Paylaş
Bir önceki seçimlere göre, bu seçimde iki Türk partisi AKP’nin açık desteğine karşın başarılı olamadı. Barajı aşan Halk ve Özgürlükler Hareketi’nin, oyların bölünmesi nedeniyle 38 olan vekil sayısı 26’ya düştü.
HÖH’ün başında, -onursal başkan- Ahmet Doğan var; partinin resmi genel başkanı ise Mustafa Karadayı görünüyor. Doğan muhalifleri, kendisini ‘Türklere eziyet çektiren Jivkov’un ajanı’ olarak kabul ediyor. Şimdiye kadar hiçbir Türk liderle görüşmemiş olması hayli ilginç.
HÖH’ten Kasım Dal’ın ayrılmasıyla oluşturulan Hürriyet, Hak ve Şeref Partisi, geçen seçimde yaklaşık % 1 oy alınca, bu kez yine HÖH’ten istifa ettirilen Lütfi Mestan’ın önderliğinde Dost Partisi’ni kurdurdu AKP... Ünlü olay hatırlanır... Doğan kıvrak bir siyasi oyunla parti kongresinde ‘silahlı saldırıya’ uğradığı olaydan sonra genel başkanlıktan ayrıldı ancak ‘onursal başkanlık’la dizginleri yine elinde tutmayı başardı.
Mestan, doğallıkla Türkiye (AKP) ile daha çok yakınlaştı. Amacı HÖH’te dizginleri ele geçirmekti. Türkiye’de özellikle ilahiyat okumuş beş kişiyi listeye koydu ve bunlar HÖH’ün 38 milletvekilinin içinde yer aldı. Genel Başkan yardımcısı Ruşen Rıza da Türkiye’ye yakın bir isimdi. Bunlar Türkiye ile ilişkilerini hiç koparmadılar. Türklere biraz daha çok özgürlük ister görünüyorlardı. Ama bir yandan da Türklerin, Türkçe konuşmasına karşıydılar.
Son üç yılda dizginleri daha sıkı tutan Mestan, halkın içine daha sık girmeye başlamasından Ahmet Doğan hiç hoşnut değildi. Türkiye-Rusya arasındaki uçak krizinde, Meclis’te Türkiye lehine konuşunca Doğan tarafından partiden aforoz edildi. Mestan’ın parlamentoda bu konuşması 38 milletvekili tarafından alkışlanmasından dört-beş saat sonra partiden ihraç edildiği duyurulunca Türkler şok geçirdi.
Geçen aralık ayında Lütfü Mestan’ın korumaları elinden alınıyor; o da can güvenliği olmadığı gerekçesiyle Sofya’da Türk Büyükelçiliği’ne sığınarak iki gece kalıyordu. Daha sonra Dost Partisi’nin yapılanmasını sağlıyor. Ancak partinin adının ‘Türkçe’ olduğu gerekçesiyle kabul edilmiyor, altı ay önce de Yargıtay Dost’a izni veriyordu.
HÖH’ten getirilen 5 artı 2 toplam 7 milletvekili de kurucular arasında yer alıyordu. 26 Mart’taki yenilenen seçim kararı üzerine Dost, Türkiye ve AKP ile bağlarını daha güçlü bir şekilde güçlendirmeye başlıyor. Burada iki ülkenin Türkleri arasındaki ilişkilerde, Türkiye ile Bulgaristan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Aziz Babuşçu ve Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe’nin isimleri öne çıkıyor. Türkiye ve Bulgaristan’taki müftüler eliyle Türkler üzerinde yoğun bir ‘baskı’ yapılıyor. Türkiye’deki gibi erzak paketleri ile Dost’un bütün seçim malzemeleri Türkiye’den getiriliyor. Büyükelçilik araçları da bu işlerde rol alıyordu. Bu arada Büyükelçi Süleyman Gökçe’nin, seçim kampanyasında Dost’un bir klibinde yer alması bardağı taşırıyor. İlişkiler 1979’dan beri olmadık şekilde geriliyor; Bulgaristan’ın Ankara Büyükelçisi Nadya Nenski geri çekiliyor. Dost’a Türkiye’deki gibi parti otobüsünün gönderilmesi, garip parasal ilişkiler, buna bağlı medyada ‘yandaş’lık hizmetleri ve HÖH’ün yok sayılması... Ve sınır kapısının kapatılması, Edirne Valilik Özel Kalem Müdürü İbrahim Tarancı’nın ülkeden çıkarılması, Din Ateşesi Ulvi Ata ile Milletvekili Aziz Babupçu’nun Bulgaristan’a sokulmaması iki ülke arasında gerginliği had safhaya getiriyor.
Ve Dost 26 Mart’taki seçimde % 3 oy olarak % 4 olan barajı geçemiyor.
BULGARİSTAN’IN SEÇİM ENGELİ İÇİN NELER YAPTI
DOST, seçime Genel Başkan Orhan İsmailof başkanlığındaki 3. Türk partisi olan Hürriyet, Hak ve Şeref Partisi ile ‘Dost-Birlik’ adı altında ittifak yaptı.
