Böyle bir ocağa nasıl izin verilir

M. Koç Madencilik Ltd. Şti adına izin alınmış...

İstanbul Valiliği de işyeri açma ruhsatı vermiş, ÇED’i de gerekli görmemişler.

Bu arazi, eski Hasdal Çöplüğü ve askeri arazi arasında kalan, üst tarafı Hasdal otobanı, alt tarafı Cendere Deresi ve yoluna kadar olan kesimi kapsıyor.

Ne yazık ki Kemerburgaz ve Göktürk’ün hemen dibinde bulunan araziye yapılacak böyle bir tesis, bölge imara açıldığından birkaç yıl sonra 90 bin kişiyi etkileyecek.

Kemerburgaz halkı adına muhtarlık, Ziraat Odası, STK ve dernekler, bir süre önce bir eylem yaptılar.

İkinci eylem ise 24 Eylül Cumartesi günü şantiye alanında olacak.

“Ne olur bizimle ilgilenin, bu raporlar iptal edilmelidir. İstanbul daha fazla yağma edilmesin. Eski Başbakan Sayın Davutoğlu da burada oturuyor; bize sahip çıkmayı düşünmez mi?” diyorlar.

Kim ilgilenecek bakalım?

Karadeniz’deki ‘Derelerin Kardeşliğini’ni çağıralım.

ÇÖPLÜKTE DOMATES YETİŞTİRDİK BAŞIMIZA YIKTILAR

BEYLİKDÜZÜ Kavaklı’da, sitemizin biraz ilerisinde inşaat atığı ve çöp dolu bir arsada birkaç arkadaş bir ‘hobi bahçesi’ kurmak istedik. Arsa sahibinden izin alarak çöpü temizlettik iyi toprak getirdik, fideler aldık, su yoktu depo getirttik. Gül, yasemin, domates, biber, patlıcan, nane, soğan ektik, çevresini düzenleyip güneşten korunmak için bir gölgelik yaptık. Danıştay kararına göre çevresi açık güneş ve yağmurdan korunmak için kurulan çardak ‘yapı’ olmadığı için herhangi bir izne de tabi değildi. Çocuklarımızın şehirde bitkilerin büyümesini görmesi için yaptığımız bu girişim maalesef hüsranla bitti. Bir süre sonra çevreden şikâyet geldiği gerekçesiyle belediyeden bir tebligat aldık. ‘Çevre kirliliği yaratan’ bu görüntünün kaldırılması aksi takdirde yıkılacağı belirtiliyordu. Bir mezbelelikten ortaya çıkardığımız bahçemiz nasıl çevre kirliliği yarattı bilmiyorum. Neticede bir sabah belediye ekipleri çardağımızı, çitlerimizi çocukların gözyaşları arasında yerle bir etti.

 Levent KORKUT

GÜNÜN MESAJI

“9 Eylül 1923 yılında kurulan CHP Dadaş Ahmet’in, Kızan Mehmet’in, Laz Fadime Teyze‘nin, Ali Efe’nin, Kara Fatma’nın kendini bulduğu, 7 bölgenin bir arada temsil edildiği partidir. Bugün sahip olunan imkânlarda Mustafa Kemal Atatürk’ün emeği ve öngörüsünün bulunduğu unutulmamalıdır. Bugün Cumhuriyet değerleri sahipleniliyorsa bu CHP sayesindedir.”

 (Dr. Niyazi Nefi KARA)

FETÖ’CÜ FATİH BALTACI KANADA’DA 

FETULLAH Terör Örgütü’nün enerji ayağındaki en büyük finansörlerinden Fatih Baltacı şimdi kayıp!... Bu adı ilk kez bu köşeden duyuyorsunuz. Darbeden önce 8 Temmuz’da yurtdışına çıktığı öğrenilen Baltacı’nın, çevresine göre, Gülen’in kaçacağı iddia edilen Kanada’da bulunuyor.

