Büyükşehir’in büyük hizmeti

ANKARA Büyükşehir Belediyesi’nce, güzel başkentimizin Beşevler Ankaray İstasyonu’nda, mütevazı bir salonda sessiz sedasız, önemli bir hizmet yürütülmektedir.

Bu hizmeti ilk duyduğum an, tarif edilmez bir duygu ve heyecanla beni bir an önce oraya koşmaya sevkeden bir istek uyandı içimde.

Soğuk ve yağmurlu bir kış günü soluğu sözü edilen internet kafede almıştım. Daha kapıdan girer girmez, güler yüzlü bir bayan görevli karşıladı beni... Oturmam için yer göstererek, nasıl yardımcı olabileceğini sordu. O çok nazik görevliye nasıl bir hizmet verdiklerini sordum. Ancak anlatılanlar karşısında heyecan ve şaşkınlığım bir kat daha artmış, adeta içim içime sığmaz hale gelmişti. Bayan görevli bana salonda görme engellilere yönelik, lisanslı ekran okuma programlarının ve Türkçe sentezleyicilerin yüklü olduğu 30 adet bilgisayarın bulunduğunu, bunlardan 5 adedinin ise Braille display ekrana sahip olduğunu söylüyordu. Bir an şaşkınlık içinde düşündüm. 30 adet bilgisayar ve aynı miktarda ekran okuma programı diyordu. Her bir ekran okuma programının 1000 dolar olduğunu daha önceden gayet iyi biliyordum. Hele o Braille display ekranı satın almak istesem, en az 6 aylık avukatlık maaşımı yemeden içmeden biriktirmem gerekirdi.

Beynimde bu düşünce fırtınası devam etmekte iken, bayan görevli anlatmayı sürdürüyordu. İki adet kabartma Braille matbaanın bulunduğunu, istediğimiz dokümanın ya da kitabın Braille çıktısını yapıp verdiklerini ve dilediğimiz taktirde CD ve kaset kitapların yanı sıra Braille kitaplardan meydana gelen kütüphaneden de yararlana bileceğimizi anlatıyordu. Oradan yararlanacak görme engelli, bilgisayar kullanmayı bilmiyorsa, tercihli olarak, hem hafta içi, hem de hafta sonu bilgisayar kursları da veriliyormuş. Ben görevlinin sözünü keserek hayretle sordum. "hacmi ne olursa olsun, getirdiğim bir dokümanın kabartma çıktısını ala bilecek miyim buradan?" bayan görevli nezaketle ve heyecanla, "elbette efendim, en kısa sürede, hiçbir ücret talep etmeksizin yapıp size veriyoruz" diyordu.

25 SENE ÖNCE

Bayandaki bu heyecan beni şaşırtmıştı. Gözlerimin dolduğunu, ağlamak üzere olduğumu hissettim birden. Bütün bu anlatılanlar beni yıllarca geriye götürmüştü ansızın.

O yıl, 1979’un sonbahar aylarıydı. Güzel yurdumun üzerinde kara bulutlar dolaşmakta iken, benim yüreğimde geleceğimle ilgili sevgi, heyecan ve umut tohumları yeşeriyordu. O yıl girdiğim üniversite sınavlarında ilk tercihim olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanmış, fakülteye kaydımı yaptırıp ders kitaplarımı satın alarak kaldığım öğrenci yurduna gelmiştim. Fakat ne olacaktı şimdi? Dersler başlamıştı, ben kime ve nasıl okutacaktım bu kadar kitapları? O kocaman kocaman kitapları ellerimle yokladıktan sonra, içimden sökülen hıçkırıklarla ilk kez o zaman anlamıştım körlüğün ne denli zor olduğunu ve ne kadar sahipsiz durumda bulunduğumuzu. Fakat yılmayacaktım, ne olursa olsun başaracaktım.

Aylar ayları, yıllar yılları kovaladı. Ben kaldığım öğrenci yurdunda edindiğim arkadaş çevremin yardımıyla, on sayfa birine, yirmi sayfa bir başkasına derken o kocaman kocaman kitapları okutup fakülteden mezun olup avukatlık mesleğine başladım. Ancak, görme engellilerin eğitim ve kültür ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik bu güzel ülkede hiçbir ilerleme kaydedilmemiş, hiçbir gelişme olmamıştı. Ne yazık ki, yine en özel mektuplarımızı dahil, ihtiyacımız olan kitap ve dokümanları bir başkasına okutmak, en özel yazılarımızı bile bir başkasına yazdırmak mecburiyetindeydik.

