PaylaÅŸ
"Aynı toplantıyı Batı Trakya Türkleri Atina'da yapabilirler mi?"
Hilton'da önceki gün konferansın son oturumu olan 'Yuvarlak Masa Toplantısı'nda, oturum başkanı olan Atina Üniversitesi'nden Kosta Gavrooğlu açış konuşmasında şöyle diyordu:
"Biz burada İstanbullu Rumların insan haklarını, dini özgürlüğünü nasıl istiyorsak, aynı hassasiyeti ve demokrasi mücadelesini Batı Trakya Türkleri için de istemeliyiz. Eğer bunda samimi olmaz ve bunu içselleştiremezsek inandırıcı olamayız."
Bu sözleri salonda bulunan ve çoğu Yunanistan’da yaşayan İstanbullu Rumların oluşturduğu izleyiciler tarafından uzun süre alkışlanıyordu.
Konferansın bu bölümünde izleyici olan, konferansta sunduğu "6-7 Eylül 1955 olaylarına bugünkü Türk ve Yunan toplumlarının bakış açıları" konulu tebliğiyle katılanların ilgisini çeken Sabancı Üniversitesi’nden Dilek Güven şöyle bir öneride bulundu:
"İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türkleri, kendi sorunları hakkında ortak bir toplantı düzenlemeliler."
Bu yaklaşım da alkışlarla destek buldu.
İSTANBUL ÖRNEK OLSUN
Konferansı düzenleyen Zoğrafyon Lisesi’ni Bitirenler Derneği Başkanı Laki Vingas toplantıyı şöyle değerlendiriyordu:
"Konferans süresince yaşadığımız demokratik platform ve ifade özgürlüğü ortamı tam bir örnektir. ABD’de de bundan fazlası konuşulamazdı. Ben Batı Trakya’daki şartları bilmiyorum. Ancak şartlar böyle bir toplantı yapılmasına uygun değilse, bizim İstanbul’da yaptığımız bu toplantı oraya da örnek olmalıdır. Eğer böyle bir toplantı yaptırılmıyorsa, bu toplantı bir vesile olmalı yapılabilmesi için. İfade özgürlüğü açısından ülkemle gurur duydum. Hiçbir katılımcıya ‘Aman bunu söyleme, bizi üzersiniz demedik. Atina’da nasıl konuşuyorlarsa, burada da öyle konuştular."
Biyi niyetli bu sözler bir diyalogun başlangıcı olabilir mi?
Çünkü, Türkiye'deki Batı Trakyalıları bünyesinde toplayan 'Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği', daha önce Londra ve Bonn'da yapılan 'Batı Trakya Türkleri Kurultayı'nı Gümülcine'de yapmak istemiş, ancak kendilerine red cevabı bile verilmemişti.
Konferanstaki bu gelişme üzerine derneğin eski başkanlarından ve Batı Trakya, Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı Başkanı Taner Mustafaoğlu köşemizden şu öneride bulunuyor:
OLUMLU BULUYORUZ
"Bu sözleri olumlu bir başlangıç sayarız. Ben de öneriyorum; Batı Trakya Türkleri Kurultayı'nı Atina'da yapalım, Atina Belediye Başkanını da davet edelim. (Kadir Topbaş, son anda açılış konuşmasını yapmaktan vazgeçti, kendi yemeğine de katılmadı) Bırakın Atina'yı, Gümülcine'de yapılmasını öneriyorum. Böyle bir şeyin imkanı olursa, Yunanistan'ı büyük bir değişim içine girmiş sayarız. Çünkü şimdiye kadar Yunanlılar, Batı Trakya'daki Türkleri 'Müslüman Yunanlılar' olarak görmektedirler. Onlar, kendilerini 'İstanbul Azınlığı' derken, biz hala 'Batı Trakya Türk azınlığıyız' diyemiyoruz. Onlar pasaportlarında İstanbul için 'Konstantinapolis' diyorlar; biz Gümülcine veya İskeçe diyemiyoruz. Yunanistan ise pasaportlara 'Komotini' ve 'Xanthi' yazıyor diye vize vermiyor.
