Paylaş
1- Türkiye Cumhuriyeti bir cumhuriyettir. Şahıs ve zümre devleti haline dönüştürülemez.
2- Atatürk milliyetçiliği, bizi tasada, kıvançta, kederde bir arada tutan vazgeçilmez ilkemizdir. Bu ilkeden hiçbir şekilde taviz verilemez.
3- Demokrasi, laiklik, sosyal adalet kavramları hayat felsefemizdir. Terk edilemez.
4- Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Parçalanamaz.
5- Devletimizin resmi dili Türkçedir. Yanına başka bir dil eklenmesi kabul edilemez.
6- Bayrağımız, ay-yıldızlı al bayraktır. Yanına dikilmeye kalkışılacak her bez parçası “paçavra” hükmündedir. Asla kabul edilemez.
7- Milli marşımız Mehmet Âkif’in yazdığı İstiklal Marşı’dır. Harfine ve notasına dokunulamaz.
8- Devletimizin başkenti Ankara’dır. Başka bir yer tasavvur dahi edilemez.
9- Yüce dinimiz hepimizin ortak değeridir. Siyasi, ticari ya da başka her ne amaç için olursa olsun kullanılmasına, istismarına izin verilemez.
10- Zat-a mahsus bir başkanlık sistemi kabul edilemez.
M. Necati GÜNGÖR
Eski Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı
GÜNÜN SÖZÜ
“PARALEL yapıya hiç şaşırmadım. Neoconlarla hep iyiydiler.”
Merve KAVAKÇI
‘Çarşı’ aldı başını gidiyor
PİYASADA fiyatların alıp başını gittiğinden haberi olan var mı? Dar gelirli, çarşı-pazarla haşır neşir olan kan ağlıyor! Fiyat artışları hayatları olumsuz etkiliyor. Yeşil fasulyenin kilosu 26 lira, bir kıvırcık 5 lira 6 lira... Atom 6-7 lira, havuç 5 liranın üstünde. Etin, balığın, gerçek tavuğun yanına yaklaşamıyor; yoksulluk ve açlık sınırında yaşayanlar! Vatandaşın gerçek enflasyonu % 30’un üstünde...
Yardımla beleş geçinenler, diğer vatandaşın hakkından çaldığı için piyasa bu halde, dolar aldı başını gidiyor. Yürütme destekçileri desteksiz atıyor; “dolar üç liraya çıksa ihracattan kazanırmışız” gibi abuk hayallerle avutuyor. Her gün her şey zamlanıyor, ballı yaşam sürenler ezileni umursamıyor. Bu ülke eşi emsali görülmemiş bir iç kargaşaya sürükleniyor, kimse umursamıyor.
Muhalefet, meşruiyetini yitirmiş düzene alet olmamalı.
Metin ALTAY
BİLİYOR MUSUNUZ?
- ESKİ CHP Genel Başkan Yardımcısı ve PM üyelerinden Didem Engin’in “2. bölgeden önseçime katılacağını” açıkladığını...
- Eski Fatih Belediyesi başkanlarından Dr. Yusuf Günaydın’ın aynı bölgeden adaylık başvurusunda bulunduğunu...
- 1980 öncesi CHP’nin devlet bakanlarından İbrahim Tez’in Ankara 1. bölgeden aday olduğunu...
- KOÇ Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu Özgen Erkiş’in ‘Tekirdağ hamalı’ olmak üzere yarışa katılacağını...
- BAHÇELİEVLER Belediye Başkanı’nın siyasi danışmanı Deniz Akdoğan’ın AKP’den 3. bölgede temayül yoklamasına katıldığını...
- DSİ’de yıllarca çalışan, projeler üreten, Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği’nin gönüllü danışmanlığı yapan su uzmanı, Ziraat Yük. Müh. Nüvit Soylu’nun, eski GAP Bölge Kalkınma İdaresi Bölge Müdürü Rüstem Erkan Alemdoğlu ve mühendisler platformunun önerisiyle Ankara, İstanbul ve İzmir için ‘kontenjan’dan adaylık başvurusu yaptığını...
