Boğaziçi’ndeki Ermeni toplantısı TV’den yayınlansın
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TÜRKİYE Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) düzenlediği sohbet toplantılarının bu ayki konusu ‘1915’te Neler Oldu’ idi; konuşmacı da Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan...
İlgiyle izlenen konuşmasında Aktan, ‘Ermeni soykırımı’ iddiasını kabul etmiyor; ‘trajedi’ ve ‘mukatele (birbirini öldürme, vuruşma)’ sözcüklerini kullanıyor.
Bu ‘trajedi’nin ‘soykırım’ kapsamına girmediğini de özellikle vurguluyor.
Aynı zamanda Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkanı olan Aktan, ortaya atılan Ermeni tezlerinin ‘çok zayıf’ olduğunu belirtiyor: ‘Bizim arşiv defterlerimiz ortadadır. Onların bazı tezleri ise uydurmadır. Yani Ermeni tezleri çok zayıftır. Uluslararası konferanslarda ortaya ciddi bir şey çıkartamıyorlar. Bu nedenle yargıya gidemiyorlar. Türkiye de gitmiyor; çünkü iki ülke de yargıdan ve hukuktan korkuyor. Ne yazık ki bugünkü gelişmeler de yargı zemininin pek mümkün olmadığını gösteriyor. Çünkü olayın tanığı-sanığı yok. Ama bir hakeme gitmek mümkün. Bunun için de bir siyasi irade gerekiyor. Bizim için korkmak anlamsız.’
NEFRET KÜLTÜRÜMÜZ YOK
Bu nedenle Ermenilerin dünyada ‘siyaseti’, ‘parlamentoları’ ve ‘basın’ı kullanmayı tercih ettiğini anlatan Aktan,‘Türklerin Ermenilerden hiç nefret etmediğini’ belirterek ‘çünkü’ diye ekliyor:
‘Türklerin kötülük yapana karşı bir nefret kültürü yok. Nitekim geçmişte Balkanlar’da ve Kafkaslar’da bize yapılanları unuttuk. 1821’de Yunan isyanından sonra Mora’da 30 bin Türk’ün, çoluk çocuk öldürüldüğünü de... Ama şimdi bunlar geriye gelmeye başladı; Sarıkamış faciasının acıları gibi... Eğer geriye dönüp bakıldığında düşmanlık başlıyor.’
NİYE KARŞI TEZLER
Aktan, Boğaziçi Üniversitesi’nde 23-25 Eylül’e ertelenen Ermeni Konferansı’na da değindi. Aktan, böyle bir konferansta sorunun tartışılmasının doğru olduğunu ancak ortaya konan yaklaşıma karşı olduğunu anlatıyor. ‘Niye karşı görüştekiler çağrılmıyor? TBMM’de bu konuda yaptığı ilk toplantıda Ermeni görüşlerini savunanlar da çağrılmıştı’ diyor. Aktan, konferansın TV’lerden canlı yayınlanması gerektiğini söylüyor.
Bu arada sorular üzerine Ermeni tezlerine yakın duranlar hakkında şöyle konuşuyor:
‘Taner Akçam’ı anlıyorum; çünkü Ermeni tezlerini savunuyor. 10’a yakın kitabı ve çok sayıda makalesi var. Halil Berktay’ın ise ne dediğini anlamıyorum. Çünkü bu konuda herhangi bir çalışması yok. ‘Önsoykırım’ diye hiçbir yerde rastlanmayan bir kavram ortaya atıyor. Murat Belge ayrı, zaten Ermeniler ona ‘Murat-belge’ diyorlar.’
Ermeni konusunda bir yargı kararı olmadığını bildiren Aktan’a göre, ‘bu mesele ebediyen sürecek bir mücadele.’
CHP sine-i millete dönebilir
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın yeni ‘siyaset sezonu’nda neler yapacaklarını anlattı bir grup gazeteciye... Yeni parti yönetimiyle yaz dönemini ‘Üretici, Sağlık ve Eğitim’ konularındaki projelerin hazırlığıyla geçirmişler, arı gibi çalışmışlar. Bunları önümüzdeki aylardan itibaren kamuoyuna açıklayacaklar. Daha önce hiçbir parti tarafından yapılmamış yoksullukla savaş projesi gibi... ‘Ne yazık ki, Türkiye’nin en önemli sorununa karşı bu projeyi kimse dikkate almadı’ diyerek sitem ediyor.
