülük ettiği Adıyaman’dan başlamış kampanyasına Oran... Uç noktalarda bulunmalarına karşın üç gün içinde sırasıyla Diyarbakır, Adana, Urfa (gece), Van, Trabzon, Sivas, Denizli ve dün de İstanbul (gece) üzerinden gittiği Yalova ve Bursa’da, kendisini merak eden CHP’li kurultay delegeleri ve örgüt üyeleriyle taşınmış, konuşmuş... Salı günü de İzmir, Muğla ve Aydın’dan sonraki İstanbul ve Ankara temasları ile kurultay çalışmalarını tamamlayacakmış. Diğer aday Haluk Koç’a, baştan bazı illerde yapıldığı gibi örgüt binalarında ’kilitli’ kapı olmamış. Anlattıkları ilgiyle izlenmiş. Diyarbakır’da Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaretinde "Burada vatandaşların kimlik sorununu erteleyerek çözümleyemeyiz" demiş. Oran konuşmalarında, bir yanda hükümete yüklenerek "AKP ülkeyi uçurumun kenarına getirdiğini" söylemiş; bir yandan da "CHP bu yönetimle alternatif oluşturamıyor" diyormuş. Bazı bölgelerde beklentisinin üzerinde kalabalıklarca karşılanmasına şaşırmış.
KIVILCIM PATLADI
Bu izlenimleri bir yıldır siyasi danışmanlığını yürüten Necati Özkan’dan aldık; "Pek çok şey değişebileceğini" söyledi. Ve iddialı bir sözcük kullandı: "Kıvılcım patladı..."
O kadar pek kolay değil tabii.. Ama şu var Fatih Altaylı’nın ’Teke Tek’indeki konuşmasının, partide ’sıkıntılı’ olan CHP’li kesimi hayli etkilediğini ve bir anda ilgi odağı haline geldiğini söylüyor Özkan. Ve "Genç, dinamik, sahici ve yetenekli bir lider adayı olarak görüldüğünü samimi olarak söyleyebilirim" diye ekliyor.
Trabzon’daki ziyarette bir partili, Oran’a şöyle demiş:
"Ben 16 yıldan beri CHP’nin içindeyim.Sayın Baykal’ı, karada, denizde, havada hiç görmedim. Hep televizyonda gördüm... Dilerim geleceğin iktidar partisinin lideri olursun."
Oran biraz da utanmış ve bunun tek kurultaylık olmadığını anlatmış:
"Kurultayın sonucu ne olursa olsun sonuç itibarıyla ertesi gün yine çalışmalarımıza devam edeceğiz.Çünkü Türkiye’nin sorunları çok fazla ve kaybedecek bir dakikamız yok."
Prof. Haluk Koç, Prof. Tolga Yarman, Ayhan Yalçınkaya da Kurultay’da liderlik mücadelesi için geziyorlar, konuşuyorlar. Ama hangisi adaylık için 250 imzayı (% 20) toplayabilecek, işte esas mesele bu.
Kim ne derse desin, bu kurultay için bir ümit ve heyecan var.
Aydın’dan Rıdvan Budak’a yanıt
ANAP’tan CHP’ye geçen Bahçeşehir Belediye Başkanı Kemal Aydın, eski milletvekili ve Tekstil Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak tarafından CHP’li milletvekillerine gönderdiği mektupla ilgili olarak ’CHP’ye Demirel’in telkini ile mi gireceğim’ (18.4.2008) başlıklı yazıda kendisine sataşmasını ’dehşet’ içinde okuduğunu söyledi.
"Siyasi disiplini ve süreciyle yarattığı siyasi ahlakı nedeniyle parti üyeliğine kabul edilmeyenlerin (...), bir biçimiyle elinde bulundurdukları gücü tehdit unsuru olarak kullanma, karalama ve çamur atma trampleni olarak kullanmalarıdır hazin olan... Aslınca acı olan, yaşamını ’proletaryanın çıkarlarını savunmaya adadığını’ ifade edenlerin zerre kadar proleter ahlakından, emeğin yüce değerinden, işçi samimiyet ve sahiciliğinden nasip almamış olmaları; kişisel çıkarları için yerel yöneticilere kural dışı taleplerde bulunmaları ve boyun eğmeyince de çamur at izi kalsın kirli yaklaşıma sarılmaları; yurtseverliğiyle övünenlerin Cumhuriyet’in temel değerlerine yönelik çaba ve girişimlerin giderek arttığı bir zamanda kişilikli, sağlıklı, samimi, dürüst kimliklerin Cumhuriyet’i kuran partide bütünleşmesinden, CHP’nin güçlenmesinden korkunç derecede rahatsız olmalarıdır. Genel Başkan Sayın Deniz Baykal’ın ve parti yönetiminin bu ve benzer kişiler için verdikleri kararın ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha anlıyorum.