1928'de kurulan Ä°skeçe Türk BirliÄŸi ve 1936'da kurulan Gümülcine Türk Gençler BirliÄŸi, 1980'den sonra adlarında 'Türk' sözcüğü bulunduÄŸu için kapatıldı; bu konudaki davalar da bir türlüÂsonuçlanmadı nedense. Düşünün bunu AB üyesi Yunanistan yapıyor.
Ben 5/6 yıl önce Taksim Toplantısı'nda 300-400 kişinin önünde dönemin Başbakanı Papanderu'ya bunu sordum, yanıt alamadım.
Son gelişmelere olumlu bakmak istiyoruz. Hadi o zaman, bu sonbaharda İstanbul'da yapacağımız kurultayımızı Atina'da yapmayı öneriyorum. Buradaki konuşmalar burada kalmasın, biz böyle bir öneriye açığız. Ancak önce samimiyet bekliyoruz."
SAMÄ°MÄ°YET GEREKLÄ°
Derneğin eski başkanı Av. Burhanettin Hakgüder, davetiyede Türkçeden önce ilk sıraya Yunanca yazılmasını, Türkçe olarak yazılan 'Rum Patriği Bartholomeos Hazretleri' ifadesinin altta ise Yunanca ve İngilizce metinlerde
'Ekümenik patrik' unvanının yer almasını samimi bulmayarak kınadı.
Konferansın yapıldığı salonda Türk bayrağı ve Atatürk resmi bulunmadığı için tepki gösteren Avcılar Belediyesi eski Başkanı Tahsin Salihoğlu "Ben 1967'den beri doğduğum yere gidemiyorum. Hilton'daki toplantıda, her Türk vatandaşının yapması gerekeni yaptım. Eğer Atina'da böyle bir toplantı yapılırsa, salona Yunan bayrağının asılmasını ilk ben teklif edeceğim."
Mütekabiliyet varsa eğer, Rum, Ermeni ve Yahudi toplantıları düzenleyen 'aydınlarımız', Atina'da veya Gümülcine'de 'bir Türk toplantısına öncülük edebilirler mi?
GÜNÜN SÖZÜ
"Mutlu mesut AKP dönemi bitti. AKP devletleşmeye başladı. AB'yle ilişkide hız kesti, Cumhurbaşkanlığına yöneldi ve Terörle Mücadele Yasası'nı getirerek de faşizan milliyetçiliğe kaydı."
(Sabancı Üniversitesi'nden siyaset bilimci Doç. Ayşe Kadıoğlu)
Turist yok, sanat çok ama sanatçıya saygı da yok
Bodrum'a dikkat
ESNAF turist yok diye ağlıyor. Turist olmayınca tabii ki para da yok. Peki bu duruma nasıl geldik? Hükümet ve esnaf kol kola turizmi baltaladı. Çok yakında sevmedikleri yerli turisti de bulamayacaklar. Zaten ülkemizin yüzde kaçı tatil yapabiliyor ki? Serbest piyasa diye bir şey çıkardılar günün birinde, hiçbir malın hesabını yapamaz hale geldik. Bir şey alırken, işinize gelirse alırsınız, gelmezse başka bir dükkâna gidersiniz. Bunu anladım. Peki insan tuvalet ihtiyacı için de tercih yapmak zorunda mı kalacak? Bodrum’u bilenler için yer belirteyim de tercih için zaman kaybetmesinler.
Belediye binasının yanındaki tuvalet 75 YKr, Azmak Başı’ndaki okulun yanında bulunan tuvalet 50 YKr, Halikarnas’ın yanındaki 1 YTL (deniz manzaralı). Nerede bunun denetimi? Bunun serbest ekonomiyle ne ilgisi olabilir. Yabancıyı aradığınız gibi beni de bulamayacaksınız yakında.