Karayalçın, gelecek seçimlerle ilgili olarak CHP’ye dönük ilginç bir yorum yaptı:
‘Seçimler 2007 Kasım’ından önce yapılabilir. CHP, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce 2006 Kasım’ı ile 2007 Mart’ı arasında sine-i millete dönebilir. Parlamentoyu erken seçime sürükleyebilir.’
Son gelişmelerin bir Türk-Kürt çatışmasında dönüşebileceği kaygısını taşıyan Karayalçın, ‘Bana göre bir Kürt sorunu var, bir de terör sorunu var. PKK, eylemlerini kendisinin muhatap alınması için yapıyor. PKK’nın bu zorlamasına karşı Türkiye buna katiyen teslim olmamalıdır’ diyor. Yerel seçimlerde DEHAP’la sol içinde ittifak yaptıklarını ancak bunun 29 Mart sabahı ‘bittiğini’ özellikle vurguluyor ve gelecek seçimler için böyle bir şeyi katiyen düşünmeyeceklerini belirtiyor, ‘Çünkü tek taraflı evlilik olmuyor’ diyor.
AKP DE, CHP DE MEMNUN
Üzerinde çalıştıkları en önemli projenin ise ‘dağdakiler’ ve ‘türbanlıları’ kapsayan ‘Toplumsal Barış’ olduğunu ve bu konuda aydınlardan katkı beklediklerini anlattı Karayalçın.CHP’nin ‘rahat siyaseti’ üzerine şöyle dedi: ‘Türban konusundan hem AKP, hem de CHP memnun; çünkü bunun üzerinden siyaset yapıyorlar. Ama bu sorun bizi çok rahatsız ediyor.’
Diyanet İşleri’nin ileride kaldırılabileceğini belirten Karayalçın, bazı gazetecilerin, bunun Anayasa’ya göre kaldırılmasının teklif dahi edilemeyeceği görüşü üzerine, ‘Kürt sorunu, türban ve Diyanet İşleri konularını kapsayan Toplumsal Barış Projesi üzerinde kesin bir görüşümüz henüz yok. Parti içinde bu konuyla ilgili olarak arkadaşlarımız bir ortak görüş üzerinde çalıştık, ancak mutabakata varamadık. Bir mutabakatı oluşturmak için süreç başlatıyoruz.’
Karayalçın, bir de otobüs alırlarsa kendilerini vatandaşa daha iyi tanıtacaklarını umuyor.
Denize girmek...
DENİZE girebilmek için gittiğimiz iki yerde yaşadığımız birbirinin benzeri tatsız olay bizleri hem çok üzdü hem de geleceğe ait endişelerimizi artırdı. Yalova-Esenköy’de ve Gökçeada’da herkese açık olan iki plajda yolumuzu kesen bayanlar hakaretler savurdu: ‘Buradan nasıl geçersiniz, burada kapalılar denize giriyor.’
Tepeleri göstererek ‘Yukarıdan niye geçmiyorsunuz?..’ diye bağırdı Gökçeada’daki bayan... Bir de gözdağı verdi: ‘Hele bir daha geçin, görürsünüz.’
Eşim ve ben şoke olduk. İnançlı olmayı saçı örtmek olarak algılayan bu insanlar, dünyanın hiçbir nimetinden alıkoymuyorlar kendilerini. Üstelik bunu başkalarının özgürlüklerini daraltarak yapıyorlar. Allah için kapandığını iddia eden bu insanlar; Antalya Demre’de, Ege’de, yanı başlarında olduğu halde ayaklarını dahi denize sokmamış köy kadınlarını, Doğu Anadolu’da ve pek çok yörede yaşayan analarımızı kendilerine örnek alsınlar biraz. İlla gireceklerse kendilerine ayrılmış özel plajlarda girsinler, herkes de bilsin onlara ait olduğunu...
TEKEL’e alınan 2. el makine olayları sırasında, Tekel Genel Müdürü Sezai Ensari’nin, işçilere karşı yanlı davrandığı iddiasıyla görevden aldığı Tokat Sigara Fabrikası Müdürü Mustafa Demir’in Bölge İdareMahkemesi’nin kararıyla görevine döndüğünü...