Paylaş
Anayasa, ya bu amaçla oluşturulmuş bir ‘‘Kurucu Meclis’’ tarafından ya da genel seçimler sırasında vatandaşa Anayasa'yı değiştirmeyi vaat ve teklif eden siyasi partinin veya partilerin Meclis'te yeter çoğunluğu sağlaması halinde değiştirilebilir.
Şu anda TBMM'de temsil edilen siyasi partilerden hiçbiri, seçim bildirgelerinde;
- Cumhurbaşkanı'nın görev süresini uzatacağını ve yeni görev süreleri belirleyeceğini,
- Milletvekillerinin kendi maaşlarını kendilerinin tespit edeceğini ve buna hiç kimsenin karışamayacağını,
- Cumhuriyetin demokratik ve laik niteliğine kastedenlerin cezalarını hafifleteceğini,
açıkça bildirmiş ve bu konuda vatandaşın onayını almış değildir.
Bu nedenle bu Meclis, halktan almadığı bir yetkiyi kullanıp Anayasa'yı değiştiremez.
Aksine bir davranış, Meclis'in meşruiyetine gölge düşürür.
Prof. Dr. Vural SAVAŞ-Anayasa Mahkemesi eski üyesi-İSTANBUL
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Dünyanın en kolay idare edilir toplumuyuz. Cumhurbaşkanı da zaten devlet başkanı gibi. O da bize padişahlıktan kalma. Bari bunu resmileştirelim.’’
(Merkez Valisi Recep Yazıcıoğlu)
Ünlü: Futbola demokratik yapı getiriyoruz
SPORDAN sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü, işadamı Yavuz Kocaömer'in Engelliler Spor Federasyonu'na yönelik eleştirileri üzerine ‘‘Bayer, haksızlık yapıyorsun, sadece futbolla değil, bütün sporlarla uğraşıyorum’’ diyor.
Evet Ünlü, bugünlerde Futbol Federasyonu Yasası'ndaki değişiklik yapan tasarının istediği gibi çıkması için yoğun bir çaba gösterdiğini söylüyor.
Turgay Şeren dünkü yazısında ‘‘Kulislere, karşı çıkmalara ve engelleme çabalarına rağmen aslan gibi ortaya çıkarak profesyonel futbol yasasını Türk futboluna kazandıran ve Türk futbolunun önünü açan Fikret Ünlü'ye destek olun’’ diyor.
Tasarı bugünlerde Alt Komisyon'dan Komisyon'a gelecek. Bakan, yasanın iyi değerlendirilmesini istiyor. ‘‘Umuyorum, yasayı bütün milletvekilleri beğenecekler’’ diyor.
Ancak, futbol rantını yiyen bazı güçlerin aynı cümleleri içeren binlerce ‘‘protesto’’ faksını tek elden bakanlığa çekmeleri dikkat çekiyor. Yasanın bu şekilde çıkmasını engellemek için sanki organize olmuş bir spor çetesinin varlığı gözleniyor. Şeren, oynanan oyunları dünkü yazısında gayet güzel anlatıyor. Başta Haluk Ulusoy olmak üzere Yüksel Yalova, Ersin Taranoğlu, İbrahim Yazıcı ve Yücel Seçkiner'e anlamlı şeyler söylüyor.
Acaba, yeni yasa, baskı güçlerinin egemen olmayacağı bir yapı getireceğinden hazirandaki federasyon genel kurulundaki dengeleri bozacak mı?
Fikret Ünlü, Futbol Federasyonu'nu hiç kimse ve grubun etkili olamayacağı bir yapıya kavuşturmak istediklerini söylüyor.
- Yasada ne değişiyor.
- 11 aydır objektif bir yasa hazırlansın diye çalışıyorum. 12 maddede değişiklik yapıyoruz. 1. lig temsilcilerinden başka 2. ligde ilk 4 sıradaki, 3. ligde ilk 2 sıradaki kulüplerin başkanları, futbolla ilgili sivil toplum örgütlerinin başkan ve temsilcileri, eski futbol federasyonu başkanları, uluslararası futbol örgütlerinde görev alanlar, federasyon genel kurulunda yer alacaklar. Eskiden bu üyelerin nasıl temsil edildikleri belirsizdi. Başka unsurlar devreye giriyordu.
- Futbol mafyanın elinden kurtuluyor mu?
- Ben öyle bir şey söyleyemem. Kendi kurumundan şikáyetçi olma hakkına sahip değilim. Hukuk kuralları içinde görev yapıyorum. Ancak Şenes Erzik, yeni yasanın Avrupa'nın en demokratik yasası olduğunu söylüyor.