Bodrum’da bulunmamın nedeni sanat etkinliğiydi. Ben ressamım. Bir bayan ressam arkadaşımla birlikte Bodrum Belediyesi Meclis Salonu Sanat Galerisi’nde resim sergisi açmak üzere Bodrum’a gittik kış aylarında. Konuyla ilgili temaslarımız sonunda serginin 20.6.2006 saat 19.00'da açılması kararlaştırıldı. Açılış gününe kadar belediyenin halkla ilişkiler bölümüyle birçok problem yaşadık ama bunları burada anlatmayacağım. Halkla o kadar iç içeler ki sergimizin açılış gününde belediyeden bir tek yetkili kişi yok. (İzmir’e dönene kadar da olmadı.) Öğrendik ki bizden önceki sergilerde de bulunmuyorlarmış zaten... 20 Haziran 21.00'de bir grup insan sergi salonuna doluştu. Biz 'misafirlerimiz geldi' diye sevinirken ilk şoku yaşadık. Gelenler bir dans grubunun üyeleriymiş ve sergi salonunda provaları varmış. Tabii biz kapı dışarı. Sergiyi gezmek isteyenler içeri giremiyor. Ya bize sergimiz için bu salonu tahsis etmeyin ya da salonun sadece sergi için kullanılmasını sağlayın. Bu nasıl iştir anlayamadık.
Bir mekân ya sergilerin yapılabileceği bir sergi salonudur ya da değildir. Bu sanata ve sanatçıya yapılan saygısızlıktır.
Ä°brahim KAVUÅž
Başbakan basına kızıyor ama
Erzurum'da yeni hiçbir şey söylemedi
BAŞBAKAN Erdoğan, Erzurum'da medyanın yaptıklarını hiçbir zaman anlamadıklarını belirterek "Bakın bugün göreceksiniz 15'e yakın açılış yapacağız. Yarın gazeteyi açtığınız zaman hemen hemen hiçbirinde istisnalar hariç açılışlarla ilgili bir haber duyamayacaksınız" diye konuştu.
Ancak Yeni Şafak kadar Hürriyet de konuşmasına yer verdiği kadar bu açılışların neler olduklarını yazdılar.
Başbakanı mahcup ettiler bir anlamda.
AKP, Erzurum'dan 7 milletvekili çıkardı, biri daha sonra ayrıldı.
Başbakan'ın konuşmalarında yeni bir şey yoktu; Doğrudan Gelir Desteği'nin (DGD), mazot ve gübre desteğiyle bir arada ödeneceğini, ilköğretimden sonra liselere bedava kitap dağıtılacağını, Zorunlu Tasarruf ve İmarzedelere yapılan ödemeler, 'haydi kızlar okula' kampanyası, annelere verilen katkı payı, IMF'ye olan 23.5 olan borcun 11.5 milyar dolara düşmesi, Merkez Bankası'nda biriken milyarlar doların hep arttığı, hastaneler ve doktorlar konusundaki söylemlerinin çoğunu daha önce 'bin kere ' anlatmıştı. Örneğin,
hiçbir köyün yol ve içme suyu sorunu kalmayacağını daha geçen hafta İstanbul'da AKP'nin gençlik toplantısında yinelemişti.
Atatürk'ü de ihmal etmedi Erdoğan... Erzurum'daki konuşmasında Atatürk'ün 'Vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz' kararını Erzurum'da aldığını anımsatarak, "Biz bütün bunları unutmadık. Zira, köleliğe isyan Erzurum'da başlamıştır" diyordu.
Daha önceki teşvik kararına karşın Erzurum'a bugüne kadar hiçbir yatırımcı uğramamıştı. Erzurum’a geleceklere bedava arsa, vergi muafiyeti, enerji indirimini yapacaklarını yineledi gene Başbakan.
Erdoğan’ın geziden bir hafta önce hazırlıklar başlamıştı. Başbakan’ın sadece geçeceği yollar ve çevresi boyanmış, asfalt dökülmüştü. Diğer taraflarda ise çöpler bile alınmamıştı.
Başbakanın
Sonra milletvekilleri ve bakanlarla birlikte, bir bölümü geçtiğimiz yıldan kalan 16 ayrı açılış ve temel atma törenini gerçekleştirdi. Onlarla sinevizyon aracılığı ile bağlantılar kurdu, kurdele kestirdi. TOKİ'nin yaptırdığı konutların anahtar dağıtımında seçilmiş kişi ve aileler sahneye çıktı. Erdoğan anahtar dağıtımında resmen şov yaptı, çocukları sevdi, oyuncak hediye etti. Vatandaşların büyük bir bölümü de Başbakan’a "Allah sizi başımızdan eksin etmesin" dedi. Başbakanın konuşmasını izleyenlerin sayısı 10 bin dolayındaydı.