HÖH’ün oyu 15.8’den 8.4’e düştü; 30 olan milletvekili sayısı da, 10’u Bulgar 16’sı Türk olmak üzere 26’ya düştü.
Türkiye’de 245 bin civarında çifte vatandaş oy kullandı. Türkiye’de iki partiye kullanılan 33 bin 032 oyun, özensizlik ve bilgisizlikten iptal edilmesi dikkat çekiyor.
7 milyon nüfusu olduğu belirtilen Bulgaristan’daki seçmen sayısı 6.5 milyon; ancak çoğu Avrupa’da yaşıyor. Bulgaristan’ın %10’u müslüman nüfus sayılıyor. Bu 1.1 milyon nüfusun içinde Türklerin dışında Çingeneler ve diğer azınlık unsurları yer alıyor. Türklerin sayısı seçmen sayısı 650 bin olarak hesaplanıyor. Genelde bu verilerin saglıksız olduğu Bulgar makamlarınca da ifade ediliyor.
Buna karşılık Türkiye’deki 245 bin seçmenin 13 bini Bulgaristan’a oy kullandı. Çeşitli engellemeler arasında, bir önceki seçimde Türkiye’de 141 sandık kurulurken, bu kez sandık sayısı 35’e düşürüldü. Seçmenlerin yığılması işlemlerin bitmemesine neden oldu. İtirazların kril alfabesi ile yapılması, belgelerdeki kutuların işaretlemesinin dışarıya hiç taşmamasının şart olması, son iki ayda Bulgaristan’dan dönmeyen seçmenlerin listelerden çıkarılması gibi işlemler yığılmayı daha da arttırdı. Son cumhurbaşkanı seçiminde Türkler hiçbir baskı görmemişti.
Türkiye’deki 35 sandıktan 6’sında özellikle Trakya’da HÖH birinci parti olarak çıktı; diğerlerinde ise Dost önde çıktı. Sandıkların önünde baba oğul-abi kardeş, amca yeğen kavgaları ve “Niye dövüşüyoruz, niye bölünüyoruz” GİBİ tartışmalar hiç eksik olmadı.
AKP’liler Dost için çalışırlarken, CHP’lilerin HÖH’ü destekleri görüldü.
Dost’a, Rus KGB’sinden daha ‘tehlikeli’ sayılan Bulgar istihbarat örgütü DANS nefes aldırmadığını dikkat çekti.
Ve bu seçimde ciddi bir ayrışma oldu; bunun kimseye yararı olmadı. Türkler arasında ciddi bir ayrım oldu. Bakarsınız ekimde yine seçim olur!
KULA’DA JEOSKANDAL
20 MART’ta İTÜ saha jeolojisi öğrencileri ile Kuzeybatı Türkiye gezisinin son ayağı Kula’ydı. MS 24’te Strabon’un ‘Coğrafya’ adlı eseriyle uluslararası şöhret kazanan Katakekaumene (Yanık Ülke) dünyada sönmüş bir volkanik alan olarak yorumlanmış ilk yerdir. Burada bulunan muhteşem volkanik yapıları korumak ve halka öğretmek amacıyla bir jeopark oluşturulmuştu. Bu jeopark Türkiye’deki ilk jeoparktır. Bunu öğrencilerimize göstermek hevesiyle Kula’ya gittik. Ancak gördüklerimiz korkunçtu: Onbinlerce yıldır orada bulunan o muhteşem volkanik koniler devletin izni ile mıcır ocağı olmuş, yok ediliyorlar. Dünyada benzeri az şahane lav alanları belediyenin izniyle çöplük olmuş. Küller üzerindeki onbinlerce yıllık insan ayak izleri bir iş makinesinin kepçesi tarafından yok edilmiş. Orada bir doğa ve kültür cinayetine şahit olduk. Bizzat jeopark yöneticileri elde kalan tek güzel volkanik koni olan ‘Sandal’ konisinin etrafına yürüyüş yolu yaparak koninin çöplüğe dönmesine neden olmuşlar. Öğrenciler gördükleri karşısında dehşete düştüler. Ortada bir jeopark değil, bir jeoskandal var. Bu korkunç durumdan herhangi bir yönetimi, herhangi bir belediyeyi tek başına sorumlu tutmak mümkün değildir. Kula halkı da sorumludur. Onbinlerce yılın doğa ürünü kurbanı edilmektedir. Dur diyecek var mı? Sanmıyorum.
BİR GÜNDE İKİ AÇIKLAMA VE TURİZMDE DURUM
BOOKİNG.COM OLAYI
16 NİSAN macerasına dalınmışken ülkenin unutturulan sorunlarından biri de turizm. Turizm ki, Türkiye’nin dünyaya açılan aydınlık yüzü, en büyük sorunumuz işsizlere iş alanı açan, İstihdam yaratan özelliği ve gereksinimi hergün biraz daha artan döviz gelirinin elde edildiği sektördür.
Turizmde neler olduğunu bir bilene sorduk. 37 yıldır turizme yönelik yaptığı araştırmalar ve çıkardığı yayınlar ile bilinen Ekin Grubu’nun editörü Fehmi Köfteoğlu’na sorduk. İşte anlattıkları:
Tarihinin en ağır krizini yaşayan turizm sektörü ile ilgili geçen hafta günde yapılan iki önemli açıklama oldu.