Kişilerin tarihi, kişinin geçmişinde yatar ve tarih yalan söylemez."
Göbeğini kaşıyan adam karnının doymadığını anladı
ANKARA’dan Nail Tan, "Göbeğini kaşıyan adam karnının doymadığını anladı" diye yazarak şöyle devam ediyor: "Pirinç, bulgur, nohut, kuru fasulye ve kömür dağıtılarak iktidara gelenler, aynı silahla iktidardan uzaklaşma sürecine girdiler. Artık türban, pahalılığı ve işsizliği örtmeye yetmiyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanı, olayı sadece pirince odaklandırma kurnazlığı peşinde. Diğer ürünlerdeki pahalılığı gizlemeye çalışıyor. Pahalılığın sebebini, spekülatörlere bağlıyor. AB dayatmalı tarım politikasının iflas ettiğini söylemekten korkuyor. Spekülatörlerin altından, çoğunlukla kendi partisinin adamlarıyla belediye başkanlarının çıkacağını bildiğinden üzerlerine gidemiyor.
Diğer yandan iktidarın istediği yönde enflasyon rakamlarını hesapladığı izlenimi yaygın olan TÜİK de büyük yara almıştır. Ocak-Mart tüketici fiyatları enflasyonunu % 3 olarak açıklamıştır. Halkın kullandığı temel ihtiyaç maddelerinde % 30-50 artış varken, toplu iğne enflasyonuyla ancak beşikteki bebekler uyutulur.
Bu arada ’Gazi’ unvanlı vekillerimizin, vatandaşın geçimiyle ilgilenmeye niyetleri yok mu? Biz onların geçim yükünü azaltmak için yeni formüller ararken, biraz da onlar vatandaşla ilgilenseler olmaz mı?
Pirinç, bulgur, nohut, kuru fasulyenin intikamı çok ağır olacak. Sırada ayçiçeği yağı, un ve makarna da var. Hepsi birden iktidarın yakasına yapışma hazırlığı içindeler. Süt ve süt ürünleri de silahlarını doldurdular. Bırakın sabah-akşam parti kapatma, türban konuşmalarını... Bu kez, göbeğini kaşıyan adam, nihayet karnının doymadığını, üzerinin açık olduğunu anladı."
Yalova, Gökova’ya dönüştürülmesin
YALOVA’da faaliyette bulunan Aksa Elyaf Fabrikası, linyit santralı kurmak için hazırlık yapıyor.
Yalova, çiçekçilik, seracılık, meyvecilik, sebzecilik ve fidancılık yapan bir merkez. Aynı zamanda bir turizm merkezi. Yazları yüz binlerce yazlıkçının tatil yaptığı bir yer. Yatağan’da, Gökova’da olduğu gibi Yalova da mahvolacak. İklim bozulacak, insanların yaşamları tehlikeye düşecek.
Bu iş gerçekleşirse Yalova’da hayat bitmez mi? Yalova’da STK’lar Çevre Bakanlığı’na başvurdular. Fakat firma bu işi yapacak gibi... Yalova’yı Atatürk çok severdi; "Yalova benim kentimdir" diye söylemişti.
Lütfen bu konuyu kamuoyuna duyurunuz.Naci PAMUK
MERSİN’de Müftü Camisi’nde geçen cuma namazında bazı kişilerin makbuzsuz para topladıklarını gördüm. Söylediklerine göre yurt yaptırmak içinmiş... Bunlar kimdir, kimin adına topluyorlar, bir bilgi de vermiyorlar. Sadece "Çocuklarımız açıkta, yardım edin" diyorlar. Mersin Valisi’nin veya müftülüğün, bunların hangi tarikat için para topladıklarından haberi var mıdır? Mustafa S.-MERSİN