Paylaş
Şimdi de bir ‘Yeni Osmanlı Milletler Topluluğu’ diye, cahil bırakılmış kesimleri uyutmaya yönelik eski bir aldatma yeniden ısıtılmış gidiyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası politikası, bu cehalet sömürüsünün boyunduruğuna sokulup, ulus ve devlet olarak aynı zamanda hem içeride, hem de dışarıda korkunç tehlikelere sürüklenmemize çalışılıyor.
‘Gazze’ye yardım’ adı altında ulus ve devletimize yaşatılan ‘Mavi Marmara gemi faciası’, gören gözler için bunun açık bir göstergesidir.
Oysa Atatürk, Osmanlı’nın yıkılışını kolaylaştırmaktan başka işe yaramamış olan ve Alman sömürgeciliğinin hizmetinde Enver Paşaların da birinci sırada rol aldığı gerek Turancılık, gerekse İslamcılık biçimindeki bu aldatmacanın gerçek niteliğini, daha Kurtuluş Savaşı sırasında, ortaya koymuştu.
Yabancısı ve yerlisiyle sömürgecinin Atatürk’e saldırmasının asıl nedenlerinden biri, onların maskesini indirerek örtülü saldırılarını da boşa çıkarabilmiş olmasıdır.
Şimdi Türk ulusunun eğitimsiz, bilinçsiz bıraktırdıkları kesimlerini ayran budalası yerine koymaktan başka anlam taşımayan, I. Dünya Savaşı öncesinde de Çarlık Rusya’sı da içinde olmak üzere, tüm sömürgeci devletlerin hem kışkırttıkları, ama hem de Türk ulusuna saldırmak için gerekçe olarak kullandıkları bu ‘Osmanlı Milletler Topluluğu’ aldatmasının maskesini Atatürk’ün daha 1920’de, Büyük Millet Meclisi’nde nasıl indirip çürüttüğünü okuyalım:
ATATÜRK NE DİYOR
“Efendiler, yurttaşlarımızdan, dindaşlarımızdan, hemşehrilerimizden her biri kafasında yüce bir ülkü besleyebilir.
Özgürdür, özerktir. Buna kimse karışmaz.
Ama buna ilişkin olarak şunu derim ki, büyük hayaller arkasından koşan, yapamayacağımız şeyleri yapar görünen yalancı insanlardan değiliz.
Efendiler, büyük ve hayali şeyleri yapmadan yapmış görünmek yüzünden bütün dünyanın düşmanlığını, kızgınlığını ve kinini bu ülkenin, bu ulusun üzerine çektik.
Biz panislamizm yapmadık. Belki “Yapıyoruz!”, “Yapacağız!” dedik, düşmanlar da “Yaptırmamak için bir an önce öldürelim!” dediler.
Panturanizm yapmadık, “Yaparız, yapıyoruz!” dedik, “Yapacağız” dedik ve yine “Öldürelim!” dediler.
Bütün dâvâ bundan ibarettir.
Efendiler bütün dünyaya korku ve telaş veren kavramlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın sayısını ve üzerimize olan baskıları arttırmaya çalışmaktan ise, doğal sınıra, meşru sınıra çekilelim, haddimizi bilelim. Demek ki efendiler, biz yaşamak ve bağımsızlık isteyen bir ulusuz. Ve yalnız ve ancak bunun için yaşamımızı harcarız.”
“Ulusal sınırlarımız içinde her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulus ve ülkenin gerçek mutluluk ve bayındırlığına çalışmak... Gelişigüzel sınırsız istekler ardında ulusu uğraştırıp zarara sokmamak... Uygar dünyadan uygar ve insancıl işlem ve karşılıklı dostluk beklemektir.”
“Yemen’de kavrulup yok olan Anadolu çocuklarının sayısını biliyor musunuz?
Afrika’da tutunabilmek için, Mısır’da barınabilmek için, Suriye ve Irak’ı elde tutabilmek için ne kadar çok Anadolu çocuğu yok oldu, biliyor musunuz?
Peki sonuç ne oldu, görüyor musunuz?
Görülüyor ki bir hava ve heves için, bir kuruntu ve düş için bütün Anadolu halkını yok etmek istiyorlardı.”
TÜRK YURDU TANIMI
Cumhuriyet bu anlayışla Türk yurdunu şöyle tanımlar:
“Türk ulusu Asya’nın batısında, Avrupa’nın doğusunda olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. Onun adına Türk eli, Türk yurdu derler. Türk yurdu daha çok büyüktü. Türk’e yurtluk etmemiş bir kıt’a yoktur... Ama bugünkü Türk ulusu varlığı için bugünkü yurdundan memnundur. Çünkü derin ve şanlı geçmişin, büyük, güçlü atalarının kutsal kalıtlarını bu yurtta da koruyabileceğine, o kalıtları şimdiye değin olduğundan çok daha büyük ölçüde zenginleştirebileceğine güvenmektedir.”
Türkiye Cumhuriyeti, AKP’nin diplomasimizin başına getirdiği Davutoğlu’nda kendini açıkça belli eden ‘Osmanlıcı’ kafa yapısı ile, Osmanlı’nın uğratıldığı yıkımdan başka bir şey elde edemez!
Prof. Dr. Özer OZANKAYA
‘WikiLeaks bir kestane cinsidir’
STAR TV muhabiri soruyor:
WikiLeaks nedir?
“Mağaza adı, ilaç adı, AVM adı, futbolcu, giyim markası, devlet adı, spor giyim markası, iktidar-muhalefet atışması, reklam olabilir, yeni çıktı, keşfedemedik, o ne o? Hayırdır? Beşiktaş’ın yeni futbolcusu, ülkesini bilmiyorum ama takip ediyorum, çok iyi oynuyor?... FB’nin yeni transferi...” Ve işte en ilginç cevap:
“WikiLeaks bir kestane cinsidir. Balıkesir’de yetişir, çok lezzetlidir...”
Mehmet Haberal kimdir?
“Tanımıyorum, Allah Allah, hatırlamıyorum, siyasetçi-gazeteci, spiker-yorumcu, milletvekili-bakan, AKP bakanı, subay, duymadım, eyvah onu bilmiyorum, ne doktoru, şekerim yükseldi, şu an hatırlayamadım, bize ne, o devletin işidir.”
Ve Haberal ile ilgili ilginç bir başka cevap:
“Hastane ağası, hastane patronudur.”
İşte yurdum insanının iki önemli konu hakkında verdiği cevaplar bunlar! En düşündürücü olanı, bazı kadınlarımızın; bilgisiz, kaygısız, aldırmaz, önemsemez, alaycı, şuh, kahkaha dolu içi boş cevapları...
Böyle toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirler. Her toplum hak ettiğini alır.
Tülay HERGÜNLÜ
‘Yumurta’nın ekolojisi
YUMURTA kolesterol yapar dediler, “yemedik!”
Yumurta “iyidir”... Yersen dediler. Yediler.
Aspirin kalbe iyidir dediler, içtiler, ülser yapar dediler, zehir içirdiler.
Kemalizm’siz, demokrasi de olur. Yersen dediler, “yemedik”.
Tahir ÇALGÜNER
Paylaş