200 bin işsiz öğretmenin derdini anlatan iletileri, bütün medya kuruluşlarına ve köşe yazarlarına günlerdir gönderiyoruz. Hiçbirinden ’çıt’ çıkmadı.
Anladık ki bu ülkede üniversite okumuş, yüksek lisans yapmış insanların değeri; Tuğba Özay, Helin Avşar, anadan üryan denize giren sarhoş kızdan çok daha az imiş. Sayfalar dolusu haberleri yapılan o ’ünlü’ler gazeteleri çoğu zaman görmüyorlardır bile. Biz, 200 bin işsiz öğretmen ise bütün maddî sıkıntılarımıza rağmen günlük gazetemizi alıp gündemi takip ediyoruz. Her sabah uyandığımızda "Acaba bizim sıkıntımızdan bugün birileri bahsetmiş mi?" diye açıyoruz ve bir şey görmüyoruz.
Neredeyse ailelerimiz bile artık bize uygulanan zulümü görmezden gelecek. Evet, bu ülkede ’okumak’ çok kötü bir şeymiş. 200 bin işsiz öğretmenin değeri, ağaçta mahsur kalmış bir kediden kat kat azmış.
Ne yazık ki, ülkemizdeki "işsiz lise branş öğretmeni" sayısı resmî verilere göre yüz bini geçti, ancak hiç kimse bu yaraya dikkat çekmiyor.
Lise branşlarından son dört yılda yapılan atama sayısı sekiz bin civarındadır.
Haftalık ders saati en az ders olan Din Kültürü ve Ahlák Bilgisinden son dört yılda 6300 atama yapılırken "Edebiyat+Matematik+Fizik+Kimya+Biyoloji+Tarih+Coğrafya+Felsefe Grubu" öğretmenliklerinden son dört yılda yapılan toplam atama sayısı sadece 7700’dür. Yani sekiz lise branşı, bir Din Kültürü ve Ahlák Bilgisi branşını güç bela geçmektedir.
Millî Eğitim Bakanlığı, sanki Türk eğitim sistemi sadece ilköğretimden oluşuyormuş gibi davranmakta, her atama döneminde ilköğretim branşlarına 1000’in üzerinde kadro sayısı ayırırken lise branşlarına ayrılan kadro sayısı 15, 30, 20 gibi komik sayılardan oluşmaktadır. Ağustos-2007’de yapılan atamada Türkçe’ye 2410, İngilizce’ye 1990, Din Kültürü ve Ahlák Bilgisi’ne 1300 öğretmen atanırken Türk Dili ve Edebiyatı’na 400 (son yılların en yüksek sayısı), Matematik’e 30, Fizik’e 15, Kimya’ya 30, Biyoloji’ye de 40 öğretmen atanmıştır.
İlköğretim branşlarıyla lise branşları arasındaki farkı, sayılar açıkça göstermektedir.
SEÇİMLERDEN ÖNCE
Seçimden birkaç gün önce 200 binden fazla geçici işçiye kadro verilebilirken işsiz 200 bin öğretmen için, bu ülkenin aydın insanları için hiçbir şey yapılmamakta, üniversiteyi bitirmiş genç beyinler yalnızlığa, psikolojik bunalıma terk edilmektedir.
Kahraman GÜRSOY
Kaç çeşit öğretmen
KAÇ çeşit öğretmen olduğunu biliyor musunuz? İşte ’Öğretmenlik Kariyer Basamakları’ şöyle:
Başöğretmen, uzman öğretmen, öğretmen, aday öğretmen, sözleşmeli öğretmen (4/b’li), mevsimlik öğretmen (4/c’li. Bu uygulama, Danıştay tarafından iki defa iptal edilmiştir.), vekil öğretmen, ücretli öğretmen, öğrenci öğretmen (Eğitim fakültesi öğrencileri, staj amaçlı olarak okullarda öğretmenlik yapar.)
CHP’de yeterinden fazla Sarıgül var
MUSTAFA Sarıgül, seçim sonrası MYK’nın neredeyse herkesi suçlu bulan ancak kendilerinin başarılı olduğunu belirten pişkinlik raporu (?) sonrasında tablonun sorumlusu olarak CHP Genel Merkezini gösteriyor ve 9 Eylül’de yapacakları protesto eylemine, bu durumdan rahatsız olan CHP’lileri çağırıyor.
Ben de Sarıgül’e sormak istiyorum:
CHP’nin seçim kazanmaması için bünyesinde yeterinden fazla Sarıgül zaten yok mu?
Kendisi de başkan olsa durum değişmeyeceğini bilmelidir.
Zaten parti bu tür çekişmelerden bu duruma geldi.
Hiç kimse üzülmesin bu kafalar partiyi bu yere taşıyamaz.
Bu kadar kin ve öfkenin olduğu yerde olabilecek tek şey bir dahaki seçimlerde meclis dışı kalmaktır.
Son seçimlerde sayın Sarıgül bu partiye ne verdi?
Nuriddin ERDOĞAN
Sokak düğünleri için bu açıklama yetmez
ANKARA Büyükşehir Belediyesi, ’Sokak düğünleri gına getiriyor’ (3.9.2007) başlıklı yazıya şu açıklamayı yaptı:
"Okurunuz M. Eren’in dileği ile ilgili olarak 5393 sayılı yasanın verdiği yetkiler çerçevesinde gerekli işlemler yapılmaktadır. Düğünler geleneksel kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olmakla beraber sokak aralarında, çevreyi rahatsız eden bir şekilde icra edilmeleri elbette hoş karşılanmamaktadır. Bu konuda ilgili makamlara gerekli ihbarın yapılması halinde kolluk kuvvetlerince yasalardan kaynaklanan ikaz ve engellerle yaptırımlarının yerine getirileceğini sayın okurumuzun bilgilerine sunarız."
Ankaralılar, bu açıklama ’sade suya tirit’ değil midir?
Bu kadar düğün engellenmiş, haklarında gerekli işlem yapılmıştır diye bir açıklama beklenmesi gerekmiyor mu?
Bu açıklama Büyükşehir’e yakışmıyor!
İskitler’e çözüm bekliyoruz Gökçek
BİZİM İskitler bölgesi Küçük Sanayi Sitesi’nde işyerimiz var fakat burada belediye izinleri iptal etti ve bizi mühürleyip Ankara dışı yerlere zorla gitmemizi sağladı. Şu an eski işyerlerimiz atıl durumda hırsızların mekanı oldu. Biz de elimizdeki işyerimizi arsamızı satmak istiyoruz. Fakat bu vaziyette alıcı gelmiyor, bu yerler 4 seneye yakın boş durumda belediye oyalayıp duruyor ve bizim mağdureyetimizi karşılamıyor.
Bu yerlerin geleceği nasıl olacak?
Kimler bu işten karlı çıkacak?
Melih Gökçek’in bu yerde hissesi ve ortakları varsa bunları bizlere açıklamasını diliyoruz.