SANKİ gizli bir el yaşamımızdan Türkçe kelimeleri silip atıyor. Görülmeden Türkçe'yi yozlaştıranlar var.
Spor sayfalarında 'asist krallığı' yazıyor. Bu 'asist' neyin krallığıdır. Türkçesi yok mu? Bir başka başlık daha; 'Lig start aldı'. TV komedi dizilerinin adı 'Sitcom' olmuş.
Bu kelimeleri kullanmak kültürlü olmak mıdır?
'Motivasyon' yerine 'heveslenme, hevese getirme' diyemez miyiz? Son zamanlarda moda 'reel sektör' lafı çıktı. 'Reality' gerçek demek. 'Realizm' gerçekçilik... 'Realize' anlamak, kavramak... Lügatlerdeki 'reel'in çok değişik anlamları var. 'Reel sektör' yani gerçek sektör yerine 'özel sektör' dense aynı anlam daha çarpıcı ve açık olarak ortaya çıkmıyor mu? Halktan yana olmak, halka hoş görünmek yerine 'popülizm' kelimesi dillerden düşmüyor.
Köşe yazılarında da yabancı kelimelerden geçilmiyor. Yabancı kelime kullanarak kültürlü olunuyorsa diyecek bir şey yok.
Gelelim şu 'eski' kelimesine... 'Devlet eski Bakanı' demek dil kurallarına göre yanlıştır... 'Kalem eski kutum nerede' denir mi? Örneğin, eski su bidonunu çöpe atacaksınız; 'Su eski bidonunu atıyorum' mu dersiniz? Elbette hayır. 'Eski su bidonunu atıyorum' dersiniz.
Dünyanın en ilginç, en akıcı, kuralları en sağlam dili olan Türkçe işte böyle yozlaştırılıyor. Yanlışlarda ısrar ede ede dilimize darbe vuruluyor. Konuşmayı ve yazmayı önemseyen kişilerin dile önem vermesi, her zaman ve her ortamda Türkçe kelimeleri benimsemesi ve dil kurallarına uyması beklenir.
Türkçe'yi iyi kullanmanın, güzel konuşmanın ve güzel yazmanın yolu budur.
Erkan AŞÇIOĞLU-BARTIN
Selahattin Pınar 100 yaşında
TÜRK musikisinin, Saadettin Kaynak ve Yesari Asım Arsoy'la birlikte en büyük bestecilerinden olan Selahattin Pınar'ın doğumunun 100., ölümünün 40'ıncı yıldönümü...
Ölüm onu, Kalamış semtindeki Todori Meyhanesi'nde (şimdi Maliye Bakanlığı lokali), son bestesi 'Hatıralar'ı tamburuyla çalıp söylerken yakalamıştı.
‘‘Beni de alın ne olur / Koynunuza hatıralar /Dolanıp kalayım bir an / Boynunuza hatıralar / Yeriniz ne, yurdunuz ne / Benden böyle korkunuz ne.’’
1960 yılının 6 Şubat gecesi sanki oraya ölmek için gitmişti.
İrfan Ülkü, Ortadoğu Gazetesi'nde‘‘... Sevim Tanyürek'e olan itiraf edilmemiş gizli aşkı, tiyatro oyuncusu Afife Jale'yle olan fırtınalı evliliği 'Gecenin matemini aşkına örtüp sararak...' Kaç aşk yaşandı onun şarkılarının eşliğinde İstanbul'da kimbilir?’’ diye yazıyor.
Özürlünün kaderi
DUMLUPINAR Üniversitesi İktisat Bölümü'nü bitirdim. Bir kaza sonucu sağ el iki parmağımı kaybettim. Özürlülük derecem % 20'dir. Bir kişinin özürlü kadrosundan faydalanabilmesi için en az % 40, en fazla % 70 özürlü olması gerekir. Ne özürlü görünüyorum, ne de sağlam. Bu sebepten dolayı çoğu sınava alınmıyorum. Akbank sınavını kazandığım halde % 20 özürlü olduğum için normal kadrodan işe alınmıyorum. Kanundan dolayı sakat kadrosundan da faydalanamıyorum. Örneğin bir gözü görmeyen birinin bile özürlülük oranı % 32'dir yani özürlü kadrosundan faydalanamamaktadır.
Bu nasıl bir kanundur. Müracaat etmediğim bakanlık kalmadı. Fakat hiçbir sonuç alamadım. Bu kanunun değişmesi gerek inancındayım.
Hakan BAĞCI-Eşme-UŞAK
Maçka Parkı’nı mahvettik
SAİM Habib adlı okurumuz Maçka'daki 'Demokrasi Parkı'na gösterilen özensizliği yazıyor:
‘‘Burası Sayın Nurettin Sözen'in başkanlığı döneminde büyük bir özveri ile yapıtırıp halkımıza armağan ettiği parktır. Bu güzelim park adeta bir pislik yuvası içinde her türlü kötü emelli insanları barındıran bir cehennem gibi... Hangi belediyenin sorumluluk alanına girdiğinden bihaberim. Park, bir iki eser dışında adeta can çekişmekte, doğal güzellikleri adeta damla damla erimektedir. Halbuki gelişmiş ülkelerde bu gibi parklar o yöre idarecilerinin gözbebeğidir. Halkımız daha iyi nasıl istifade eder diye düşünürler. Söz ederseniz hiç olmazsa aklı-selim bir idareci çıkar da, buraya yeni güzeller katar; bizler de onlara teşekkür ederiz.
