Paylaş
Adalet Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk, geçenlerde Flaş TV'de Adnan Akgünel'in ‘‘Söz Esnafın’’ programında gözleri dolu dolu anlatıyordu:
‘‘Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ele almamız gereken ilk konulardan biri af konusudur. Çünkü toplumsal beklenti haline geldi. İçerdekiler de, dışardakiler de sonuçlanmasını bekliyorlar.’’
Uzun yıllardan beri ilk kez ‘kader mahkumları’nın görüntüsünü izledik ekranlarda... 60'ından sonra terzilik öğrenen yaşlıları, kunduracılık yapan şoförleri tanıdık.
Ayaş Cezaevi'ndeki hükümlü sanatkárlar, kader çizgilerinin nereden nereye geldiklerini anlatıyorlar.
Bir genç, ‘‘Okusaydım ya da bir işim olsaydı burada olmazdım’’ diyordu.
‘‘Kimsenin hastane ile hapishaneye ne zaman gireceği belli olmaz. Allah kimseye cezaevini göstermesin’’ diyen de bir muhasebeci... Şimdi koltuk tamirciliği yapıyor.
Ayaş Açık Cezaevi'nde 160'ı aşkın hükümlü bulunuyor. Hepsi de gün doldurmaya çalışıyor, gözleri akşam TV haberlerinde:
‘‘Af ne zaman çıkacak?’’
Umut verildiğinden mahkûmlar umut içinde...
TÜRK TARİH VERMİYOR
Adnan Akgünel, Bakan Türk'e soruyor:
‘‘Yılbaşında, bayramda çıkacak dediniz, hálá aftan haber yok.’’
Türk, ‘‘Benim böyle bir beyanım yok. Ama af toplumsal bir beklenti haline geldiği için insanlar fısıltı yoluyla tarih olarak yılbaşı, bayram hatta milli bayramların hesabını yapıyorlar.’’
Af hassas bir konu ama spekülasyonlara çok uygun... Türk, şimdi daha tenkinli, bir tarih veremiyor.
Türk'e göre, asıl sorun aftan sonra hükümlülerin topluma kazandırılması... 71 bin mahkûmun affını asıl bekleyen sorun bu; toplumun bunlara kucak açması... İlgili yasa gereğince, müesseseler yüzde 3 oranında eski hükümlü çalıştırmak zorunda. Bakan, ‘‘Olaya kanundan öte insani bakmak da gerekiyor. Burada en büyük görev sivil toplum örgütlerine düşüyor’’ diyor.
Akgünel söze giriyor; ‘‘Bu insanlar toplum katmanlarından şefkat bekliyor. Bunun en önemli belirtisi de iş vermek...’’
Programda, cezaevindeki mahkum sanatkárlarının acılarının sergilenmesi, esnaf örgütlerinde büyük yankı uyandırmış...
Akgünel şunları anlatıyor:
‘‘Program inanılmaz ilgi gördü, cezaevlerine katkıda bulunacak bir sürü sivil toplum örgütü aradı. Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, İstanbul Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası cezaevlerindeki sanatkárların üretimlerine dönük makine ve malzeme desteğini seve seve yapacaklarını bildiriler. Diğer sivil toplum örgütlerinin de devreye girmesi gerekiyor.’’
CEZAEVİ HOLDİNG
Cezaevlerinde mahkûmlar ayakkabıdan gömleğe, peynirden tarım ürünlerine kadar bir sürü mal üretiyor.
Cezaevi ve Tevfik Evleri Genel Müdürü, Hakim A. Suat Ertosun, yakında kapalı cezaevlerindeki hükümlüleri de birer sanatkár yapmak için bir proje hazırlığına başladıklarını bildirerek, söyle konuşuyor:
‘‘Biz cezaevlerinden uğurladığımız mahkûmlarımızı bir daha burada görmek istemiyoruz. İnsanın insan olması için üretmesi, çalışması ve kazanması lazım. Bizim üretime dönük büyük faaliyetimiz var. Bir sabun fabrikasının ihraç ürünlerinin ambalajları, Burhaniye Cezaevi'nde yapılıyor. Mardin'de gümüş işçiliği veriliyor. Çeşitli işletmelere mobilya, demir doğrama, ayakkabı, kaporta, teneke, çini imalatı yapıyoruz ve ev taşıma gibi hizmetler veriyoruz.