Bunlardan biri online internet sistemi üzerinden otel rezervasyonu yapılan Hollanda kökenli Booking. Com adlı sitenin Türkiye’den faaliyetinin engellenmesi, diğeri ilk iki ayda gelen yabancı ziyaretçilerin ülkelere göre dağılımı.
Booking.com konusunu şu halk deyimi çok iyi anlatıyor ‘amaç kab kalaylamak değilim K.ç sallamak’ Yani iş değil gösteri/şov yapmak.
Gelelim konuya. Mahkeme kararında Booking.com’un sitesinin Türkiye’den rezervasyonlara kapatılmasına gerekçe olarak ‘Haksız rekabet’ gösteriliyor.
Ama bu işi yapan yalnız o değil ki. Booking.com gibi Tripadvisor, Expedia, Hotels.com ve buna benzer onlarca yüzlerce online satış aracıları var
Neden onlar hedef değil de Booking.com hedef?
Bunun, Hollanda ile yaşanan, bakanımızın sınır dışı edilmesi, Büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesine kadar ulaşan, 16 Nisan’da evet oyu almak için yurtdışında yürütülmek istenen AKP kampanyası ile ilgisi var mı? Zira Booking.com Hollanda kökenli bir firma.
Konunun sektörel ve ekonomik yönü ise şöyle:
Başta Booking.com olmak üzere seyahat endüstrisinin bu alanında, Almanya’dan başlayarak Avrupa genelinde, oteller bu kanalların bir tür kartel oluşturduğu ve bundan hem tüketicinin hem de işletmelerin ciddi zarar gördüğü gerekçesiyle konuyu AB mahkemelerine kadar götürdü.
KARAR 16 NİSAN’A YÖNELİK
AB yargı kurumları, yıllar önce, internet rezervasyon sistemlerinin oteller ile imzaladıkları kontratlarda yer alması için dayattıkları ‘En ucuz Fiyat’ ibaresi ve bunun işletmelere yaptırım getiren kısıtlamaları kaldırılmasına karar vererek hem tüketici hem de oteller lehine karar verdi.
Türkiye’deki karar ise ‘Haksız rekabet’ nedeniyle ve düzenleme değil kapatma faaliyeti durdurma gibi, Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Fatih Sayan’ın da belirttiği üzere bu nedenle internet sitesinin yayını durdurulamaz.
BTK Başkanı Sayan konuyla ilgili yaptığı açımlamada “Bizim mevzuatımızda rekabete aykırı işlem nedeniyle internet kapatmaya ilişkin bir hüküm yok. İnternet sayfası engelleme ile ilgili merciler belli. O mercilerden gelecek kararı görmemiz gerekir. Benim gazetelerden okuduğum şekli ile engellemek mümkün değil” diyor.
Buradan da görülüp anlaşılacağı gibi bu karar 16 Nisan’da birkaç evet oyu almaya yönelik, gösteri/şov amaçlı bir karardır.
Aynı gün açıklanan gelen turist istatistiklerine gelince.
Kültür ve Turizm Bakanlığı gelen yabancı ziyaretçi istatistiklerini açıkladı.
Yılın ilk iki aylık döneminde Türkiye’ye gelen yabancıların ülkelerine göre dağılımı incelendiğinde, sürpriz olmayan ama üzerinde durulması gereken önemli ve ilginç bir nokta dikkat çekiyor.
Bu dönemde Avrupa ülkelerinden gelenlerin tek birinden bile artış yok, hepsi düşüşte.
Avrupa ülkeleri ki, başta Almanya olmak üzere Türkiye’ye gelen ziyaretçiler arasında ilk sırada yer alıyordu.
Buna karşılık kısmı de olsa artış gösterenlerin tümü Arap ülkeleri ve diğer bölgelerden gelenlerdir.
Yalnız bu iki nokta turizmde durumun ve çözümün ne olduğunu gösteriyor.
BİLİYOR MUSUNUZ?
‘GERÇEK Kastamonulular’ imzasıyla yayınlanan bildiride, “Şehitlerimizin, gazilerimizin, kahraman atalarımızın, milli sembollerimizin, ortak değerlerimizin esarete, zillete, köleleşmeye hayır diyerek canını verenlerin 16 Nisan uğruna evetçi yapılmasını vicdan sahibi hiçbir kişi kabul edemez” açıklamasını yaptıklarını...
GÜLSÜM-Sami Elvan’ın “Berkin’imizin vuruluşunun 4’üncü, uğurlayışımızın 3’üncü yılında tüm yurttaşları 6 Nisan’da Çağlayan’a bekliyoruz” açıklamasını yaptıklarını...
MESAJ PANOSU
- ELBETTE evet diyen de hayır diyen de bu ülkenin makbul yurttaşlarıdır. Yine söylemeliyim ki, milletimiz bu metne gizlenmiş tuzakları bilirse bu anayasaya asla geçit vermez, vermeyecektir. Hüsnü BOZKURT
Paylaş