F.N.’den kaçan hasta...
FLORENCE Nightingale Hastanesi'nde üzüntüyle izlediğim bir olayı köşeniz aracılığıyla, bu sözde vakıf hastanesinin tıp etiğine nasıl ters uygulamalar yaptığını kamuoyuna duyurmayı görev bildim.
Geçen pazar akşamı bir hasta, daha önce randevu alarak bir gün sonra Prof. Mustafa Örs'ün damar operasyonu yapacağı hastaneye geldi ve 'Danışma' ile görüşerek odasına çıkmak istedi. İşlemlerini yaptırmak için kendisinden kaparo olarak 1 milyar alındı. Bir süre sonra lobide bir telaş başladı. Bundan anladığımız, hastadan ertesi günkü ameliyat ücreti için 17 milyar lira daha peşin istendi.
Hastanın en hassas döneminde psikolojik döneminde ertesi sabah ameliyatta ölmesi ihtimaline karşı yapılan bu uygulamanın nasıl ters teptiği ne yazık ki hastanın kurumu terk etmesi ile ortaya çıktı.
Size hastanın daha önceleri bu kurumda defalarca tedavi gören bir eski bakan ve milletvekili olduğunu söylersem, fukara vatandaşlara daha nelerin reva görüleceğini de anlatmış olurum sanıyorum.
Hastamızın adı İsmail Hakkı Birler'dir. Kendisini bilen bilir.
İsim saklı-İSTANBUL
Vergi karnesi olan oy versin
TÜRKİYE'nin % 50'si vergi vermiyor ve 200 milyar dolar borcumuz var. Kayıtdışı ekonominin nasıl vergilendirileceği tartışılması gerekir ama oy kaybı korkusu ile partilerimiz işin üstüne gidemiyorlar ve hatta bu kesimlere her türlü tavizi veriyorlar.
Vergi karneleri, resimli ve nüfus cüzdanı ile eşdeğerli olsun. Karnesi olmayan seçimlerde oy atamasın, böylece parazitlerin seçtiği milletvekilleri bizi idare etmesin.
Ergun KURTBELEN-İSTANBUL
MESAJ PANOSU
KADIKÖY'e gidip gelirken E-5'in üzerine trafiği tehdit eden çeşitli ağaç ve bitkiler var. Bunların budanması için belki 40 kere Karayolları'na, Belediye'ye ve Park Bahçeler Müdürlüğü'ne telefon ettim, dinleyen olmadı. Bu aylar ağaçların budanma ve bakımının yapıldığı aylardır. Ama biz gösterişli şekilde dikimi biliyor, bakımını yapmıyoruz.
Rauf KARADENİZ-KADIKÖY
İSTANBUL Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey, (28.2.2002) tarihli ‘‘Öğretmenin Feryadı’’ (8.2.2002) yazısını yanıtlıyor: Bostancı Hayrullah Kefoğlu Lisesi Spor Salonu inşaatı tamamlanmıştır. Ancak çok amaçlı salonun koltuk, pota, voleybol direği, skorbot gibi donanıma yönelik işler için MEB'den %25.31 oranında keşif artışı talep edilmiştir. Uygun görülmesi halinde söz konusu işin çok kısa sürede tamamlanabilmesi mümkün olacaktır.
ADALAR bir yerde mahrumiyet bölgesi sayılır. Oradaki resmi görevliler, insanın canına, sağlığına bir şey olduğu zaman özen gösterirler. Acil telefonda ‘‘Hastayı buraya getir' diye çıkışmazlar. Hastanın dağın tapesine çıkartılması zor olduğunu onlar da bilirler. Özellikle de Heybeliada da... Kibrit ve içecek almaya çarşıya kadar minibüs gönderenler biraz daha şefkatli olmalıdırlar.
ESKİŞEHİR Yolu 15 km'deki Zırhlı Birlikler arazisindeki mevcut lojmanlara ilave olarak 3 blok inşaatı hızla devam ediyor. Tabelaya göre, 2001'deki keşif bedeli 2.9 trilyon; müteahhit Gestaş A.Ş... Bu inşaat Başbakanlığın yeni lojman inşaatı yapılmayacağını bildiren tasarruf genelgesinden önce mi, sonra mı yapılmaktadır?
Selçuk DAMGACI-ANKARA
FATİH Altaylı, bir toplantıda ABD bayrağının sağda Türk bayrağının ise solda olduğunu yazıyor. Dışişleri sözcülerinin basına açıklama yaptığı kürsüye dikkat ederseniz orada da Türk bayrağının solda olduğunu görürsünüz. Bir yıl önce Dışişleri'ni bunun için aradığımda telefona çıkan şahıs, kamera çekiminden dolayı benim öyle gördüğümü söyledi. Yakınlarda TV'de yine Türk bayrağının sözcünün solunda olduğunu gördüm. Acaba Dışişleri Bakanlığı'nın bilip, bizlerin bilmediğimiz bir şey mi var?
Yakar ERDOĞAN-Em. Dz.Kd. Albay
KASTAMONU, Tosya Aşağıkayı Köyü'nde TRT 1992'de bir TV aktarıcı istasyonu kurdu. Ancak verici bırakın bütün TV kanallarını TRT 1'i bile göstermiyor. Çanak anteni olanlar izliyor; ya olmayanlar? İlgi bekliyoruz.