Paylaş
Malatya, Trabzon ve Denizli’nin, şart olan 750 bin nüfusu ‘sağladıkları’ anlaşılıyor. Ordu ise 700-800 nüfusla büyükşehri kaçırıyor.
Büyükşehir belediyesi statüsüne alınacak 13 il şöyle:
Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir, Van, Manisa, Hatay, Malatya ve Mardin. Muğla Milas’ta oturan eski belediye başkan yardımcısı, yazar-araştırmacı Nevzat Çağlar Tüfekçi yaptığı bir çalışmayı gönderdi.
TBMM’nin 1 Ekim’de açılmasıyla, Büyükşehir Yasası, Meclis’in gündemine getirilecek. 2014’de yapılacak yerel seçimler, 27 Ekim 2013 tarihine çekilecek, AKP ile MHP bu konuda anlaşmış durumda.
Yasanın adı da, belediyeler il idaresi kapsamına alınacağından ‘bütünşehir’ olacak. Ancak bu yasanın içeriğinin nasıl olacağı tartışma konusu.
AKP’nin ortaya attığı görüşler şu şekilde özetlenebilir.
? Belde belediyeleri ve köy muhtarlıkları kalkacak, köyler mahalleye dönüştürülecek, ilçe belediyelerinin imar yetkileri ile itfaiye ve zabıta hizmetleri büyükşehire devrolacak.
? İl Genel Meclisi kaldırılacak, ilde büyükşehir belediyesi meclis üyelerinden oluşan tek bir ‘il meclisi’ olacak, büyükşehir belediye başkanı büyük yetkilerle donatılacak, ilde valinin tanımı yeniden yapılacak, il özel idaresinin yetkileri ‘büyükşehir’e devredilecek vb.
Tüfekçi, şu eleştirileri de yapıyor:
“29 ilde hayata geçirilecek olan büyükşehir/bütünşehir modelinin ne olması gerektiği konusunda, CHP, ‘Bütünşehir Yasası’ görüşmeleri başlamadan önce, konuyla ilgili görüşlerini toplumla paylaşmalıdır. Gerçi CHP Genel Merkezi’nin kendi içinde yaptığı toplantılar kamuoyuna yansımıyor.
‘Yerel derebeylik’
AKP’nin bütünşehir modeline göre, Türkiye nüfusunun % 75’ine sahip (55 milyon) 29 ilde, aşırı merkeziyetçi yapılar meydana getirilecek, birçok şey, bütünşehir belediye başkanının iki dudağının arasından çıkacak söze bağlı olacaktır. Bütünşehir Yasası, AKP’nin kamuoyuna yansıtılan görüşleri doğrultusunda yasalaşırsa, 29 ilde, âdeta ‘mini başkanlık’ sistemleri oluşturulacak, illerdeki bu durum, ‘yerel derebeyler’in yaratılmasını sağlayacaktır. Bu uygulama, toplumsal yaşamda, ‘biz ve ötekiler’ şeklinde bir siyasi kutuplaşmaya da neden olabilir!
Bütünşehir modelinde, yerinden yönetim ilkesi ve demokrasi kültürü gereği, belde belediyeleri kapatılmamalı, köyler mahalleye dönüşmemeli ve köy muhtarlıkları kalkmamalı, ilçe belediyelerinin yetkileri kısıtlanmamalıdır. ‘Bütünşehir Yasası’, toplumsal ihtiyaçlara, demokratik eğilim ve anlayışlara göre düzenlenilmelidir.”
Balyoz-Cüppeli
ÇAĞLAYAN’da ‘Cüppeli Ahmet’in duruşmasındaki kalabalık, Silivri’de Balyoz duruşmasında yoktu. Aziz Yıldırım’ın tutuklanmasında FB’lilerin Bağdat Caddesi’ndeki gösterisi unutulur mu? Dünkü Balyoz duruşması kararı sonrasında sokağa çıkan var mıydı? Menderes idam edildiği zaman tepki niye gösterilemedi?