Türkiye’de ve yurtdışında çeşitli yollarla çok sayıda ihale alan AKFEL Grup patronu Fatih Baltacı’nın ailesinin kaldığı Çekmeköy’deki evi geçenlerde polislerce basıldı. Baskından bir gün sonra, aile pılısını pırtısını topladı, tanıdıklarına “tatile çıktıklarını” söyledi.

FETÖ’nün enerji piyasasındaki en büyük aktörlerinden biri olan Fatih Baltacı’nın yerini devletin de tespit ettiği söyleniyor.

Bu da yetmez! Bu finansörün ve kardeşi Melike Baltacı’nın daha önce açıp da kazandığı tüm davaların da yeniden görülmesi gerekmez mi?

Mesela CHP’ye yakınlığı ile bilinen işadamı Erdal Keskin’e açtıkları davalar... Fatih, Melike ve Murat kardeşler, işadamı Keskin’e sırf işlerini baltalamak için bin bir türlü gerekçelerle sayısız dava açtı. 3 davada Keskin ceza yedi.

Keskin “Devam eden davalar var. Bu davaları acaba karara bağlayan Paralel hâkimler olmasın sakın!” diyor.

Buradan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a çağrıda bulunmak gerekiyor.

TSK VE SURİYE’DE İNSANCIL HUKUK 

TSK’nın üniter yapının bekası gereği, haklı olarak Suriye topraklarında başlattığı askeri harekâtın, kritik sorunlarından birisi de insancıl hukuk bakımından yükümlülüklere riayet edilmesi gereğidir.

Suriye ölçeğinde katliama dönüşen çatışmalar, insanlığa karşı suçlar, barışa karşı suçlar ve savaş suçları olarak tarihin arşivlerinde yerini aldı, almaya da devam ediyor. Dünyanın ‘muktedirleri’ ve onlara vekalet eden terör örgütleri, kadim bir halkın hatırı sayılır kısmını yok etti. Yerinden yurdundan ettiler, yağmaladılar, gerekçeleri de sadece 21. yy’ın değil, insanlık tarihinin de en büyük yalanı; ‘demokrasi getirmek’...

1949 tarihli, ‘Harp Felaketzedelerinin Himayesine Dair’ sözleşmeler, Türkiye tarafından da imzalanmış olduğu için, uluslararası hukuk alanında bir sorumluluk söz konusu....

Bu sözleşmelerin ortak 3. maddesi, savaş dışı olanların, haysiyet ve şereflerinin korunmasını ve insan onuru ile bağdaşmayan her türlü muameleyi dahi yasaklıyor. Bu sözleşmelere Ek II No’lu protokol de uluslararası nitelikte olmayan çatışmalarda da sivillerin korunmasını öngörüyor.

Çocuk Hakları Sözleşmesi de askeri çatışmalarda çocuklar için insancıl hukukun gereği her türlü tedbirin alınmasını emrediyor...

Büyük bir fütursuzlukla Ortadoğu’ya çökenler için de eski Yugoslavya’da, Ruanda’da yaşanan insancıl hukuk ihlallerini sorgulayan mahkemelerin bir benzerinin kurulması uzak ihtimal değil...

Meşru müdafaa halinde bir devlet olarak aynı zamanda çatışmaların içindeki asker kişiler bakımından da bu sorumluluklara özen gösterilmesi gerekiyor.

Aksi halde, bütün faturayı Türkiye üzerine bırakabilirler..

 Sühan ÖZKAN-Hukukçu

MESAJ PANOSU

- HÜKÜMETin son akaryakıt zamları, akaryakıt istasyonundaki pompacıyı en etkili vergi tahsildarı olarak görmeye devam ediyor. 

Orhan ÖZTRAK

- AKP’lilerin yüzde kaçı FETÖ üyesidir? Bilen var mı?

 Erdal ÖZKAN

- GÖLCÜK’teki Özel Erva Kambak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde neler oluyor? İlçe Milli Eğitim’e özel öğrencilerin (engelli) eğitimi için okul dışına yapılacak olan havuz; binanın en alt katına inşa ediliyor. Gölcük deprem bölgesi; iktidar partisinin adamları kimseyi dinlemiyor. Allah korkusu olmaz mı?

 O.I.K.