- Peki Kocaömer'in engelli vakfı için ne diyorsunuz?
- Engellilerle ilgili çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Kurulan engelli vakfı için elimden gelen her türlü katkıyı yapacağımı söyleyebilirim.
Emekli yargıcın hazin mektubu
İSTANBUL'dan emekli yargıç Müeyyet Aksan yazıyor:
‘‘Geçen aralık ayında 5 milyon lira vererek Büyükşehir'in yaşlılar için çıkardığı ve belediye otobüslerinde geçerli olan ücretsiz seyahat kartını aldım. Bu suretle belediye ile aramızda bir hukuki anlaşma yapılmış oldu. Bu anlaşmaya her iki tarafın bir sene süreyle riayet etmesi gerekmektedir. Ancak ve ne yazık ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu anlaşmayı bozan bir karar aldı ve bu kartların belli saatler arasında geçerli olduğunu açıkladı. Oysa biz bu kartı alırken hiçbir saat sınırlaması yoktu. Şimdi bu kart işimize yaramaz duruma geldi. Eğer belediye bu kartı verirken ve 5 milyonumu alırken bu sınırlamayı söyleseydi ben bu kartı almaz ve 5 milyon liramı heba etmezdim. Sayın Ali Müfit Gürtuna'ya soruyorum:
Bu haksızlık değil mi? Yaptığınız bu uygulama hukuka ve anlaşmaya aykırı değil mi?’’
Okuyan'a...
ÇALIŞMA Bakanı Yaşar Okuyan'a... Ankara'da 1970 tarihinden beri iki sigorta müdürlüğü var. Ankara Sigorta Müdürlüğü, Çankaya Sigorta Müdürlüğü.
Aradan geçen 30 yılda sigorta müdürlüklerinin iş yükü belki 50 kat arttı. Bir yetkili çıkıp da bu müdürlüklere ek müdürlük açmayı akıl etmedi. (Maliye bu konuda çağdaş bir tutum sergileyerek onlarca yeni vergi dairesi açtı.) Her ay aylık bildirge ve 4 aylık prim bordrosunu vermek, tahakkukunu almak ve tasdik ettirmek bir eziyet halini aldı. Sabahtan akşama kuyruk beklemek zulüm olmaya başladı. Lütfen bu konunun çözüme kavuşması için yardımcı olun.
Mali Müşavir Güven Torun-ANKARA
Kaza, sürücü hatasından
KARAYOLLARI Genel Müdürlüğü'nün, ‘‘Devlet Böyle Soyuluyor’’ (25.2. 2000) başlıklı yazıya yanıtı:
‘‘Antalya-Alanya karayolunun Demokrasi Kavşağı-Aksu arasındaki 9.2 km'lik kesimi geçen yıl bitirilerek trafiğe açılmıştır. Aksu ile Köprüpazarı Çayı arasındaki 28 km'lik kesimin 14 km'lik bölümü bölünmüş olarak bitirilerek trafiğe açılmıştır. Kalan 14 km'lik bölüm de 4 km'lik Serik Geçişi hariç tek taşıt yolu olarak trafiğe hizmet vermektedir. 65 km uzunluğundaki Köprüpazarı Çayı-Yeşilköy arasındaki kesimde ise, yeterli ek ödenek sağlanarak yolun bu bölümünün 2001 yılı sonunda 4 şeritli olarak trafiğe açılması planlanmaktadır. Yazıda sözü edilen kaza, yapımı tamamen bitirilmiş olan kesimde meydana gelmiştir. Yolun bu kesiminde herhangi bir viraj bulunmamakta olup güzergáhta yol çizgileri ve trafik işaretleri mevcuttur.’’
İSTANBUL'da kayıtlı Altınbaş Holding AŞ'den açıklama: Muz ticaretiyle uğraştığını yazdığınız Gaziantep'te kayıtlı 'Altınbaş Holding'le hiçbir ilgimiz yoktur. Şikáyetimiz üzerine unvanlarının başına ‘‘Doğal’’ sözünü koymalarını yeterli görmediğimizden haklarında ‘‘haksız rekabetin tespit ve önlenmesi’’ için İstanbul'da dava açtık. Yanlış anlamalara yol açılmaması için bu açıklamayı gerekli görüyoruz.
BİR okurumuz diyor ki: Bayramdan önce memurlar gibi biz işçi emeklilerine de maaşlarının verilmesi düşünülemez mi?
Paylaş