Mesut Yılmaz, Yüce Divan’daki son duruşmasında bile 1000 kişi vardı? Balyoz mahkumiyetlerini protesto için şimdilik sadece İzmir Alsancak’ta bugün ‘Ülkene, Ordu’na, namusuna sahip çık. Güçlü Türkiye için güçlü Ordu gerek’ eylemi var! Türkiye garip bir ülke!
‘Türk Ordusuna Balyoz’
BALYOZ davası ile karar açıklanmadan önce dün elimize eski Genelkurmay 2. Başkanı ve 1. Ordu Komutanı E. Orgeneral Ergin Saygun’un kaleminden ‘Türk Ordusuna Balyoz’ (Kaynak) kitabı geldi. “Ergenekon, Balyoz, Andıç nedir? Bu davaların imal edilme sürecinde işlenen suçlar... Balyoz’un medya ve ‘dış’ ayakları... Türkiye’nin bölge merkezli dış politikasına AB, NATO, AB ve İsrail çalımları...”
Saygun’un, savunmasındaki ünlü sözü de kitabın kapağında yer alıyor: “Şimdi kuvvet bizde değil ama hak bizimdir.”
Çıraklık eğitimi yoksa sanayi ülkesi olunmaz
‘ÇIRAKLIK konusunu gündemine getirmenizden dolayı kutlarım. Ben de bildiklerimi aktarmak istiyorum’ diyor bir okul yöneticisi ve anlatıyor:
“Evet yazdığınız gibi, bu aralar çıraklık eğitimi ile ilgili bir belirsizlik var, Maslak’ta MAS-SİT’te çırak eğitim merkezi bile bu sene öğrenci almamak için bir grup yandaş(!) öğretmen, matbaa bölümü öğretmenlerini fazla gösterip, huzurlarını kaçırıp başka okullara tayin edilmelerini sağladılar.
Bu sene çırak kaydı almamak amaçları, ne gerek var çırak eğitimine biz nasılsa boş okulda da paramızı alırız gayesindeler! İTO’nun meslek eğitimi üzerine bazı çalışmaları var ama yeterli düzeyde değil.
Çıraklarımızın eğitimi maalesef işletmelerin kendi eline kaldı. Devletin yaptırımı var kullanmıyor. Çırakların gidecek ciddi bir okulları da, müfredatları da, ders kitapları da yok. Her şey göstermelik ve altı boş!.. Milli Eğitim ‘Ahilik Haftası’ kutlamalarında organizatör olarak kendi logosunu kullanıyor, Ahilik Haftası’nda konuşma yapılacak okulları haberdar etmekten aciz, İSTESOB da geçmiş yıllardan kalan hantallığı henüz atmış durumda değil! Oysa sanayi toplumunun altyapısı çıraklık eğitimi ve zanaat öğreniminden geçer. Yüzde 42’si köyden gelen bir toplumda kadınlar işgücüne nasıl katılacak?
Sanayi altyapısı sağlam olursa, becerikli insanların maaşı da artar, milli geliri de...
Çiğ süt 0.68 değil 1.5 lira olmalıdır
TÜM Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAT) Başkanı Adnan Yıldız’ın bir önerisi var: “Üretici, üretimini sürdürebilmek için, 1 lt sütü 1.3 TL’ye satmak istemektedir. Sanayici, doğal olarak sütü ucuza almak gayreti içerisindedir ve 0.68 TL’ye teklif etmektedir. İşte bu noktada adil davranabilecek bir hakem gerekmektedir. Üretimin devamlılığı esas alınmalıdır. Geçmişten ders alınmalıdır. Sütün ve etin stratejik öneme sahip temel besin hammaddeleri olduğu gerçeğini de göz önüne alarak ‘son sözü’ hükümetimizin söylemesi gerektiğine inanıyoruz. Emeğimizin ve şevkimizin kırılmaması için biz üreticiler, bu hakemin bakanlığımız olduğu inancındayız.”
BUGÜN Otomobilsiz Yaşam Günü... Bir günlüğüne olsa bile otomobilsiz bir yaşam nasıl olur?
Paylaş