SEVİNÇ GÖZYAŞLARI

Görev yapmakta olduğum Trabzon’dan Ankara’ya tayin olduğum 1997 başında, görme engellilere yönelik ekran okuma programlarının çıktığını, artık görme engellilerin de bilgisayar kullana bileceklerini öğrenmiştim. Bu habere önce çok sevinmiştim, ancak bu sevincim uzun sürmemişti. Çoğunluğu işsiz güçsüz olan görme engellilerin yaşadığı bu ülkede kaç tane görme engelli 1000-1500 dolar ödeyerek bilgisayar satın alabilirdi? Bu da yetmezdi ki. 1000 dolardan daha fazla olan lisanslı bir ekran okuma programı nasıl ve hangi para ile satın alınacaktı? Ya yazı tarayıcı, ya yazıcı? Kaç görme engelli sahip olabilirdi bütün bunlara? Bu haksızlık diyordum kendi kendime. Görme engellilere birileri sahip çıkmalıydı. Bize de sahip çıkan birileri olmalıydı.

Birden, yanımda beklemekte olan bayan görevlinin sesiyle irkildim. Görevliler oradan oraya koşturuyorlar, azimle ve heyecanla oraya gelen görme engellilere yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Kimisi yazıcıdan Braille çıktı alıyor, kimisi tarayıcıya taranmak üzere ha bire doküman veriyordu. Görevlilerin bu hizmete gönüllerini koydukları hemen anlaşıla biliyordu. Ne kadar para harcanırsa harcansın, gönül konulan hizmetler ve yardımseverlik duyguları ve anlayışı para ile satın alına bilir miydi? Kendimi toparlayarak oradan çıkmak istediğimi söyledim bayan görevliye. Koluma girerek bana kapıya kadar eşlik eden görevliye teşekkür ederek başarılar diledim.

İşte çıkmıştım artık dışarıya, yalnızdım ve beyaz bastonumu açmış yürüyordum, "Artık rahatça ağlıya bilirim" diye düşünürken göz yaşlarımın boşandığını hissetmiştim. Bu gözyaşları sevinç gözyaşlarıydı. Artık bizimde elimizden tutan, bize de sahip çıkan birilerinin olduğunu bilmenin sevinç gözyaşlarıydı bunlar. Allah razı olsun bu eğitim ve kültür yuvasını bizlere kazandıranlardan ve bu hizmete gönül koyan görevlilerden. Yaratılanı sevmek, yaratılana hizmet etmek, yaratandan ötürü dedikleri işte bu olsa gerek diye düşünüyordum kendi kendime.

Av. Cengiz ŞAHİN

Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü


GÜNÜN SÖZÜ

"Türkiye bir gün Avrupa ülkesi olacak mı? Benim buna yanıtım evet. Süreç uzun ve sancılı olacak. Direnç ve sabır gerektirecek. Ancak bu gerçekleşecek."

(İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Nicholas Baird)

10 bin YTL’lik fiş toplayana laptop verin

VERGİ iadesi için KDV fişi toplamayı kaldıran Maliye Bakanlığı, hem bu uygulamayı sürdürebilir, hem de fişlerin kesintisiz toplanmasına yeniden öncülük edebilir.

Ülkemizde yükselen trendlerin başında bilgisayar gelmektedir. Zengin, fakir tüm ailelerin özlemidir bir bilgisayar edinmek.

Hele 13 milyona yakın öğrencisi bulunan bir ülke için önemi kat kat artmaktadır.

Maliye Bakanlığı yeni bir düzenleme yaparak; örneğin, 10 milyarlık fiş toplayana bir laptop vereceğini söylese, bu pek de fena bir yaklaşım sayılmaz. Laptop adını duyan milyonlarca okul çağındaki çocuk, gönüllü maliye müfettişi olurlar. Hem buna anne-babaları da dört elle sarılır. Bunu kimisi 1 yılda, kimisi 5 yılda biriktirebilir ama sonuçta tüm çocuklar için hem sorumlu bir uğraş, hem de onun bilgisayar edinme hayali gerçekleşir.

Yerli veya Uzakdoğu ülkelerine toplu, ucuza yaptırılabilecek bu projeyle Maliye bir taşla iki kuş vurmuş olur.

A.A.K.
Yazarın Tüm Yazıları