Tüm belediyeleri AKP’li olan (400 bin kent ve 1 milyon toplam nüfuslu) Erzurum, Erdoğan’ın iktidarından pek memnun gözükmüyor.
Erdoğan, yaklaşık 7 saat kaldığı Erzurum’a cağ kebap ve kadayıf dolması yedikten sonra veda ediyordu.
Anam öldü!
BAŞLIKTAKİ bu iki kelimenin bir araya gelmemesi için neler verirdim... Ne kadar zor ve aynı zamanda ne kadar da kolay şu ölüm denen şey...
Bir insan ve topu topu iki kelime... Ardında inanılmaz bedeller ödenmiş bir ömür... Ve ben bu iki kelimeyi buraya yazmamak için saatlerce uğraş veriyorum... O benim anamdı çünkü... Sadece benim değil bütün herkesin anasıydı... Dilsiz hayvanların bile... Asla yakıştıramadım... İnanamadım... Zira ölüm de yakışmalı insana, tıpkı yaşam gibi... Hak etmeli onu insan... Anama ise hiç yakışmadı, yakıştıramadım. Üstelik ölümü de hak etmemişti garip anam... Ve nihayet hazırlıksızdım ana yokluğunun cehenneminde yanmaya... Nasıl yazabilirdim... Elim nasıl varabilirdi... Ama yaşamın iki gerçeğinden biri bu işte... Ve o gerçeğin insan yüreğini bir burgu gibi kemiren o adı konamayan sızısı... Ben ki bunca zamandır milyarlarca kelime edip binlerce yazı yazan İdris Akyüz... "Anam öldü" gerçeğiyle sel olup akan gözyaşlarımı içime akıtmaya çalıştım ama başaramadım... Yüreğim buruk, umudum yitik! Yuvadan düşmüş bir kuş yavrusuyum şimdi ben...
Seni ruhumun derinliklerinde akan o ak ve pak pınarlara bıraktım anam! Orada huzur bulursun inşallah! Rahat uyu, babamı ve diğer çocuklarını, torunlarını merak etme... Sen hepimizde yaşayacaksın!
(Cenazemiz bugün Of'tan kaldırılacaktır.)
Ä°dris AKYÃœZ
TOPRAK Mahsulleri Ofisi'nin internet sitesi www.tmo.gov.tr'de 'Bunları biliyor musunuz' konu başlığındaki bilgileri okurlarınızla paylaşmak istiyorum.
- TMO 2006 alım kampanyasına tarihinin en düşük stok miktarıyla girmiş.
- TMO son yılların en fazla miktarda hububat satışını gerçekleştirmiş.
350 YTL/ton almış olduğu ve asgari 400 YTL/kg maliyetli buğdayı Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) kapsamında 140 $/ton'dan yani 200 YTL/ton'dan satışın faturası "görev zararı olarak 73 milyonun sırtına"; neması, sadece bir elin parmağı sayısı lobi sahiplerine!
Bu hububat satışında acaba banka hortumcularından esinlenildi mi?
Yine de TMO'nun yöneticilerine koskocaman aferin. Hem de bravo!
Sedat KARA
BUNDAN bir süre önce köşenizde ele alınan telefon ithalatında gümrüklerde yaşanan düşük faturalı cep telefonlarıyla ilgili çeşitli yazılar çıktıktan belli bir süre sonra Genpa'nın iptal etmiş olduğu telefonum bir ay önce görüşmeye kapatılmıştır. Oysa cep telefonum faturalı ve garanti belgelidir. Genpa ile defalarca görüşülmesine rağmen hiçbir şey yapılmıyor ve beklenilmesi isteniyor. Benim gibi mağdurlar ne yapmalıdır?
MESAJ PANOSU
- ATATÜRKÇÜ Düşünce Derneği Seferihisar Şube Başkanı Erol Özbay'dan... Bölge halkımızı bilinçlendirmek için başlattığımız kâğıt toplama kampanyası sayesinde elimizde yaklaşık 12 ton kâğıt birikti. Depomuzda yer kalmadı.
DeÄŸerlendirmek isteyenler 0232-743 49 47'ye baÅŸvurabilir.
PaylaÅŸ