Bunun dışında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Arif Verimli, tahliye olacak hükümlülerin topluma kazandırılması için Adalet Bakanlığı bünyesinde sosyal uyum ve psikolojik hazırlıklara başlayacaklarını söylüyor.
Çarpık ekonominin ve eğitimsizliğin sonucu cezaevleri tıka basa dolmuş; Adalet Bakanlığı'na ayrılan bütçe yetersiz. İşte ortaya çıkan tablo bu.
Cumhurbaşkanı da seçildiğine göre, Adalet Bakanı Prof. Türk'ün Moğolistan ve Çin gezisinden sonra Türkiye'nin gündemine af konusu yerleşecek.
Enginyurt'tan
korkuluyor mu?
‘SEN kalk Tunca Toskay'ın makam odasını basarak silah çek -Bakan, canını arka odadan kaçarak kurtarabildi-, Osman Drumuş'a Meclis kulisinde bir diş hekiminin tayininden dolayı hakaret et, Ankara Kızılay'da tuvaletten geç çıktığı için bir pastane sahibine saldır ve son olarak da Sadi Somuncuoğlu'na karşı çirkin tavırda bulun ve devletin polisine silah çekmeye kalk... Kamuoyuna daha yansımayan bir sürü halt et...
Sonra da partinin yönetimi tarafından korun ve kollan...
Bu da mı 'töre' Sayın Devlet Bahçeli!...’’
Cemal Enginyurt, ‘ülkücülerin' olabilir ama milletin temsilcisi olamaz.’’
İstanbul’dan telefon eden ve MHP'ye oyunu verdiğini söyleyen bir okurumuzun sözleri bunlar...
Ankara'dan avukat Mehmet Sevim ise şöyle diyor:
‘‘Vekillik mevkiinde bulunan bazı zatların, Sayın Devlet Bahçeli'nin kibar, soğukkanlı, vakur ve olgun davranışlarıyla tezat teşkil eden bir çizgi takip etmelerini asla onaylamıyoruz.’’
Bu münferit bir olay değildir, MHP'ye her zaman sıkıntı yaratacak bir milletvekilidir. Savunulacak bir yanı hiçbir zaman olamaz.
Disiplin Kurulu'na verilerek olay geçiştirilemez.
Cezası hemen verilmelidir ki diğerlerine de ders olsun, bundan sonraki benzer azgınlıklar engellenebilsin.
Boğa güreşi
'BOĞA katili' İspanyollar'ın TV kanalını kablolu yayında istemiyorum.
Hiç de adil olmayan bu dövüşte, boğanın zaafından yararlanarak omiriliğine kılıç sokarak işlenen cinayetlerin yayını, çocuklarımızda psikolojik tahribat yaratıyor.
Boğa güreşlerini başlarına çalsınlar... RTÜK de bu yayınlar için bir şey yapmalı.
Emin KURNAZ İZMİR
Çakır, BAKO
olayını
soruşturan savcı
İSTANBUL DGM Cumhuriyet Başsavcısı Oktar Çakır'ın yaralandığı, cezaevlerine mal satan işadamı Melih Giray'ın öldüğü BMW'li kazada çeşitli sorular var. Ankara'da yargı çevresini tanıyan bir dostumuzla konuşuyoruz.
- Soruşturma açıldı mı?
- Bakan Türk yurtdışında olmasına karşın yerine vekalet eden Hüsamettin Özkan Teftiş Kurulu'na soruşturma yapılması için gerekli izni hemen verdi. Türk'ün dönüşü bile beklenmedi. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin eline düştün mü, Allah korusun... Çok titizdirler.
- Oktar Çakır kimdir?
- Aile yapısı düzgündür, adı bugüne kadar hiçbir şeye karışmamıştır. En önemlisi Beyoğlu Savcısıyken, BAKO olayını ortaya çıkartmıştı. Hatta o zaman DYP Genel Başkanı olan, BAKO'nun avukatı Hüsamettin Cindoruk, ‘Partimizi yıpratmak istiyorlar’’ diye kendisine tepki göstermişti.
Evet bu gezinin nedeni Çakır'ın konuşmasıyla aydınlanacak.
Paylaş