- CHP 3. İstanbul bölge milletvekili Süleyman Çelebi’nin, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda açıkladığı ‘Meclisten Sokağa, Sokaktan Meclise’ sloganı ile adaylığını ilan ettiğini...
- KADIKÖY’den Hüsniye Kaya’nın önseçimde sadece Ataşehir’den 3 bin oy beklediğini...
- ECZ. H. Kemal Çiloğlu’nun 2. bölgeden aday adayı olurken ,“Ne Beşiktaş İlçe Başkanlığımda, ne de Beşiktaş Belediyesi Başkan Vekilliğim sırasında çalan telefonumu bir kez cevapsız bırakmadım” dediğini...
- CHP ‘eskiler’inden Sinan Yerlikaya ve Savcı Sayan’ın AKP’den adaylık beklediklerini; Eşref Erdem’in durumunun ise belirsiz olduğunu...
10 madde yetmez; büyük ekonomik katkı gerekir
22. Dönem Diyarbakır Milletvekili Av. Mesut Değer yazıyor:
Çözüm süreci ve 10 madde tartışılırken diğer taraftan paralel olarak hem siyasi hem de ekonomi alanda da birlikte yürütülmesi gerekir. Aksi halde beklenmeyen sonuçlarda doğabilir. Sürece zarar verebilir.
• Bölgesel kalkınma için bütçeden büyük kaynaklar aktarılmalı ve her yıl bugünkünün 2 kat düzeyinde kamu kaynağını bölgesel sosyo-ekonomik kalkınma için ayrılmalıdır.
• Bölgeye kaynak aktarımı için gerekecek kurumsal yapı kurulmalı.
• Kalkınma için ekonomik teşvikler ve sosyal yardımlar doğrudan işsiz ve yoksul halka ulaştırabilecek kurumsal yapı oluşturulmalı.
• Halka yakın yönetim anlayışı–yani Devletin halkıyla doğrudan ilişkiye gireceği vatandaşını yerinde gören ve duyan bir yönetim anlayışını hâkim kılmak gerekir.
• Boşaltılmış köylere geri dönüşü devlet desteği ile hızla sağlanmalıdır. Devletin maddi ve kurumsal desteği ile yapılmalıdır.
• Çok düşük faizli ve uzun vadeli kredi olanağı sağlayarak ev ekonomisi, el sanatları ve dokumacılığı vs ekonomik değere dönüşmesini desteklenmelidir.
• Geçiş dönemin mağduriyetlerini hak ve hukuk temelinde giderilmelidir.
• Dengeli kentleşme, Sağlıklı yapılaşma ve depreme dayanaklı Bölgesel planlama desteklenmelidir.
• Refah düzeyi gelişmiş bölgeler düzeyine çıkarılmalı.
• Toplumsal alt yapı ile Eğitim, Sağlık, Ulaşım, Haberleşme ve İletişim alanlardaki yetersizlikler hızla giderilmelidir.
• Tarım ve Hayvancılık desteklenmeli, meralar güvenli kullanıma açılmalıdır.
• Kobiler desteklenmelidir.
• Kadınların mesleki eğitim olanakları geliştirilmeli ve desteklenmelidir.
• Bölgeye tesis ve Fabrikalar için doğrudan sermaye akışını desteklenmelidir. Mevcut teşvik sistemi yerine ‘Bölge Sektör ve Büyük Proje’ temelinde yeni somut etkin ve seçici yatırım teşvik uygulaması başlatılmalıdır.
• Kurulacak özerk ekonomik kalkınma kurumu Bölgesel kalkınma projelerinin uygulanmasında Bölge merkezli yönetim anlayışını uygulamaya geçirilmelidir.
• GAP ve DAP hızla tamamlanmalı.
• Adaletli gelir dağılımını hedef alınmalıdır.
• Doğu ve güneydoğuda susuz köy–yol bırakılmamalı.
• Kalkınma ajanslarının yönetiminde Ziraat Odalarının, Mühendis ve Mimar Oda Temsilcileri, Tabipler ve Baro’nun da temsilcisi olmaması gerçekten de bir eksikliktir. Bu süreçte bu eksiklikte giderilmelidir.
Paylaş